ANADOLU TEKNOKENTLERİNİN VE AR-GE PROJELERİNİN KARA TALİHİ…

Ar-Ge: Araştırma ve deneysel geliştirme (Ar-Ge), insan, kültür ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik temelde yürütülen yaratıcı çalışmalardır.

Ar-Ge, Araştırma ve Geliştirmenin kısaltılmış halidir. Ar-Ge'nin amacı bilimsel ve teknik bilgi birikimini artırarak bu bilgilerin yeni uygulamalarda kullanımını ile yeni projeler üretebilmektir. Temel araştırma, uygulamalı araştırma ve deneysel gelişim olarak üç farklı çalışma yapılmaktadır.

Yenilik: Bir mal veya hizmetin işlevini, öngörülen kullanımını ya da teknik özelliklerini değiştirmeyen tasarım değişiklikleri veya teslimat yönteminin gerçekleştirilmesidir. Bu yenilik, teknikler, teçhizat ve/veya yazılımlarda önemli değişiklikleri içermektedir. Önemli değişiklikleri kapsayan yeni bir pazarlama yöntemidir.

Yenilik faaliyetlerinin sonucunun ne olacağı önceden bilinmemektedir, örneğin, Ar-Ge’nin pazarlanabilir bir ürünün başarıyla ortaya çıkmasını sağlayacağı veya yeni bir üretim sürecinin, pazarlama veya organizasyonel yöntemin uygulanması için ne kadar zaman ve kaynak gerekeceği ve bunların ne derece başarılı olacağı önceden bilinemez. (ISBN 975-403-362-5 - © OECD/AVRUPA BİRLİĞİ⁄ 2005-101-a)

Yenilikçi faaliyetler: Firma, yeniliğin bir parçası olabilen birçok Ar-Ge dışı faaliyetler de gerçekleştirebilir. Bu faaliyetler, yeniliklerin geliştirilmesini mümkün kılan kapasiteleri veya diğer firmalar ya da kurumlar tarafından geliştirilen yenilikleri başlarıyla benimseme yeteneğini güçlendirebilir:

Firma; ürünler, süreçler, pazarlama yöntemleri veya organizasyonel değişiklikler için:

a) kullanıcılarla ilişkiler ve kendi pazarlama tarafı yoluyla;

b) kendi yaptığı veya diğer taraflarca yapılan temel veya stratejik araştırmalardan kaynaklanan ticarileştirme fırsatlarının teşhisi yoluyla;

c) kendi tasarım ve geliştirme kapasiteleri yoluyla;

d) rakipleri izlemek yoluyla ve

e) danışmanlardan yararlanmak yoluyla yeni kavramlar belirleyebilir.

f) firma, patentli icatlara ücret veya telif ücreti ödeyerek teknik bilgi alabilir (genellikle, icadın kendi gereksinimlerine göre uyarlanması ve düzenlenmesi amacıyla araştırma ve geliştirme çalışması gerekir)

veya mühendislik, tasarım ya da diğer danışmanlık hizmetleri yoluyla uzmanlık ve beceri alabilir.

g) firma, diğerlerinin yenilikçi çalışmalarını içinde barındıran teçhizat, yazılım veya ara girdilere yatırım yapabilir.

h) firma, yönetim sistemlerini ve genel ticari faaliyetlerini reorganize edebilir.

ı) firma, mal ve hizmetlerini satmanın ve pazarlamanın yeni yöntemlerini geliştirebilir. (ISBN 975-403-362-5 - © OECD/AVRUPA BİRLİĞİ⁄ 2005-103)

Bu kadar bilgiyi paylaşma sebebim şu:

TÜBİTAK TEYDEB proje başvuru sürecinde firmalardan bazı dokümanların doldurulması istenir. İstenilen bilgiler arasında, Projenin Yenilikçi Yönü diye bir alan bulunur. OECD Kılavuzu bu konuda “Yenilik faaliyetlerinin sonucunun ne olacağı önceden bilinmemektedir” derken, hakem değerlendirmelerinde en önemli kıstasların başında bu yenilik kavramı gelmektedir. Ve maalesef birçok proje bu nedenle ret edilmektedir. Uluslararası kıstaslar bu kadar tanım yapıp, OSLO ve Frascati kılavuzları da bu konuları ısrarla anlatmasına rağmen, uygulamada hakemlerin bu konuda bir hassasiyet gösterdiği söylenemez.

Peki bunun sonucunda yaşanan gelişmeler neler, hemen oraya geleceğim. Yenilikçi yönü ile birlikte, uygulayacağınız yöntem, ortaya çıkarmayı hedeflediğiniz prototip ve sonrasında, satış hedefleri. Hem yurtiçi hem de yurt dışı.

Birbiri arkasına tetiklenen bir sistem. Yeniliğe takıldığınız anda diğer kısımlara takılmamanız mümkün değil. Halbuki yine uygulamada, tersine mühendislik diye bir kavram var. Ve ülkemizde tersine mühendislik kritik altyapılarda desteklenen bir proje türü.

Bir tarafta tersine mühendisliği destekleyeceksiniz, diğer tarafta projelerde Yenilikçi yönünü talep edeceksiniz.

Bu konuda en önemli hususlardan birisi de şu: Proje değerlendirme için atanan akademisyenlerin, atama kriterlerinde sanayi ile iş birliği yapma şartı var mı? Yok ise fena. Çünkü akademisyen ticareti, ürünü, satışı bilmiyor ise sorgulayamaz da değil mi?

Bu konuda sürecin tekrar ve ivedi bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini sanırım sadece ben düşünmüyorum.

Bir diğer konu GİRİŞİMCİLİK!

Ülkemizde girişimci adayları proje başvurularını Uygulayıcı kuruluşlar üzerinden gerçekleştirebiliyorlar. Uygulayıcı kuruluş sayısı yanlış hatırlamıyorsam en son 21 idi.

TÜBİTAK, Temmuz Ayı içerisinde 1512 Girişimcilik Destek Programı - BiGG - 1.Aşama Uygulayıcı Kuruluş Çağrısı açtı. Çağrıya Teknokentler, Teknoloji Transfer Ofisleri ve Vakıflar başvuru yapabiliyor.

Çağrı açıldı açılmasına da uygulama yönetmeliği destek alanına şöyle bir ifade eklendi. “Personel gideri, hizmet alımları, seyahat giderleri ve genel giderler kapsamında proje bütçesi tahsis edilmeyecektir”

TÜBİTAK her ne kadar iyi niyetli olarak bir düzenlemeye gitmiş olsa da bu metropollerde yer alan teknokentlerin dışında yer alan Anadolu teknokentlerimizin başvuru yapma olasılığını azaltmış durumda.

Çünkü başvuru yapmayı hedefleyen kurumlardan, personel, seyahat giderleri ve genel giderleri karşılamaları beklenmekte. Ama unutulan bir konu var. Hiçbir teknokent ya da üniversite, akademisyenlerine ve montörlerine ücretsiz bir iş ve işlem yaptıramaz!

Ama sistem şu şekilde ilerliyor:

  • Proje önerileri uygulayıcı kuruluş tarafından toplanır.
  • Toplanan proje önerileri akademisyen ve sektörün önde gelen uzmanları tarafından değerlendirilir.
  • Uygun bulunan projeler uygulayıcı kuruluşlar tarafından açıklanır ve mentör ve uzmanlar tarafından olgunlaştırılarak, TÜBİTAK’a değerlendirilmek üzere gönderilir.

İşte: Anadolu’nun kara bahtı şurada başlıyor.

Proje önerilerinin toplanması için Genel Gider kaleminden güvenli bir web sitesinin oluşturulması gerekiyor:MALİYET

Gelen başvuruların değerlendirilmesi için bir akademisyen ve uzman havuzu oluşturulacak: MALİYET.

Ki bugün hiçbir kuvvet gönüllülük esası ile akademisyeni çalıştıramaz! Mentör havuzuna aldığınız uzmanlara da Nasrettin Hocanın tel örgü hikayesi misali bir öneride bulunamazsınız.

Tanıtım yapmak üzere toplantılar organize edeceksiniz: MALİYET.

Her ne kadar iyi niyetli bir çağrı olsa da mali durumu iyi olmayan teknokentler bu şekilde yayınlanan herhangi bir çağrıya başvuru yapamazlar.

Aynı durum Genç Girişimciler için de geçerli.

Onlarda başvurularını uygulayıcı kuruluş üzerinden gerçekleştirildiği için, farklı illere başvuru yaparak, zaman maliyetine katlanmak zorunda kalacaklar. Bu nedenlerle belki Anadolu kentlerinden gelecek başvurulara pozitif bir ayrımcılık yaparak, ödül sistemi değil de arttırılmış destek mekanizması ile girişimciliği Anadolu’ya yaymak gerekiyor.