2017 ARALIK RAPORUNDAN BUGÜNE TEKNOKENTLER

2017 yılında Kalkınma Bakanlığı tarafından 2972 Yayın Numaralı 2023’e Doğru Türkiye Teknoparkları isimli bir rapor yayınlandı. Yayınlanan rapor birçok kamu kurumu sitesinde yayınlanmasının dışında ayrıca kitap olarak basılarak bütün ekosisteme ulaştırıldı.

Görünen odur ki hiç kimse bu raporda ne yazıyor diye kapağını açıp bakmamış. Sizlere teknokentlerin yaşadığı ve elimden geldiğince sizler ile paylaşmaya çalıştığım sıkıntılarını rapordan alıntılar ile tekrar paylaşacağım.

Yıl 2017…

Türkiye’de teknoparkların hâkim ortaklarının üniversiteler olması, yönetim kurullarında rektör ve akademisyenlerin ağırlıklı bir şekilde bulunması, hatta bunun uzantısı olarak teknopark genel müdürlerinin akademisyenlerden seçilmesi göreli olarak üniversite alanının sorunlarını teknoparklara taşıyabilmektedir.

Teknoparkların en önemli yönetim problemlerini üniversitelere bağlı olarak kurulmaları oluşturmaktadır. Türkiye’de teknoparkların hâkim ortaklarının üniversiteler olması, yönetim kurullarında rektör ve akademisyenlerin ağırlıklı bir şekilde bulunması, hatta bunun uzantısı olarak teknopark genel müdürlerinin akademisyenlerden seçilmesi göreli olarak üniversite alanının sorunlarını teknoparklara taşıyabilmektedir. Bu durum ise gelenek sahibi üniversiteler dışındakilerde önemli sorunlara neden olmaktadır. Genel olarak teorik, literatüre dayalı çalışmaya kodlanmış makale yazma, tez yönetme ve ders vermeye yatkın olan akademisyenlerin ticarileşme ve girişimcilik gibi konuları hızlıca anlayıp bu alandaki sorunlara çözümler geliştirmesi başlangıçta kolay olmayabilir. Bu yüzden bu alanda BSTB’nin şu önemli adımları atabileceği düşünülmektedir.

• Teknopark yönetimlerine akademisyenlerle dengeyi sağlayacak özel sektörden atanacak kişilerin yer almasının sağlanması faydalı olacaktır.

• Akademisyenlerin konunun önemini kavraması ve bu alanda yatkınlıklarını geliştirmesi, ticarileşme ve girişimciliğe yönelik tecrübe oluşturması belirli bir zaman gerektireceği için illa akademik kökenli yöneticiler kullanılacak ise bu süreçte daha profesyonel ve sahadan gelen yöneticilerle birlikte çalışarak yetişmeleri uygun olacaktır.

Evet dikkat ettiyseniz yıllardır bizim belirttiğimiz sorunların başında gelen yönetim konusunu 2017 yılında rapor ile dokümante etmişler. Bu doküman bütün üniversitelere ulaşmıştır eminim.

Yıl 2021…

Üniversitelerin kurucusu olduğu teknoparklara baktığımızda 5 yıl önce ne ise şimdi de o. Hala teknokent yöneticileri akademisyenlerden oluşuyor. Hatta daha vahimini söyleyeyim. Rektör adayları desteklerine karşı teknokent yöneticiliğini akademisyenlere rezerve ediyorlar.

Yıl 2017…

Kurulurken ortaklık yapısında üniversite ve özel sektör dengesine dikkat edilmesi teknoparkların verimliliklerini artıracaktır.

Teknoparklar kurulurken ortaklık yapısında üniversite ve özel sektör dengesine dikkat edilmesi bu alandaki sorunları daha baştan giderebilecektir.

Yıl 2021…

Son iki sayımızda Anadolu Teknoparkları sorunlarına yer verdik. Halbuki 2017 yılında bu sorun tespit edilmiş. Geçen teknokentlerimizin yönetim kurullarını inceler iken bir teknoparkımızın yönetim kurulunda 32 kuruluşun olduğunu gördüm. Biz Üniversite Sanayi İşbirliği derken işin bu noktaya geleceğini hiç düşünmemiştik. Birçok teknokent konuyu tamamen yanlış anlamış. Bazı teknokentlerin yönetimine Ticaret Odası, Sanayi Odası gibi kurumları almalarını anlıyorum. Gerek maddi kaygılar gerekse de iyi niyet ekseninde o şartlarda gerçekleştirilen işlemler mantıklı görünüyor olabilir. Önemli olan ortaklık yapısında dengeyi tutturmak. Tutturamazsanız, yüzde 10 ortaklığı olan her kurum, teknokenti babasının çiftliği zannederek, her konuya müdahil olmaya çalışır. Bunun örneği yok mu. Tabi ki var. Merak edenlere mailimden hangi teknopark yöneticisinin Ticaret Odası baskısı ve rektör marifeti ile görevden alındığı bilgisini paylaşabilirim.

Yıl 2017…

Ankara, İstanbul ve İzmir’de TTO’lar arası koordinasyonu sağlayacak, daha yüksek bir kaynak ile patentler için iş planları hazırlayacak, lisanslamayı kolaylaştıracak, gelişmiş ülkelerdeki teknoloji eğilimlerini takip edecek, pazar ve kritik endüstriler için gelecek teknoloji araştırmaları yaparak üniversite, sanayi bölgeleri ve teknoparklara yön verecek, bölgesel birer TTO ya da yenilik merkezinin kurulması faydalı olacaktır.

Üniversite sanayi iş birliği bağlamında yeteri kadar etkin çalışmayan diğer bir kurum ise teknoloji transfer ofisleridir (TTO).

TTO’ların en başarılı olabileceği üniversitelerin Türkiye’nin dünya sıralamalarında ilk 1.000 içinde yer almayı başarmış 15 üniversitesi olacağı düşünülmektedir. Bu üniversitelerin çoğu ise Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde yer almaktadır.

Her birinde ayrı ayrı TTO bulunan bu üniversitelerde TTO’lar arası koordinasyonu sağlayacak, daha yüksek bir kaynak ile patentler için iş planları hazırlayacak, lisanslamayı kolaylaştıracak, gelişmiş ülkelerdeki teknoloji eğilimlerini takip edecek, pazar ve kritik endüstriler için gelecek teknoloji araştırmaları yaparak üniversite, sanayi bölgeleri ve teknoparklara yön verecek, büyükşehir belediyelerinin ve sanayi/ticaret odalarının benimseyeceği bölgesel bir TTO veya yenilik merkezinin kurulması faydalı olacaktır. Başlangıçta İstanbul, Ankara ve İzmir’de Kalkınma Ajanslarının bu konuyu destekleyebileceği düşünülmektedir.

Yıl 2021…

Geldiğimiz noktada, TTO’lar da Rektörlerin onayı ile Rektör Yardımcılarının Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptıkları yapılara dönüştüler. Dolayısı ile teknokentlerde hangi sorunlar yaşanıyorsa TTO’larda da aynı sorunlar baş göstermeye başlandı.

TTO’lar Üniversite Sanayi iş birliği faaliyetlerini geliştirmek, üniversitedeki bilgi birikimini sanayiye aktararak, iş birliği kültürünü yaygınlaştırmak ve ticarileşme temelli kurulsa da buradan sormak istiyorum. Ülkemizde yer alan TTO’lar bugüne kadar kaç adet ticarileşme gerçekleştirdi? Bazı istatistiklere göre ticarileşme oranı açısında 0 (Sıfır) normal, 1 (Bir) çok iyi.

Hemen not düşeyim bilmeyenler için... TTO’ların bir süre sonra ticarileşme faaliyetleri ile kendi kendilerini ekonomik açıdan idare etmeleri gerekiyor.

Bu konuyu ve 2017 yılı raporun ilişkin diğer konuları önümüzdeki sayılarda irdelemeye devam edeceğiz.