2030’UN SİBER FİZİKSEL DÜNYASI

Sektör uzmanlarınca 2030 toplumunun, her yerde ve her zaman haberleşmeye imkân sağlayan, şebekelerin haberleşme ve bilgi ana omurgası olarak davranacağı, giderek daha gelişmiş teknolojiler çevresine dönüşeceği tahmin edilmektedir.

Kablosuz bağlantı, toplumun tümleşik temel bir parçası haline geldikçe, veri hizmetleri ve bilgi işlem platformu işlevselliği ile birlikte bağlantının kendisine olduğu kadar bağlantı yoluyla iletilen verilere olan güven daha da önemli hale gelecektir. Toplum, kritik hizmetleri sunmak ve gönderilen bilgilerin bütünlüğünü sağlamak için tamamen şebekelere güvenebilmeli ve bu tür güvenlikler bireyler ve endüstri için de geçerli olmalıdır.

Gelecekte bu toplumsal dönüşüm bazı temel şebeke paradigmalarının da değişimine neden olacaktır. Bu değişimleri şöyle sıralayabiliriz,

· Güvenli haberleşmeden güvenilir platformlara değişim-güvenlik kapsamını veri korumadan ilgili senaryolar içinde uçtan-uca hizmet sunumuna genişletmek.

· Veri yönetiminden veri sahipliğine geçiş-üçüncü kişilere karşı kişisel ve kritik sayısal varlıkların kontrolünü ve gizliliğini sağlamak.

· Enerji verimliliğinden sürdürülebilir transformasyona dönüşüm-toplumu etkileyen ve verimli bir sayısallaşma yöntemiyle çevresel ayak izini azaltmayı mümkün kılan kaynak verimli şebekeler oluşturmak.

· Karasal 2D’den küresel 3D bağlantıya geçiş- kırsal arazi, deniz ve hatta hava dahil olmak üzere her yerde sınırsız bağlantıya ulaşan tam sayısal katılımı amaçlamak.

· Manuel kontrol edilen şebekelerden öğrenen şebekelere geçiş- odak noktasını, sisteme hedeflere nasıl ulaşılacağını öğretmekten, sisteme ulaşılacak hedefler sağlamaya kaydırmak için şebeke boyunca yapay zekâ ve verileri kullanmak.

· Önceden tanımlanmış servislerden esnek kullanıcı merkezli servislere dönüş-önceden tanımlanmış hizmetler ve arayüzler yerine etkili uygulamalara imkan sağlayan ve kullanıcı ihtiyaçlarına uyumlu esnek şebekelere geçmek.

· Fiziksel ve sayısal dünyalardan siber-fiziksel sürekliliğe dönüşüm- şebeke platformu yalnızca insanları ve makineleri birbirine bağlamakla kalmamalı, aynı zamanda kusursuz etkileşim ve sarmal-sürekleyici deneyimler sağlamak için sanal ve gerçekleri tamamen birleştirebilmelidir.

· Veri bağlantılarından iletişimin ötesinde hizmetlere geçiş-şebekelerin rolünü çok yönlü bilgi platformu olarak geniş bir alanda hizmetler sağlamak üzere genişletmek.

6G ile birlikte son zamanlarda metaverse ile ilgili heyecanlı bir tartışma var sektörde. Metaverse, içinde çalışabileceğimiz, etkileşimde bulunabileceğimiz ve hatta kaçabileceğimiz sürükleyici sanal bir dünya yaratacaktır. Metaverse’nin bu sanal gerçeklik yönü metaverse için baskın bir vizyon haline gelmiştir. Ancak bu vizyonun sınırlı bir ölçüye sahip olacağını da aklımızdan çıkarmamak gerekir. Bir sanal gerçeklik olan metaverse, fiziksel çevremizi terk etmek ve tamamen sayısal bir gerçekliğe dalmak istediğimizi varsayar. Uzak sanal dünyalara seyahat ediyor olsak da, fiziksel evrendeki varlığımız tek bir konuma bağlıdır, genellikle iç mekanlarda ve bir WiFi veya kablolu bağlantıyla sınırlıdır.

Sektör uzmanları metaverse’nin sadece sanal yapılarla sınırlı olmayacağını, birini diğerinin yerine koymaktansa, sayısal ve fiziksel gerçekliklerimizi hakikaten birleştiren daha büyük bir metaverse’e inandıklarını belirtmektedir. Metaverse, evlerimizin ve ofislerimizin dışındaki dünyaya genişletilmiş gerçeklik (XR) deneyimleri getirecek. Mobiliteyi de kapsayarak neredeyse sınırsız sayıda kullanıcıyı destekleyecektir. Ve tüketici, işletme ve endüstriyel alanlarda evinde gibi olacak. Bu metaverse veya bu metaverse'ler, fiziksel ve insan dünyalarının son derece ayrıntılı sayısal ikizleri üzerine inşa edilecektir. Her kullanıcı, fiziksel eylemlerinin sayısal dünyaya ve sanal eylemlerinin de fiziksel dünyaya yansıdığını görerek sayısal ikizleri ile etkileşime girmeyi seçebilecektir. Metaverse, duyularımızı genişleterek ve fiziksel yeteneklerimizi geliştirerek insan benliklerimizi güçlendirmemize olanak sağlayabilecektir.

Tüketici açısından metaverse kesinlikle ilgi çekicidir, ancak dikey endüstriler, metavere’ün en büyük potansiyeli olarak görülmektedir. Okuduğum bir makalede bu konuda güzel bir örnek verilmiş şöyle ki; örneğin, endüstriyel metaverse, şehir planlamacılarını çizim odasından kurtaracak. XR gözlükleriyle sokakta dolaşan bir planlayıcı fiziksel dünyada sorunlu kavşakları belirleyebilir ve bunları sanal dünyada hemen yeniden dizayn edebilir.

Bu XR lenslerle kavşakta bakarak, planlayıcı, bir otobüs durağını hareket ettirmenin veya bir trafik ışığı eklemenin trafiği nasıl etkileyeceğini hemen görebilir. Şüphesiz ki bu tür kararlar kişisel olarak verilemez, bireysel değişiklik önerileri toplanacak ve şehir çapında bir sayısal ikize yüklenecek ve bu da merkezi planlamanın binlerce küçük projenin tüm metro alanının ulaşım modelleri üzerindeki toplu etkisini görmesine olanak tanıyacaktır. İnşaata izin verildiğinde, inşaat ekipleri XR'yi kullanarak trafik ışıklarının ve yaya geçitlerinin tam yerleşiminde onlara rehberlik edecek, sayısal ikize geri döneceklerdir. Bu arada, şantiyenin yanından geçen meraklı yayaların görüş alanlarında bitmiş projeyi görmek için yalnızca kendi XR gözlüklerine dokunmaları yeterli olacaktır.

Metaverse için tanımlanan bu kadar geniş kavramları başarabilmek için, birçok yeniliklere ihtiyacımız vardır. Örneğin yeni, ekonomik ve çok daha küçük cihazlara sahip olmamız lazım. Metaverse’ün tüm potansiyelinden yararlanacak olan yeni hizmetlere ve gelişmiş içerik yaratma araçlarına, hayli dağıtık yazılım sistemlerine ve güçlü hesaplama kapasitelerine gereksinimimiz bulunmakta. Yalnızca fiziksel dünyayı algılayıp anlayabilen değil, aynı zamanda insanların sayısal ve fiziksel gerçeklikleriyle nasıl etkileşime girdiğini kavrayan teknolojilere de ihtiyacımız olacak.

Büyük metaverse’ü oluşturmak için bağlantıya ve bu bağlamda da sağlam, esnek ve son derece güçlü şebekelere ihtiyacımız var. Gecikme, bant genişliği ve veri hızı konusunda da önemli gelişmelere gereksinimimiz olacak. 5G ile bağlantı temelleri belirli bir ölçüde zaten atıldı, ancak metaverse’ün tam potansiyeline ulaşmak için önümüzdeki 10 yıl boyunca yeni bir şebekeleme yolculuğuna çıkmamız gerekiyor.

Bugün 5G, akıllı telefonlar üzerinde özel kulaklıklar ve tüketici AR (artırılmış gerçeklik) uygulamaları ile birçok başlangıç aşamasındaki endüstriyel AR kullanım durumlarını destekleyerek metaverse için güçlü bir giriş sağlamaktadır. Fakat 2025’de 5G-Advanced (ilk 6G uygulamalarında) başladığında, metaverse erişimi önemli ölçüde artacaktır. 5G-Advanced ile belki de ilk olarak XR'yi gerçekleştirmeye başlayacağız. Yeni sınır bilişim yetenekleri, bazı cihaz işlevlerini şebekeye aktaracak ve bu da pratik olmayan başa takılan birimlerin aksine küçük formda XR gözlüğü ve normal gözlüklere olanak tanıyacaktır. Bu durum metaverse’i kapalı alan kullanımından bağımsız kılacaktır. Daha fazla up-link bant genişliği ve daha iyi gecikme, daha sürükleyici, neredeyse foto-gerçekçi görsel kaplamalar ve daha duyarlı etkileşimler anlamına gelir. Genel kapasite iyileştirmeleri ve uygulamaya yönelik hizmet kalitesi ve deneyim kalitesi artırımları, büyük hacimli eşzamanlı XR kullanıcılarını destekleyecektir. Ayrıca, 5G-advanced konum ve zamanlama yetenekleri ve diğer algılama teknolojileri, XR için konumlandırma ve senkronizasyon sabitlemesi sağladığı için daha büyük ve daha karmaşık sayısal ikizleri haritalayabileceğiz.

Şüphesiz ki 2025 yılında özel şebekeler ile sofistike cihazların birleşmesiyle 5G-Advanced olanaklarından endüstri de faydalanacak, ancak uygun fiyatlı tüketici cihazların ortaya çıkması biraz daha zaman alacak gibi gözüküyor. Tüketici XR adaptasyonu gelecek, ancak bu endüstriyel ve kurumsal XR adaptasyonunu geciktirebilecektir.

2030’dan itibaren, geniş anlamda metaverse vizyonumuz 6G vizyonumuzla birleşecek. Fiziksel dünyaya sanal bir kapsama yerine, 6G fiziksel dünyayı sayısal yollarla doğrudan manipüle etmemize imkan tanıyacak ki bu özünde insanların kendilerini geliştirmelerine olanak sağlayacaktır. 6G, up-link bağlantı kapasitesini büyük ölçüde artırırken ve gecikmeyi azaltırken daha fazla şebeke akıllılığı ve uygulama farkındalığı getirecektir. Bu, etkin bir şekilde sınırsız sayıda kullanıcı tarafından eşzamanlı ve kalıcı olarak deneyimlenebilen en sürükleyici holografik metaverse gerçekliklerini yaratacaktır.

2030 yılına kadar XR, endüstri ve işletmede kökleşmiş olacak ve tüketici XR devriminin başlangıcına tanık olacağız. Uygun fiyatlı ve hafif gözlükler, sayısal ve fiziksel dünyalarımızı birbirine bağlayacak bir dizi artan cihazlarla birlikte büyük miktarlarda üretilecektir. Metaverse ayrıca kapsam, ölçek ve yakınlık açısından da büyüyecektir. Yeni 6G algılama yetenekleri, şebekenin dünyanın neredeyse her fiziksel yönünün gerçek zamanlı olarak sayısal ikizlerini oluşturmasına olanak tanıyacak. Kısacası 6G çağını, sayısal ve fiziksel yaşamlarımızı ayrılmaz bir şekilde kaynaştırdığımız bir yakınsama noktası olarak tanımlayabiliriz.

Bu daha geniş metaverse’e geçiş endüstriyel bağlantı ve toplum refahı için eşi görülmemiş bir fırsat yaratacaktır. Bunun başarılı olması için metaverse’ün güvenli ve emin, ekolojik olarak sürdürülebilir, kapsamlı ve mümkün olduğunca çok kişiye erişim imkanı sağlaması gereklidir.

Gerçeklere bakacak olursak, 5G ve metaverse herhangi bir şekilde birbirlerine bağlı olmayacaktır. Yakınsak ve heterojen (çoklu/farklı) şebekeler çağında, istemcinin hangi noktada bağlı olduğunun ve bilgiyi noktadan noktaya aktarmak için hangi taşıma yönteminin kullanıldığının bir farkı yoktur. 5G küresel anlamda sadece oldukça yavaş gelişen bir teknolojilerden biridir. Ve bu daha geniş bağlantı çözümü için sadece bir unsurdur. Sabit kanalların maliyetinin düşürülmesi, ağ şebekelerin oluşturulması ve benzeri diğerleri başka unsurlardır.

Mobil haberleşmede 6G’nin ve hatta sonraki nesillerin geleceği muhakkaktır, çünkü metaverse eğilimi gibi sayısal gelişmeler teknoloji formatlarındaki değişimi hızlandırmaktadır. Örneğin, telekomünikasyon şirketlerinde yeni teknolojilerin ortaya çıkma hızı, kısmen artan trafik tüketimi ihtiyacına ve metavers malzemesi olan artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik dahil olmak üzere veri yoğun içeriğin büyümesine imkan sağlayacaktır. Altyapı daha da iyileştirildiğinde, bu yeni ürünler ve teknolojileri kullanmanın yeni yollarını geliştirmeyi de mümkün kılacaktır.

Bugün, metaverse’ün anlatımı ve gerçekliği arasında bir uçurum var. Günümüz teknolojilerine ve gerçek hayatı doğru bir şekilde simüle eden, zengin özelliklere sahip bir metaverse oluşturacak yeni altyapının inşasına bakarsak, durum pek umut verici gözükmüyor. Bu hususta metaverse için gerekli olan yoğun veri trafiğine erişim bedeli konusunda daha fazla ödemeye hazır olmayan tüketiciler gibi başka faktörler de bulunmaktadır.

Ayrıca, hepimizin bildiği gibi hükümetler özel şirketlere yatırım yapmazlar, bu nedenle özel telekomünikasyon şirketlerinin yeni altyapıya yapılan sermaye harcamaları hızlı bir yatırım getirisi sağlamaması nedeniyle engellenebilir. Eğer çok az bir gelir artışı varsa telekomünikasyon şirketlerinin bu kadar büyük yatırımlardan önemli bir getiri elde etmesi on yıllar alabilir.

İnternetin evriminde bir sonraki adım olan metaverse için bağlantı ve şebeke altyapısı hala önemli bir sorundur. Grafiklerin, birinin başlığı aracılığıyla odaklandığı yere doğrudan yanıt olarak ekranda görüntülenmesinin gerçekleşeceği bir dünyada, bazı şeylerin çok daha hızlı hareket etmesi zorunlu olacak, bu da tek veya düşük çift haneli milisaniye gecikme sürelerini gerekli kılacaktır. Bu, kapasitede büyük geliştirmeler ve şebekelerin nasıl tasarlanacağı ve dağıtılacağı konusunda temel değişiklikleri gerektirecek ve teknoloji şirketleri, mobil şebeke operatörleri, telekom politika yapıcıları ve diğer ilgili herkesi kapsayan endüstriyel çapta devasa bir işbirliği anlamına gelecektir.

Maalesef telekom şirketlerine bakıldığında bu yönde bir gayretin olmadığı görünmekte ve bu yüzden Facebook denizaltı kablolardan ve uydulardan otonom internet-hüzmeli dron’lara kadar geniş bir alanda yatırım yapmaktadır. Bir uygulama olarak görsek de metaverse aslında bir altyapıdır.

Ancak sadece trafik ücretleri ile 5G yatırımlarını geri almak mümkün değildir. Tüketiciler artık trafik için para ödemek istemiyor. Ayrıca, genelde düzenleyiciler genellikle temel hizmet fiyatlarındaki artışı desteklememektedir ve internet erişimi artık temel bir ihtiyaçtır. Telekom operatörlerinin 5G'ye yaptıkları yatırımı geri döndürmek için kesinlikle yeni iş modelleri ve iş akışları aramaları gerekiyor. Belki e-ticaret şirketleriyle ittifaklar buna yardımcı olabilir. Ne de olsa Facebook, Amazon ve eBay, tüketicilerinin pazarlarına erişmesi için artık hiçbir şey ödemiyor. Sanal gerçeklik yeni gerçeklik haline geldikçe bu muhtemelen değişebilecektir.

Kurulmuş metaverse altyapısı yeni iş alanlarından gelir sağlamalıdır. Yani, yatırım getirisi, gelirin bir kısmının eski altyapıdan yenisine kaydırılmasından değil, yeni bir tüketim modeli yaratılmasından kaynaklanmalıdır. Buna basit bir örnek, sürücüsüz arabalar için bir yolun finansmanın kullanıcıların ödedikleri ücret ile karşılanmasıdır. Örneğin metaverse’e üyelik için bir ücret talep edilebilir. Bu durumda elde dilen gelir metaverse’deki içerik sahibine değil altyapı yatırımcısına verilebilir. Yine benzer olarak bir ticari iş toplantısında garanti edilen veri hızı için ödenecek bedel haberleşme platformunun işletmecisine değil altyapı sahibine aktarılabilir. Buna benzer bir çok basit örnek oluşturulabilir.

Sonuçta telekomünikasyon şirketleri için asıl soru, metaverse şebekesine erişen hem tüketiciler hem de hizmetler üzerinde kontrolü yeniden kazanmaya çalışıp çalışmayacaklarıdır. Ve elbette bu, pazara ne kadar erken girdiklerine ve metaverse’ü geliştirmeye yardımcı olmak için hangi temel çalışmalara yatırım yapabileceklerine bağlıdır.