Çok zor bir yılı geride bırakırken, çok daha zorlu bir yıl ve yıllara hazır olmamız gerekiyor. Covid19 virüsünün tüm dünyayı nasıl etkilediğini, ekonomi, siyaset, sosyal hayatı yani her şeyi alt üst ettiğini gördük. Şimdi yeni normallerimiz, yeni iş üretme çeşitliliklerimiz ve eğitim sistemlerimiz var. Hani denir ya artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Geriye dönüp geçmişi korona öncesi, korona sonrası diye yad ediyor olacağız...
Malumunuz sektörel yayıncılığın temel ilkesi pozitif yayıncılıktır. Sektör oyuncuları, ilgili yayıncılık mecralarına içerik, reklam ve sponsorluk gibi destekler vermesi olması gerekendir. Bu yayınlar, sektörün ihtiyaçları, kamuoyu oluşturma, temel sorunlara yönelik lobi çalışmasının gerçekleştirildiği platform olmanın yanı sıra bilgi de vermelidir. Sektör dediğimizde sadece şirketleri değil, bir bütün halinde yayıncıları, kamu, özel firma ve çalışanlarını ifade ediyoruz. Mevcut durumu göz önüne aldığımızda sektörel yayıncılığı kendi ellerimizle mezara koyma yönünde bir gayret içindeyiz. Bunun faydasından çok herkese zararı olacaktır. Şimdi diyeceksiniz ki bu satırları neden yazıyorsun? İzah edeyim efendim...
STK’lar ve sektörümüzün oyuncularının aklına ilk önce gelmesi gereken en son hatırlanıyor. Ülkenin ihtiyaçları, sektörün büyümesi ve stratejisi konusunda raporlar hazırlanıyor. Bunlar kamuoyuna, açık veya kapalı ortamlarda ilgilisine rapor olarak sunuluyor. Ancak bundan beklenen sonuçların alınmadığını Ankara’da çok net görüyoruz. Bir bütün halinde sektörün yayınlarını etkin bir şekilde değerlendirmek ne kamu, ne de özel sektörün aklına geliyor. Aslında bu konular baştan sona bir süreç. Karşılaşılan sorunlar ve bunlara yönelik çözüm önerilerini ilgilisine birebirde ifade etmeniz bir sonuç vermiyor. Herkesi bilgilendirmek ve sürece dahil etmek gerekir ki istenilen sonuç bir bütün halinde elde edilsin.
Türkiye’de çok bilinen bir hikaye var: Kaçırdığımız trenler... Sanayi, bilişim, endüstri 4.0 treni... O vagona bindik, bu vagona binemedik... Sektör yöneticileri aslında neyi nasıl yapacaklarını gayet iyi biliyorlar. Çünkü dünya ile entegre çalışmak durumundalar. Sorunun tespiti ve çözümlerini yukarıda belirttiğim gibi regülasyonun ilgili makamlarına iletiyorlar. Ancak bu konular bir süreç. Kamunun öncelikleri ile sektörün ihtiyaçları çoğu zaman örtüşmüyor. Bu ayrı bir konu olmakla birlikte, devletten beklenen regülasyonların sektörün önünde gitmesi. Veri merkezi yatırımları, ülkenin ihtiyacı olan fiber konusu buna örnek gösterilebilir. Kendimizi dünya ile aynı süreçte tutmak istiyorsak, yapılması gerekenleri zamanında yapıp, yapılacak yatırımların önünün açılması gerekiyor. Veri merkezlerine değinmişken bir konuyu da merak ediyoruz. Kamu kurumları münferit olarak neden veri merkezi inşa eder? Bu kadar çok paramız var da bizim mi haberimiz yok? Hepimiz biliriz ki israf haramdır. Bunu kişi yapsa da haramdır, kamu yapsa da haramdır...
Türkiye’de teknokentlerin geçmişi çok eski değil. Bununla birlikte Ar-Ge ve inovasyon kültürünün olgunlaşmaya başladığını görmek bizleri mutlu ediyor. Bunu neden ifade ediyoruz? Çünkü, burada ki firmalarımızın ürettiklerini ve ihracat rakamlarını gördükçe geleceğe dair umutlarımız artıyor. Lakin hala beceremediğimiz bir kültürü veya alışkanlığı da ifade etmeden geçemeyeceğim. Teknokentlerimiz gerçekten dünya çapında ürünler geliştiriyor. Özel sektör veya kamu alımlarında lütfen yerli üretim ve çözümleri tercih edelim. Firmalara desteğin ancak bu şekilde sağlanacağına inanıyoruz.
Türkiye’de telekomünikasyon ve bilişim sektörünün gelişiminde NETAŞ’ın katkısı büyük. Ar-Ge ve inovasyon anlamında ciddi bir birikim ve kültürü olan elli yıllık maziye sahip NETAŞ’ta önemli bir görev değişimi oldu. Şirkette son 16 yılını Genel Müdür olarak geçiren C. Müjdat Altay Bey görevini Ali Emir Eren Beye devretti. Kimlerin geldiğinden çok kurumun biriken değerlerinin korunması, oluşan kültürün devamının esas olduğuna inanıyoruz. Görev değişikliğinin hayırlı olmasını diliyoruz.
2021 yılının tüm dünyaya, ülkemize ve sektörümüze hayırlar getirmesini diliyoruz. Kovidsiz ve salgınsız yeni bir yıl dileğiyle...
Yeni teknolojiler hayatın her alanında olduğu gibi sağlık sektöründe de değişimi tetikliyor. Biz de bu sayıda; “Sağlıkta Dijital Dönüşüm” konusunu ele aldık. Sektörün önemli firmalarının değerlendirmelerine yer verdiğimiz özel dosya konumuzda; 5G, nesnelerin interneti, büyük veri ve yapay zekâ gibi yeni teknolojilerin sektöre sağlayacağı fırsatları tartışmaya açtık. Ayrıca, Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş ile pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının mücadelesini ve sağlıkta dijitalleşmeyi konuştuk. KVKK Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir ise kişisel verilerle ilgili sorularımızı cevaplandırdı. Sektörün gündemini tutan haberler ve yazarlarımızın yorumlarıyla dolu dolu olan Aralık sayımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyorum...