PAKNET=PAKİSTAN VERİ AĞI

Pakistan’daki veri ağı (data network) ihalesini Nortel’in Avustralya bölgesi almasına rağmen, kurulumlar için bizden eleman talep ettiler. Netaş da ben ve bir teknisyen arkadaşımı Pakistan’a gönderdi. İlk defa böyle bir ülkeye gitmenin tedirginliğini yaşıyordum. Uçak önce Dubai’ye ardından da Karaçi’ye uçtu. Karaçi’den Pakistan Havayolları ile İslamabad’a geçecektim. İslamabad uçağını beklerken tanıştığım Pakistanlı gençle ayaküstü sohbet ettik ve ilk defa içtiğim beyaz çaylarını da (sütlü çay) denemiş oldum. Bugün hala zaman zaman kendime beyaz çay yaparım.

Ramazan ayı yeni başlamıştı. İslamabad Havalimanı’na indiğimizde bazılarının bavullarını almak yerine hafif bulutlu gökyüzüne baktıklarını gördüm. Sonradan anladım ki Ramazan başlangıcını belirlemek için Ay’ın hilal halini gözlemliyorlarmış. Havalimanı İngilizce’yi çok iyi bilen taşıyıcılarla dolu idi.

İslamabad’da Atatürk Caddesi üzerinde Marriot Otele yerleştik. Şehir 1960 yılların başında ufak bir köyken zamanla modern bir kente dönüşmüş. Kalemle çizilmiş gibi sokak ve caddeler, bulvarlar ve boş alanlar... Bana anlattıklarına göre Yunan asıllı bir mimar şehri planlamış. Uçaktan serpiştirilen bitki tohumlarıyla yeşillendirilmiş bir şehir. 1967 yılında Başkent, Karaçi’den bu yeni şehre taşınmış. Sırtını Margela Dağı’na dayamış önünde 15 km ötede ise Rawal Gölü ve Hindistan devletine karşı ilk ayaklanmaların başladığı Rawal Pindi (onlar sadece Pindi diyorlar) yer alıyor.


Rawal gölü kıyısında ortadaki Apollo Telekom’un Genel Müdürü Abdul Aziz Bey

 

Pakistan Telekom’un Peşavarlı Genel Müdür Yardımcısı Afzaal Ahmet’i ziyaretimiz esnasında bir sürprizle karşılaştık. Atilla Elçi Bey (Şu an Aksaray Üniversitesi’nde öğretim görevlisi) ITU adına Pakistan Telekom’un Proje Danışmanıymış. Sağ olsun evine misafir etti, karşılaştığımız sorunların çözümünde çok yardımcı oldu. Pakistan Telekom kurulacak veri ağının ismini belirlememişti. O an aklıma PAKNET ismi geldi. Önerdim ve hemen kabul gördü. İsim babası olmak benim için de sürpriz oldu.

Pakistan’da yerli bir firma olan Apollo Telecom partnerimizdi. İlk toplantıyı Pakistan Telekom, Apollo yetkilileri ve Nortel’in Avustralya sorumlusu ile yaptık ve iş planını çıkarttık. Apollo firmasının Genel Müdürü bizi İslamabad’ın sırtını dayadığı Margela Dağı’nda yer alan ve şehri tepeden görme imkânı sunan bir restorantta iftara davet etti. Bol acılı ve lezzetli yemekleri hakikaten çok çekici idi.

Sonra kuruluma başlayalım istedik ancak Apollo firması SUN NMS sunucularını bizden değil de uzak doğudan almaya karar vermiş, ama bir türlü malzeme alımını gerçekleştirmediler.

Ne zaman evden ayrılsam evde bazı sorunlar (Elektrik, su, doğalgaz arızası veya evden biri hastalanır) çıkar ve ben de uzakta çaresiz kalırım. Yine öyle oldu. Küçük kızım rahatsızlanmıştı. Netaş’taki amirimi aradım ancak Pakistan Telekom izin vermedikçe kalman gerekir diye talebimi geri çevirdi. Her gün evle konuşuyor evi yönlendirmeye, evden haberler almaya çalışıyordum. Neyse ki Pakistan Telekom işin uzayacağını anlayınca benim yurda dönmeme izin verdi.

Çok geçmedi, 2 ay sonra tekrar çağırdılar. NMS için gerekli SUN İş istasyonları (WS) uzak doğudan getirtilmişti. Yine kalktık, gittik. Bu kez yanımda bekar bir arkadaşım da vardı. Pakistanlılar çok cana yakın davranıyorlardı. Pakistan Telekom Mühendislerinden Bilal Ahwaz, bizim bekar arkadaş gibi Elwis Presley hayranı ve aynı zamanda amatörce bazı eğlence yerlerinde gitar çalıyordu. Samimiyet artınca Bilal, bizim arkadaşa İslamabad’da bir üniversitenin moda defilesi olacağını, podyuma çıkan kızlardan beğendiği olur ise aracı olabileceğini belirtti. Belirtilen günün akşamında Bilal, ben ve arkadaşım davete icabet ettik. Pakistan’a özgü kıyafetlerle çıkan bayanlardan birisi artistleri kıskandıracak kadar güzeldi. Doğal olarak arkadaş da ona hayran oldu. Eh mesaj Bilal’e iletildi. İki üç gün sonra Bilal üzerinden Pakistanlı kızdan haber geldi ve olumsuzdu. Çünkü birisiyle sözlüymüş.

Pakistan Telekom’da çalışan Rahila isminde bir bayan vardı. Sanırım o da bizim arkadaşa sıcak bakıyordu ki bizi evlerine yemeğe davet etti. O’na da bizimki ilgi göstermedi. Arkadaşım giderken olduğu gibi dönüş uçağına yine bekar olarak bindi.



Pakistanda Cuma günleri tatil. O gün herkes akın akın dolmuşlarla İslamabad’ın birkaç kilometre dışında yer alan –Vedat Dalokay’ın Ankara için tasarladığı ancak Pakistan’a nasip olan- Faysal camiine   giderler. Biz de camiye gidebilmek için bir minibüs çevirdik. Minibüsün ön koltukları boş ama arka koltuklar adeta üst üste oturmuş erkeklerle doluydu. Doğal olarak biz de boş duran ön koltuklara oturduk. Şoför Urduca bir şeyler söyledi ama anlamadık. Az ilerde yoğunluklu bayanların bekleştiği bir durakta daha durup bayanlar ön koltuğa yerleşmeye başlayınca durumu anladık ve kalkıp arka koltuklara geçtik. Bir hafta sonu İslamad’ın kuzey batısında yer alan büyük İskender’in geldiği ve kabilesinin (Kalaşlar) kaybolduğu, dünyada ilk üniversitenin kurulduğu yer olduğu varsayılan Taxila’yı ziyaret ettik.



Pakistan’ın belli başlı tüm şehirlerine Node’ları kurduk. Sadece Lahor’da bir sorun çıktı. Bir günlüğüne Lahor’a pervaneli uçaklarla geçtik. Neyse ki sorun çok büyük değildi ve kısa sürede hallettik. Uçağın kalkmasına 4 saat vardı ve havalimanı şehrin merkezine bir hayli yakındı. Pakistan Telekom’daki arkadaşlara “Buradaki Babur Şah döneminden kalma Şalemar Bahçelerini görebilir miyiz?” diye sordum. Telekom binasının penceresinden uzaktaki yeşilliği gösteren arkadaş ‘’Bahçe yakın ama sen uçağa yetişmek için dua et’’ diye uyardı. Hakikaten dönüş yolunda trafiği görünce İstanbul trafiğini bile hayırla yad ettim. Ayrılmadan bir hafta önce Apollo Telekom’un Genel Müdürünün kız kardeşi evleniyordu. Kendisi ile iyi anlaştığımızdan olsa gerek, ekipten sadece beni Marriot Otel’de yapılan düğüne davet etti.



İlk defa gördüğüm Pakistan düğününde damadın başında bir sarık ve uzunca bir tuğ, gelinin ise kalktığında taşıyamayacağı kadar kollarında, boynunda, başında ve hatta ayak bileklerinde altın takılar vardı. Son bir hafta sistem testlerini yaptık. Ve bir projeyi daha hayata geçirerek ülkemize geri döndük.