BİRKAÇ OECD VERİSİ İLE TÜRKİYE

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) 1961 yılında kuruldu. Türkiye’nin de kurucuları arasında yer alan OECD'nin eğitim, gelir, istihdam gibi konularda dikkat çekici araştırmalar yayınlıyor. Bu araştırmalardan Türkiye ile ilgili bazı verileri sizlerin dikkatinize sunmak istiyorum. Veriler ülkemizin eğitim, AR-Ge ve yazılımla mevcut durumunun fotoğrafını ortaya koyması açısından önem taşıyor.

EĞİTİM

OECD tarafından her yıl Bir Bakışta Eğitim raporları yayınlanıyor. Raporlarda OECD üyesi ülkelerin eğitim sistemlerinin temel gösterge ve değişkenlerine dair verilerin güncel durumu yer alıyor. Eğitim süreçlerinin çıktıları, eğitime erişim, ayrılan finansal kaynak ile öğretmenler, öğrenme ortamları ve okullar olmak üzere 4 başlık altında incelenerek ülke karşılaştırmaları yapılıyor. Bu yıl yayınlanan rapora göre OECD ülkelerinin durumu ve ülkemizle ilgili verilerin kıyaslamasına bir bakalım istiyorum.

Türkiye’de 25-34 yaş aralığındaki ortaöğretim mezunu olmayan genç yetişkinlerin oranı (%41) OECD ortalamasının (%15) yaklaşık üç katı. Türkiye’de 25-34 yaş aralığındaki ortaöğretim mezunu olmayan genç yetişkin oranının OECD ortalamasına kıyasla yüksek olduğunu gösteriyor. Birçok OECD ülkesinde 25-34 yaş aralığındaki genç yetişkinlerin büyük çoğunluğu en az ortaöğretim düzeyinde eğitim görmüş. OECD ortalamasında ortaöğretim mezunu olmayan genç yetişkin oranı %15. Türkiye’de ise bu oran %41 ile OECD ortalamasının oldukça üzerinde. Türkiye, Meksika’dan sonra ortaöğretim mezunu olmayan genç yetişkin oranının en fazla olduğu OECD ülkesi.

25-34 yaş aralığındaki yükseköğretim mezunu genç yetişkinlerin eğitim düzeylerinin ön lisans, lisans ve lisans üstü programlara göre dağılımı incelendiğinde, Türkiye’de yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim almış yetişkin oranlarının OECD ortalamasının oldukça gerisinde kaldığı görülüyor. Özellikle yüksek lisans kademesinde Türkiye’de bu oran %2,05 iken, OECD ortalamasında %13,11’dir.

Türkiye, 18-24 yaş aralığında ne eğitimde ne istihdamda olan genç oranının en yüksek olduğu OECD ülkesi. OECD genelinde, genç nüfusun büyük çoğunluğu 18-24 yaş aralığında eğitimden ayrılıyor. Bu yaş aralığında, OECD ortalamasında eğitimden ayrılma oranı %47 iken, Türkiye %62 ile bu oranın en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’de 18-24 yaş aralığındaki gençlerin %32,2’si ne eğitimde ne istihdamdadır. Bu oran, OECD içindeki en yüksek orandır. OECD ortalamasında ise 18-24 yaş aralığındaki gençlerin %14,3’ü ne eğitimde ne de istihdamdadır. Ayrıca Türkiye %42,3 ile OECD ülkeleri içinde 18-24 yaş aralığında ne istihdamda ne eğitimde olan kadın oranının en yüksek olduğu ülkedir.

Ortaöğretimden yeni mezun olan ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı OECD ülkeleri arasında değişiklik gösteriyor. İki yıldan daha kısa süre önce ortaöğretimi tamamlayan genç yetişkinler arasında ne eğitim ne istihdamda olan gençlerin oranı Çek Cumhuriyeti, Hollanda ve Yeni Zelanda’da %5’in altında iken Yunanistan ve Türkiye’de %30’u aşmaktadır. Türkiye’de son 2 yıl içinde ortaöğretimden mezun olanların %57’si ne eğitimde ne de istihdamda olup, bu oran OECD ülkeleri içinde en yüksek orandır.

OECD ortalamasında 3 yaş altındaki her üç çocuktan biri erken çocukluk ve bakım hizmetlerinden faydalanırken, pek çok OECD ülkesinde bu oran her iki çocuktan birine yükseliyor. Türkiye’de ise bu oran her 1000 çocuktan yalnızca ikisine denk geliyor. OECD ortalamasına göre 3 yaş altındaki her üç çocuktan biri (%34) erken çocukluk eğitimi ve bakım hizmetlerinden faydalanıyor. Ancak ülkeler arasında büyük farklılıklar bulunuyor. Türkiye’de 3 yaş altındaki her 1000 çocuktan sadece ikisi (%0,2) erken çocukluk eğitimi ve bakım hizmetlerinden faydalanırken; Danimarka, İzlanda, İsrail, Kore ve Norveç’te bu oran %50’nin üzerindedir.

OECD ortalamasında ilköğretim, ortaöğretim ve ortaöğretim sonrası yükseköğretim öncesi kademeler için öğrenci başına yapılan harcama 9.999 dolar iken, Türkiye’de yapılan harcama 4.594 dolar oluyor. Yükseköğretimde yapılan harcamalarda da Türkiye OECD ortalamasının oldukça gerisinde. Yükseköğretim kademelerinde, ARGE dâhil olmak üzere, öğrenci başına yapılan harcama OECD ortalaması için 16.327 dolar, Türkiye için 9.708 dolardır. (https://read.oecd-ilibrary.org/education/education-at-a-glance-2020_69096873-en#page1)

ARGE

Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye için ARGE kaldıraç etkisi en fazla olan unsurlar arasında yer alıyor. OECD üyesi ülkelerin ARGE harcamalarının GSYİH içindeki payı incelediğinde, Türkiye’nin 2006-2015 yılları arasında sürekli artış eğilimi gösterdiği, ancak buna rağmen %2 dolaylarında olan OECD ortalamasının yarısından bile daha düşük seviyede olduğu görülüyor. Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü koruyabilme ve sürdürülebilir büyüme hedefine erişebilmesi için en azından OECD ortalamasına yakın oranda ARGE harcaması gerçekleştirmesi gerekiyor.

ARGE sürdürülebilir büyümenin anahtarı konumunda yer aldığından, ülkemizin bütününde bu kültürü yaygınlaştırmak ve artık özümsememiz gerekmektedir. Bu gerçekliğe rağmen TÜBİTAK tarafından yayınlanan 1995-2019 yılları arasında illerin proje başvuru oranları sıralamasını paylaşmak istiyorum. Türkiye'de 1995-2019 yılları arasında 8 ilimiz hiç ARGE proje başvurusu yapmamış. 1-100 arası proje başvurusu yapan 51 ilimiz bulunmakta. 101-500 arasında proje başvurusu yapan il sayımız 12. 501-2000 proje başvurusu yapan il sayımız 5 ve 2001+ proje başvurusu yapan il sayımız ise yine 5.

YAZILIM

Ülkemizin küresel ekonomik krizden çıkışının yazılım sektörü ile olacağına inananlardanım. Öncelikle ülkemizin 2019 yılı GSMH verisini paylaşıp sonrasında neden yazılım sektörünün önemli olduğunu birkaç veri ile paylaşacağım. TÜİK verilerine göre Türkiye GSMH 4 Trilyon 320 Milyar 191 milyon lira.

Küresel veriler: Küresel yazılım sektörü 565 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmış olsa da bu sektörden etkilenen dijital ürün ve hizmetler pazarı yaklaşık 2 trilyon dolara yaklaşmıştır. Sektörün görünmeyen bu yüzünün 3 kat daha hızlı büyüyeceği öngörülmektedir.

Dijital tüketim: Uygulamalar ve diğer dijital içerikleri oluşturan dijital tüketim pazarı 2019 yılında 177 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmıştır.

Dijital dönüşüm: Tedarik zincirlerinin daha esnek hale getirilmesi ve hata oranının azaltılması için 2019 yılında 1.2 trilyon dolar harcanmıştır.

Bulut bilişim: Bulut bilişim pazarı %18 büyüyerek 2019 yılında 258 milyar dolara ulaşmıştır.

Değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum.

Sağlıklı yıllarınız olsun.