Dünyada bütün ülke ve insanları etkisi altına alan COVID-19 pandemi süreci daha da yoğunlaşarak, alışılagelmiş günlük yaşantı ve iş süreçlerini radikal bir şekilde değiştirdiğini yaşayarak net bir şekilde gördük, ki bundan sonraki günler daha da yeni değişikliklere gebe görünüyor. Bu dönemde bize yardımcı olan internet altyapısı üzerinden odalarımızdan yaşamımızı idame ettirme şansımız oldu. Ancak bugünlerde altyapımızın yeteri kadar gelişmemiş olması yüzünden bu dönemde sıkıntılar yaşıyoruz. Daha önceki yıllardan beri hep söylenen ülkemizin fiber optik altyapısının genişletilmesi ve etkinliğinin artırılması gerekirken bizim halen bu konuda kaydi olarak hedefler koymamıza rağmen bir arpa yolu boy alamamızın nedenini anlamakta zorlanıyorum doğrusu.
Böylesine sitemkâr ve umutsuz bir girişe neden olan yaklaşımımın nedeni, konunun neredeyse 8-10 yıldır gündemde olması. Devlet ve özel sektördeki tüm paydaşların iyiniyetli olarak değerlendirilebilecek şekilde hemfikir olarak açıklamalar yapmasına hatta Hükümet programlarında yer almasına rağmen kaplumbağa hızında yürütülen hareketler…
Yeni fiber şebekelerinin gelişimindeki hızımızın ne olduğunu şu rakamlar bize göstermiyor mu? BTK’nın üç ayda bir yayınladığı Pazar Raporları en sağlıklı bilgileri veriyor bize. Buna göre 2014 yılının 3. Çeyrek sonu ülkemizin fiber uzunluğu; Türk Telekom’un 123.726 kilometresi ana omurga olmak üzere toplam 186.723 km iken alternatif işletmecilerin 52.801 km fiber şebekeleri olmak üzere toplam 239.524 km. Bugüne baktığımızda en son rapor 2020 yılının yine 3. Çeyreğine ait. Burada da Türk Telekom’un 126.185 km’si ana omurga olmak üzere 321.499 km, alternatif işletmecilerin de 91.810 km olmak üzere toplam 413.409 km fiber ağı var. Bence ileri ülkeler seviyesinde olmasa da gelişmekte olan ve bizim büyüklüğümüzdeki bir ülkede fiber ağın en az 2 milyon km’ler mertebesinde olması gerekiyor. Zira bundan sonraki özellikle dijital dönüşümün hızlıca hayata geçeceği önümüzdeki yıllarda altyapınızda fiberden oluşan otobanlar olması kaçınılmaz. Yoksa üst yapıda en son teknolojiyi getirmek yetmez. Adeta Porsche arabanızı köy yollarında sürüyor gibi bir durumla karşı karşıya kalacağız.
Konuyla ilgili olarak yazdığım yazılarımı arşivimizde taradığımda 2014 yılı ocak sayımızda “Geniş bantta hız mı yaygınlık mı öncelik olmalı”, 2014 Aralık sayımızda “Hepimiz fiber diyoruz ama …” ve 2015 Ocak sayımızda yine “2015 Altyapıda çözüm yılı olacak mı” başlıklı yazılarımızda yani yaklaşık 5-6 yıl önceden bu konunun önemine ve çözüm yollarına ilişkin görüşlerimizi paylaşmıştık. Yazılarımım içeriğini tekrar etmeyeceğim. Henüz 4G’ye bile geçmediğimiz o dönemde bahsedilen sıkıntıların günümüzde de devam ediyor olması açıkçası beni bir Türk vatandaşı olarak oldukça üzüyor.
Bakın 2014 Ocak sayısındaki yazımızda belirttiğimiz ve ümit var olduğumuz 2014 yılı Hükümet programında neler varmış. Söz konusu yazımızda şöyle diyoruz:
“Bu konuda en üst yetkili makamın yani strateji belirleyen Hükümetin 25 Ekim 2013 tarihli 28802 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan 2014 yılı programına bakalım orda ne gibi tespitler yapılarak buna göre uygun hedefler konmuş önümüzdeki yıl için.
Programın 2.2.2.14 Bilgi ve İletişim Teknolojileri bölümünde Mevcut Durum başlığının 5. Paragrafında aynen şu ifadeler yer almaktadır: ‘Bu durum tespitine göre bizim aradaki farkı nasıl kapatabileceğimiz konusunda program ne diyor diye Amaç ve Hedefler başlığı altında yazılanlara baktığımızda yine aynı belirsizliğin devam ettiğini görüyoruz.’
İkinci paragrafta ise şunlar ifade ediliyor: ‘Ülkemizin bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde, önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek politika, strateji ve uygulamaların belirleneceği yeni Bilgi Toplumu Stratejisi hazırlanarak uygulanacaktır.’’
Programın 4. paragrafında da ‘İnternet erişim ve kullanım oranlarının gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarılmasına yönelik çalışmalar sürdürülecektir. Kullanıcılara yüksek hızlarda geniş bant erişim hizmeti sunulmasına imkân veren fiber optik şebeke altyapılarının yaygınlaştırılması ve kurulumunun kolaylaştırılmasına yönelik tedbirlerin hayata geçirilmesi çalışmalarına devam edilecektir.’ deniliyor.”
Ne kadar güzel kaleme alınmış hedefler. Buna ilaveten ilgili kurum ve paydaşların destekleriyle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hazırlanan “Ulusal Genişbant Stratejisi ve Eylem Planı (2017-2020)” Yüksek Planlama Kurulu’nca onaylanarak 21 Aralık 2017 yılında yayımlanan Resmî Gazete ile yürürlüğe konulmuştur. Ülkemizde fiber altyapı şebekesinin hızla tesis edilmesine yönelik stratejiler ve uygulama adımlarını içeren söz konusu dokümanın, fiber konusunda yaşanan sorunların ortadan kaldırılması konusunda öneminin büyük olduğu değerlendirilmektedir. Söz konusu Strateji Belgesi’nde mevcut fiber altyapıların paylaşılmasının yanı sıra yeni fiber şebekelerin hızla inşa edilmesi konularında çeşitli eylemler belirtilmiştir. Ancak, bugüne kadar yani 2021 yılının Ocak ayının sonlarına yaklaştığımız şu ana kadar söz konusu Eylem Planı’nın uygulanmasına yönelik herhangi bir somut adım atılmıyor olması gerçekten üzüntü vericidir. Ulusal Genişbant Strateji ve Eylem Planı’nın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği ortadadır.
Bu konunun siyasi olarak da en üst düzey mertebede takip edildiği bilinen bir husustur. 2019 sonunda katıldığı bir toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Fiber hat yatırımları konusunda engel çıkaranlar karşısında beni bulur” söylemi de bunu ortaya koyar niteliktedir. Türkiye açısından sadece elektronik haberleşme hizmetleri kapsamındaki önemi değil diğer tüm sektörler için de temel bir girdi niteliğinde olan fiber altyapıya ilişkin TOBB Telekomünikasyon Meclisi’nin görüş ve değerlendirmeleri Ekim 2020’de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na yeniden yazılı olarak gönderilmiş ve bu konuda Bakanlık’tan müjdeli bir haber beklenmektedir.
Konuyla ilgili olarak görüşler ve öneriler aşağıdaki gibidir:
- Ülke olarak internetin öneminin daha iyi kavrandığı bu dönemde ve sonrasında fiber altyapının gelişiminin kritik önem taşımakta olduğu görülmektedir. Bu noktada, artan veri trafiği de göz önüne alındığında ülkemiz fiber altyapısının güçlendirilmesinin hayati öneme sahip olduğu ortaya çıkmaktadır.
- Fiber altyapıyı geliştirmenin en kolay ve verimli yönteminin, yeni kazılar yapmak yerine, hâlihazırda mevcut olan altyapıların makul fiyat ve koşullarla paylaşılır hale getirilmesi olduğu değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, 24 Mayıs 2018’de Telkoder’in yoğun çabaları ile Türk Telekom, Turkcell, Vodafone, Türksat ve Telkoder tarafından “Sabit Elektronik Haberleşme Altyapı Ortak Kullanımı ve İş birliği Protokolü” imzalanmıştır. Söz konusu Protokolün imzalanması akabinde, bazı çalışmalar yürütülmüş ancak maalesef beklenen sonuç alınamamıştır. Fiberin yaygınlaşabilmesi için altyapı paylaşımını mümkün kılacak olan Protokolün bir an önce işler hale getirilmesi gerekmektedir.
- Fiber konusu, bir süredir ülkemiz gündeminde bulunmakta olup, ilgili dönemin kamu kurum ve kuruluşları tarafından çeşitli çalışmalar yürütülmüştür. Bunun en somut örneği olan “Ulusal Genişbant Stratejisi ve Eylem Planı (2017-2020)” Bakanlığınız tarafından hazırlanmış ve Yüksek Planlama Kurulunca onaylanarak 21 Aralık 2017 yılında yayımlanan Resmi Gazete ile yürürlüğe konulmuştur. Ülkemizde fiber altyapı şebekesinin hızla tesis edilmesine yönelik stratejiler ve uygulama adımlarını içeren söz konusu dokümanın, fiber konusunda yaşanan sorunların ortadan kaldırılması konusunda öneminin büyük olduğu değerlendirilmektedir. Söz konusu Strateji belgesinde mevcut fiber altyapıların paylaşılmasının yanı sıra yeni fiber şebekelerin hızla inşa edilmesi konularında çeşitli eylemler belirtilmiştir. Ancak, söz konusu Eylem Planının uygulanmasına yönelik herhangi bir somut adım atılmıyor olması üzüntü vericidir. Ulusal Genişbant Strateji ve Eylem Planı’nın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
- Tesis paylaşımı ücretleri işletmeciler açısından yatırımı engelleyici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda, tarifelerin düşürülmesi ve kaynakların verimli kullanılması açısından bir gözden birden fazla kablo geçirilmesine imkân sağlanması gerektiği değerlendirilmektedir.
- Belediyeler tarafından tesis edilmiş pasif fiber altyapı şebekesi telekomünikasyon işletmecilerinin kullanımına açılmalıdır. Söz konusu altyapılar, uzun vadeli ve ucuz fiyatla işletmecilere kullandırılmalıdır.
- Geçiş hakkı sağlayıcılarına yapılan izin başvurularına ya geç cevap alınmakta ya da hiç cevap alınamamaktadır. Ayrıca şehirlerarası güzergâhlarda tesis edilecek projeler birden fazla geçiş hakkı sağlayıcısının tasarruf sahipliğine konu olabildiğinden, geçiş hakkı sağlayıcısı her bir kurumun izin başvuru değerlendirme sistemi farklılık arz etmektedir. Bu nedenle de söz konusu geçiş hakkı izinlerinin ne zaman verileceği öngörülememektedir. Geçiş hakkı izin başvurularının, geçiş hakkı sağlayıcıları tarafından daha kısa sürelerde değerlendirilerek işletmecilere bilgi verilmesinin sağlanması, geçiş hakkı izinlerinin elektronik ortamda yapılabilmesi için gerekli altyapının oluşturulmasını da içerecek şekilde geçiş hakkı sürelerinin ve süreçlerinin belirlendiği mevzuat düzenlemesi gerekmektedir.
- Geçiş hakkı sağlayıcısı kurumlar, Geçiş Hakkı Yönetmeliği’nde yer alan ücret tarifesinin çok üzerinde ücret taleplerinde bulunmaktadır. Ayrıca bazı durumlarda ücret tarifesinde yer almayan ücretleri talep etmektedirler. Belirli bazı durumlar için ücretsiz geçiş hakkı imkânı sağlanmalı ve ayrıca geçiş hakkı sağlayıcılarının ücret taleplerinin Geçiş Hakkı Yönetmeliği ücret tarifesi ile sınırlandırılmasına yönelik bağlayıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Geçiş Hakkı Yönetmeliği ücret tarifesinde yer almayan diğer kalemlerin ise tavan ücretler oluşturularak bir tarife üzerinden belirlenmesi gerekli görülmektedir.
- Bakanlığınıza bağlı TCDD ve KGM güzergahları ile köprü, tünel, boğaz geçiş ve metro hatlarında isteyen tüm işletmecilerin fiber tesis edebilmeleri sağlanmalıdır.”
Burada belirtilen işlemlerin tüm ilgili kurum ve kuruluşların eşzamanlı olarak hızlı bir şekilde aksiyon alarak 5G öncesi çalışmalarını hızlandırıp ülke ekonomisindeki ağırlığı olan diğer sektörlerin de büyümesi ve uluslararası arenada boy gösterebilecek şirketlerimizin olması yolunu da açacaktır.
Benim beklentim özellikle pandemi sonrası dönemde uzaktan çalışma ve eğitimin artık zorunluluktan değil kalıcı olarak yaşantımızda yer alacağı ve 5G şebekeleri için mutlak olması gereği, yanısıra ülke ekonomisine katkılarını düşündüğümüzde hızlı bir şekilde çözüm bulunacağıdır.
Aslında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın sorumluluk alanları itibariyle hem karayolları ve demiryolları hem de hava ve deniz ulaşımı, üzerine de telekomünikasyon ve haberleşme gibi çok farklı ve ülke ekonomisinde çok büyük öneme haiz işleri kapsaması nedeniyle oldukça yoğun olduğu göz önüne alınarak işlerin sadece haberleşme ve telekomünikasyon alanlarıyla ilgilenmek üzere Haberleşme Bakanlığı adında bir bakanlık kurularak yeniden yapılandırılması pek çok sorunun çözümünde daha hızlı sonuç alabilir miyiz diye de düşünüyorum doğrusu.