Bildiğiniz gibi ben her ay ICT Media Dergisinin belirlemiş olduğu konuların dışında kendi mecramda özel yazılar yazıyorum, hatta bu ay için de yazımı önceden hazırlamıştım. Ancak bu ayki konu uydu haberleşmesi olunca, ülkemizdeki en kıdemli uydu haberleşme mühendislerinden biri olarak artık bu konuyu pas geçmeyi pek göze alamadım, ne de olsa asıl mesleğim uydu ve uydu haberleşme sistemleri.
Uydu haberleşme sistemlerinin geçmişi 60 yıldan daha fazlasına uzanıyor dünyada, biz de ise ilk çalışmalar 1968 yılında PTT Genel Müdürlüğü’nde “Peyk Telekomünikasyon Grup Başmühendisliğinin” kurulmasıyla başladı, yani tam 54 yıl önce ve daha sonra 20 Temmuz 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı sonrası uydu haberleşmesi ile ilgili çalışmalar daha da hızlandırıldı. Bulgaristan, bu harekât sırasında Türkiye’nin TV ve telefon hattını kesince Avrupa ile olan iletişimimiz de kesilmişti.
Ve 1976 yılında yapılan ihale ile ilk uydu yer istasyonumuz Ankara-1, INTELSAT’ın Antantik Okyanusu Bölgesindeki uydusu üzerinden İngiltere’ile 11 telefon kanalı kapasitesiyle 23 Nisan 1979 tarihinde hizmete girmiştir. Yani ülkemizde 43 yıldan beri uydu haberleşme sistemleri bilfiil kullanılmakta ve çalıştırılmaktadır.
1994 yılının Ağustos ayında ise ilk uydumuz TÜRKSAT-1B uzaya fırlatılarak ülkemiz ayrıca yörüngede uydu işletme işine de başlamıştır. Sanmayın ki haberleşme sektöründeki çalışmalar son 10-15 yıldır en üst teknolojik seviyelerde yapılıyor ülkemizde; düşünün bir kere 30 yıl önce ilk Türksat Projesini planladık biz, 37 yıl önce de Avrupa’da EUTELSAT uyduları ile çalışan ilk sayısal uydu yer istasyonu bize aitti.
Evet şimdi asıl konumuz olan “genişbant uydu hizmetlerine” bir göz atalım. Uydu üzerinden internet erişiminin ilk kullanıldığı uydular, sabit yerdurağan (geostationary) uydular olup bunların ekvatordan 36.000 km uzaktaki bir yörüngede bulundukları ve iletişim sinyallerinin toplam 72.000 km’lik bir gidiş-geliş mesafesine sahip oldukları dikkate alındığında, internet için en büyük sorun olan gecikme süresi önemli bir teknik sıkıntı olarak ortaya çıkmaktadır. Sabit bir uydu sistemi için bu gecikme süresi yaklaşık 240 milisaniye olup, gerçekte 500 milisaniyeden fazladır. Pratik olarak, bu bir e-postayı almada, videonuzun yüklenmesinde ya da örneğin bir web sayfasının düzgün açılmasında gecikmeye neden olur.
Ayrıca sabit uydu sistemlerinde veri iletiminde uydudan yere iniş sinyallerinin gücü, uydunun daha geniş kapsama alanı özelliğine sahip olması istendiği için (bazı frekanslarla bazı özel kapsama alanları hariç) düşük olmakta, bu da kullanıcı terminallerinin pahalı ve daha düşük veri hızı demek anlamına gelmektedir. Dolayısıyla sabit uydu sistemi-yani yerdurağan uydu sistemi- zorunlu kullanımlar haricinde genişbant internet uygulamaları için çok uygun bir yapıya sahip değildir. Her ne kadar bu sorunu çözmek için değişik teknolojiler uygulanmaya çalışılsa da daha sonra alçak yörünge uydu sistemlerinin (LEO’s) ekonomik hale gelmeye başlaması koşullarının oluşması bu yöndeki çalışmaların ilerlemesini engellemiştir. Zaten özellikle ülkeler ve kıtalar arası fiber optik kabloların yaygınlaşması sonucu, bu uydular telefon haberleşmesinden ziyade genellikle TV yayınları için çok daha uygun, ekonomik ve gerekli bir hale gelmiştir.
LEO uyduları, Dünya yüzeyinden 2.000 km'den daha az yükseklikte yörüngede döndüğü için, dünyayı günde birkaç kez dolaşabiliyor. Sonuç olarak, LEO grubu, herhangi bir alanda sürekli bağlantı sağlamak için tüm dünyayı kaplayan yüzlerce veya binlerce uyduya ihtiyaç duyar. LEO uydu filosunun sadece birkaç yıl içinde uydu internet kapasitesini 10 kattan fazla artırabileceği ve hizmetlerini gezegen genelinde daha eşit bir şekilde dağıtacağı görüşü son yıllarda ortaya çıkarılan yeni projeler ile daha fazla ağırlık kazanmaya başladı.
LEO olarak doğrudan el terminalleri ile uydu üzerinden haberleşme sağlayan ilk şirketler İridium ve Globalstar olmuştur. El terminalleri ile haberleşme hizmetleri sağlayan yerdurağan uydu şirketlerinden bazıları da Thuraya ve Inmarsat’tır. Ancak tüm bu şirketler kendi sistemlerine ait özel elde taşınabilir telefon kullanılmasını gerektiren yapılara sahip olup, bunlar ses ve düşük hızda veri iletimi hizmetlerini sağlamaktadılar. İridium ve Globalstar LEO Uydu sistemleri 40 milisaniyeden daha az gecikme ile hizmet sunmalarına rağmen veri hızları karasal sistemlere göre oldukça düşüktür. Ancak bu şirketler (Inmarsat hariç) ticari olarak hiçbir şekilde başarılı olamamışlar, hatta birkaçı önemli mali sıkıntıya bile düşmüştür.
Yüksek hızlarda internet ve veri bağlantısı (100 Mbps’dan daha fazla) sağlayan LEO uydu sistemlerinin sayısı son yıllarda oldukça artmaya başlamıştır. Bu konuda ABD, Kanada, İngiltere, Çin gibi büyük ve gelişmiş ülkeler tam bir yarış içindedirler.
Yeni uydu şebekelerine yönelik bu planlar, küresel İnternet altyapısına yönelik sürekli artan talepleri ve bunun politik önemine ilişkin artan farkındalığı yansıtıyor. Bugün, küresel İnternet'e erişim, bir ülkenin ekonomik kalkınması için kilit bir faktördür. Ama aynı zamanda bunun politik bir boyutu da var; gittikçe daha fazla ülke internet altyapısı ve bilgi akışı üzerindeki kontrollerini artırmaya çalışıyor. Ayrıca, dünya çapında bilgi alışverişinin yapıldığı koşullar üzerinde teknolojik ve siyaset alanında etki yaratmak istiyorlar.
Dünya yörüngesinde dönen yoğun bir uydu şebekesinin tüm Dünya yüzeyini kapsaması gerekiyor. İlgili şirketler tümüyle projelerini hayata geçirmeyi ve mega uydu filolarını hizmete sokmayı başarırlarsa, bu, küresel İnternet altyapısının yepyeni bir boyut kazanmasını sağlayacaktır. Ancak değişik alçak yörünge katmanlarında böylece on binlerce uydu dünyanın etrafında dönüyor olacak, şüphesiz bunun da bazı önemli sorunlar teşkil edeceği unutulmamalıdır.
Şu anda genişbant internet için kurulmuş ve faaliyette bulunan en büyük ve en önemli LEO filosu ABD’li SpaceX’e ait Starlink Sistemidir. Ocak 2022'nin başlarında, SpaceX toplamda 1.900'den fazla Starlink uydusunu fırlatmıştı. Bu sistem, bir Starlink kılavuzuna göre 100 Mb/s ile 200 Mb/s arasında indirme hızlarına ve 20 milisaniyeye kadar düşük gecikme süresine sahip bir beta test programının parçası olarak şu anda dünyanın belirli bölgelerinde geniş bant hizmeti sağlıyor. Stalink’in en farklı özelliği yörüngede hareket eden uydular arasında optik ışıkla bağlantıların olması yani uydular arası optik linklere sahip olmasıdır.
Ekim 2019'da FCC, SpaceX adına kablosuz frekansların kullanımını koordine eden Uluslararası Telekomünikasyon Birliği'ne (ITU) ek 30.000 uydu için spektrum teklifinde bulunmak üzere başvurmuştu. ABD hükümeti, uydu internet kapsamının kırsal alanlara yayılmasını desteklemek için SpaceX'e yaklaşık 900 milyon dolarlık kamu sübvansiyonu verdi.
Starlink’in uydu internet kapsama alanı halen Dünya'nın çoğuna ulaşırken, hizmete yalnızca hizmeti sağlamak için SpaceX'e lisans veren ülkelerde erişilebilecek.
İnternet kapsama alanı sağlamak için uydu filolarını kurmayıı amaçlayan diğer şirketler, Birleşik Krallık hükümeti (OneWeb), Çin hükümeti (şimdiye kadar adı verilmeyen proje) ve Amazon (Project Kuiper) tarafından destekleniyor. Ancak bunlar Starlink'in çok gerisinde kalıyor. Starlin’in en yakın rakibi olan OneWeb, Aralık 2021 sonu itibari ile planlanan 648 uydudan 394'ini uzaya fırlattı.
Bir diğer LEO projesi ABD’li Amazon Kuiper, 3.236 uyduyu alçak Dünya yörüngesine fırlatmayı planlıyor. Amaç, yine aynı; geleneksel geniş bant sağlayıcıları tarafından yetersiz hizmet verilen kişilere yüksek hızlarda ve düşük gecikmelerde geniş bant internet hizmeti sunmak.
2019’da FCC’i başvurusuna göre, Kuiper uyduları 590 ila 630 kilometre yükseklikte yörüngede dönecek. Proje, tüketicilere hizmet sunmak için “düşük maliyetli bir müşteri terminali” kullanacak. Kullanıcı terminali 30 cm’lik çanak antene sahip olacak ve saniyede 400 megabite kadar hız sağlayacak. Kasım 2021'de Amazon, proje için iki prototip uydu üretimini başlatmayı planladığını duyurdu. KuiperSat-1 ve KuiperSat-2, 2022'nin dördüncü çeyreğine kadar ABD’nin ABL Space Systems'in RS1 roketiyle fırlatılacak.
Diğer ve en ilginç olan bir LEO projesi de AST Space Mobile’dır. Genel Merkezi ABD’de Texas’da bulunan AST SpaceMobile, ilk hizmetini 2023'ün sonlarında vermeyi planlamakta. Şirketin mevcut uydu fırlatma programının 2024'te küresel kapsama alanı sağlayacağı söylenmekte. Bu projede 20 tanesi ekvatoral LEO yörüngesinde olmak üzere küresel olarak toplam 168 uydu kullanılacak. Sistem, doğrudan GSM mobil abonelere hizmet sunucak ve abone telefonun nerede bulunduğuna veya baz istasyonların çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın, temel olarak telefonları bağlama yeteneği sağlayacak. Hücresel operatör, kullanıcı [karasal hücresel] kapsama alanı dışındayken kullanıcıya bir metin mesajı gönderecek ve kullanıcı, 'evet, SpaceMobile kullanıcısı olmak istiyorum' diyebilecek.
Şirketin Başkanı Abel Avellan’a göre, projede tüketiciler veya kamu güvenliği olsun, son kullanıcıların doğrudan AST SpaceMobile'a abone olmayacaklarını ifade etmektedir. Bunun yerine, kullanıcıların AST SpaceMobile'a erişimi, mobil operatörler tarafından yönetilecektir. AST SpaceMobile bugüne kadar, sektördeki en büyük oyunculardan bazıları olan AT&T, Vodafone, Telefonica, Telstra ve Rakuten dahil olmak üzere yedi mobil hücresel operatörün ortak olduğunu açıklamıştır.
Faz Dizili (Phase Array) düz bir anten yapısına sahip AST uydularının uzaydaki toplam anten alanı her bir uydu için 330 metre kare olacaktır, bu büyüklükte bir anten 6,2 milyon kilometre karelik (yaklaşık 2 Hindistan büyüklüğünde) bir dünya yüzeyini kapsayacaktır. Aynı şimdiki mobil sistemler gibi AST Space Mobile kapalı alanlarda da mobil cep telefonu abonelerine hizmet sağlayacak teknolojiye sahip olacağını belirtmekte.
Bir diğer önemli LEO projesi Kanada’lı Telesat Lightspeed’dir. Bu sistem için toplam 298 uydu atılacak, 2018 yılında ilk uydu fırlatılmış olup sistemin 2023-24 yıllarında hizmete sunulması planlanmıştır. Telesat Lightspeed bireysel kullanımdan ziyade operatörlere hizmet vermeyi düşünmektedir. Bu proje kapsamında ISP’lere 50/10 Mbps veri hızı sunulacaktır. Ayrıca Telesat Lightspeed™ LEO şebekesi, 4G LTE ve 5G şebekeleri ile IoT verisi için mobil operatörlere düşük maliyetli backhaul bağlantısı da sağlayacaktır. Sistem 1 m çapında antene sahip uydu yer istasyonları ile çalışacaktır.
Telesat, optik uydular arası bağlantıdan yararlanacak, bu sayede bir filo içindeki uydular, verileri yalnızca yerdeki tek tek noktalara değil, birbirlerine iletebilecektir. Aslında bir karasal şebeke olan bu sistem, herhangi bir kullanıcının doğrudan bir görüş hattına ihtiyaç duymadan dünyanın herhangi bir yerinden Telesat'ın uydularına bağlanmasına imkan verecektir. Bu, yer sistemleri altyapısına olan ihtiyacı önemli ölçüde azaltır. Telesat, şebekesi hizmet vermek için dünya çapında 30 uydu geçit yer istasyonu kurmayı planlıyor.
Şimdi bu LEO şebekelerinin yapısını inceleyelim, çünkü bu farklı mimari yapılara göre sistemleri regülasyon amaçlı olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.
Önce Starlink’e bakalım; bu sistemde kullanıcılar faz dizili antenlere sahip sabit küçük yer terminalleri ile uydulara bağlanmaktadır. Yerden alınan sinyaller uyduların kendi aralarındaki optik iletişim kanalları ile birbirlerine aktarılarak en yakın uydu yer geçit (gateway’ler) istasyonlarına iletilerek bu ara-geçitlerden karasal şebekelere erişmektedir (aşağıdaki şekilde verildiği üzere).
Dolayısıyla bu sistemi kullanmak için Starlink’e abone olmak, bir uydu terminali satın alarak bunu kurup çalıştırmak gerekecektir. Çift yönlü bir sistem olduğu için bu terminali bir VSAT sistemi gibi değerlendirebiliriz. Bu terminaller yurtdışından ya o ilgili ülkede Starlink’in bir yasal bir şubesi ya da bir distribütör aracılığıyla kullanıcılara satılabilecektir. Böylece terminallerin sahipleri, kurulduğu lokasyonlar ve aboneler kolayca yerel düzenleyici kurumlarca takip edilebilecek ve lisanslaması da mevcut VSAT sistemi kurallarına göre yapılabilecektir. Yalnız kurulu bu sistemler ulusal şebekeye dahil olmadığı için akan trafiğin takibi, izlenmesi teknik olarak sadece Starlink İşletmecisi ile varılacak mutabakat esasına göre mümkün olabilecektir. Eğer işletmeci ülke içinde terminalleri izleme, dinleyebilme ve diğer kontrollere ait izin ve erişim sağlamayı kabul etmez ise bu takdirde Starlink terminallerinin ülke içinde kullanılmasına izin verilmeyebilir. Bir diğer bir uygulama da ise eğer ülkede bir Starlink uydu geçit yer istasyonu kurulması işletmeci tarafından gerçekleştirilirse bu noktadan inen trafik ulusal şebekeye dahil olacağı için bu durumda kullanıcı terminallerini izlemek ve takip etmek teknik olarak mümkün olacaktır. Bunların dışında tüm ülke içi kullanımlar kaçak ve yasal olmayan kapsam dahilinde değerlendirilecektir.
İngiltere merkezli OneWeb LEO sisteminin yapısı biraz daha farklıdır Starlink sisteminden. Bu şebekede, aşağıdaki şekilden de görüleceği üzere, uydular hem karasal kullanıcılardan sinyal alıp verme (Ku bandında) özelliğine ve hem de uydunun başka bir anteni ile geçit uydu yer istasyonlarıyla (Ka bandında) haberleşmektedirler. Yani uydular arası optik bağlantı linkleri yoktur ve bu nedenle de her uydu sürekli olarak bir geçit uydu yer istasyonunu görmek zorundadır.
OneWeb LEO şebekesinde kullanılacak terminal çeşitleri aşağıda gösterilmektir, bu terminaller 4 farklı yapıda kullanıcı türlerine göre sabit ve hareketli olabilmektedir.
OneWeb Sisteminin genel mimari yapısı Starlink LEO filosu ile aynı şekilde olup bu sistemin ülke içinde kullanılmasına ilişkin düzenlemeler de Starlink için yapılan açıklamalar ile benzer olacaktır. Yukarıda verilen 4 farklı terminalin en sağdaki olanı hareket eden araçlara, (otomobil, uçak, tren, hafif raylı sistemler, otobüsler, TIR ve ağır vasıta araçları vs.) takılabilmekte ve kullanıcılar ile yolculara yüksek hızda internet hizmeti sağlayabilmektedir. Bu nedenle bu tür terminallerin maliyet ve abonelik ücretlerinin makul olması halinde ülke içinde dikkate değer oranda kullanımları mümkündür. Bu terminallerden çıkan trafiğin doğrudan başka bir ülkedeki geçit istasyonları aracılığıyla karasal şebekeye irtibatlanacak olması nedeniyle kullanıcıların izlenmesi ve takibi de yine LEO işletmecisi ile varılacak anlaşmaya bağlı olacaktır.
Toplam 3.236 LEO uydusundan oluşacak bir filoya sahip ABD’li Amazon Kuiper Sisteminin yapısı da OneWeb ile aynı olacaktır. Aşağıdaki şekilde görüleceği üzere uydular hem kullanıcı terminalleri ile iletişimde olacak ve ayrıca trafiği karasal şebekeye bağlayacak olan geçit uydu yer istasyonlarına da bağlantı sağlayacaklardır.
Bu şebeke de gene küresel kapsam dahilinde, özel kullanıcılara, kurumsal şirketlere, IoT ihtiyaçlarına ve mobil operatörlere backhaul hizmetleri sunulacaktır.
Kuiper uydularının geçit uydu yer istasyonları için kapsama alanı.
Kuiper şebekesindeki kullanıcı terminalleri dairesel ve 30 cm çapında faz dizili bir antene sahip olacak ve 28.5-29.1 /17.7-20.2 GHz Ka bandında çalışacaktır (aşağıdaki şekilde Kuiper sisteminde kullanıcı terminalinin özellikleri verilmektedir).
Kanada’ya ait Telesat Lightsped LEO sisteminin teknik yapısı ABD’li Starlink Sistemine oldukça benzerdir. Kullanıcı abonelerinden alınan sinyaller optik linklerle uydular arası bağlantılarla karasal geçit uydu yer istasyonlarına aktarılarak karasal şebekeye irtibatlandırılmaktadır.
Telesat Lightspeed LEO Sistemi
Toplam 15 Tbps’lik veri hızına sahip Telesat Lightspeed sistemi Ka frekans bandında çalışacaktır. Uyduların yörünge yükseklikleri 1000-1300 km olup sistem 120.000 spot hüzme sayısına sahip olacaktır. Telesat sisteminin Starlink’ten en büyük farkı müşteri ve kullanıcı tarafında oluşmaktadır. Telesat LEO Sistemi tamamen kurumsal ve kamu müşterilerine yönelik hizmetler sunmayı hedeflemiştir. Sistemin ana kullanıcıları; ISP’ler, Mobil Şebeke Operatörleri, gemiler, uçak filoları, gaz ve petrol platformları, silahlı kuvvetler vs olacaktır.
Telesat Lightspeed LEO Sistemi yerel şebeke kullanıcıları
Starlink gibi bireysel kullanıcılara hizmet vermeyecek bu LEO şebekesinin ülke içinde kullanımının denetlenmesi, verilerin izlenmesi ve lisanslaması daha kolay olacaktır. Çünkü bu hizmetlerin ülke içinde sağlanabilmesi için kesinlikle lokal bir işletmeci ya da Lightspeed Firmasının temsilcisi gibi kurumsal bir yapının LEO uydu sistemi işletmeci lisansını alması gerekecektir. Ülke regülasyon düzenleyicisinin sistemin işletmesi için ortaya koyacağı şartların kabul edilmemesi halinde bu sistemin ülke içinde kullanılmasına izin verilmeyebilecektir.
AST Space Mobile Şirketi ise uydu üzerinden bir karasal mobil operatör aracılığı ile doğrudan cep telefonu abonelerine, alçak frekans bandında 700-950 MHz, orta frekans bandında 1.7-2.2 GHz ve yüksek frekans bandın da 3.7-4.2 GHz frekanslarını kullanarak hücresel genişbant hizmetleri sağlayacaktır. Aşağıdaki şekilde AST Space Mobile sisteminin genel yapısı gösterilmektedir.
ABD’de 2017 yılında kurulan bir diğer LEO operatörü olan Lynk (Lynk Global, Inc.) Şirketi de, AST Space Mobile gibi cep telefonu için evrensel bağlantı sağlamaya odaklanmış bir mobil şebeke teknolojisi şirketidir. Ancak Link LEO şebekesi şu anda doğrudan sadece mobil telefon kullanıcısı abonelerine yönelik hizmet sağlamayı düşünmektedir. “Uzayda Baz İstasyonları” hedefi ile Lynk'in patentli ve kanıtlanmış teknolojisi, donanım veya yazılımda herhangi bir değişiklik olmaksızın standart cep telefonlarının alçak dünya yörüngeli uyduları kullanarak dünyanın neredeyse her yerinde bağlantı sağlayacaktır. Lynk Global'in yörüngede halen iki uydusu vardır ve 2026 yılına kadar toplam 5.000 uyduyu uzaya fırlatmayı planlamaktadır. Aşağıda bu şirketin sunmayı planladığı hizmetin genel yapısını gösteren bir resim sunulmaktadır.
LEO uydu sistemleri içinde regülasyon konusunda en kritik, en hassas ve önem arz eden uygulama, doğrudan mobil cep telefonu kullanıcılarına mevcut akıllı telefonlarında herhangi bir donanım ve yazılım ilavesi olmaksızın AST Space Mobile ve Lynk Global gibi şirketlerin sunacağı hizmetler olacaktır. Her ne kadar AST Mobile mobil operatörler aracılığı ile hizmet sunacağını belirtirken, Lynk ise bu konuda tam bir açıklığa sahip değildir. Lynk Şirketi şu aralar daha çok mobil telefon hizmetlerinde sıkıntı çeken ülkelerle görüşmeler yapıyorlar ve bazıları ile anlaşma bile imzalamışlar. Şirketin amacı böyle ülkelerde doğrudan karasal altyapı gerektirmeden mobil telefon hizmeti sağlamak. Bu tip hizmet sağlayacak LEO operatörleri, gerek kendi başlarına ilgili ülke düzenleyici kurumlarından alacakları yetki ile ya da lokal bir mobil operatörü ile iş birliği yapabilirler. Bu kapsamda LEO operatörü aşağıdaki senaryolar içinde farklı yöntemlerle hizmet sunabilir;
Karasal ve uydu şebekeleri arasında dolaşım
Bu durumda, LEO uydu şebekesi operatörü, küresel kapsama bazında veri hizmetleri sunar. Karasal mobil şebekesi işletmecisi, LEO uydu şebeke işletmecisi ve diğer karasal mobil şebeke işletmecileri ile dolaşım anlaşması yapabilir. Kullanıcı terminali, LEO uydu şebekesinden yalnızca karasal mobil şebekeleri tarafından radyo kapsama alanı olmadığında yararlanır.
Uydu üzerinden genel yayın ve çok noktaya yayın
Burada, LEO uydu şebeke operatörü, küresel bölge içinde video yayını veya başka herhangi bir başka hizmet sağlayabilir. Bu durumda yayın hizmetleri sağlayan mevcut karasal mobil operatörler, LEO uydu şebekesinden bu yayınlar için yararlanabilirler.
Uydu şebekesi ile Nesnelerin İnterneti
Bu uygulamada, LEO uydu şebeke operatörü, IoT hizmetlerini bölgesel bazda karasal kablosuz cihazlar vasıtası ile sunabilir.
LEO’nun geçici kullanımı
Burada bir mobil şebeke operatörü değişik amaçlar için (ses, mesajlaşma, ve mail gibi) erişim garantisi sağlamak üzere bir LEO operatörü hizmetlerinden belirli süreler içinde yararlanabilir.
Uydu üzerinden en iyi izleme ve yönlendirme
Mobil şebeke operatörü, müşterisi tarafından talep edilen hizmet kalitesine göre kullanıcı cihazlarının bağlantısını optimize etmek için mevcut karasal ve uydu şebeke bileşenlerini birleştirebilecektir. Böylece bir mobil şebekesinde kullanıcı hem karasal ve hem de uydu şebekesine bağlanma imkanına sahip olabilecektir. Bu da kullanıcıya teknik olarak istediğinde küresel mobil hizmetlere erişim imkanı sağlayabilecektir.
Uydu sınırötesi servis sürekliliği
İlgili devletlerin mevzuatlarında belirlenecek ön koşullara göre, yerleşik ve lisanslı bir mobil operatöre ihtiyaç duyulmadan herhangi bir mobil kullanıcının trafiği ülke içinde veya dışında lisanslı başka bir şebeke içerisinde kullanıcı lokasyonunda sonlandırılabilecektir. Bu ise mevcut sanal mobil operatörlüğü dışında yeni bir mobil işletmeci türü ve mobil hizmet lisansı tanımını gerektirecektir.
Yukarıda verilen değişik LEO sistemlerinin yapısı, kullanıcı portföyleri ve diğer teknik özellikleri dahilindeki genel regülasyon bilgileri yanı sıra aşağıda sıralamaya çalıştığım hususlarında bu konu için dikkate alınmasında yarar vardır.
Ancak her halükarda LEO operatörleri, doğrudan son kullanıcılarla ilgilenen ulusal hizmet ortakları oluşturmalıdırlar. Ulusal hizmet sağlayıcı, ulusal uydu iniş haklarını ve düzenleyici lisansları alır, eğer şebeke geçidi yer istasyonları kurulması gerekir ise bunu kurar ve işletir, son kullanıcılara reklam yapar ve sözleşmeleri imzalar, kullanıcı terminalleri sağlar, terminalleri kurar, müşteri hizmetleri telefon desteği verir ve hizmet için faturalar ve tahsilat yapar.
Küresel düzeyde, uzayda radyo frekanslarının kullanımı ITU tarafından koordine edilmektedir. Ancak ülkeler, hava sahaları da dahil olmak üzere kendi topraklarında radyo frekanslarının kullanımını düzenleme hakkını saklı tutar. Güvenlik hususlarının yanı sıra mevcut kullanım biçimlerini kesintilere karşı koruma çabalarını da gündeme getirebilirler.
Ticari uydu operatörlerinin faaliyetleri ayrıca Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından düzenlenmektedir. Hizmet Ticareti Genel Anlaşmasının (GATS) düzenleyici çerçevesi telekomünikasyon hizmetleri için de geçerlidir. Ayrıca, GATS, özellikle bu hizmetlerle ilgili bir ek içermektedir. Bugün itibariyle, 108 DTÖ üye devleti, “telekom hizmetlerinin sınır ötesi iletimini” içeren bu hizmetlerde ticaretle ilgili taahhütlerde bulunmuştur.
DTÖ'nün telekomünikasyon hizmetlerinin geniş tanımı aynı zamanda uydu iletişimleri için de geçerlidir ve dolayısıyla – en azından prensipte – ayrıca planlanan bu yeni LEO uydu filoları için de geçerlidir. Bu, ilgili taahhütlerde bulunan tüm devletlerin, bu sistemleri işleten şirketlere telekomünikasyon pazarlarına erişim izni vermek zorunda kalacağı anlamına gelir.
Planlanan yeni LEO uyduları mevcut GATS düzenlemeleri altında sınıflandırılabilirken, bir alternatif, bu filolar aracılığıyla sağlanan hizmetleri özel olarak düzenlemek için GATS çerçevesi içinde yeni anlaşmalar müzakere etmek olabilir. Örneğin, devletler uydu iletişim sağlayıcılarının hizmetlerini ayrımcı olmayan bir şekilde sağlamalarını gerektiren kurallar üzerinde anlaşabilirler. Bunun geniş bir yorumu, “şebeke tarafsızlığı” ilkesini, yani içerik ne olursa olsun ve gönderici/alıcı kim olursa olsun, şebeke operatörlerinin tüm verilere eşit davranması gerektiği fikrini uygulamak olacaktır.
Diğer yanda DTÖ çerçevesinde devletler hizmetleri ulusal olarak da düzenleyebilirler. Ancak GATS anlaşmasının mantığı içinde önemli olan, aynı düzenlemelerin hem yerli hem de yabancı şirketler için geçerli olmasıdır. Avrupa içinde, bu düzenlemelerin çoğunu belirleyen AB'dir. Veri koruma veya şebeke tarafsızlığı gibi telekomünikasyon hizmetleri sağlayıcıları için mevcut kurallar, planlanan LEO uyduları için de geçerli olacaktır.
Ayrıca ülke içinde aynı alanda iki veya daha fazla şirket LEO uydu hizmeti sağladığında kullanıcı terminallerinin bir arada bulunmasından da problemler oluşabilecektir.
Farklı sistemlerin kullanıcı uç-birimlerinin aynı alanda ve bantta nasıl bir arada bulunabileceği konusunda bir anlaşmanın olmaması, daha önce konuşlandırılmış sistemlerin sonrakileri engellemesinin bir sonucu olarak rekabeti kısıtlayabilir. Bir operatör kullanıcı terminallerini dağıtmaya başladığında, aynı bandı kullanarak hizmetleri başlatmak isteyen diğer operatörler, mevcut kullanıcı terminallerinden zararlı enterferansla karşılaşabilirler. En kötü durumda bu, genişbant hizmetlerinin kalitesinin pazara girmek için yeterince güvenilir olmayacağı anlamına gelebilir. Bununla birlikte, müdahalenin karşılıklı olması muhtemel olduğu için, yerleşik oyuncunun hizmetinin bozulma ihtimali nedeniyle işbirliği yapma zorunluluğu olabilir.
Ancak LEO uyduları için yeni kurallar konulmasındaki amaç rekabeti teşvik ederken müdahaleyi de en aza indirmek olmalıdır. Bu nedenle "LEO lisans sahiplerinin, ülke içinde birbirlerine zararlı radyo parazitine neden olmadan birlikte var olabilmeleri ve çalışabilmeleri için işbirliği yapmalarını gerektiren bir açık lisans koşulu da" önerilmelidir. Bu bağlamda yeni LEO lisansları yayınlandığında bunların yalnızca tüm sistemlerin (mevcut ve yeni) bir arada bulunabilmesi ve son kullanıcılara hizmet sunabilmesi durumunda verilmesi koşulunu içermesinde yarar bulunmaktadır.
Özellikle, kalabalık ve yoğun bir pazarda, lisans sahibi sistem ve gelecekteki sistemlerin (başvuranların) teknik olarak bir arada var olma olasılığı sınırlıysa, bu, pazara gelecekte giriş için bir engel oluşturabilir. Sonuç olarak, başvuru sahiplerinin bir şebeke lisansı başvurusunda bulunurken sağlamaları gereken önemli bir bilgi parçasının, sistemlerinin ve gelecekteki sistemlerin bir arada var olabilmesi için teknik yetenekleri hakkında güvenilir kanıt sunmaları son derece önemlidir. Bu, sistemlerinin esnekliğine ve/veya yeni lisans sahiplerinin bunları korumak için kolaylıkla atabilecekleri makul adımlara ilişkin kanıtları içerecektir. Bu bilgiler ayrıca, mevcut lisans sahipleri tarafından üstlenilen azaltımların makullüğünü anlamak için yeni uygulamaların ve mevcut hizmetlerin bir arada bulunmasının makul olup olmadığını değerlendirirken de kullanılacaktır.
Buna göre verilecek lisanslarda;
-Lisans sahibinin, her bir uydu sisteminin (uydular, yer istasyonları ve kullanıcı terminallerinden oluşan) ülke içinde birbirine zararlı radyo karışımına neden olmadan birlikte var olabilmesi ve çalışabilmesi, böylece şebeke hizmetlerinin son kullanıcılara sağlanabilmesi için tüm LEO Lisans Sahipleri ile işbirliği yapması zorunlu olmalıdır.
-Ülke içinde belirli konumlarda kullanıcılara hizmet sağlanmasını etkileyen LEO sistemleri arasında müdahale olması durumunda operatörlerin derhal harekete geçmesi talep edilmelidir.
-LEO lisansı ile izin verilen radyo frekansları, düzenleyici kurum tarafından verilen lisanslar kapsamında yetkilendirilen diğer LEO uydu sistemleri ile ortak olarak kullanılmalıdır.
Şüphesiz Alçak Yörünge Uydu Sistemlerinin kullanılması ve bunların hizmet sağlamaları çok yeni olan bir konu değildir, ancak büyük sayıda filoların yörüngede bulunmaları, bunların uzayda birbirleri ile optik iletişim sağlamaları ve küresel çapta genişbant internet hizmetleri sunmalarına ilişkin teknolojik gelişmeler ve uygulamalar kısa bir zaman aralığında hızla gelişmiştir. Gerek uydularda ve uydu kullanıcı terminellerindeki yeni teknolojilerin devreye girmesi ve gerekse de uydu fırlatma misyonlarının özellikle ABD’de belirli firma ve kuruluşların tekeli dışına çıkması bu hızlanmayı daha da artırmıştır. Hatta AST Space Mobile gibi şirketlerin doğrudan GSM akıllı telefonlara bile uzaydan hizmet sağlayacak olması konuyu başka bir boyuta taşımaktadır.
Bu çok çabuk oluşan ve gelişen yeni haberleşme alanında gelişmiş ülkelerin bile regülasyonların düzenlenmesinde zorlandıkları anlaşılmaktadır. Ancak bu ileri teknolojileri geliştiren ülkeler (ABD, İngiltere, Kanada, Fransa gibi) LEO uydu sistemleri ile en kısa süre içinden internet hizmetlerinde küresel kaplama önceliğini ve kontrolünü alma konusunda çok ciddi bir rekabet içine girmişlerdir. Bu nedenle de bu ülkeler belki de LEO düzenlemeleri için çok fazlı katı kurallara bağlı olmayacaklar ve hizmetlerinin hızla yayılması ve kendi pazarlarının daha çabuk oluşturulması için diğer ülkelere baskı bile yapabileceklerdir.
Genel olarak LEO operatörlerinin ana planı, yeni pazarlar açmak ve hizmet kalitesini şu anda mevcut olanın üzerine çıkararak mevcut pazarlarda rekabet etmek gibi görünüyor. Uydular yörüngede ve çalışır durumda olduğunda, hizmet sağlayıcılar bu şebekelerin üzerine kolayca ve hızlı bir şekilde yeni hizmetler ekleyebilir. Yüksek veri hızlı ticaret, gelişmiş lojistik ve filo yönetimi, uzaktan bakım ve daha fazlası gibi hizmetlerin tümü potansiyel fırsat alanlarıdır.
Bazı LEO hizmet sağlayıcıları, kablo veya fiber tabanlı geniş bant internet sağlayan geleneksel telekom oyuncularına karşı rekabet ederek doğrudan tüketici pazarını hedefliyor. Diğerleri, işletmelere özel geniş bant bağlantısı satmak istiyor. Oldukça tipik bir kullanım durumu da yukarıda belirtmiş olduğum gibi mobil operatörler de dahil olmak üzere diğer iletişim şirketleri için altyapı veya mobil ana taşıyıcı sağlamaktır.
Birçok uydu geniş bant şirketi, geniş bant interneti kırsal alanlara ve hizmetin zayıf olduğu veya hiç olmadığı diğer yerlere getirme yeteneklerini pazarlıyorlar. Bu tür kırsal alan bağlantı imkanları, dünyanın daha fazla bölümünün toplumların eğitim ve ekonomik kazanımlarına katılmasını sağlayabilir.
Küresel anlamda on milyarlarca $’lık ArGe ve yatırım harcamaları ve uzun dönemde yüz milyarlarca hatta trilyon $’lık bir pazar düşünüldüğünde ki tüm bu sistemlerin belirli bir süre sonra 5 ve 6G mobil şebekelere entegre edilecek olmaları bu alanın ne kadar çok önemli olduğunun açık bir göstergesidir.
“Alçak Yörünge Uydularından” genişbant internet hizmetleri ve buna ilişkin yasal düzenlemeler şüphesiz ki çok yeni konulardır. Hele LEO uydularından doğrudan karasal mobil abonelerine ve belirli kapalı alanlar hariç bina içinde bile hizmet sağlanacak olması konunun yeniliğinin yanı sıra bu düzenlemeyi daha da önemli kılmaktadır. Henüz kısmi olarak bazı operatörlerin hizmet sunmalarına ve geniş anlamda ticari uygulamalar ve küresel bazda kullanım örneklerinin olmamasına rağmen bu hususta düzenleme çalışmalarına bir an önce başlanılmasında büyük faydalar bulunmaktadır.
Ancak ben kişisel olarak kesinlikle LEO ile ilgili yeni düzenlemeler öncesi farklı yapıdaki sistemlerin şebeke bazında nasıl çalıştıklarını teknik olarak inceleyerek değerlendirmek ve buna göre operatörlerin geniş ölçekte hangi tür hizmetleri sunacaklarını da detaylı olarak belirlemek gerekliliğine inanmaktayım. Bu çalışma sonrası, ortaya çıkacak sonuca göre ülkemizde mevcut ve yürürlükte olan uydu haberleşme hizmetlerine ilişkin lisans ve düzenlemelerin gözden geçirilerek yeniden oluşturulmasının da yararlı olacağını düşünmekteyim.