10 Düşün 1 Paylaş: SOSYAL MEDYA

 

“Sahip olunan düşünceler paylaşıldığında doğru kabul edilme zorunluluğu olmamalıdır.”

 

İlk insanın dünyaya geldiği andan içinde bulunduğumuz döneme kadar olan süreci düşündüğümüzde teknolojinin ulaştığı nokta hepimiz için hayallerimizin ötesindedir. Teknolojik gelişmeler hayatımızın her noktasına sirayet ettiği için birçok alanda yenilikler yaşanmıştır. Her nesil bir önceki dönemde yaşanılan zorlukları biraz daha kolay kılmak ve dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek amacıyla farklı farklı alanlarda büyük katkılar sunmuştur. Söz konusu süreci tarihsel açıdan kısaca incelediğimizde, her alanın üzerine bir tuğla eklenerek bugünlere ulaştığımızı görmekteyiz. Ünlü antik Yunan filozofu Heraklitos’un da söylediği gibi “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Gelişimin ve yeniliklerin kolay olmadığı bir dünyada yaşamaktayız. Mucitlerin hayatını incelediğimizde, karşılaştıkları zorlukları düşündüğümüzde hangi yollardan geçerek şu anki imkânlara sahip olduğumuzu anlamaktayız.

İçinde bulunduğumuz “teknoloji çağında” sosyal medya üzerinden kitle iletişim ihtiyacımızı gidermekteyiz. Sosyal hayat ve sosyal medya arasındaki uçurum geçmişten günümüze yaşanan gelişmelerin aksine epey olumsuz yönde ilerlemektedir. Dünyanın her yerinden insanlar birbirlerine bir tık uzaklıkta yer almaktadır. Fakat çekirdek grupların kurduğu iletişim ağı sosyal medya vasıtasıyla genişledikçe kullanılan dil kötüleşmeye başlamıştır. Facebook’un başı çektiği, Twitter ve Instagram uygulamalarının popüler hale gelmesiyle birlikte insanlar farklı bir sınav vermektedir. Her online uygulamanın kullanım amacı ve kuralları farklılık gösterse de ortak amaçları insanların sevdikleriyle keyifli zaman geçirmesidir. Fakat bu gibi uygulamalar yola çıkma amacından farklı olarak kullanılması sebebiyle birçok olumsuz duruma da sebep olmaktadır. Özellikle söz konusu uygulamalarda yaş sınırlamasına uyulmaması nedeniyle toplumsal olarak ciddi sorunlarla karşılaşmaktayız. Bundan en hızlı etkilenecek olan bireyler doğal olarak çocuklardır. Ebeveynlerin çocuklarını her saniye kontrol etmeleri mümkün olmadığı için dikkat dağıtıcı ve olumsuz örneklerle artık küçük yaştan itibaren karşılaşmaları çok yüksek ihtimaldir.

Keyif ve eğlencenin yanı sıra bilgiye ulaşım noktasında da bu mecralar kullanılır hale gelmiştir. Büyüme döneminde olan çocukların bilgiye ulaşmaları bu kadar kolay olunca yanlış bilgiler edinmeleri ve yanlış ortamlarda bulunmaları da kaçınılmazdır. Sosyal medyada yer alan bilgilerin teyit edilmeden doğru olarak kabul edilmesi günümüzde büyük bir probleme yol açmaktadır. Öğrenme ihtiyacı ve merak duygusu ile alınan bazı bilgiler, aslında sübjektif fikirden öteye gitmediği için doğruluğundan söz etmek mümkün değildir. Tanınmış ya da belli bir konuda bilinen isimlerin şahsi fikirlerinin bilimsel gerçeklik olarak kabul edilmesi ya da yanlış bir bilgiyi destekleyen bir paylaşımı bazen infiale yol açmaktadır. Söz konusu uygulamaları kullanırken ciddi bir zaman harcadığımız için orada gördüklerimiz, duyduklarımız ve genel olarak yaşadıklarımız kendi hayatımızın bir parçası haline gelmeye başlamaktadır. Örneğin; yaşanan olumlu ya da olumsuz bir durumda, net bilgiler henüz kimse tarafından bilinmezken sanki o anın içindeymişçesine yorumlar yapılarak fikirler üretilmesi yaşanan olaydan habersiz insanların yanlış bilgiyi doğru kabul etmelerine sebep olabilmektedir. Örnekleri bu şekilde çoğaltabiliriz fakat bu durumu değiştiremezsek iyi ve güzel olan şeyler örnek olarak bahsedilecek seviyeye inecektir.

İnsanların mutluluklarını paylaşması başkalarında kıskançlık duygusunu tetiklerken, yaşanan üzüntü ya da acıların paylaşılması diğer insanlarda mutluluk duygusunu uyandırabilmektedir. Başkalarının hayatına karşı bu kadar yorum yapma haddimizin olmadığını sosyal medya platformlarında bulunduğumuz anlarda unutabiliyoruz. Nefret duygusunda son yıllarda ciddi bir artış olduğu kimsenin gözünden kaçmamıştır. Günümüzde hakaret davaları, nefret söylemleri vb. durumlar da buna bağlı olarak artış göstermektedir. Kullandığımız bu platformlar adeta kendi gerçekliğimizden kaçtığımız bir mecraya dönüşmüştür. Örneğin; günlük hayatımızda tanıdığımız insanların bize yanlış gelen davranışlarını hiç eleştiremezken, sosyal medyada dünyanın diğer ucunda yaşayan ve hiç tanımadığımız insanlara yaptıkları bir paylaşım hoşumuza gitmediği için küfür edebilmekteyiz. Bunun sonucunda, doğal olarak büyük tartışmalar yaşamakta ve günlük hayatımızı etkileyen sorunları bu mecralarda dışa vurma eğilimine girmekteyiz. Sosyal medya platformlarının amacına uygun kullanılmaması sebebiyle hoşgörüden uzak, yapay bir sanal hayat yaşandığından; duyguları ve düşünceleri özgürce ifade etmek ve biraz kafa dağıtmak amacıyla eğlence aracı olan bu gibi platformlar, aksine bireyin stres oranını artırarak gerçek hayata negatif etki etmektedir.

Alanında tanınmış ya da uzmanlaşmış kişilerden bağımsız olarak yeni bir sosyal medya fenomen akımının ortaya çıkmasıyla beraber sosyal medya platformları gündelik hayatımızdan çok farklı bir ortam haline gelmiştir. Elbette genelleme yapmak doğru değildir. Fakat öğretici ya da katkı sağlayan paylaşımlardan ziyade herhangi bir altyapıya sahip olmadan yapılan bireysel ve olumsuz paylaşımlar daha çok gündem olmaktadır. Bu sebeple, özgürce yapılan paylaşımların kırıcı ya da başkalarını kışkırtıcı bir anlam içermemesine dikkat etmek gerekmektedir. Normal hayatta sergilemediği davranışları veya kullanmadığı kelimeleri sosyal medya üzerinden paylaşan insanların kendilerini kontrol etmeyi öğrenmeleri büyük önem arz etmektedir. Çünkü gelişen teknoloji bu gibi durumlarda büyük bir tehdit haline gelerek yanlış bilginin doğru kabul edilmesine sebep olabilmektedir. Atılan tweet ya da paylaşılan fotoğraf yüzünden kolaylıkla olumsuz durumlarla karşılaşabilmekteyiz. Teknolojinin geldiği noktada erişimin ve dağılımın bu kadar hızlı olduğunu düşünecek olursak saniyelerin bile önemli olduğunu bilmeliyiz.

Herkesin sosyal medya uygulamalarını kullanım sebepleri farklıdır. Kimi insanlar gündemi takip etmek, kimileri arkadaş gruplarından haberdar olmak, kimileri de günün yoğunluğundan uzaklaşıp keyif almak amacıyla kullanmaktadır. Bu şekilde düşündüğümüzde herhangi bir problemin yaşanması mümkün değildir. Hatta sosyal medya uygulamaları bu şekilde kullanıldığında hayatımıza önemli katkılar sağlayabilmektedir. Bireysel olarak doğru bulduğumuz paylaşımlar herkes tarafından aynı şekilde karşılanmayabilmektedir. Ardından bu duygu ve düşünceler maksadını aşarak farklı paylaşımlara karşı olumsuz ya da eleştirel yaklaşımda bulunulmasına sebep olabilmektedir. Sonrasında ise kontrol edilemeyen duygular ve nefret söylemleri ile insanların birbirleri hakkında çok yanlış konuşmalarına zemin hazırlamaktadır. Kullanım kuralları standart olarak belirlenmiş olsa da kullanan kişilerin fiziksel, psikolojik, sosyolojik durumlarını ve neler yaşadığını bilme şansımız yoktur. Bu sebeple yapılan paylaşımlar tanımadığımız birçok insan tarafından istediğimiz şekilde algılanmayabilir. Bilinçli yapılan olumsuz paylaşımların dışında o anki duygularımıza yenik düşerek yaptığımız paylaşımlar istemeden de olsa birilerini kırabilmektedir. Her yaş grubunun bu tür mecraları kullanırken aklına ilk olarak gelmesi gereken şey, tanımadığı insanların da bu paylaşımları görebilme ihtimali olduğudur. Sonrasında ise, karşılaştığı paylaşımları kendi filtresinden geçirerek sağduyulu olarak değerlendirmesi gerekmektedir. Yoğun ve stresli hayatlarımızdan kaçış olarak kullandığımız platformların bizlere ekstra sıkıntı vermesini engellemeliyiz. Empatiden uzaklaştığımız her an, eleştirdiğimiz davranışları yapan insanlara dönüşmemize sebep olabilir.

Sosyal hayatımızda var olmayan şeyleri sosyal medya üzerinde varmış gibi göstermek bizi insanlara yaklaştırmaz, aksine kendimizden uzaklaşmamıza sebep olur. Bu nedenle, önce nasıl paylaşımlarla karşılaşmak istediğimizi düşünmeliyiz, sonrasında da bu gibi mecralarda diğer insanların da aynı saygıyı hak ettiğini dikkate alarak paylaşım yapmamız gerektiğini asla unutmamalıyız. Herkes bizim güldüğümüz gibi gülmeyebilir ya da biz herkes gibi ağlamayabiliriz. Önemli olan kendimize gösterilmesi gereken saygıyı başkalarına da aynı şekilde göstermemiz gerektiğini bilmemizdir.