GELİŞİM ve SAĞLIK İÇİN SPOR

Spor yapmak bedensel ve ruhsal bir aktivite olarak düşünülmektedir. Günümüzde yaygın düşünce; sporun kilo vermek, bedeni iyi hissetmek ve kendine değer vermek olarak algılanmasıdır. Spor yapmanın sağlığımız için kazandırdıklarını hiçbirimiz inkâr edemeyiz. Zamanın hızla akıp gitmesiyle, her yeni yaşımızda bedensel olarak hissettiğimiz yaşlanmayı azaltmaya yardımcı olacak en önemli etkenlerden birinin spor olduğu aşikârdır. Maalesef hayatımıza bu kadar etki eden bir alanın geç keşfedilmesinin ve kişisel gelişimimize olan katkısının yeterince farkında değiliz. Spor yapmanın ihtiyaca binaen değil de hayatın gerekliliği olduğu bilinci henüz tam oturmadı. Spor, başlangıcı olan fakat bitişinin aslında hiç olmaması gereken hayati bir aktivitedir.

Geçmişten günümüze gelen birçok spor dalı olmasıyla birlikte, zaman içerisinde yeni ortaya çıkan spor dalları da bulunmaktadır. Profesyonel ya da amatör olarak yapılan ve zaman içerisinde döneme uygun olarak geliştirilen ya da değişen spor dalları, ciddi bir gelir elde edilen önemli bir meslek grubunu temsil etmektedir. Sayıca çok olmaları ve hepsini aynı potada değerlendirmenin güç olması sebebiyle spor; genel olarak bireysel ve takım halinde iki gruba ayrılmaktadır. Sporcu olmak; başarılı olunduğunda saygının sonsuz olduğu ve bireysel olarak tatmin yaratan ciddi bir iştir. Her meslek grubunda olduğu gibi başarısızlığın büyük eleştiri aldığı ve kitlelerin ruh halini belirleyen saygın bir meslektir. Kitleleri peşinden sürüklemesi ve içinde yer yer fanatizm barındırması sebebiyle iyi bir sporcunun aynı zamanda güçlü bir psikolojiye de sahip olması gerekmektedir. Herkesin ilgi duyduğu spor dalına yönelik hayran olduğu ve gerek bireysel gerekse takım olarak desteklediği gruplar vardır. Spor müsabakaları, ülkelerin hem uluslararası alanda hem de yerel olarak kimliğini ortaya koyan önemli bir organizasyondur. Bu çerçevede herkesin aynı spor dalı ile ilgilenmesi ya da herkesin profesyonel olarak spor yapması söz konusu değildir. Fakat girişte bahsettiğim üzere bireysel olarak sporun büyük veya küçük miktarda hayatımızın her anına dokunduğunu fark etmeliyiz. Kendi kimliğimizi oluştururken ve hayatımızı planlarken spor her zaman bizimle olması gereken bir aktivitedir. Kendi sınırlarımızı ölçtüğümüz ve takım halinde kendimizi tanımamızı, görmemizi sağlayarak hayatımızı şekillendiren ciddi bir eylemdir. Meslek olarak sporun içinde bulunmayı ve kendimiz için spor yapmayı iyi ayırt etmemiz gerekmektedir. Çünkü profesyonel seviyede yapılan sporun gereklilikleri ve günlük hayatımıza rutin olarak eklediğimiz spor arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Profesyonel olarak sporculuk kariyerini seçen bireylerin hayatını, ilgilendikleri spor dalının gereklilikleri çerçevesinde kurgulaması beklenmektedir.

Maddi bir getiri veya kariyer olarak seçilen spor, genellikle küçük yaşlardan itibaren aktif olarak yapılan, alanında uzman antrenör ya da antrenör grubu eşliğinde bireysel gelişim gerektiren bir süreçtir. Kendimiz ve hayatımızın bir rutini olarak benimsediğimiz spor ise daha çok sağlığımızı ve günlük hayatın stresinden uzaklaşmamızı sağlayarak dinç kalmamıza yardımcı olan bir aktivitedir. İki grup arasında en önemli ortak payda ise küçük yaşlardan itibaren bu alışkanlığı elde edebilmektir. Çünkü hayatın her kademesi spor faaliyetlerinden beslenen süreçlerle doludur. Örneğin ileride aktif ve başarılı bir kariyer içinde bulunulduğunda, söz konusu işin yoğunluğu sporun hayatımızda çok önceden bulunması sayesinde belli bir disiplin ile daha kolay hale gelebilir. Benzer şekilde fizik gücüne dayalı bir işte çalışıyorsak, küçük yaştan beri spor yapmamız kas hafızamızı oluşturacağı için bunu avantaja çevirebiliriz. Aynı yaş grubunda bulunduğumuz insanlara karşı bu anlamda bir üstünlük sağlamamız ya da sürecin gerektirdiği performans durumlarında spor geçmişimiz bizi onlardan bir adım öne geçirebilir. Küçük yaşlarda elde edilen spor bilinci iş hayatında alan fark etmeksizin takım çalışması içerisinde daha aktif rol almamızı sağlayacaktır. Bireysel spor yapmanın da buna benzer birçok avantajı mevcuttur. Bedensel aktivite olarak düşündüğümüz spor zihinsel olarak da birçok engeli rahat aşmamızı sağlayacaktır. Çünkü bilinçli olarak hayatımızda bulunan ve kendimize yaptığımız ciddi bir yatırım söz konusudur. Ailelerin son dönemde özellikle çocuklarına spor kültürünü aşılamalarındaki en büyük etkenlerden biri de kendilerinin bu farkındalık içerisinde büyümemeleri olarak düşünülebilir. Bu sebepten ötürü herkes geç de olsa hayatına sporu bir rutin olarak alma ihtiyacı hissedecektir. Henüz hayatın çok başında olan bir çocuk spor aracılığıyla paylaşmayı, kazanma ve kaybetme duygusunu tadarak kendini geleceğe hazırlayabilir. En sonunda da her duygunun kişinin kendisiyle ilgili olduğunu keşfedebilir. Bu gibi duygularla erken yaşta tanışmak gelecekte çocukların daha olgun bireylere dönüşmesine yardımcı olacaktır. Mental olarak kendimizi iyi hissetmek, küçük yaşlardan itibaren beden ve ruh sağlığımıza yaptığımız yatırımla doğru orantılı olarak gelişmektedir. Rekabet duygusu ilerleyen yaşlarda mücadele etmesi zor bir yarıştır. Fakat genç yaşta karşılaşılan yumuşak rekabet, geleceğin alt yapısını oluşturacaktır.

Bedenimizin ve zihnimizin birlikte hareket ettiği spor, insan hayatında her zaman var olmaya devam edecektir. Kendimize yapabileceğimiz en önemli ve belki de en ucuz yatırım olan spor ne kadar erken hayatımıza girerse o kadar sağlam gelecek temelleri atabiliriz. Motivasyonumuz yarınlar ise bugünler hayallerimize yatırım yaptığımız anlardır.