“Ne arıyorsun çocuk, yitik cennetini mi,
kayıp geleceğini mi?”
Kabusss bu… diye hıçkırıklar içinde ağlayarak yerinden fırladı Çolpan Ana. İçinde bulunduğu bilinç düzeyinde kabusların, rüyaların olmadığı, ancak hatırladığı geleceğin “haberci görüntülerinin” olduğu hakikati, kötü bir kâbus görmüş olma halinin çaresizliğini daha derinden yaşattı… Hayır, hayır bu kadar olamaz, kâbus bu kâbus. Olabilir, farklı bir bilinç seviyesine geçiş yapmışımdır anlık ve kontrolsüz görüntüler akmıştır zihnime. Olabilir, neden olmasın diyerek kendini iknaya çalışıyor ancak başarılı olamıyordu…
Gelen görüntü hayli iç karartıcıydı. Aydora ve Vera aynı ameliyathanede yüzüstü yatırıldıkları ameliyat masasındaydı. Kafataslarına işlem yapılıyordu, tam amigdalanın bulunduğu bölümde, impulsları ayırt eden iki sinir akımının olduğu yere dönüştürücü bir nanoçip yerleştirilmek üzereydi. Ameliyatı organize eden Ayn Rand ve yenidünyadan yakın arkadaşlarıydı. Bu Çolpan Ana’ya yenilgiyle karışık tükenmişlik, korku, güvendiği mucizevi canlı insana dair derin hayal kırıklığını hep birlikte yaşattı. Bu olsa olsa “kâbus” olabilir diyordu. Eski günlerinden hatırladığı, gözünü açınca kayboluverecek görüntüler, hakikatin veya geleceğin ipuçlarını içinde barındırmayan görüntüler olabilir diye düşünüp gördüklerini, kendini rahatlatmak istedi ama ne mümkün… Eski zamanlardan kalma bir roman cümlesi geldi aklına: “Gerçeklerden başlayalım Kevser böylesi daha iyi…” Kaçamam, gerçeklerden başlamam lazım. Onları kendileri olarak büyütmem lazım. Onları hakikat arayıcısı olarak büyütmem lazım. İnsanlık onuruna halel getirtmemem lazım, diye uzayan iç sesinin baskısı alabildiğine büyüdü içinde…
Eğer bir gün böyle bir ameliyat gerçekleşecekse, Aydora ve Vera orada olmaya nasıl ikna edilmiş olabilir, neden böyle bir şeye ihtiyaç duysunlar? Soruları ile birlikte düşünmeye başladı; her ikisini de rahat bırakmayan geçmiş zaman görüntüleri hem acının hem de eşsiz mutlulukların fotoğrafları ile dolu bir hafızaları var. Acıdan kurtulmak için böyle bir şeye evet demiş olabilirler. Büyümeyi değil de hissetmemeyi seçmiş olabilirlerdi.
Yapılması gerekenlere hızlıca karar verip bir yol haritası belirlemeliydi. Henüz gerçekleşen bir durum yok, çocuklarla yakından ilgilenmeli, Rand ve arkadaşlarının tuzağından onları korumalıyım demeye kalmadı, Aydora’nın sesi ile iç konuşmalarını susturdu: Yağ, yağ yağmur teknede hamur… Yağmur yağıyor Çolpan Ana sicim gibi hem de mis gibi de kokuyor. Bu koku bana babamla gezdiğim dağlardaki kokuyu hatırlatıyor derken sesi titreyen Aydora’nın gözyaşları yağan yağmura sığınmış fark ettirmeden sızıyordu. Öyle mi nasıl kokardı o dağlar diye sordu Çolpan Ana? Babam yavşan kokusu bu derdi, kekik gibi ama kekik olmadığını kekik kokusunu öğrendiğimde anladım. Neler oluyor o kokuyu aldığında? Babamın elini elimdeymiş gibi hissediyorum, bütün dünya küçücük, bense tüm güçlüymüşüm gibi geliyor. İçim ısınıyor Çolpan Ana sımsıcak oluyor… Bütün renkleri görüyorum parlaklıkları ile o koku ile geliyor bunlar. Cennette gibi sanki yani cennet öyle bir yerdir herhalde, korkmadığın, güçlü, mutlu olduğun, içinin sıcacık olduğu bir yer olmalı değil mi? Öyle bir yer olmalı evet. Çocukluğumuz ardımızda kalan ve sonrasında hep aradığımız yitik cennetimizdir… Sen çok arıyor musun yitik cennetini? Hem arıyorum hem aramıyorum Çolpan Ana; ben o cennette hem çok mutlu oldum, hem de o cennette kaybettim babamı… Yani Aydora, şuan bir sihirli değnek olsa elinde ve üç şeyi değiştirebilsen hayatında ne yapardın, ne isterdin, o cennete geri dönmeyi mi, gelecekte, derdin, tasanın, acının olmadığı bir hayatı mı? Çok zor bu soru Çolpan Ana, bak cennetim olsun ama babam hiç gitmesin, gelecekte de hiç acının olmadığı bir hayat aksın gitsin… Neden sevdiklerimi kaybedeyim veya kaybettim neden hatırlayıp ağlayayım, neden özleyeyim sürekli ben bunları yaşamak istemiyorum Çolpan Ana…
Aydora, şimdi sen diyorsun ki duygularım olmasın, ama kısmen yani sadece olumlu duygular olsun. Olumsuz duyguları hiç bilmeyeyim; acı çekmeyeyim, üzülmeyeyim diyorsun. Hemen hemen programlanmış bir robot gibi yani… Hiç büyümeyeyim hep çocuk kalayım demek bu sanki… Erken büyümesek de olur Çolpan Ana, vaktinden önce gelmedi mi sence acılar, Vera’da benim gibi anlamakta zorlanıyor neler yaşadığını, haksız mıyız kurtulmak istemekte?
Neyse ki konuşmaya başladık diye düşündü Çolpan Ana, azıcıkta sitemli: Ah be çocuk ne arıyorsun yitik cennetini mi, kayıp geleceğini mi dedi kendi kendine… Bu işin ardını bırakmamakta kararlı bir şekilde Aydora ile yağmur altında yürüyüşe çıktılar….