Günümüzde karbon emisyonlarına en büyük etkiyi sağlayan sektör enerji sektörüdür. Fosil yakıta dayalı elektrik üretiminin olumsuzlukları iyi bilinmekle beraber Uluslararası Enerji Ajansı'na (IEA) göre, "Bugünün enerji altyapısı geçmişte olduğu gibi çalışmaya devam ederse, sistem kendi kendine 1,65°C'lik bir sıcaklık artışını tetikleyecektir "
Enerji talebi yükseliş eğilimini sürdürürken ve bir yanda da çevresel düzenlemelere uyulurken, karbonsuz, yenilenebilir üretimin benimsenme ihtiyacı açıktır. Elektrik hizmetleri, bir ülkenin net sıfır emisyon hedefine ulaşma hedefinde önemli bir role sahiptir. Elektrik kuruluşları güç kalitesini, güvenilirliği ve uygun fiyatı korurken, artan miktarlarda yenilenebilir enerji üretim ve depolamayı başarılı bir şekilde sistemlerine entegre edebilmek için şebekedeki iletişimi dijitalleştirmesi, otomatikleştirmesi ve genişletmesi gerekmektedir.
Enerji şebekesini dönüştürme
Yenilenebilir enerji hükümetlerden, düzenleyici kurumlardan ve özel sektörden cömert yatırımlar ve teşvikler almaya devam etmekle beraber sektörde ilerlemeye hız katacak kritik eşik dijital bağlantıya geçiş olarak gözükmektedir.
Yüksek hızlı geniş bandın sunduğu avantajlarla birlikte enerji sağlayıcılar daha verimli, güvenilir ve sürdürülebilir bir altyapı kurabilir, rüzgâr hızı ve güneş ışığı gibi değişen çevresel koşullara kolayca uyum sağlayabilirler. Müşteri tarafında, bu tür sistemler tüketimi izleyebilir, elektrik akışını düzenleyerek zamana ve talebe dayalı güç kaynağı oluşturabilir, arıza sürelerini ve israfı azaltabilirler.
Özel kablosuz 4.9G/LTE ve 5G tarafından sunulan son teknoloji bağlantı çözümlerinden AI/ML, Nesnelerin İnterneti (IoT), bulut bilgi işlem, robotik, artırılmış ve sanal gerçeklik ve büyük veri analitiğine kadar en son dijital yenilikler dekarbonizasyona doğru gidişi önemli ölçüde hızlandırmaya yardımcı olur.
Görev açısından kritik özel kablosuz ağlar
Yenilenebilir enerjideki genişlemenin çoğu, bugün kamu hizmetlerinin sınırlı bağlantıya sahip olduğu veya hiç olmadığı yerlerde gerçekleşiyor. Bu noktada enerji kaynaklarının izlenmesi ve kontrol edilmesi zorlu bir süreci de beraberinde getirmektedir.
Sağlam ve yetenekli bir iletişim ağı, büyük miktarda verinin sorunsuz aktarımına, daha iyi sesli ve görüntülü iletişimlere ve IoT tabanlı bakımın devreye alınmasına olanak tanır. Ayrıca çalışanların, özellikle açık deniz ve rüzgâr çiftlikleri gibi uzak ve tehlikeli yerlerde, inşaat ve işletme süresince verimli ve güvenli bir şekilde çalışmasına olanak tanır.
Lisanslı kablosuz spektrumun yaygınlaşması, LTE (4.9G) ve 5G gibi özel ağların iletişimin artırılmasında önemli bir rol oynamasını mümkün kıldı. Fiberi her yerde çalıştırmak çok yavaş ve pahalı bir operasyondur bu yüzden kritik geniş bant kablosuz bağlantının gerekliliği birçok lokasyonda ön plana çıkmaktadır.
Bir kez kablosuz bağlantı kurulduktan sonra şebeke operasyonlarındaki verimliliği arttırma adına, yenilenebilir enerji kaynaklarına, depolamaya bağlanabilir ve ihtiyaç duyduğunuz her yere yıllar yerine birkaç saat içinde ek izleme ve kontrol cihazları koyabilirsiniz.
Dijital kapsamın genişletilmesi
Şu anda birçok rüzgâr çiftliği, uzaktan izleme ve kontrol için Denetleyici Kontrol ve Veri Toplama (SCADA) bağlantısını destekleyen fiber ile donatılmıştır. Daha geniş kapsamlı, uygun maliyetli bir çözüm için, özel LTE (4.9G) ağları, açık deniz bağlantısını geliştirebilir ve tenha konumların ihtiyaçlarını daha verimli bir şekilde karşılayabilir ve uzaktan bakım için sensörler, kameralar, bulut depolama ve analitik teknolojisi ağıyla entegre olabilirler.
Özel LTE, hem karadaki hem de denizdeki personeli birbirine bağlayacak kapsamlı bir IoT sistemini etkinleştirebilir ve sıcaklık, titreşim, nem ve hava akımını izlemek için rüzgar türbinlerine sensörlerin kurulmasını sağlayabilir. Bu veriler, türbinin bütünlüğünü izlemek ve hasarı önlemek için kritik öneme sahiptir.
Su dağıtım sistemlerini işleten kamu hizmetleri, sensörlerini ve sayaçlarını güç kuruluşuna bağlamak için özel kablosuz ağlardan yararlanabilir. İçme suyunun ortalama yüzde 20 ila 30'u, çoğunlukla tespit edilemeyen sızıntı nedeniyle kaybedilmektedir. Bu, sızıntıların tespit edilmesi ve önlenmesinde IoT'nin etkin bir şekilde kullanılması çok büyük miktarlarda enerji tasarrufu yapılabileceği anlamına gelmektedir.
Enerji şebekelerinde cihaz ve uygulama sayısı arttıkça otomasyon, maliyetleri kontrol etmek önemli bir kriter haline gelmektedir. Arz ve talepte kesintiler veya beklenmedik değişiklikler olduğunda bile sistem dengenin korunmasına yardımcı olur. Ayrıca, yeni cihazların ve uygulamaların hızla devreye alınmasına olanak tanır, şebekeyi güvende tutar ve insan hatası olasılığını en aza indirir.
Dijital teknolojilerin çok önemli rol oynaması beklenen bu alan, yenilenebilir enerji kaynaklarının daha geniş ölçekte benimsenmesi, dijitalleşmedeki hızlı ilerlemeler, yenilenebilir enerji kaynaklarına sürdürülebilir ve düşük maliyetli enerji sağlama konusunda benzersiz bir fırsat sunuyor.