TELEVİZYON YAYINCILIĞI VE İÇERİKLER

Günümüzde teknolojinin baş döndürücü hızı, tüketim ve üretimin dizginlenemeyen ivmesi ile hep ve en’lerin öne geçmesi nedeniyle insanların mutluluktan adım adım uzaklaştığını sanıyoruz.

Teknoloji, özellikle yayıncılık ve diğer mecralardaki yeni ve ilginç buluşlarıyla hız kesmeden devam ediyor. Elbette bunu belirleyen ve sürece lokomotif etki yapan, dilimize pelesenk ettiğiniz Z kuşağı... Gerçekten de bu jenerasyonun her alandaki belirleyici, değiştirici ve planlayıcı etkisi her geçen gün artıyor.

Televizyon yayıncılığına dönersek elbette bu sektörü de eleştirmeliyiz. Reyting kaygısıyla benzer programlar ekranlarda sürekli tekrarlanıyor. Haber programları her kanalda aynı. Hitap ve içerik kıtlığı gözden kaçmıyor. Reklamlar senkronize başlarken, her kanalda sabah kuşağı olarak kadın programları yayınlanması ise cabası… Ne yazık ki izleyicinin bunları talep etmediği de anlaşılıyor. Tuhaf olan herkesin şikayetçi olmasına rağmen bu tür programların devamı…

Peki tüm bunlar olurken, özellikle televizyon yayıncılığında gelişme ve teknik ilerlemeler ne düzeyde? Hangi iyileştirmeler yapıldı? HD yayınların başlamasından bu yana Türk Televizyon yayıncılığında çözünürlüğün arttırılması konusunda bir gelişme oldu mu? Elbette hayır, hatta pandeminin de etkisiyle yayın kuruluşları teknik altyapılarında iyileştirme ya da köklü düzenleme yapamadılar.

Ülkemizde uzun süredir satılmakta olan televizyon alıcı panellerinin neredeyse %90’ı 4K ve HBBTV özellikli olmasına rağmen yayın kuruluşları hala neden HD yayınlarını sürdürüyor? Televizyon panel ekran boyutlarının 40 inç ve üzerine çıkması, duvardan duvara panellerin kullanılmaya başlamasıyla Standart Defination (SD) yayınların hala devam etmesi de çelişki gibi görülüyor. SD yayınların büyük ekranlarda izlenmesi görüntü kalitesi sorunu nedeniyle tercih edilmemektedir. Bu olumsuzluğa rağmen hala majör kanallar tarafından bu format devam ettirtilmektedir.

Diğer bir soru ise 4K yayınlar. Neden TV panellerinin büyük bir kısmı bu yayınları alacak özellikte olmasına rağmen ülkemizde 4K yayınlar başlayamıyor? 8K çözünürlüklü yayınların ise yıllar öncesinde gelişmiş ülkelerde başladığını biliyoruz.

İzleyici, diğer ülkeleri ve teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyor. Nerede ne iyi, faydalı, verimli, kaliteli ve ekonomik ne varsa biliyor ve onu talep ediyor.

Faydacılık, yeni nesille birlikte öncekiler üzerinde de etki yaratmaya başladı. İzleyici ve dinleyici internet yayınlarında olduğu gibi edilgen olmaktan çok etken ve interaktif olmak istiyor. Bu ise klasik televizyon iletim tekniği ile mümkün değil. Ancak, ülkemizde 2 milyon adede ulaşan HBBTV panel sayılarının daha da artmasıyla izleyici yakında bu konfora ve imkana da kavuşmuş olacak.

Teknolojinin ve anında bilgiye ulaşmanın etkisiyle kül yutmayan ve eldeki ile yetinmeyen yeni bir kuşak yetişiyor. Bu kuşağın her alanda olduğu gibi özellikle yayın alanında da belirleyici olacağı anlaşılmaktadır. Sosyologlarla birlikte yayın kuruluşları da derinlemesine bu gerçeği incelemeli.

Yayın içeriklerinde de benzer değişimlerin etkilerini yakında göreceğiz. Güncel olan ve habercilerin de diline yerleşen, kartların yeniden karılması metaforu televizyon ve radyo yayıncılığı için de uygulanmalı ve dikkate alınmalıdır.

İzleyici her geçen gün klasik haber kanallarından uzaklaşıyor. Ekranlarda neredeyse her gün, siyasi, ekonomik ve politik benzer konular, benzer konuşmacılar ve konuşmacılar gibi davranan ve konuklarını reyting uğruna kızıştıran, insicamlarını etkileyen, konuşmaları bölen, tansiyonu isteyerek yükselten, konuklarından çok kendi düşüncelerini anlatmaya çalışan dersini pek çalışmamış moderatörleri görüyoruz! İzleyici artık bunları pek de önemsemiyor. Bu tür yayınlardan, çok sayıda izleyici olumsuz etkilenmektedir. Yayın kuruluşları ve yöneticileri dil kullanımı, diksiyon, anlatma tekniklerini hayata geçirmelidir.

Ancak, çok sayıda haber kanalı bu yöntemleri bıkmadan biteviye tekrar ediyor. Aslında bu alanda profesyonel örnekler hayli çok. İncelendiğinde; David Rubinstein, Walter Cronkite ve diğer benzerlerinde olduğu gibi, konusuna hâkim, doğaçlama yapmaktan kaçınan, sistematik, ufuk açan, analitik, fiziğinden çok sunumu ile ön planda olmaya çalışan kaliteli Moderatör örnekleri Avrupa ve Amerika’da program yapan çok sayıda yayın kuruluşunda yer alıyor.

Televizyon sektöründe bu gelişmeler olurken Radyo yayıncılığında ise durum pek de iç açıcı gözükmüyor. Türkiye’de toplam ulusal bölgesel ve yerel lisanslı radyo sayısı 1000 adedin üzerindedir. Sadece İstanbul gibi büyük bir megapoldeki terrestrial radyo yayıncı sayısı 100 adettir. Bu sayıya internetten iletilen radyo yayınları dahil değildir. Yurtdışı benzer şehirlerdeki karasal yayın sayısı 50 adedi geçmemektedir. Ülkemizde bu kadar çok yayıcının olması, yayınların teknik ve içerik kalitesine de olumsuz etki yapmaktadır.

Yerel radyo yayıncılığının stratejik önemi yüksektir. Açık iletim tekniği olan uydu yayıncılığında değişik sebeplerle kesinti ihtimali varken, yerel yayınlar uydu yerine karasal linkleri kullanmaları nedeniyle bu olumsuzluktan etkilenmezler, bu da yerel yayıncılığı ülke güvenliği açısından da önemli ve stratejik hale getirmektedir. Bu iletim yöntemi ile kesintisiz yapılan yayınlar tabii afetlerde de bölgesel ve yerel fayda sağlayacaktır.

Yerel ve karasal yayın yapan lisanslı radyo yayıncı sayısı toplam radyo yayıncı sayısının içindeki payı çok yüksektir. Yerel yayıncılar enerji, RTÜK payları, yıllık frekans kiraları ve diğer işletme giderlerinin yükselmesi nedeniyle özellikle küçük illerdeki yerel yayıncılar yayınlarını sürdüremez hale gelmiştir. Diğer ülkelerdeki gibi özellikle yerel radyo yayıncıları ekonomik olarak desteklenmelidir.

Radyo yayıncı sayısının yüksek olması ve her geçen gün radyo reklam pazar büyüklüğünün azalması rekabetin artmasına yol açmaktadır. Bu durum toplam içerik ve teknik kalitenin de düşmesine neden olmaktadır. Teknik kalite, elbette Televizyon tekniğindeki kadar dinleyicide olumsuz etki yapmayabilir ancak, yayın içerikleri, programcılar, sunucular, konuşmacılar, konuklar ve kullanılan dil vs. sorun çıkarabilmektedir.

Ülkemizdeki izleyici ve dinleyiciler yurtdışı örneklerinde olduğu gibi yayınların içerik ve teknik kalitesinin daha yüksek olmasını bekliyor.