LİYAKAT, LİYAKAT, İLLE DE LİYAKAT!

Hepimiz değişiyoruz. İnsanoğlu var olduğu günden bu yana sürekli bir değişim içinde. Değişimin tarihi insanlık tarihi kadar eski. Tarih öncesi çağlar; Taş Devri (Eski Taş Çağı, Orta Taş Çağı, Cilalı Taş Devri), Bakır Devri (Bakır Taş Çağı, Kalkolitik Çağ, Maden Taş Çağı) ve tarih çağları ise İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ ve ardından Yakın Çağ şeklinde tasnif ediliyor. Tarihin son 300 yıllık dönemi ise Antroposen olarak tanımlanıyor. Vikipedi’de Antroposen’in insanoğlunun dünyaya olan etkisinin en üst düzeylere çıktığı sanayi devriminden bugüne gelen süreç, “İnsan Çağı” da denen yaşadığımız döneme verilen bir isim olduğu belirtiliyor. Çünkü dünyamız artık geri döndürülmesi çok zor bir döneme girmiştir.

İnsanlık, toplu olarak yaşamaya başladığı günden bu yana yönetim şekli üzerine kafa yormuştur. Birçok düşünür ve filozof “iyi yönetim” üzerine fikirler ortaya koymuş, teoriler geliştirmiştir. Antik çağda Platon, Aristoteles, Cicero, orta çağda Farabi, İbn-i Rüşd bunlardan sadece bir kaçıdır.

Devletler yasalarla, anayasalarla yönetilir. Yasa ortak yaşamın kurallarını, anayasalar hak ve özgürlükleri, kamu yönetiminin genel çerçevesini belirler. Anayasamızın 70. maddesi kamu hizmetine girmeyle ilgili esasları ortaya koymaktadır. Buna göre, Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.” Bu maddeye göre “görevin gerektirdiği nitelik” yani “liyakat” kamu görevine girmede esastır.

Devlet yöneticilerinde aranan özelliklere yönelik kültürümüzde önemli işaretler vardır. Bunu iki örnekle anlatmak istiyorum: Birincisi İslam dininin kutsal kitabı Kur’an’da Nisa Suresi 58. ayetinde şöyle denir: “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.” Yine Türk asıllı büyük İslam bilgini Farabi, El-Medinetü’l Fazıla kitabında erdemli toplumun özelliklerini anlatır. Yöneticilerde olması gereken niteliklerden bahseder. Farabi, kanunların adaleti sağlamaktaki önemine vurgu yapar. Adaleti engelleyenlere ceza vermek toplumun erdemli olması için bir gerekliliktir, çünkü topluma karşı yapılmıştır. Farabi, erdemli bir toplumu erdemli kişilerin yönetmesini ister. Erdemli şehrin reisi, sıradan birisi olamaz. Çünkü erdemli bir toplum ancak erdemli yönetici ile mümkündür. Yöneticiler halkına gerçek mutluluğu vermelidir. Zenginlik ve zorbalıkla yönetmek erdemli yönetimin niteliği değildir. Bu nedenle Farabi, erdemli toplumun yöneticisinde aranması gereken özellikleri de sıralar. Bunlardan bazıları şöyle; Öğretmeyi ve öğrenmeyi sevmek. Doğruluğu ve doğruları sevmek, yalandan nefret etmek. Altın ve gümüşün değil, yüceliğin peşinde koşmak. Adaleti sevmek, zulümden nefret etmek. Adalet isteyenlere karşı ılımlı, kötülere karşı sert bir mizaç. Doğruları korkmadan cesaretle hayata geçirebilecek bir azim ve irade, sanıyorum en önemlisi ise bilgelik.

Özellikle 15 Temmuz’un ardından ülkemiz önemli bir sürecin içinde geçti, geçiyor. Bu günlerde hepimizin diline pelesenk olan bir kelime: Liyakat… Anayasamız, kutsal kitabımız liyakate büyük önem veriyor. Türk Dil Kurumu, liyakati “Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu” olarak tanımlıyor. Liyakatin içini nasıl doldurabiliriz derseniz bunun cevabı; “Eğitim, Deneyim, Bilgi/Beceri, Performans, Kurum Kültürüne Uyum ve İletişim”dir. Gördüğünüz gibi antik çağdan günümüze kadar tüm düşünür, filozof, alim ve inançlar göreve gelecek kişilerin iş’e ehil biri olmasını ve dahi adaletli olmasını olmazsa olmaz olarak görmüştür.

Tüm bunları uzun uzadıya neden yazdığımızı belki merak etmiş olabilirsiniz. Geçen ay sektörümüzü yakından ilgilendiren olağan bir atama gerçekleşti. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na gerçekleşen atamayı dergimizin internet sitesi ictmedia.com.tr de yayınlayınca dikkat çekici bir ilgiye mazhar oldu. Haber hayli yüksek beğeni ve görüntüleme sayısına ulaştı. Bizim dikkat ettiğimiz esas mesele yorumlar oldu ki, bu yorumlarda da liyakat temelli yapılmış olan bu atamanın ne kadar doğru olduğu vurgulanıyordu. Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız liyakate esas olan konularla ilgili bu kadar uzun yazmamızın sebebi mucibi de budur. Yoksa sosyal mecralarda yayınlanan bir tripod, bir kamera ile yapılan yayınlarla bir ilgisi yoktur!

Sektörümüzü dolayısıyla ülkemizi esenliğe çıkaracak olan temel hareket noktasının Liyakat ve Erdem olduğuna inanıyoruz. Nihayetinde esas olanın liyakat olduğunu söyledik. Arif olanların anlayacağını umuyoruz… Bu nedenle yazıdan, yapılan atamaların hepsinin doğru veya yanlış yapıldığı anlamı çıkartılmaması gerekir…

Bu sayıda; ülkemiz için önemli bir konuyu masaya yatırdık. Kamu ve özel sektörden uzmanlara “Ulusal Siber Güvenlik: Nasıl Olmalı, Ne Yapmalı?” sorusunu yönelttik. Ayın konusu dosyamıza BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu’nun da içinde yer aldığı kamu ve özel sektörden geniş bir katılım oldu. Değerli fikirler, görüş ve öneriler dile getirildi. Haziran sayımızda ayrıca Bilgi Güvenliği Derneği Başkanlığı’na seçilen RTÜK Üyesi Taha Yücel ve Türk savunma sanayinin önemli şirketlerinden STM’nin Genel Müdürü Özgür Güleryüz’le yapılmış röportajlarımız da yer alıyor. Sektörün nabzını tutan haberler ve yazarlarımızın değerli yorumlarıyla dolu dolu olan dergimizi ilgiyle okuyacağınızı umuyorum…