NFT VE SANAL VARLIK SERVİS SAĞLAYICILARI

Son günlerde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gündemde olan sanal varlık kavramıyla, dijital olarak ticareti yapılabilen, alınıp satılabilen, başkalarına transfer edilebilen, gerçek veya sanal varlık ticaretinde ödeme için veya teminat olarak kullanılabilen ve yatırım amaçlı olarak da elde tutulabilen dijital değerler anlatılmaktadır. Finans sistemindeki tüm gerçek değerlerin, paraların, değerli madenlerin, değerli kağıtların ve diğer finansal değerlerin dijital gösterimi sanal varlık kavramına girmez.

Sanal varlıkların en çok bilinenleri normal olarak kripto paralar ve NFT olarak adlandırılan “non-fungible token” yani Türkçeye kelime kelime olmasa da “değiştirilmesi mümkün olmayan dijital varlık” olarak çevirebileceğimiz değerlerdir. Kripto paraları bir kenara koyalım, o konuda çok yazılıp çiziliyor. NFT’ler ise 2014 yılından beri konuşuluyor ama özellikle 2021 yılında kripto paraların hızlı yükselmesi ile birlikte bir yatırım aracı olarak popülaritesini artırmaya başladı. Her bir NFT tek ve eşsiz olarak tescil ediliyor, bir blokzincire kaydediliyor ve hiçbir şekilde değiştirilemiyor, parçalanamıyor. NFT sahipliliği ise yine blokzincir üstünden değiştirilebiliyor. NFT’ler sadece kripto paralar ile alınıp satılıyor. Bugüne kadar satılan en yüksek fiyatlı NFT, “İlk 5000 Gün” isimli Mike Winklemann tarafından hazırlanan bir kolaj, 2021 yılında tam 63,9 milyon dolara satıldı. Mike Winklemann bu konuda çok iyi, başka bir yarı gerçek yarı sanal eseri “Human One” da 28,9 milyon dolara satıldı. Şu günlerde ortaya çıkan önemli bir sorun da bazı insanların kendilerinin olmayan varlıkları kendilerininmiş gibi blokzincire kaydetirmeleri. Kurallar olmayınca tabii boşluklar da bir şekilde dolduruluyor.

Sanal varlık servis sağlayıcıları (SVSS) da (Virtual Asset Service Providers) sanal varlıkların birbirleri arasında veya gerçek varlıklar arasındaki ticaretini gerçekleştiren, sanal varlık transferlerini yapan, sanal varlıkların saklanması, korunması ve yönetilmesi hizmetlerini gerçekleştiren, gerektiğinde sanal değerlerin alım satımında provizyon hizmeti de sağlayan tekno finansal kuruluşlardır. Sanal varlık kavramı sadece ülkemiz için değil bilişim teknolojileri olarak çok daha ilerde olan dünyanın birçok ülkesi için bile yeni sayılabilecek bir kavram. Kripto sektörü hukuksal olarak, müktesebat olarak, regülasyonlar olarak altyapıdan yoksun gelişmekte olan bir alandır. Bu yüzden de “atı alan Üsküdar’a geçer” veya “erken kalkan yol” alır misali bu gri alanlarda iştigal eden firmalar bir anlamda kuralsız bir ortamda kendi çalışma prensiplerini kendileri oluşturarak fiili durum yaratıyor. Ülkemizde henüz kripto borsa hizmetlerinin bile altyapısı ve regülasyonları olmadan birçok kripto borsa şirketi yıllardır hizmet veriyor, hatta bazıları insanlara verdikleri hizmeti yeterli bulup artık sadece yurtdışında hizmet verme kararı aldılar. Devlet bu kararları beğenmese de yapacak pek fazla bir şeyi kalmıyor ve olan abartılı olarak yaratılan beklentilere inananlara oluyor. Bu tür olaylar sadece bizde değil regülasyonları zayıf olan her yerde oluyor, geçen sene Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 4 kripto borsa şirketi 4 milyar dolarlık kripto para ile ortadan kayboldu.

Dünyada sanal varlık servis sağlayıcılarının sayısı da artmaya devam ediyor. Kripto para şirketlerinin bazıları sistemlerine gerekli yazılımları ekleyerek ve düzenlemeleri yaparak SVSS özelliği de kazanabiliyorlar. Şu anda dünyada 260 tane aktif kripto para borsa şirketi var, 240 tane de start up modunda kurulmakta olan borsa var, fakat bunlardan sadece 20 tanesi SVSS özellikleri taşıyor. Ama unutmamak gerekir ki bütün kripto para borsa şirketleri potansiyel olarak birer SVSS şirketi olabilir. Çin ise tüm kripto para ve sanal varlık işlemlerini yasaklamış durumda. Geçenlerde Bit2me adlı kripto para şirketi İspanya’da ilk olarak SVSS lisansı aldı. İspanya’da da özellikle SVSS için bir regülasyon yok ama lisans “Prevention of Money Laundering and Financing of Terrorism Law” a uygun olarak verilmiş. Yani para aklama ve terorizme finans sağlamayı önleme kanununa uygunluğu yeterli görülmüş, bizdeki MASAK benzeri bir kurum tarafından denetlenecek. Bu tabii işin devlet tarafından bakılan yanı, mutlaka olmalı ama bunun bir de kullanıcı tarafı var, orası pek net değil gibi görünüyor.

Sadece SVSS’leri değil trilyonlarca dolar büyüklüğündeki kripto para dünyasının regüle edilmesi, hem kara paranın aklanmasının önüne geçilmesi hem de yatırımcıların korunması amacı ile birçok ülke tarafından önceliklendirilmiş durumda. Temel olarak çıkış noktaları, uluslararası bir kuruluş olan The Financial Action Task Force (FATF) tarafından belirlenen standartlar oluyor. Bu kuruluş şimdiye kadar para aklama (AML) ve müşteri tanıma (KYC) konularında tavsiye niteliğinde birçok standart yayınladı. 2020 yılında da özellikle SVSS konusunda çalışacak ortak bir çalışma grubu kuruldu. Bu grup SVSS’lerin kendi içlerinde çalışma standartlarını belirlerken SVSS’ler arasında ve SVSS’ler ile ülkelerin finansal otoriteleri yani genellikle merkez bankaları arasındaki işlemlerin ve bilgi transferlerinin nasıl olacağını belirliyor. Avrupa Birliği de bu çalışmalara doğrudan katılıyor. Bu gruplardaki çalışmalar henüz sonuçlanmadı ama bir madde birçok finansal kuruluşu zorlayacak gibi görünüyor, şöyle ki: Bir bankanın veya kurumun bilançosunda ne kadar kripto para görülüyorsa bunun karşılığı olarak gerçek paranın da bilançoda yer alması istenecek. Bu şart dijital banka kurmak isteyenlerin uykularını kaçıracaktır. Daha önce dijital bankalar ile ilgili bir yazı yazmıştım ama böyle bir şarttan bahsetmemiştim. İlgilenenler Dijital banka eleştirisi ile ilgili yazımı bu linkte bulabilirler: https://www.ictmedia.com.tr/Author/Index/31/serif-beykoz/610

Şu anda sadece bir öneri ama kabul edilirse oldukça önemli bir konu bu.

Birçok konuda devlet sektörel gelişmelerin çok gerisinde kalıyor, bırakın gerisinde kalmayı reaksiyon göstermek için bile gelişmeleri anlamakta zorluk çekiyor. Özellikle bilgi ve iletişim konularında ve bu teknolojilerin diğer tüm sektörlerin gelişimine büyük ivme kazandırdığı sektörlerde devletin ne yazık ki çok aciz ve yetersiz kaldığı görülüyor ve daha da kötüsü bunun farkında değiller. Sektör çarkları devlet çarklarından çok daha hızlı dönüyor, düzenlemeler konusunda gerekenin zamanında yapılması şarttır, gecikmemek gerekir. Bu konuda acilen STK’lardan ve sektör birliklerinden yardım almanızı öneriyorum