bulent.tas@yeniekonomi.com.tr
Nazmi KARYAĞDI
nazmi.karyagdi@yeniekonomi.com.tr
1 Ocak 2018’den itibaren Türk Vergi Sistemi iletişim üzerinden alınan vergiler açısından yeni bir döneme girdi. 1999 Marmara Depreminin yaralarını sarmak için geçici olarak cep telefonları ile iletişime getirilen Özel İletişim Vergisinin (ÖİV) zamanla kapsama alanı genişledi, vergi oranı da genellikle artan bir seyir izledi. Öyle ki mobil iletişim üzerindeki vergi yükü itibariyle dünyanın en ağır vergilerine sahip ülke bile olduk.
Yılbaşından bu yana ise tüm iletişim hizmetlerindeki ÖİV tek orana indirgenerek %7,5 olarak belirlendi. Bu durum mobil iletişimde %25’ten, sabit telefonla ile iletişimde %15’ten bir indirim, mobil ve sabit internette ise %5’ten %7,5’e artış anlamına geliyordu.
Özetle bu değişiklikle nihai tüketiciler açısından aile bütçesinde, ticari ve kurumsal müşteriler açısından ise maliyetlerde ve giderlerde azalma sözkonusu oluyordu. Bu durum ise piyasanın rahat bir nefes alması anlamına geliyordu.
Böylelikle, vergi olarak kamuya aktarılmayan kaynaklar tasarruf anlamına geleceğinden, yatırıma ya da tüketime gitmek suretiyle ekonomiye kaynak yaratılmış oldu. Öte yandan şirketlerin gider dahi yazamadıkları ÖİV’yi daha az ödemeleri suretiyle yatırıma daha fazla kaynak yaratma imkanı doğmuş oldu.
Makroekonomik açıdan bakıldığında ise bu durum enflasyon oranının hem TÜFE hem de ÜFE bazında düşmesine neden olabilecek bir uygulama oldu.
Uzun yıllar sonra ÖİV’de yapılan bu oran değişikliği bizde, akaryakıt üzerinden alınan Özel Tüketim Vergisi’nin de (ÖTV) indirilmesi politikasının da gündeme alınması fikrini çağrıştırdı.
Tüm sektörlerde için temel girdi durumunda olan akaryakıt ürünlerinden alınan ÖTV, geçen yıl bütçe gelirlerinin %10,1’ini oluşturdu. Bu yıl toplanması hedeflenen akaryakıt ÖTV’si 67 milyar 725 milyon lira olarak belirlenmiş durumda. Geçen yıla nazaran %6,5 artış bir başka ifadeyle 4 milyar 122 milyon lira artış öngörülmüş durumda.
1 litre motorinin 1,7945 TL’si, 1 litre 95 oktan benzinin 2,3765 TL’si ÖTV’den oluşuyor. Hem motorinde hem de benzinde fiyatın içindeki ÖTV ve KDV’nin payı yaklaşık %50 civarında. Öte yandan işin bir başka yönü de ÖTV’nin üzerinden KDV’nin de hesaplanıyor olmasıdır. Yani verginin üzerinden vergi hesaplanması sözkonusu oluyor.
En basit anlatımla akaryakıt ürünlerindeki ÖTV’nin düşürülmesi demek akaryakıt fiyatlarının düşmesi anlamına geliyor.
ÖTV’nin düşürülmesi durumda ne gibi sonuçlar elde edileceğini sıralayacak olursak, konunun önemi daha da anlaşılacaktır.
Öncelikle Türkiye’nin GSYH’sı daha fazla büyüyecektir. Bazı ekonomistlere göre akaryakıt fiyatlarından %10’luk bir azalma GSYH’da %0,1 oranında bir artışa yol açıyor.
ÖTV’nin düşürülmesi sonucunda kişilerin reel gelirlerinde bir artış olacaktır. Bu reel gelir artışı yatırım olarak veya harcama olarak ekonomiye dönecek ve bu suretle de büyüme sağlanmış olacak.
Öte yandan ÖTV’nin düşürülmesi sadece büyümeye katkı sağlamayacak enflasyonun da düşmesine neden olacaktır.
Ayrıca ihracatçılarımız açısından maliyet avantajı sağlanarak uluslararası pazarda rekabet gücümüz artacaktır.
Akaryakıt üzerindeki verginin azaltılması aynı zamanda akaryakıt kaçakçılığını önlemeye de yardımcı olacaktır. Çünkü yüksek vergili akaryakıt, vergisiz kaçak akaryakıtın piyasaya girişi için önemli bir zemin oluşturuyor.
Akaryakıttan elde edilecek ÖTV’nin %50’lik kısmının tahsilinden vazgeçilmesi, akaryakıt fiyatlarında %25’lik bir indirim anlamına geliyor.
Hatırlanacağı üzere bir önceki yıla nazaran 2015’te hampetrol fiyatları %54 oranında ucuzlaşmışken, yüksek tutarlı ÖTV’de herhangi bir azalma sözkonusu olmadığından benzin fiyatları %20, motorin fiyatları %22 oranında düşmüştü.
Özetle belirtmek gerekirse haberleşme hizmetlerinde gerçekleşen vergi indiriminin akaryakıt ürünlerindeki ÖTV’de de gerçekleşmesinin Türk ekonomisinin büyümesine istikrar kazandıracağı kanaatindeyiz.