ENLER AYINA GİRDİK

Her yıl bu aylarda üniversitelerimiz ve teknoparklarımız ve girişimcilerimiz açısından birçok değerlendirmenin yapılarak kamuoyuna açıklandığı bir süreç başlar.

Örneğin 5 Kasım tarihinde Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi yayınlandı. Birçok açıdan 180’i aşkın üniversitenin değerlendirildiği endeks sonuçları, sıralamaya giren 50 üniversite belirlenerek TÜBİTAK tarafından duyuruldu.

Yapılan açıklamaya göre ilk sıralarda ODTÜ, Bilkent ve İTÜ yer aldı. Üniversiteler bu sıralamayı ne kadar önem verdiklerini bilemem ama Üniversite bünyesinde bir Teknoloji Transfer Ofisi kurup, bu ofise de destek almak istiyorlar ise bu endeks çalışmasını önemsemeleri gerektiği bilgisini de paylaşmış olalım.

Bunun yanında özel üniversitelerin bu endekste yer almaları öğrencilerin tercih aşamalarında farklı bir yaklaşım sergilemelerine de katkı sunacaktır. Peki Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi değerlendirmesinde hangi kriterler yer alıyor?

  1. Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Yetkinliği,
  2. Fikri Mülkiyet,
  3. İş birliği ve Etkileşim,
  4. Ekonomik Katkı ve Ticarileşme.

Bu dört ana başlık üniversitelerin ne kadar girişimci ne kadar yenilikçi olduğunu gösteriyor. Bu yıl yayınlanan listeyi incelediğimde 4.5.Lisanslanan Patent ve Faydalı model yani ticarileşme alanında ilk 50 üniversiteden sadece 10 tanesinin bu çalışmayı gerçekleştirdiğini gördüm. Daha da vahim olan ise ilk 5 sırayı alan üniversitelerimizde bu oranın sıfır olduğu tespit edilmiş. Aynı göstergelerin 3.1. Sanayi İş birliği ile Yapılan Proje bölümünde ise rakamlar havalarda uçuyor.

Bu şu anlamlara gelebilir mi?

  1. Biz üniversite Sanayi İş birliği anlamında herhangi bir sorun yaşamıyoruz.
  2. Üniversite Sanayi İşbirliğini akademisyenlerimiz sadece danışmanlık anlamında yürütüyorlar.
  3. Sanayinin sorunlarına çözüm üretiyoruz ama bunu lisanslayamıyoruz.
  4. Ticarileşme konusunu akademisyenlerimize yeterince anlatamıyoruz.

Saydığım bu tespitlerin hepsi doğru ya da yanlış olabilir. Birde şu açıdan bakmakta fayda var olaya. Teknoloji Transfer Ofislerini neden kurduk? Bu ofislerin kuruluş amaçları ne idi? Buralarda çalışan ekipler ne iş yapıyorlar? Bir tane bile akademik patent lisanslanamadı ise bu ofislere hala neden kaynak ayrılıyor?

Teknoloji Transfer Ofislerinin görevi aslında yukarıda saydıklarım. Yani bu sistem kurulduğunda görevleri şu şekilde belirlenmiş: “Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı kapsamında, üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde Ar-Ge projeleri oluşturma, geliştirme ve destekleme faaliyetleri, fikri ve sınai mülkiyet haklarının tescili ve korunması, pazarlanması, ticarileştirilmesi…” (https://www.tubitak.gov.tr/sites/default/files/3654/277_bk-islenmis_hali_0.pdf, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/12/20171207-5.htm)

Üniversitelerin değerlendirildiği Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi 2020 iyisi ile kötüsü ile tamamlanarak yayınlandı. Sonuçları incelemek isteyenler için linki de paylaşmak faydalı olacaktır. (https://tubitak.gov.tr/sites/default/files/18842/2020-gyue-2020-print.pdf)

Şimdi dört gözle ve heyecanla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın açıklayacağı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Endeksini bekliyoruz. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Endeksi sonuçlarına göre her yıl belli başlı teknoparklar ilk sıraları bir türlü bırakmazlar. Arada bir ikinci ve üçüncü sırada yer alan teknoparklarımız yer değiştirse de bu sıralamada bir değişiklik göremezsiniz.

Bu nasıl mümkün oluyor, İstanbul ve Ankara’da yer alan teknokentlerimiz çok çalışıyor da diğer illerde yer alan teknokentlerimiz yatıyor mu?

Elbette hayır. Bunun nedeni kurumsal firmalarımızın İstanbul ve Ankara’da yer alan teknoparklarda yer edinmeleri. Gerek lojistik sebepler gerekse de kamuya yakınlığından dolayı bu iki ilimiz içerisinde yer alan teknoloji geliştirme bölgeleri üst sıralardaki yerlerini hep muhafaza ediyorlar. Bu iki konuyu bir kenara bıraktığımızda ise arkadan gelen teknoloji geliştirme bölgelerinin belki de daha fazla çaba gösterdiklerini göreceksiniz.

Örneğin ağırlıklı olarak savunma sanayi firmalarının yer aldığı, bunun yanında iletişim ve beyaz eşya üreticisi devasa firmaların yer aldığı bir teknokentimize bu firmaların katkılarını göz ardı edelim. Bir de bu gözle bir değerlendirme yapalım. Göreceksiniz Anadolu’da kendini firmalarına adamış, firmalarının gelişimlerini, ihracatlarını kendilerine dert edinmiş, teknokentler emin olun bulundukları sıralamadan daha da üst sıralara çıkarlar.

Bu sayımızın ardından bir değerlendirme süreci daha başlayacak. Teknoloji Transfer Ofisi değerlendirmeleri. Bu değerlendirme sonuçlarını da merakla bekliyoruz.

Sonuçlar ortaya çıktıkça değerlendirmelerimizi gerçekleştireceğiz.