TOPLUM 5.0 SÜPER TOPLUM!

Günümüzde teknolojinin ilerlemesi ile birlikte rakamlarla daha fazla haşır neşir olmaya başladık. Hayatımıza giren moda kavramların önü ya da arkasına rakamlar koyarak, kavramları yüceltmeye başladık.

Endüstri 4.0, 5G, Toplum 5.0 gibi…

Bu kavramları o kadar çok önemsemeye başladık ki sanki bu kavramlar olmazsa biz de olmayacakmışız gibi hissetmeye başladık. Her toplantının temasına sıkıştırdık bu kavramları. Cümlelerimize bu kavramları koyarak başladık. O kadar abarttık ki, bu konularda devlet desteklerini sonuna kadar açtık.

Eskiden Ar-Ge desteklerini uyuşturucuya benzeten STK temsilcilerimiz, Vatan, Millet, Sakarya nidaları ile meşhur kavramları kullanıp, “afyon” diye nitelediği devlet desteği ile Ar-Ge yapma(ma)ya başladı. 2020 yılı sonunda ürünlerimiz ortaya çıkacak, dünya ile aynı anda bu teknolojiyi kullanmaya başlayacağız derken; bir baktık ki destek sonrası yeni bir şirket kurulmuş, şirket ortakları koskoca devlet desteğinin faydalanıcıları olmuş.

Hayat işte gördüğünüz gibi…

İşine geldiğinde Ar-Ge fonu afyon, işine geldiğinde teknoloji üretmek için devlet desteği. Galiba bu olayda belirleyici olan desteğin de boyutu. TÜBİTAK KOBİ’lere 500.000 lira Ar-Ge İnovasyon desteği verirse afyon, kendilerine 230 milyon TL’yi aşkın destek verir ise Vatan, Millet, Sakarya…

Neyse, konumuza gelecek olur isek…

Toplum 5.0 Süper Toplum.

Aslına baktığınızda bizlerde süper bir topluma sahibiz. Ama bakalım bu kavramı kimler ortaya atmış, toplum 5.0 ilkeleri olarak belirlenen ilkeler neler?

Toplum 5.0; Japonlar tarafından geliştirilen refah içinde yaşayan insan merkezli bir toplumu hedefleyen bir model.

Avcılıkla başlayan toplumsal yaşam, tarım, endüstri, bilgi toplumuna evrilmiş ve son birkaç yılda ise Japonlar tarafından ortaya atılan Toplum 5.0, Süper Akıllı Toplum olarak nitelendirilmeye başlanmıştır. Süper akıllı toplum, dijitalleşme ve yapay zekanın etkisinin her yönüyle değerlendirildiği, insanların makine ve robotlarla ilişkisinin en verimli biçimde sağlandığı bir toplum modeli olarak sunulmaktadır. Bu değerleme ekonomik, sosyolojik, demografik ve etik açıdan yapılmakta olup, söz konusu model refah içinde yaşayan insan merkezli bir toplumu hedeflemektedir.

Toplum 5.0’a kadar toplumların tarihsel gelişiminin şu şekilde geliştiği görülmüştür (Harayama, 2017:11; Keidanren [Japonya İş Federasyonu], 2016:8):

• Toplum 1.0'ı, doğa ile uyumlu bir arada avlanan ve toplanan insan grupları olarak,

• Toplum 2.0'ı tarımsal üretime, artan organizasyon ve ulus inşasına dayalı gruplar olarak,

• Toplum 3.0’ı, sanayi devrimi yoluyla sanayileşmeyi teşvik eden ve seri üretimi mümkün kılan bir toplum olarak,

• Toplum 4.0’ı, bilgi ağlarını birleştirerek katma değer sağlayan bir bilgi toplumu olarak,

• Toplum 5.0’ı ise, refah içinde insan merkezli bir toplumu hedefleyen Toplum 4.0 üzerine kurulmuş bir bilgi toplumu olarak açıklamıştır.

Tarihsel gelişime bakıldığında, toplumların evrimleşme sürecinin oldukça hızlı gerçekleştiği görülmektedir. Örneğin, avcı toplumunun iki yüz bin yıldan, ardından gelen tarım toplumunun on bin yıldan, endüstri toplumunun ise iki yüzyıldan fazla sürdüğü görülmektedir. Ancak internetin insanların yaşamına girmesi ile dijitalleşme sayesinde çok daha hızlı sürelerde bir üst seviyeye geçildiği görülmektedir. Yaklaşık 10 yılda bir dijital devrim gerçekleşmektedir. Dijital dönemde daha önceki dönemlere göre çok daha hızlı bir değişim ve gelişimin yaşandığı bir gerçektir.

Sonuç olarak; toplumların avcılıktan, tarım, endüstri, bilgi toplumuna geçişleri sonrası bugün gelinen evre, Japonlar tarafından ortaya atılan Toplum 5.0 ya da Süper Akıllı Toplum Modeli ile şekillenmektedir. İnsanı merkeze alan ve onun dijital ortamlar ve yapay zekâ kullanılarak refah içinde yaşamasını sağlayan bu modelin, Endüstri 4.0’ın çalışanların işsiz kalması, bazı meslekleri ortadan kaldırması gibi olumsuz etkilerini en aza indirerek daha yaşanılabilir bir dünya yaratması hedeflenmektedir.

Toplum 5.0 Süper Toplum kavramının gelişimine baktığımızda ülkemiz tam olarak hangi evre de karar veremedim bir türlü. Çünkü doğa ile uyumlu topluluklarımızı el birliği ile betonlaştırarak tükettik. Tarımsal üretimimizi ithalatın önünü açarak bitme noktasına getirdik. Sanayi ve seri üretim noktasında, üretim maliyetlerinin yüksekliği ile üreten değil, tüketen bir toplum haline geldik. Bilgi ağlarını geliştirmeye gayret ettik ama elde ettiğimiz verileri katma değerli ürünler haline getirerek toplum refahına, katkı sağlayacak, bilgi toplumuna ulaşamadık. İnsanı merkeze aldık, refah içinde yaşayan bir toplum haline geldik.

Nasıl yaptık bilmiyorum ama mutlu bir toplum olduk.