YARIM… -I-

“Geminin kaptanı ruhun ustası nerde?”

“Hakikat insanın içinde, insan kendinin dışındadır. Rehber edindikleri ise onu hep dışarıda tutma çabasındadır.”

Bilimin hiçbir dalı doğrudan bilinci konu almadığı için, bilincin nasıl çalıştığına, toplamda ne olduğuna ve nasıl üretildiğine ilişkin kabul edilmiş tek bir betimleme yoktur. Her dünya görüşü kendi zihinsel konforu için bir tanımlama yapmış lakin konfordalar mı o da belli değil çünkü tümceler yarım. Hakikat gizli… “Doğa bilinci geliştirmeliyiz”, “insana saygı bilinci geliştirmeliyiz” gibi cümlelerin para harcanan kısımlarında sorun yok ama “nasıl?” kısmı sorunludur.

Farklı duyular tarafından işlenen çeşitli olayların temsil edilebileceği ve karşılaştırılabileceği merkezi bir takas odası görevi gören bilinç, aynı anda orman yangınların, susuzluğu, bir gülün kokusunu, İMKB’deki iniş çıkışları, akşam yemeğine davetli olan arkadaşının eşiyle olan problemini çözme planını içinde barındırabilir. Ancak bu bilincin şekilsiz ve karmaşık olduğunu göstermez. Bilinç sürecinde iki önemli kavram üzerinde durup sonra dâhil olduğumuz muhteşem kültüre birazcık değinip yazımı noktalayacağım. Söz güzelinden değilse suskunluk evladır, iki aylık suskunluğum bundan…

Bilinç sürecinin önemli kavramlarından birisi niyet: Niyetler bireysel ihtiyaçların ya da içselleştirilmiş toplumsal hedeflerin şekillendirdiği bilgi parçalarıdır. Karar verdiğiniz “oluş”un içsel onayıdır, karar vermenin kendisidir, oluşun kendisidir. Bilinç farklı hedefler ve niyetlere göre düzenlenebilir: bir suçlu ile bir şairin farklı hedefler ve o hedeflere ilişkin düzenlenmiş niyetleri olduğu aşikârdır. Her birimizin kendi öznel gerçekliğini denetleme özgürlüğü vardır. Bilincini denetleyen bir insanın ayırıcı özelliği, istediğinde dikkatini odaklayabilmesi, dikkatini dağıtan şeyleri göz ardı edebilmesi, belli bir hedefe ulaşmak için gereken süre boyunca dikkatini o hedef üzerinde yoğunlaştırabilmesidir. Bunları yapabilen insan, günlük yaşamın normal gidişinden genellikle zevk alır. Dikkat sayısız biçimde kullanılabilir ve yaşamı zenginleştirebilir ya da sefilleştirebilir. Sözün özü bilinçte iki önemli kavram niyet ve dikkat bilinmesi gereken bu iki kavramın işleyişinin çizgisel değil döngüsel olduğu tıpkı bilinçaltının işleyişi gibi, tıpkı kendi etrafında dönen dünya gibi, tıpkı o dönüşe benzer ayin yapan semazenler gibi…

Dikkat psişik enerjidir. Dikkat benliği şekillendirir ve buna karşılık, benlik tarafından şekillendirilir. Yani burada da çizgisel bir sistem değil döngüsel bir sistem vardır. Acı, korku, öfke, kaygı, kıskançlık, düzensizliğin bu değişkeleri dikkati istenmeyen nesnelere yönelmeye zorlar ve dikkatimizi hedeflerimize göre kullanma özgürlüğümüzü elimizden alır. Psişik enerji kullanılamaz hale gelir ya da etkisiz kalır. Her ne zaman bilgiler bilincin hedefini tehdit ederek onun düzenini bozsa “psişik dağınıklık” denen içsel bir bozukluk yaşarız. Psişik dağınıklık; benlikte, benliğin etkililiğine zarar veren bir düzensizlik durumudur. Bu tür yaşantılar uzun süre devam ederse, benliği öylesine zayıflatabilirler ki benlik artık dikkatini yönlendiremeyecek ve hedeflerinin peşinden gidemeyecek hale gelir. Dolayısı ile işleme aldığımız her bir bilgi parçası, benlik üzerindeki etkisi değerlendirilmelidir. Bu bilgi; tehdit mi ediyor, destekliyor mu, yoksa etkisiz midir? Son iki yıldır aldığınız bilgiler, hedeflerinize ve benliğinize etkileri açısından nasıl tasnif edilebilir? Yolculuğunuz her nereye ise rotasında devam ettiğinden emin misiniz?

Yine yolculuğunuz her nereye ise diye başlamak istiyorum; yukarıda saydığımız düzensizliğin değişkeleri ile (acı, korku, öfke, kaygı, kıskançlık) Yunus’un ve diğer kadim bilgilerin farklı isimler altında bilinci rotasından çıkaran kavramları arasında benzerlik görülmektedir. Yunus’a göre nefsin 9 eri her erinde biner askeri vardır. Can’ın ise onüç eri ve her erinin de biner askeri vardır. Can gönül evini temiz tutmak ve kişinin tekâmülünü sağlamakla görevli… Nefsin askerleri: Tama, kibir, öfke, haset, cimrilik, gıybet, kin, şehvet ve ikiyüzlülüktür. Can’ın askerleri: Tevazu, sabır, cömertlik ve doğruluk rehber edinilirse, gönül şehri harabe olmaktan kurtulur. Temiz ve mamur olan bu şehir artık başka bir bilinç seviyesindedir.

Psikolojik dayanıklılığı yüksek insanların üç özelliği ile nokta diyelim şimdilik. Ortak özelliklerinden ilki; bilinçsiz bir güven duygusuna sahipler, güvende hissediyorlar ama delillendiremiyorlar. İkincisi; dikkatini ilgi alanlarına odaklayabiliyorlar içinde yaşadıkları dünya ile de ilgililer. Son olarak da; karşılaştıkları problemlere yeni çözümler bulmak ve keşfetmekten keyif alıyorlar. Farkında olmadıkları bir özelliklerini de ben eklemek isterim; kendileri ile güçlü bir iletişimleri var ve Yunus’un “kendini bilmek” ilminin öğrencisidirler ve “kendini bilme”nin ruhun erdemli etkinliği olduğunu kabul ederler.