MEDYANIN YOL AYRIMI VE YENİ SEÇENEKLER

Küresel salgının hız kesmeden etkisini sürdürmesi nedeniyle izleyici, sosyal hareket alanlarının kısıtlanmasın yarattığı etkileri hafifletmek ya da azaltmak için yeni seçenekler aramaya başladı. İnternet üzerinden yayınlar, yeni içerikleri keşfetmesine ilginç yayınlarla buluşmasını sağladı. İzleyici böylece sürekli yayın yapan majör kanallardan kısmen de olsa uzaklaştı

Ulusal kanallar benzer içerikleri üretmeyi sürdürüyor. Bu durum aslında kanalların gitgide izleyiciler üzerindeki etkinliklerinin azalmasına neden olmaya başladı. Bunun sonuçlarını azalan reklam gelirleriyle görüyoruz. TV reklamlarının payı her geçen yıl azalırken sosyal medya ve türevlerinin payı hızla artamaya devam ediyor. 2021’de bu artış sürecek gibi görünüyor.

İzleyici eğilimlerindeki değişimin majör kanallar tarafından fark ediliyor. Bunu sosyal ve internet mecralarındaki yayınlarına ağırlık vermelerinden anlıyoruz. Klasik yayıncılıkta etkileşimli, interaktif yayıncılığın teknik olarak mümkün olmaması izleyiciyi internet yayınlarına daha fazla yöneltecektir. Majör kanalların etkileşimli yayıncılığa geçmelerini yakın gelecekte görebileceğiz. Kısaca izleyici edilgen olma yerine etkin olarak mecralarda yer almak istiyor. Bu kısmi değişimi hangi yayıncı hızla hayata geçirecekse sanıyoruz o önde olacaktır.

İzleyici kısaca yeknesak içerikleri artık eskisi gibi talep etmiyor. Daha özgün ve farklı içerikleri, özellikle olumsuz şekilde hızla bireyselleşen Y ve Z kuşakları talep ediyor. Bunun tek istisnası şimdilik Kemal Sunal filmleri…

Aslında diğer kuşakların televizyon izlemedeki pay ve etkileri eskisi kadar olmasa da benzer oranları korumaya devam ediyor. Ancak bu kesimin izleme tercihleri de diğer kuşaklardan etkilenerek değişmeye başladı. Bu durum televizyon kanal ve yapımcılarını yakından ilgilendiriyor. Kısaca her kuşak ve her yaş grubunun talebi; kalite, içerik zenginliği, estetik ve orijinallik. Bunun sağlamasını gösterime giren, tanıtımı yapılan dizi ve programların birkaç bölümden sonra reyting nedeniyle yayından kaldırılması olarak görmekteyiz.

İzleyici taleplerinin artmasının yanı sıra yayıncı sayısının normalden çok fazla olması da işleri zorlaştırıyor. TÜRKSAT uydularından yayın yapan irili ufaklı yüzlerce kanal bulunuyor. Uydudan iletilen yayınlara, internet üzerinden yapılan yayınlar ilave edildiğinde sadece çok seslilik sağlanmayacak, aynı zamanda bu kadar çok kanalın sürdürülebilirliği de tartışmaya açılacak.

Eskiden bölgesel ya da yerel bir kanal sadece bir bölge veya ile yayın yapıyordu. Günümüzde uydu veya internet üzerinden tüm izleyicilere ulaşabiliyor. Bu durum yayıncılık alanındaki tüm dengeleri kökten değiştirmeye başladı.

Bu yayınların teknik kalitesi hiç de az değil. Standart çözünürlüklü olanlar hızla SD formattan, HD’ye geçiyor. Bunda 40 inç ve üstü SD yayınların bu ekranlarda kalite sorunu yaşamasının da rolü var. Teknik kalite yarışı nedeniyle bir süre sonra majör yayıncıların da 4K formata geçmeye başlayacağını söyleyebiliriz.

Kısaca yayın arzının fazla olmasının sadık izleyici sayısının azalmasına neden olduğunu görmekteyiz. İzleyici, kendisine hitap eden içerik hangi kanalda yayınlanıyorsa tereddüt etmeden o kanala geçebiliyor. Bireyselleşmenin acımasız yüzü, rekabetin her geçen gün daha da artacağının bir göstergesi.

Peki, bu kısır döngüden nasıl çıkılır? Aslında bu sorun sadece ülkemizde değil diğer ülkelerde de yaşanıyor. Sorunun cevabını izleyicinin iyi analiz edilmesiyle bulunabilir düşüncesindeyiz. Bir süre sonra yayıncılar yayın kurullarında aldıkları içerikle ilgili kararlarıda artık izleyici talepleri öncelikli olacaktır. Böylece spesifik ya da tematik içeriklere yönelebilecektir. Bu çeşitlenme, işi daha da zorlaştırması kaçınılmaz olacaktır.

Yayıncıların işi git gide zorlaşıyor. İzleyicinin eğitim durumu tartışılsa da eskisinden çok daha iyi hale geldi. Sorgulayan, eleştiren, seçen, mukayese eden, neden diye soran ele avuca sığmayan, hızla ve her konuda tüketen, sabırsız ve sonuç odaklı yeni bir kuşak, klasik izleyicilerin yerini şimdiden almaya başladı.

Sert rekabet, yayıncıları izleyicileri de etkileyecek türlü tedbirler almaya zorluyor. Popüler programlar veya yapımcılar bile izleyiciyi kanalda tutmak ya da program tanıtımları için internet mecralarını kullanarak izleyicileri kanallarına davet ediyorlar.

Bundan sonraki süreç nasıl gelişecek veya farklılaşacak? İzleyiciler yine eskisi gibi benzer şekilde televizyon izlemeye devam mı edecek? Yoksa bahsedildiği gibi yeni mecraları ya da internetin neredeyse sınırsızlığında kendi taleplerine cevap verecek içerikleri mi arayacak?

İnternet, 128 kbit hızlarından 40 mbit ve üzerine çıktı. Hatta 5G ile birlikte 1 Gbit internet hızlarına ulaşılacak olması izleyicide sabır ve tahammül sınırlarını azalttı, beklentilerinin yükselmesine neden oldu. Bu durum belki de sosyolojinin esaslı bir konusunu oluşturabilir. Gelişen teknolojiler, 40 inç ve üzeri, büyüyen ekran boyutları; 4K, 8K ve daha yüksek çözünürlük, Smart alıcılar, HBBTV yayınlarının getirdiği teknik ve içerik imkanları mevcut yayıncılara klasik yayıncılıkla internet yayıncılığını konsolide etme imkânı sunabilecektir.

İnternet ve HBBTV ile çok sayıda televizyon kanalının arasında seçenek imkânı ve özgürlüğünün oluşması, az sayıda sınır ve çok sayıda çeşitlilik, üretilen kaliteli içerikler ve tüm bunlara ulaşmanın kolaylaşması, erişimin ekonomik hale gelmesi… Evet, bunlar önümüzdeki süreçte yayıncılığın başarı anahtarı olacak gibi gözüküyor. Anlaşılan, bir süre sonra izleyicilerin alışkanlıkları kısa süre sonra kökten değişecek. İzleyicileri ekran başında tutmak artık eskisi kadar kolay olmayacak.