TELEKOM ANILARI XII- ŞANS OYUNLARI İHALELERİ

Sayısal santrallerin daha doğrusu ses haberleşmesinin popülaritesi 7-8 yılda bitmişti. Oysa 1984 yılında rahmetlik Özal’ın açılışını yaptığı ilk sayısal santralde telefon hattını babasından miras olarak devir alan ve hattı bağlanan vatandaşın mutluluğu görülmeye değerdi.

Data grubunda başladığımın ikinci yılında beni İngiltere’ye DPN (Data Packet Network) kursuna gönderdiler. 2 haftalık yoğun kursta bizimle beraber kursu almaya gelen değişik ülkelerden mühendislerle tanışma, o ülkelerdeki durumu öğrenme imkânımız da oluyordu. Çok samimi olduğum bir İspanyol arkadaşla doğal olarak futbol da konuşuyorduk. Bana “Aslında ben çok fanatik Real Madrid taraftarı değilim ama Madrid’te anormal fanatikler var” diye bana anlatırken ben de ona “Eğer Bernabeu Stadında Barcelona Real Madrid’e bir gol atsa ve sana da bir kol işareti yapsa ne yaparsın?” diye sordum. O pek de fanatik olmayan Madridli arkadaşım “tartışmasız öldürürüm onu” dedi. Ki ne kadar fanatik olmadığını da bu vesileyle ölçmüş oldum!

Kurs dönüşü Ankara Rüzgârlı Sokak’ta bulunan bazı medya grupları için X.25 bağlantıları sağlandı. İstanbul-Ankara arası ilk kurulan bağlantı Hürriyet Gazetesi’nin oldu. 14K’lık hızla bağlantı kurulduktan sonra Ankara bölge sorumlusu mutluluktan uçuyordu. Bize “Bu hızla bizim gazetenin tirajı 3-üçe dörde katlar” demişti.

Bu arada birçok bankaların ağlarının bağlantısı kurulurken V-serisi modem tedarikini farklı firmalar ile anlaşmalar yaparak sisteme entegre ediyorduk. Yıldız Üniversitesi’nden bir girişimci öğretim görevlisi de bu modemleri Ümraniye Dudullu’daki küçük fabrikasında üretmeye başlamış ve bize test amaçlı getirmişti. Biz de hem yerli ürünü desteklemek hem de bizimle sıcak ilişki kuran hocayı kırmamak adına kurumlara bu modemi de önermeye başladık.

1995 yılına gelindiğinde Milli Piyango İdaresi “Sayısal Loto” ihalesi yapmaya karar verdi. İhale hazırlıkları tamamlanana kadar yıl bir artmış sene 1996 olmuştu. İhale yapıldı. Biz avantajlı olduğumuz için bu büyük çaplı ihalenin altyapısını hemen kurma hazırlığına başladık. Bu arada hükümet değişmiş ve Milli Piyango İdaresi’nin bağlı olduğu Maliye Bakanlığı’na Abdullatif Şener getirilmişti.

İhalenin data altyapısını biz alırken bayilerde yer alacak olan sayısal loto kart basma cihazlarını bir Polonyalı firma aldı. Ancak işe bir türlü başlanılamadı. Biz Türk Telekom’a soruyoruz, onlar Milli Piyango İdaresi’ne… Ama net bir cevap alınamıyordu. Benim RP yönetim kadrolarında üst düzey birkaç tanıdık vardı. Türk Telekom’dan bir arkadaşımla onlarla görüşme fırsatım oldu. Bu yöneticilerin aktardığına göre Abdullatif Bey“Ben Maliye Bakanlığı’nda olduğum müddetçe bu sayısal loto ve benzeri şans oyunlarının ihalesine imza atmam” demiş. Ve bizim iş askıda kaldı.

Bu kez hem Türk Telekom hem bizim taraftan Doğruyol Partisi yetkililerine ulaşıldı. Sanırım Tansu Hanım, Erbakan Hoca’yla da konuyu görüşmüş. Neyse ki sonunda bir çözüm bulundu. Milli Piyango Devlet Bakanı Nafiz Kurt’a bağlandı ve biz de kurulumlara başladık. Kısa sürede yurt genelinde kurumlarını bitirdik.

Bu kez TJK de benzer bir taleple gelmişti. Ön görüşme yapmak için Veli Efendideki tesislerini ben ziyaret ettim. Bilgi işlem müdürü ile epey uzun süre konuyu tartıştıktan sonra ondan Veli Efendi Hipodromunu da göstermesini rica ettim. Hipodrom da Bilgi İşlem Müdürü beni merkezi bir yere oturttuktan sonra bazı ilginç olayları da anlatmaya başladı. Bana “Bu şimdi oturduğun yerde kim oturur biliyor musun*” diye sordu. Ben de omuzlarımı silkerek bilmediğimi ifade ettim. Müdür “Burası Sergen’in yeridir” dedi.

Bu sistemleri de kurduktan sonra Nortel’in yurt dışında aldığı ama Nortel elemanlarının gitmek istemediği ülkelerde “DPN” kurulum projeleri başladı. Sırasıyla Pakistan-Özbekistan- Bosna- Makedonya-Azerbaycan-Kazakistan-Mairitus kurulumları bizi bekliyordu. Ancak bu ülkelere gitmek istemeyen Nortel’in Kanada, İngiltere ve Avustralya’daki mühendisleri her nedense Mairitus’taki projeyi hemen kabullenmişler ve 2 hafta da bitecek projeyi kesintisiz 2 ay sürede tamamlamışlar.

İstanbul’daki ekibimiz de bu geriye kalan ülkelerin projelerine –Makedonya hariç- pek sıcak bakmayınca NETAŞ beni yurt dışı projeleri sorumlusu yaptı. Ve artık yurt dışındaki projeleri gerçekleştirmek için bir ayağım sürekli dışarıda olacaktı.