Türkiye Ziraat Odaları bilgi işlem biriminde çalışmaya başlayınca tarım ilgi alanımız içerisine girdi. Aslında bir dönem de solucan gübresi üretimine çalışmış biraz da araştırma yapmıştım. Yine de biraz eskiye gideceğim.
Köyümüz ilçemizin tek tarım yapılabilecek arazisine sahipti. Su konusunda hiç sıkıntımız yoktu. Biri Çamlıdere, diğer ikisi Gerede tarafından 3 nehir gelir, bunlar köyün sırtını verdiği kayalık araziye girdikten sonra 12 km’lik Ihlara Vadisi benzeri bir kanyonla Çeltikçi önlerinde Kirmir’e karışırdı. Bu nehirlerin ilkbaharda getirdiği alüvyonlu topraklar en verimli arpalıklarımızdı. Genellikle patates, soğan, kabak, fasulye, mısır ekerdik. Derenin önüne çektiğimiz taştan bir setle suyu arklarla bostanlarımıza dağıtırdık. Köy odasında herkesin sırası ve günü yazılıydı. Bir diğer nehrin kıyısında ise çeltik tohumu ektiğimiz Lek’lerimiz olurdu ki o tarlaları sürekli sulamamız gerekirdi.
Resim: 1 Lek’lerde (Pirinç Tarlası) pirinç ekimi (Ressam Köyümüzden Kemal Özdem)
Ürdün-İsrail seyahatimin birinde Amman’dan bir minibüs kiralamıştım. Şeria Nehri üzerinden Kudüs’e geçecektim. Amman’dan aşağı Lut Gölü düzlüğüne inerken o taşlık, kumluk çölün ortasında yeşil bir kasaba gözüme çarptı. Arap şoföre “Bu nasıl yeşil kalmış?” diye sordum. Şoförün cevabı “Onlar Çerkez’dirler, ağaç diker çölü bile yeşillendirirler” demişti. Kudüs’ten Eliat’a geçerken Sodom-Gomoro üzerinde otobüsümüz bazı köylere uğradı, yolcu almak/indirmek için. Lut Gölü’nün kıyısında tuzlu arazide bulunan o köyler de yeşillikti. Bu kez otobüste yanıma oturan Yahudi yolcuya sordum. Uzun uzun anlattı gelişmiş sulama sistemini; 400.000 hektardan büyük bir alan sulanabiliyor. Ana tarım bölgesi Eşdraelon. Ovalar da vadiler kadar verimli hale getirilmiş. Buralarda tahıllar, turunçgiller, şekerpancarı ve üzüm yetiştiriliyor. İsrail, sulama sistemleri, bioteknoloji ve atık suyun yeniden kullanımına yönelik teknolojileri özellikle destekliyor. Öyle ki, tarım teknolojileri alanında yapılan araştırma geliştirme harcamaları, İsrail’in bütçesinin %17’sini oluşturuyor.
7-8 yıl önce Meke Gölü’nü ziyaret etmeye gitmiştim. Giderken Karacapınar’dan geçti yolumuz, obruklar devasaydı. Her zaman görmek istediğim Meke Gölü’ne vardığımızda maalesef çok az su kalmış, o da çok berbat kokuyordu. Yanlış sulama -ki buna “vahşi sulama” deniliyor- hem toprağın kalitesini düşürüyor hem çekilen yer altı suları büyük obruklara neden oluyor. Ayrıca Meke Gölü’nün suyunu da çekilmiş oluyor. Bir diğer önemli nokta da planlamasız tarım. Konya ovasında çok su isteyen mısır yetiştirmeye kalkınca eldeki mevcut sular da maalesef yeterli olmuyor.
Resim: 2 Ankara Büyükşehir Belediyesinin Metrolara astığı su tasarrufuna ilişkin uyarılar
Ankara metrosunda bir not gözüme çarptı. Şehrin barajlarının %83 boşmuş. Söz konusu notta Ankara’da %16’lık bir kesimin suyun %52’sini tükettiği belirtiliyor. DSİ verilerine göre, Türkiye’nin yıllık 94 Milyar metreküp kullanılabilir yüzey suyu bulunuyor. Yer altından çekilebilen su kaynağı ise 18 milyar metreküp. Ziraat Yüksek Mühendisi A. Ömer Yuluğ’a göre ise ülkemizin toplamda 112 milyar metreküp kullanılabilir su potansiyeli bulunuyor. Bunun 44 milyar metreküpü sulama amaçlı kullanılıyor. Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2000 yılında 1652, 2009 yılında 1544, 2020 yılında ise 1346 metreküp oldu.
Ünlü ozanımız Âşık Veysel’in dediği gibi “Hakkın gizli hazinesi toprakta!” Toprak ve su doğru kullanılırsa dünya hepimize fazlasıyla yeter. Ülkemiz dünyanın en iyi konumunda. Kuzeyden-güneye, batıdan-doğuya tüm geçiş yolları üzerinde, iklimi tarımsal anlamda en uygun iklime sahip. Topraklarına bakacak olursak Düzce Ovası’ndan Edirne’ye, Konya ovasından Çukurova’ya, Ege’den Güneydoğu’ya kadar atalarımızdan kalan büyük bir nimet var. Ülkemizin güzel ovalarını sanayii ile doldurduk hem o güzelim toprakları betonlaştırdık hem sanayi atıklarıyla ekilebilir alanları adeta zehirledik. Göçü de bir bakıma teşvik ettik.
Korona sonrası insanlarda kırsal yaşam özlemi başladı. Maalesef kırsalda altyapı yok gibi. Kırsaldaki nüfusu yadıkları yerde tutabilmek için altyapının sağlanması gerekiyor. Köyde yaşamı cazip hale getirmek gerekiyor. Son yıllarda bazı yatırımcılar ileri teknoloji kullanarak tarım sektörüne girmeye başladı.
Halen yönlendirilmemiş çiftçilerimiz salma sulamaya devam ediyor. Bu da tarlada yabani otların çıkmasına neden oluyor. Ayrıca sınırlı su kaynağımız heba ediliyor. Yeni teknolojilerle damla sulama sistemini uzaktan cep telefonuyla açıp kapatabiliyoruz. Doğru sulama yapıldığında yabani otlar değil sadece bitkiler besleniyor ve gübreden de tasarruf ediliyor. Çiftçi sensörlerden, tarlası hakkında bilmesi gereken her şeyi öğrenebiliyor. Toprak ve su daha iyi yönetildiğinde çevre kirlenmesi de azalıyor
Sulamada akıllı algılayıcı sistem, sahadan ve veri toplayan algılayıcıların bile birbirine bağlı olduğu girift bir sistemdir. Teknolojiyle sulama akıllı bir sistem haline getirildi. Su tüketimi çok düştü. Sistem eline geçen veriye göre otomatik olarak sulamayı başlatabiliyor. Bilgi ve iletişim teknolojileriyle tarımsal üretimde verimliliği artırmak mümkün. Maliyetlerde ise minimum %20 tasarruf sağlanabiliyor. Bu 62 milyar $’lık bir büyüklüğe sahip olan tarım sektöründe yaklaşık 12 milyar dolarlık bir tasarruf anlamına gelir.
Daha çok askeri amaçlı kullanılan insansız hava araçları, dronlar artık tarımsal amaçlı olarak da kullanılmaya başlandı. Tarla ekim alanı sınırları ve kullanım alanı tespiti, gübreleme ve ilaçlama ihtiyacı, hasar-risk değeri, hastalık ve sulama ihtiyacı tespitleri, su stresi haritalama, rekolte tahmini, bitki sağlığı takibi ve benzeri işlemler bu cihazlarla yapılabiliyor. Tarım araçları akıllı telefonlara entegre edilerek veriler her an çiftçinin altında olabiliyor.
Resim: 3 İHA’larla sulama
Akıllı traktör sistemiyle ilaçlama ve gübreleme uygulamalarında üst üste bindirmeleri ve çakışmaları minimum seviyeye indirilebiliyor. Rota planlamasıyla arazide işlem yapılamayan alan bırakılmıyor. Akıllı tarım ile, tarımsal üretimde uygulanan girdilerin, ihtiyaç duyulduğu yer, zaman ve miktarda kullanılmasını sağlanıyor. Kaynak israfı önleniyor, üretimden kaynaklanan çevre kirliliği minimuma indiriliyor. Metrekare başına ürün rekoltesi artarken, tarımsal gelir yükseliyor. Akıllı tarım teknikleri, toprak işlemeden hasada kadar bitkisel üretimin hemen her alanında kullanılabilmektedir.
Not: Yazı kaleme alınırken, Tarım Bakanlığı sayfası ile TARNET ve TABİT’in kurucusu Tülin hanımdan verdiği bilgilerden yararlanılmıştır.