BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN EĞİTİM SİSTEMİNE ETKİLERİ

Bilişim teknolojilerinin bütün sektörlerin gelişmesi için en önemli itici güç olduğu konusu artık tartışılmıyor. Bilişimsiz bir teknolojik ve hatta sosyal gelişme günümüz dünyasında düşünülemez. Eğitim, sağlık ve güvenlik yanında tüm dünya ülkelerinin çözmesi gereken en temel meselelerden birisidir. Tabiidir ki bilişim teknolojilerini eğitim sistemlerinde en verimli, faydalı şekilde kullanabilen yönetimler ülke insanlarına en değerli yatırımı ve dolayısı ile de ülke kalkınmasına en faydalı işi yapmış olurlar. Burada öncelikle bu işi yapmak için bir sağlam niyet olmalıdır, daha sonra da bu niyeti hayata geçirecek planlama, yatırım, insan kaynağı, uygulama ve denetleme adımları gelir, her işde olduğu gibi. Bazen iyi niyet olsa bile projelerin başarısız olmalarının en önemli nedeni niyeti hayata geçirecek faktörlerden en az birinin yeterli olmamasıdır, mesela dünyanın hiçbir ülkesinde benzeri görülmemiş bir uygulama olabilecekken tamamen başarısız olan FATİH projesi gibi.

Eğitim meselesenin en önemli unsuru öğrenme kısmıdır. Öğrenme üstüne çok değişik çalışmalar yapılmış, birçok teori üretilmiştir. Bunların bazıları uygulamada başarılı olmuş bazıları olmamıştır. Bilişim teknolojilerinin sürekli gelişmesi ile öğrenme süreçlerinde bu teknolojilerin kullanılması konusu da yeniden değerlendirilmektedir. Yapılan birçok araştırmanın ortak sonucu oldukça etkileyicidir: Okullardaki çocuklar duyduklarının sadece %20 sini öğrenebiliyorlar. Bunun yanında eğer hem duyar hem de görürlerse bu oran %40 a çıkıyor. Fakat hem duyar hem görür hem de yaparlarsa bu oran %75 lere çıkıyor. Bütün başarılı eğitim sistemleri bu olgu etrafında şekilleniyorler. Bu noktada da bilişim teknolojileri devreye giriyor, ve “duy-gör-yap” üçlemesinin hayata doğru şekilde geçirilmesine yardımcı oluyor. Bu yapının gerçekleşmesinde gerekli doğru bilişim teknolojileri yanında tabii ki pedagoji bilgi ve deneyimi, içerik, yetkin öğretim kadrosu ve finansman desteği de başarıya giden yolda yapı taşları. Bu tür yaklaşımın soyut düşünme özelliklerini bir miktar törpüleyeceği düşünülebilir ama burada kar zarar hesabını iyi yapmak gerekir, yani bu tür yaklaşımın yaratacağı pratik fayda çok yüksek olacaktır.

Esas olarak eğitim sürecinin bileşenlerini bir bilgiyi öğreten öğretmen, bu bilgiyi alıp özümseyen öğrenci ve öğretilen içerik olarak müfredat olarak tanımlayabiliriz. Bu süreç önceden tanımlı bir zaman çizelgesi içinde gerçekleştirilir. Bilişim teknolojileri ile bu bileşenlerin, zamandan ve mekandan bagımsız en verimli şekilde bir araya getirilmeleri sağlanabilir. Derslerin verildiği zaman ile alındığı zaman farklı olabilir, bu değişim 24 saatlik zaman dilimlerinin herbirinde gerçekleşebilir, zaman bağımlılığı, zorunluluğu olmayacak şekilde bunu gerçekleştirmeye yardımcı olacak çok değişik teknolojiler mevcuttur. Mekan bağımlılığı da artık bağlayıcı bir şart olmaktan çıkmıştır, dünyanın her yerinden verilen dersler yine dünyanın her yerinden hem gerçek zamanda veya istenildiğinde takip edilebilir. Internet sayesinde bilgiye erişimin çok kolaylaşması ile bilgi kaynaklarının sınırlı ve modası geçmiş olan ülkelerin bu dezavantajının önüne de önemli ölçüde geçilmiş oluyor. İçerik hazırlamak için de artık zaman ve mekan sınırlaması kalmıyor, her yerden ve her çeşit içerik çoklu medyanın tüm olanaklarını kullanarak en anlaşılır şekilde hazırlanıp öğrenmek isteyenlere sunuluyor. Böylece öğrenenler neyi neden öğrendiklerinin farkında olup analiz ve sentez yapabilme yeteneklerini geliştirip, ezbercilikten kurtulup daha yaratıcı, araştıran ve sorgulayan bir düşünce yapısı geliştirebilme olanağı bulabilirler. Burada yine merkezde doğal olarak insan bulunuyor, insanların düşünce yapılarının değişmesi çok kolay olmuyor, dünyanın tüm teknolojileri önüne serilse bile bu değişim kısa vadede mümkün olmayabilir, bunun gerçekleşmesi için bir kaç nesil geçmesi gerekebilir. Bu yüzden çok sabırlı olmak, ısrar etmek ve ümidi hiçbir zaman kaybetmemek gerekir.

İnsanların eğitim işini çözdükten sonra bir de makinelerin öğrenme meselesi var, bu konuya da başka bir yazıda değinelim.