6G’DE NELER OLACAK?

2020 Kasım Ayı başında birçok uluslararası IT web sayfalarında, Çin’in fırlatmış olduğu uydu “ilk 6G uydusu” denilerek afişe edildi. Bu ifade şüphesiz ki doğru değil, çünkü Çin tarafından uzaya gönderilen bu uydu 6G uydusu değildir. 6G standartları henüz ortada yok ve belirlenmesi de ancak önümüzdeki yıllarda başlayacak. "6G uydusu" etiketi, ABD ve Çin arasında kablosuz standartları belirleme konusunda giderek gerginleşen jeopolitik savaşla bağlantılı bir pazarlamanın tanıtım ifadesidir. Burada gerçek olan sadece, uydunun amacının teorik olarak 6G standartının bir parçası olacak terahertz frekanslı radyo teknolojisini test etmektir.

Çin Elektronik Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nin adını taşıyan 6G deneysel uydusu, Chengdu Guoxing Aerospace Technology, UESTC ve Beijing MinoSpace Technology tarafından ortaklaşa geliştirildi. Çin Mühendislik Akademisinden bir yetkili bu denemenin 6G teknolojisinde kullanılacak terahertz iletişiminin uzaydaki uygulamasının ilk teknik testi olacağını söyledi. (İşte gerçek Ar-Ge çalışması ve üniversite-sanayi işbirliği)

Bir çoğumuzun malumları olduğu gibi 5G kurulumları pek çok ülkede devam ediyor, ancak 5G hala açık fronthaul (taban bant birimi-BBU ile uzak radyo birimi-RRU arasındaki fiber bağlantı altyapısı), bulut ve iletişimin yakınsak sistem mimarisi ile yeni çığır açan teknolojiler gibi birçok konuda sorunlarla yüz yüzedir.

4G'den beri, operatörler açık bir BBU-RRU arayüzü oluşturmaya çalıştılar, ancak CPRI'den (Ortak Kamu Radyo Arayüzü) eCPRI'ye (geliştirilmiş Ortak Kamu Radyo Arayüzü) kadar olan bu süreçte hedeften oldukça uzak görünüyorlar.

5G, bir önceki mobil iletişimin teknolojik yolunda yürümeye devam ediyor ve hala 4G'nin bir uzantısı olarak performanslarının en üst seviyesine çıkmaya çalışıyor.

Şimdi gelelim 6G'nin ne olduğu, ne olmadığı ve gelecekte ne olabileceği hakkında bildiklerimizi anlatmaya. Gerçi daha önceleri birçok yazımda bu konuya değinmiştim, şimdi bilgilerimizi biraz güncelleyelim.

6G Ne Anlama Gelmektedir?

Kolayca söyleyebiliriz ki 6G, geniş-alan kablosuz teknolojinin 6. nesli olacaktır. Kablosuz nesiller her 10 yılda ITU tarafından standartlaştırılmaktadır. Bu genellikle iletişimde ya da kodlamada değişiklik anlamında “hava ara-yüzünde” (yani baz istasyonu-mobil kullanıcı terminali arayüzü) yeni bir imkan olarak belirtilir. Tipik olarak, yeni nesiller daha gelişmiş sayısal kodlama, daha geniş frekans bantları ve daha karmaşık anten sistemleri kullanırlar.

Bildiğiniz gibi şu anda biz 5. nesildeyiz. İlk 5G Yeni Radyo için spesifikasyonlar, yani beşinci-nesil hava arayüzü 2017 yılında tamamlandı. 5G halen gelişmeye devam ediyor, ancak mevcut 5G’nin teknik özellikleriyle uyumlu olmayan herhangi bir şey- herhangi bir radikal yeni değişiklik- 6G olmak zorunda kalacaktır.

6G Ne Zaman Gelecek?

Samsung’a göre, ITU bu yıl yani 2021'de "bir 6G vizyonu tanımlamak" için çalışmaya başlayacak. Standartlar muhtemelen 2028 civarında tamamlanacak ve ilk 6G ürünlerini o zaman göreceğiz. Samsung, yaygın 6G kullanımının 2030 civarında gerçekleşeceğini tahmin etmektedir.

Niçin Şimdi 6G’den Bahsediyoruz?

Artık 5G tamamlandığına göre, akademisyenler ve teknoloji firmaları, şu anda yapamayacağımız ancak 2030'da gerçekleştirilmesi mümkün olabilecek, bilim kurgusal şeylerin listelerini oluşturmaya başladı bile. Samsung'un şekillendirdiği "6G vizyonunda" gelecekteki fikirlerden bazılarını gerçeğe dönüştürebilecek teknolojilerin de geliştirilmesi gerekecektir. Bu bağlamda, 6G için ortaya çıkacak yeniliklerden bazıları sosyal medyayı, telekomünikasyon ve her gün kullandığımız uygulamaları kökten yeniden şekillendirebilir.

6G Nasıl Çalışacak?

Şu anda 6G nasıl çalışacak tabii ki bilmiyoruz çünkü mevcut değil. Bununla birlikte, sonunda 6G’nin nasıl çalışabileceğini öngören bir takım fikir ve düşüncelerde yok değil. 6G ile ilgili araştırmaların çoğu, ultra yüksek frekanslarda veri iletimi ile ilgilidir. 5G, teorik olarak, yaklaşık 100 GHz frekansına kadar çıkıyor, ancak şu anda 5G tarafından 39 GHz'in üzerinde bir frekans da kullanılmıyor. 6G için bilim adamları, yüzlerce GHz veya terahertz (THz) frekans aralığındaki dalgalar üzerinde verileri nasıl ileteceklerini bulmaya odaklı olarak çalışıyorlar (dilerim ülkemizde de olur bu tür Ar-Ge çalışmaları). Bu dalgalar son derece yüksek frekansta olup mesafeye göre hızla zayıflamaya meyillidirler, ancak yukarıda bahsetmiş olduğum çok yüksek veri hızlarına imkân sağlayacak büyük miktarda serbest ve boş spektrum alanına sahiptirler.

Bu konuda henüz çözülmemiş bir çok sorunla karşı karşıyayız. Şu anda çoklu-THz frekanslarında kullanılacak yarı-iletken materyallere sahip değiliz. Bu frekanslarda herhangi bir mesafeye erişim elde etmek, son derece muazzam küçük anten dizilerini gerektirecektir. Atmosferdeki su buharı THz dalgalarını bloke etmekte ve yansıtmaktadır, bu nedenle matematikçiler verilerin hedefine çok karmaşık yollar izleyerek erişmesine imkan veren modeller tasarlamak zorunda kalacaktır.

Mevcut kablosuz sistemler belirli bir zamanda herhangi bir frekansta sadece alış ya da veriş yapabilirler. İki yönlü iletişim elde etmek için iletişim kanallarını, frekansa (FDD: Frekans bölüşümlü çift yönlü kullanım) göre veya zaman aralıkları (TDD: Zaman bölüşümlü çift yönlü kullanım) oluşturarak bölebilirsiniz. Aynı frekansta ve aynı anda bilgi alıp göndermek (full duplex: tam çift yönlü) için son derece karmaşık matematik kullanmanın bir yolunu bulmak suretiyle, mevcut spektrumun verimliliği ikiye katlanabilecektir (mevcut mobil şebekelerle tamamen uyumsuz olan). Şu anda bu nasıl gerçekleştirilecek kimse bilmiyor ama bir çok bilim adamı ve araştırmacı bu konuda yoğun olarak çalışmaktadır.

Kablosuz şebekelerde TDD, FDD ve Tam Çift Yönlü Uygulama

Yıllardır şebekeleme teknolojisi üzerinde çalışanlar için “ağ şebekeleme” çok sıcak konulardan biridir, fakat 5G’de hala bir ana omurgaya bağlanan baz istasyonları üzerinden şebekeye erişen son kullanıcı yapısına sahip topla-dağıt sistemi kullanılmaktadır. Belki 6G cihazları bir diğerinin verisini güçlendirici olarak kullanabilecektir, böylece her cihaz diğerinin sayesinde kapsama alanını artırabilecektir. Bu demektir ki gömülü kablosuz iletişimi olan her küçük obje bir geçiş noktasına (switch point) uğramadan dünyada gerçekten hemen hemen her şeyle haberleşebilecektir. Belki de münferit objeler bir diğeriyle uçtan uca bu şekilde iletişim kurabileceklerdir.

Ayrık bilişim (bilgi işleme) bir 5G konseptidir, fakat bu durum 6G ile çok daha güçlü bir hale gelecektir. Gecikme, cihazlar arasında transfer edilebilen verinin ne kadar hızla gerçekleştirildiğini gösterir. Gecikme ne kadar düşük olursa, ayrık bir biçimde bazılarının lokal olarak, bir kısmının başka bir yerde işlendiği ve iletildiği verilere daha fazla güvenebilirsiniz. Tabii ki elinizde tuttuğunuz bir cihaz, buluttaki süper bilgisayarlar kadar güçlü olmayacağından, gecikme süresi cihazınıza devamlı karmaşık bilgi akışı göndermek zorunda kalan uygulamalar için hayati önem taşımaktadır.

6G’de 1ms’nin altında bir gecikme amaçlanmaktadır, bu da önemli ölçüde bir dizi diğer teknolojik yenilikler gerektirecektir, ancak bunlar gerçekten bazı zekice ayrıştırılmış bilgi işleme yöntemleriyle gerçekleştirilebilecektir. Örneğin, hiçbir yerel işlem yapmadan gördüklerinizi buluta aktaran ve gerçek zamanlı olarak size tekrar göstermek için bilgileri geri alan, artırılmış gerçeklik gözlükleriniz olabilecektir.

6G konusunda öncülük eden Finlandiya Oulu Üniversitesi’nin yayınlamış olduğu teknik bir makaleye göre, belki 6G için yeni bir İnternet Protokolü (IP) formu da gerekebilecektir. Bu da, İnternetin tüm yapısının değişmesi anlamına gelmektedir. Mevcut IP paketi, adreslenmiş bir zarf ve bazı metin sayfalarına sahip iken, "yeni IP" paketi, yönlendirme ve öncelik bilgilerini de içerecektir.

Mevcut IP’nin yapısı, bir posta mektubuna benzer şekilde dizayn edilmiştir ve bir başlık (üst bilgi) ( yani zarf) ile bir kullanıcı verisine (metin veya içerik sayfası) sahiptir. Ancak, artık yeni ve modern kurye hizmetleri kurye paketine özel bir anlaşma-bağıt- (a contract) ekleyerek geleneksel posta hizmetlerinin kapsamını genişletmiştir. Bu bağıtı kullanarak müşteriler kargolarının zamanında teslimini, kuryeyi izlemeyi ve bazı diğer şeyleri özel olarak talep edebilmektedir. Aynı şekilde yeni IP özelliği, benzer olarak geleneksel IP paketine bir “bağıt” eklenmek suretiyle genişletilecektir. Bu bağıt sayesinde uygulamalarda gecikme ve paket kaybı ile ilgili gereksinimler tanımlanabilecek ve ayrıca bağıt, kullanıcı-şebeke arayüzü, bant içi sinyalleşme, yüksek hassasiyetli iletişim ve telemetri gibi uygulamalar için de kullanılabilecektir.

6G’de yeni dizayn edilen IP mimari, merkezi olmayan (dağıtılmış) bir “bulut-yerel” mobil şebeke üzerinde oldukça ileri seviyede esneklik sağlayan şebeke içi hizmet odaklı işlemlere izin verecektir. Gerçekte, yazılım tanımlı şebeke (SDN) ve şebeke fonksiyonunu sanallaştırma (NFV) teknolojileri 5G'yi daha yüksek esneklik ve programlanabilirlikle tasarlama ve çalıştırma için benzeri görülmemiş bir fırsat sağlamaktadır. Ancak, bu yazılımlar OSI modelleri ve İnternet ile geçmişte tasarlandığı gibi şebeke katmanlama ve protokol yığınlarının temellerinde değişikliğe neden teşkil etmezler. 6G ise, otuz yıllık eski bir şebeke modelini geliştirmek, yeni bir IP mimarisi tasarlamak, çok daha gelişmiş hizmetler sunmak için bir fırsat olacaktır.

6G’de düşünülen bir başka teknoloji de “holografik radyo” kavramıdır. Holografik radyo, holografik görüntüleme-seviyesi, ultra-yüksek yoğunluk, ve pikselleştirilmiş ultra-yüksek çözümlü mekansal (konumsal) çoklamayı etkinleştirmek için mekansal olarak sürekli bir elektromagnetik açıklık (gelen dalgayı etkin bir şekilde alma yetkinliği) yaratmak amacına yönelik yeni bir yöntemdir. Genellikle holografi, elektromagnetik dalgaların girişim prensibine dayalı olarak havadaki elektromagnetik alanı kaydeder. Hedef elektromanyetik alan, referans ve sinyal dalgalarının girişimiyle kaydedilen bilgilerle yeniden oluşturulur. Holografinin temeli bir referans dalgasının kesinlikle aynı ya da sabit fazda olmasına dayanır ve holografik kayıt sensörü yüksek-çözünürlüklü holografik elektromagnetik alanı doğru bir şekilde keydetmesi için sinyal dalgasının dalga cephesi fazını sürekli olarak kaydeder. Holografik radyolar optik holografiye çok benzer prensiplere dayanır, çünkü radyo ve ışık dalgalarının her ikisi de elektromagnetik dalgadır. Holografik radyolar için, genellikle holografik kayıt sensörü anten cihazıdır (holografik çoklu-giriş çoklu-çıkış yüzey).

Şüphesiz tüm bu çalışmalar parelel olarak yürütülecektir. Örneğin, ağ şebekeleme terahertz iletişimin kısa mesafesinin neden olduğu sorunları azaltmaya yardımcı olacaktır. Verileriniz telefonunuzdan başka birinin ceketine, sokaktaki bir arabaya, bir elektrik direğine ve ardından bir baz istasyonuna atlayabiliyorsa, bu, kısa mesafeli bir teknolojinin çok daha uzun bir mesafede (kapsama alanında) çalışmasını sağlayacaktır.

6G’de Soğuk Savaş Var mı?

3G'den bu yana, yeni nesil kablosuz teknolojiye erken geçen bir ülke veya bölgenin, bu nedenle ürün ve uygulama geliştirmekten kaynaklı ekonomik yarar sağladığına dair genel bir kanı bulunmakta. Özellikle bu fikir bir bakıma, ABD’nin 4G'ye erken adım atmasından ve 4G döneminde Android, Instagram ve Uber vs gibi çoğu ABD’de geliştirilen küresel uygulamalardan kaynaklanmaktadır.

Her G’nin günümüzdeki hedefi onun ne olduğu konusunda herkesin mutabakata varacağı küresel bir standartının olmasıdır. Ancak Finlandiya, Oulu'daki 6G Flagship çalışmaları ile, Amerika Birleşik Devletleri'nin Next G Alliance ("6G'de Kuzey Amerika liderliğinin temelini oluşturma") çalışmaları arasında hemen göze çarpmayan az da olsa belirli bir gerilim bulunmaktadır, üstelik Çin’in 6G ile neler yaptığı da oldukça şüpheli gözüküyor. Diğer yanda bir çok Çinli bilim adamı 6G Flagship konferanslarına katılmakta, ve Finlandiya’lı Nokia Firması da Next G Alliance üyesi durumunda. Ancak, kesinlikle her ülke kendi fikri mülkiyetlerini mümkün olduğunca standartlara sokmaya çalışmakta. Benim de bir çok yazımda bahsetmiş olduğum ve ülkemizin 5G yerine 6G ile ilgili Ar-Ge çalışmalarına hemen başlamamız gerektiğini söylememde ki amaç bu nedenledir.

6G Bize Ne Getirecek?

Şüphesiz, şu an kesin olarak 6G’nin bizlere neler sağlayacağı konusunda kimse tam olarak emin değil. Ayrıca 5G’nin en önemli uygulamasının ne olacağını da halen kimse bilmiyor. Her seferinde geleneksel akıl yeni bir kablosuz nesil için en önemli uygulamanın ne olacağını tahmin etmeye çalıştığında endüstri buna yanlış tepki vermiştir. 2G tamamen sesli aramayla ilgili olacaktı buna rağmen SMS yoğun kullanımı ortaya çıktı. 3G'nin daha çok görüntülü arama ile ilgili olması gerekiyordu ama mobil web kullanımı daha baskın oldu. 4G'de mobil geniş bant kullanımının popüler olması bekleniyordu ancak nerdeyse her şey Instagram ve YouTube'a dönüştü. Yaklaşık 2,5 yıldır 5G projelerini takip ediyorum, ancak hala 5G’de en önemli uygulamanın ne olacağını gerçekten kimse bilmiyor.

Ama vizyon olarak bazı hedefler olmalı bu konuda. Örneğin Samsung, 580 Gbps veri hızında elde taşınabilir cihazlar ve insan boyutundaki hologram içinde birkaç Tbps hızında 3 boyutlu hologram ekranlar önermektedir. Hologramlar 5G’de konuşulan ancak 6G’de daha gerçekçi olması muhtemel olan “telepresence” (uzaktan-var olma) kavramlarının bir türüdür. Gelecekte, neredeyse anında cevap veren, uzaktan-insansı robotlar ya da oturduğu yerde robotik cihaz ve araçları yönlendiren insanları bir düşünün hele!.

6G ile ilgili diğer bir vizyon ise her şeyin birbirine bağlı olduğu ve her şeyin üzerinde bir ekran bulunması fikridir. Böylece mobilya, giyim, tüketici ürünleri vb. gibi her nesnenin üzerinde, küresel bağlantılı ortak bir fikirden gelen işlev kazanacak bir tür esnek ekran arayüzü oluşturma imkanı doğacaktır. Şüphesiz, bunlar sadece fikirlerdir; kimse bunun nasıl gerçekleştireceğini ve iyi bir fikir olup olmayacağını da bilmiyor, şu anda.

Oulu Üniversitesin’de 6G Flagship Grubu 6G konseptleri konusunda bazı fikirlere sahip. Örneğin; “sağlıkla ilgili analizler” için fiziksel kontrolden “siber füzyon” (siber füzyon; farklı kaynaklardan gelen verilerin birleştirilip, yapay zeka algoritmalarıyla analiz edildiği ve daha sonra makine öğrenmesi denilen mekanizmanın kullanıldığı yeni bir kavramdır) konseptine geçmek. Olası sağlık sorunlarını algılayan ve izleyen akıllı giysiler kullanmak. Bulut yapısına her zaman bağlı olan her şeyin üzerine basılı ekranlar. Düşük gecikmeli yapay zeka tarafından işletilen fabrikalar ve limanlar gibi tamamen otonom endüstriyel alanlar. Şüphesiz ki bu fikirlerin çoğunun kişisel mahremiyet, sosyal dinamikler ve insan işgücü üzerinde çok önemli etkileri olacaktır.

Bu arada 2020 Aralık Ayının ilk haftasına ait bir haber okudum, haber şöyle; “Dünyanın ilk deneysel 6G araştırma ortamı Finlandiya’da kurulmaya başlıyor.” Bu yeni 6G gelecek kablosuz teknolojiler için araştırma altyapısı (6G-FUWIRI) sisteminin kurulmasına ait gerekli kaynak, geçen sayıda bahsetmiş olduğum Finlandiya Akademisi tarafından sağlanmış. Araştırmanın temeli, Finlandiya’da çok yüksek alt-THz frekanslarında temel radyo teknolojisi konusuna dayalı. Deneysel ortam ve uzmanlık hizmetleri, 2018'de Finlandiya 6G Flagship programı tarafından başlatılan yeni nesil kablosuz sistemler için öncül araştırmaları daha da derinleştirecektir. Bu altyapı için sağlanan finansmanın büyük bir kısmı, bireysel araştırma enstitüleri için çok pahalı olan ölçü cihazlarının satın alınması için kullanılacakmış. İşte gerçek araştırma, bu şekilde yeni bir teknoloji üzerine yapılan araştırmadır, yoksa bizdeki gibi 10-15 yıl önce geliştirilmiş 4.5 ve 5G teknolojileri üzerine olan değildir.

Peki 6G Güvenilir Olacak mı?

Şu anda bir fikir yok bu konuda. Çünkü daha 6G ortada yok, bu nedenle olabilecek ya da olmayabilecek teknolojiler konusunda bazı konuşmalar yapmak ve görüş sunmak için zaman henüz erken. Bu teknolojilerden hangilerinin güvenli, avantajlı, yararlı ve hatta oluşturulabilmesinin mümkün olduğunu bulmak, önümüzdeki beş yıl boyunca yüzlerce akademisyen ve bilim insanını meşgul edecek. Ama kesin olarak güvenlik, 6G için ciddi mühendislik konularından biri olacak.

Diğer yanda 6G’de bilimsel teoriler ile birlikte komplo teorilerinin de üretileceği garanti edilebilir bir durum. Nihayetinde, teknolojik firmalar günümüzden yaklaşık 10 yıl sonra uygulamak üzere çalışacakları olası teknolojilerin bir listesini elbette belirleyeceklerdir. Dileğim ülkemiz bilişim ve haberleşme sektöründe de bu tür çalışmalara bir an önce başlanılmasıdır.

Ülkemiz için yukarıda belirtmiş olduğum temennimi ifade ederken, şimdi gelin 6G için ABD’de neler yapılıyormuş , hangi tür araştırmalara kimler tarafından başlanılmış bunlara bir göz atalım.

-ComSenTer (TeraHertz Algılama Haberleşmesi): 10 üniversitenin katıldığı endüstri/akademi ortaklığında 5 yıla yayılmış kablosuz haberleşme dahil mikroelektronik tabanlı teknolojiler üzerinde çalışan bir girişimdir. Araştırmalar Berkeley, Santa Barbara ve San Diego Üniversitelerindeki 3 araştırma merkezinde yürütülmektedir. ComSenTer, kitlesel uzaysal çoklama ile hub'lar kullanarak gelecekteki hücresel altyapı için teknolojiler geliştirmektedir.

-New York Üniversitesi Kablosuz Sistemler Grubu (NYU): Bu grubun ana araştırma alanları terahertz haberleşmesi, algılama, mobil sınır şebekeleme ve bulut, terahertz ve kuantum nano-cihazları ve devreleri, makine öğrenimi, haberleşme temelleri ve 6G test-ortamlarıdır.

-Padua Üniversitesi mmDalga Şebekeleme Grubu: NYU ile yakın işbirliği içinde kendi 6G araştırma grubuna sahiptir.

-Northeastern Üniversitesindeki “Kablosuz Nesnelerin Interneti Enstitüsü” (WIOT), 6G kablosuz sistemler üzerinde değişik aktif projeler ve araştırma işbirliği konularında çalışmaktadır.

-Austin Texas Üniversitesi, Kablosuz Şebekeleme ve Haberleşme Grubu: Ana araştırma odağı santimetre-hassasiyetinde telemetri için radar uygulamalarıdır.

-Georgia Teknoloji Enstitüsünün “Genişbant Kablosuz Şebekeleme Laboratuvarı”: Terahertz-bant haberleşmesi ve diğer 6G konuları üzerinde çalışmaktadır.

-Arizona Eyalet Üniversitesi: Algılama, lokalizasyon, cihazlar için geniş anten dizileri gibi konular üzerinde araştırmalar yapmaktadır.

-Arizona Üniversitesi, geniş bant kablosuz erişim ve uygulamalara odaklanmaktadır. Genişbant Kablosuz Erişim ve Uygulama Merkezi (BWAC), Arizona Üniversitesi’nin öncülüğünde, Mississippi Üniversitesi, Amerikan Katolik Üniversitesi ve Kuzey Carolina Eyalet Üniversitesi ile ortaklaşa yönetilen çok üniversiteli bir Ulusal Bilim Vakfı (NSF) Endüstri / Üniversite İş birliği Araştırma Merkezi'dir. NSF desteğinin yanı sıra, BWAC, endüstri ve Savunma Bakanlığı (DoD) laboratuvarlarından 20'den fazla bağlı kuruluş tarafından finanse edilmektedir.

-Kablosuz @ Virginia Politeknik Enstitüsü ve Devlet Üniversitesi, otonom şebekeler, 3 boyutlu alanda bağlantı ve hava dronları gibi 6G kullanım durumlarını içeren teknolojiler üzerinde çalışmaktadır.

-ABD Ulusal Bilim Vakfı’nın Spektrum İnovasyon Girişimi: Bu girişimin amacı, 5G’nin ötesinde ülkede tüm kullanıcılar için yenilik ve güvenlik sağlayarak dinamik ve etkin bir spektrum kullanımını geliştirmektir.

Evet sevgili okurlar, ABD’de 6G konusunda onlarca üniversite Ar-Ge çalışmalarına halen başlamış durumda. Ayrıca bu çalışmalarda üniversitelere destek olan pek çok endüstriyel ortak ve şirketler de bulunmaktadır. Yukarıda isimleri geçen bazı üniversitelerin 6G ile ilgili olarak hangi konularda araştırma yaptıklarına baktım. Çok ilginç bilgiler gördüm, araştırma projeleri bizdeki gibi 4G, 4.5G ya da 5G ve 6G milli haberleşme sistemi diye adlandırılmamış. Kimse de çıkıp biz 6G sistemlerini ya da 6G’nin Ar-Ge’sini yapıyoruz veya yapacağız demiyor. Şimdi bu üniversitelerce yürütülen 6G Ar-Ge projelerinin bazılarını sizlerle paylaşacağım;

-Kablosuz sistemler için yapay zekâ ve makine öğrenimi,

-Geleceğin endüstrisi için IoT iş modelleri,

-Akıllı ve bağlı vücuda yerleştirilebilir tıbbi cihazlar,

-Akıllı okyanuslar,

-Bilişsel radar teknolojisi,

-Görüntü ve video sıkıştırma teknolojileri,

-Genişbant erişim/uygulamalar için Entegre Devre ve düşük güç tasarımı.

İşte 6G gibi yeni nesil bir haberleşme sistemleri için yapılacak Ar-Ge çalışmaları böyle gerçekleştirilir, niçin? Çünkü öyle ortaya çıkıp biz 6G haberleşme sistemlerini, 6G şebekesini üreteceğiz diyemessiniz, öncelikle bu sistemlere ait temel teknolojiler üzerinde çalışmanız gerekir. Hiçbir kuruluş, şirket ya da bir üniversite yukarıda bazılarını saymış olduğum 6G ile ilgili sistemlerin tümünü ortaya çıkaracak bir Ar-Ge faaliyetinde bulunma imkanına sahip olamaz, böyle bir olasılık da mümkün değildir, bundan gayrisi lafügüzaf!..

Yazıma Ek Not: Önceki yazılarımda belirtmiş olduğum gibi ülkemizde milli 5G konusunda hem GTENT’in ve hem de ULAK A.Ş.’nin ayrı ayrı çalışmalar, araştırmalar ve testler yaptığını basından ve haberlerden izliyor, web sitelerinden de benzeri bilgileri görüyoruz. Eğer GTEN’in bir milli 5G sistemi mevcut ise ki diğer yanda ULAK A.Ş. de 5G için çalışmalar yaptığını ve bu konuda belirli ölçüde araştırmaları olduğunu belirtiyorlar. Telekom Sektöründe Yerli ve Milli Üretimle ilgili yazı serimizin ardından ULAK Haberleşme AŞ, bizi merkezlerine davet ettiler. 5G ile ilgili ULAK’ın bugüne kadar yaptığı çalışmaları yerinde görme imkânımız oldu. Kendilerine çalışmalarında başarılar diliyorum.