SAYGI ÇERÇEVESİNDE SAĞLIKLI İLETİŞİM

Dinlemek birçok insan tarafından uygulanmayan bir iletişim tarzıdır. Konuşmak ise doğru iletişim kurmamızı sağladığı düşünülen ve bize bir görev olarak verildiğine inanılan bir iletişim tarzıdır. Aktif ve pasif olarak değerlendireceğimiz bu iki eylem hayatımıza ilk kelimelerimizi söylediğimiz andan itibaren girerek gelişmeye devam etmiştir. İletişim kavramından bahsederken bireylerin karakteristik yapılarını göz önünde bulundurarak incelemek gerekmektedir. İletişim genel olarak; duygu, düşünce ya da bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. İletişimin farklı türleri olmakla birlikte, başlangıçta değindiğim konuşmak ve dinlemek eylemlerini irdeleyerek bireysel iletişim ihtiyacımızın kaynağını keşfetmemiz mümkün olacaktır.

İletişim ihtiyaçlardan ortaya çıkan 5 aşamalı bir süreçtir;

  • Mesajı göndermek,
  • Mesajı almak,
  • Mesajı anlamak,
  • Alıcıda etki yaratmak ve
  • Geri bildirim sağlamak

İletişim aslında yukarıda da görüldüğü gibi, hemen herkes tarafından bilinen temel süreçler kadar basittir. Bu süreç içerisinde gerçekleştirilen eylemleri nasıl yaptığımızı değerlendirdiğimizde alacağımız cevaplar iletişim kurma şeklimiz hakkında kendimize ayna tutacaktır. Farklı duygu ve davranışlar ile her durumda iletişim kurabileceğimiz bir zamanda yaşamaktayız. Sözlü, sözsüz ve yazılı olarak gerçekleştirebileceğimiz gelişmiş bir iletişim döneminin içinde bulunmaktayız. Geçmiş dönemlerde sadece yan yana olan insanların yapabildiği, şimdi ise teknolojide yaşanan gelişmeler sayesinde hayatın olduğu her yerde, yaşayan her insanla iletişimin kurulabildiği şanslı bir dönemdeyiz. Fakat bu gelişmeler iletişim kurarken kullandığımız argümanlara yansımamış olacak ki biz hala temelde yer alan duyguları çözmeye çalışıyoruz.

Anlamak için değil anlaşılmak için verdiğimiz bir mücadele olarak iletişim kurma çabası içerisindeyiz. Kendimizi ifade ederken iletişimin sahibi gibi davranmak bizim insanlarla kurduğumuz diyalog içerisinde en büyük yanılgımızdır. Aslında karşılıklı iletişim hepimizin çok sık kullandığı bir olgudur. Fakat bunu uygulamadığımız için çoğu zaman anlaşılamadığımızı düşünerek dış dünya ile kurduğumuz iletişimi azaltmaktayız. Kendimizi istediğimiz şekilde ifade edebilmemiz özgürlüktür ancak diğer insanlara hatta herhangi bir canlıya karşı istediğimiz şekilde ifade etmemiz özgürlük değildir. Kullandığımız dili törpülemek hepimiz için gereklidir. Sen diye kurduğumuz cümlelerin hemen hepsi negatif olmakla birlikte yoğun bir suçlama anlamı içermektedir. O yüzden söylediğimiz, yazdığımız ya da işaret dili ile ilettiğimiz her mesajda benimle nasıl iletişim kurulmasını isterim sorusunu kendimize sorarak bu eylemi gerçekleştirmeliyiz. “Kötü söz sahibine aittir.” cümlesi yaşadığımız coğrafyada bize ailemiz tarafından ilk öğretilen derslerden biridir. Kendi doğrularımızı yapmadığımız sürece karşımızdan duyduğumuz yanlışlar, bizlere istediğimiz şekilde iletişim kurma özgürlüğü vermemektedir. İletişim çoğunlukla bireysel yapıların dışa vurumu olarak gerçekleştirilmektedir. Herkesin birlikte saygı içerisinde yaşamak zorunda olduğu gibi iletişim sürecinde de önce saygı içerisinde eylemler yapılması gerekmektedir. Nazik bir şekilde konuşan kişiler herkesin takdirini kazanmaktadır. Mesela bu nazikliğe herkesin sahip olması gerekirken neden azınlık olarak dile getirdiğimizi hiç düşündünüz mü? Birini övmek, iyi bir şey yapıyormuşuz hissine kapılmamızı sağladığı için olabilir mi? Ya da “Bak ne kadar güzel konuşuyor.” dediğimizde o kişinin kendisini iyi hissettiğini mi düşünüyoruz? Oysa basit bir şekilde mantıksal çerçeveyle duyguları birleştirerek kullanılan kelimeleri normalleştirmek hepimizin yapması gereken bir eylemdir. İletişimi başlatan kişiyle bunu yönelttiği kişinin birbirinden bir farkı yoktur. Sadece iletişim gereksinim seviyeleri farklı olabilir. Ama tek taraflı düşünerek kurduğumuz iletişimin devamı olmayacağı için o kişiye gerçekten ulaşmış olmayız. Ya da çıkar sağlamak üzerine kurulan bir iletişim ne kadar doğru olabilir bunu düşünmeliyiz.

İletişim sürecinin sağlıklı ve sürdürülebilir olmasını sağlayan en önemli unsur dinlemektir. Aktif eylem olarak adlandırdığımız konuşmak aslında başlangıcı sağlar fakat esas doğru iletişimi sağlayan eylem dinlemeyi bilmektir. Bahsedilen durumların niteliğine göre bu iki eylem hep eşit olmak zorunda değildir. Duruma göre davranabilmek, bizim bu hayatta en çok karşılaştığımız, öğrenmeye devam ettiğimiz bir derstir ve hiç bitmeyecektir. Duyguların yoğun olduğu dönemde konuşulacak kelimeler artabilir fakat bu genel iletişim kurma şeklimiz olduğu zaman çevremizde bizi dinleyen insanların sayısı giderek azalmaya başlayacaktır. Dinlediğimiz zaman ise iletişim içinde olduğumuz kişi kendisini değerli hissedecek ve bunu fark ettikten sonra aynı değer ile bize yaklaşacaktır. Bu sebeple, karşımızdaki insanların nasıl konuşmasını istediğimizi düşünürken aslında kendimizin nasıl konuşmamız gerektiğiyle yüzleşmekteyiz. Ancak biz kullandığımız kelimelerle saygısızlık yapmadığımızı düşünürken karşımızdaki insanı dinlememenin esas saygısızlık olduğunu çoğu zaman anlayamıyoruz. İletişim kurarken iyi bir dinleyici olmanın konuşmaktan daha keyifli olduğunu fark ettiğimizde ise artık doğru insanlarla iletişim kurup kurmadığımızı düşünmeye başlıyoruz. Çünkü mantıksal ve duygusal olarak iletişim kuran bireylerin birbirleriyle uyumu da büyük önem arz etmektedir. Karakteristik özellikleri farklı olan kişilerin iletişim kurma metodları ne kadar doğru olsa da yapısal farklılıklar sebebiyle bu iletişimin sürdürülebilir olma ihtimali düşüktür. Konuşmayı çok seven ve bunu her an yapmak isteyen birini dinliyor olmak sizin doğru metodu uyguladığınızı gösterir fakat bunun devamlı olması da doğru olmaz. Ya da yapı olarak çok sessiz birinin hep dinlemeyi tercih etmesi onun doğru iletişim kurduğunu göstermez. İletişimden bahsederken yapısal özellikleri dikkate almak zorundayız. Temel iletişim süreçlerini kendimiz olarak gerçekleştirmeliyiz ve bunun sonucunda karşımızda yer alan kişilerin de kendi süreçlerine saygı duymalıyız.

Dünya döndüğü sürece konuşmayı ve dinlemeyi seven insanlar bitmeyecektir. Bu iki uç arasında bize iyi hissettiren kelimelerin keyfini çıkararak yaşamımızı huzurlu bir şekilde sürdürmek hepimize iyi gelecektir. Çünkü hayat her anlamda paylaşım yapıldığı sürece insana tatmin duygusunu hissettirmektedir. Tek başımıza gerçekleştirdiğimiz her şey bir gün anlamını yitirecektir. Farklılıklarımızı, sağlıklı ve saygılı bir şekilde kuracağımız bir iletişim ile birleştirerek güzel bir hayat yaşamayı hepimiz hak ediyoruz.