TÜBİSAD 2020 YILI BİLGİ VE İLETİŞİM SEKTÖRÜ PAZAR VERİLERİ

TÜBİSAD her yıl olduğu gibi 2020 yılı bilgi ve iletişim sektörü istatistiklerini yayınladı. Buna göre Türkiye Bilişim Pazarı TL bazında %22 büyüyerek 189 milyar TL’e erişti. Dolar bazında ise değerlendirmeye yeni katılan şirketlerin de katkısı ile geçen seneki seviye olan 26,9 milyar dolarda tutunmayı başardı.

2020 yılı enflasyonunun %14,6 olduğunu düşünürsek TL bazında reel büyüme %7,4 civarında kalmış, 12,5 milyar TL kur katkısını da toplamdan çıkartırsak reel büyüme oranı sadece %1 civarında kalıyor. Bu sene değerlendirmeye 6 bin 315 firma veri göndermiş. Toplamda Türkiye bilgi ve iletişim sektöründe 10 bin civarında şirket var, bu yüzden sayılar gerçek durumu her geçen yıl daha da gerçekçi olarak yansıtıyor. Burada en hassas konu bazı sayıların sadece beyana dayalı olması, bu bir miktar yanılsama yaratabilir ama bu çalışmadan daha iyisi devlet de dahil şu anda kimse de yok. Katkıda bulunanlara teşekkür ederiz.

Global bilgi ve iletişim sektörü büyüklüğü ise 2019 yılında 4 trilyon dolar civarından 2020 yılında %2 düşüşle 3,8 trilyon dolara gerilemiş. Türkiye’nin bu büyüklükteki payı ise ne yazık ki binde 7 civarında. Türkiye dünyada GDP sıralamasında ilk 20 içinde ve son yıllarda sürekli sıra kaybediyor, kişi başı yıllık gelir 2013 yılında 12 bin 500 dolar seviyesindeydi. 2020 yılında 7 bin 500 dolara indi, Türkiye global bilgi ve iletişim sektör büyüklükleri sıralamasında ise ilk 20’de bile değil. Bizim 2009 yılında koyduğumuz 2023 yılı hedefleri ise artık hayal. O yıllarda yazdığımız yazılara bakılırsa en azından hedeflere ulaşmak için yapılması gerekenleri kendi bakış açımdan sıralamış, bazı sektör aktörlerinin de negatif eleştirileri ile karşılaşmıştım. Sonuçlara bakıldığında o eleştirilerin haksız olduğu ortaya çıktı, önerilerimi de pek dikkate alan olmadı zaten.

Sektörün 189 milyar TL’lik büyüklüğünde iletişim sektörü 120 milyar TL’lik bir büyüklük ile yine toplamda 3/2’lik bir paya sahip olmuş. Bu ciro bilindiği gibi GSM operatörleri, Türk Telekom sabit hat gelirleri ve internet şirketleri gelirlerinden oluşuyor. Pandemi döneminde insanların evde daha çok “boş” zaman geçirmeleri ve şirketlerdeki uzaktan çalışmaya zorlama veya eğilimleri ile iletişim ve internet gelirlerinde belirli bir artış oldu. Sosyal medya kullanımında ise hep ön sıralarda yer alıyoruz, fakat GSM operatörlerinin verdikleri servislerin kısıtlı olmasından ve çeşitlenmemelerinden dolayı kullanıcı başına ortalama gelir bir türlü gelişmiş ülkeler seviyesine yani aylık 20-25 dolarlara çıkamıyor. Sektörde 5G konuşmalarına başlayalı uzun zaman oldu ama 5G’nin gerçekleşmesi konuşmak kadar kolay olmayacak gibi görünüyor. Ulaştırma Bakan Yardımcısı’nın belirttiğine göre 5G ihalesine 2022 yılında çıkılacak ve 5G sistemi ancak 2023 yılında hayata geçirilecek. Bugün için 100’den fazla operatörün 5G’yi kullanıma aldıklarını düşünürsek 2023 yılında herhalde 5G’ye en geç geçen ülkelerden biri olacağız. 5G sistemini verilen tarihten daha önce gerçekleştirmenin bir yolunu mayıs ayı yazımda anlatmaya çalışmıştım, ilgilenen okuyucular yazıya şu linkten ulaşabilirler: https://www.ictmedia.com.tr/Author/Index/31/serif-beykoz/535

Bir de tabii 5G sistemine yerli milli olanaklarla geçmek gibi bir düşünceden bahsediliyor. Bu bence gerçekçi bir beklenti değil. 5G konusunda çalışan şirketlerimiz var, bazı ürün denemeleri de yapıldı, TÜBİTAK da projeye destek veriyor ama sıfırdan uçtan uca tüm ülke çapında bir sistemi hayata geçirmek o kadar da kolay bir şey değil. Global anlamda telekom sistemleri satan dev boyutlu şirketlerin bu konuya ayırdıkları kaynak çok büyük boyutlarda, onlarla kendi oyun alanlarında rekabet etmek mümkün değil. Bu konuda sektörde ciddi bir algılama yanılgısı olduğunu düşünüyorum. Sadece sistemin bazı elemanlarını dünya standartları kalitesinde ve rekabet edebilir maliyetlerle gerçekleştirmek bile büyük başarı olur. Bu yüzden yerli milli 5G çalışmalarına sabit fikirle yaklaşmak ve şartlanmamak, gerçekleşmesi mümkün olabilecek ve şirketlerimizin daha fazla tecrübeli ve birikimli oldukları alanlarına odaklanmaları ve bu yaklaşımın devlet tarafından da teşvik edilmesi ve desteklenmesi şeklinde temel bir paradigma değişikliğine gereksinim olduğunu düşünüyorum.

Bilişim tarafındaki büyüklük ise 70 milyar TL. Bu yıl donanım gelirleri yazılım gelirlerini geçti, donanım gelirleri 30,1 milyar TL, yazılım gelirleri 25,2 milyar TL oldu, hizmet gelirleri ise 13,7 milyar TL oldu. Halbuki son birkaç yılda yazılım gelirleri donanım gelirlerinden daha fazla oluyordu. Bu durumun en önemli nedeni dolar kurundaki aşırı yükselme olarak değerlendirilebilir. Tüm bilişim altyapı elemanları, sunucular, network elemanları ve depolama donanımlarının tümü ithal ediliyor. Yurtiçinde montajlanan bazı cihazlarının parçaları da yurtdışından döviz ile geliyor. Yıl içinde ithal edilen donanım parça sayısı artmasa bile, yani bilişim sektörü gerçek anlamda büyümese bile döviz artışları doğrudan donanım cirolarını uçuruyor. Bu durum yazılım cirolarında da var ama ithal yazılımların toplam cirodaki payı %30’larda, bu yüzden dövizin TL karşısında değer artışı yazılım cirolarını donanım ciroları kadar etkilemiyor.

2020 yılının sektör şampiyonu ise bilişim ihracatı olmuş. 2019 yılında ilk defa toplam bilişim ihracatı 1 milyar doları geçmişti, 2020 yılında da bilişim ihracatı 1,5 milyar dolar olmuş. 1,25 milyar dolar ile yazılım ürün ve hizmetleri bilişim ihracatı içinde önemli bir yer almış. Yazılım ihracatının ürün bazında kırılım verileri yayınlanmadığı için ihracatın hangi ürün gruplarından kaynaklandığını bilemiyoruz. Fakat bu sene de oyun sektörünün ihracat cirolarında yer almamış olma olasılığı çok yüksek, oyun sektörü yazılım sektörü içinde gerçek bir yıldız.

2019 yılı değerlendirme yazımızda İMMİB altında kurulan hizmet ihracatçıları birliği içinde artık bilişim sektörünün olduğunu, bu birliğin sektörün ihracat kapasitesinin artmasında yapabileceği önemli katkılar olabileceğini, bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştim, ama geçen bir senede görebildiğimiz kadarı ile kurumsal anlamda pek bir çalışma yapılmamış. TİM de TOBB gibi kanun gücü ile kurulmuş bir kurum, sektöre yapabileceği katkılar tüm sivil toplum kuruluşlarından çok daha fazla ama şimdiye kadar sektöre ciddi bir katkısı görülmedi, sahip olduğu etkinlik gücünü hiç doğru yerde kullanmadı. Yerinde kullanılmayan gücün kimseye faydası yok.