Aldığımız nefesin kıymetini, geçirdiğimiz zamanın ve yaşamımızın her anında bilmek bizim sahip olduğumuz en önemli sorumluluklardan biridir. Başta kendimize karşı bunun sorumluluğunu üstlenmemiz gerekmektedir. Sonrasında ise kendimiz dışında kalan her insan için bir nefes olabilme ihtimali içerisinde bir sorumluluk duygusu taşımamız gerekmektedir. Ailemizi üzmemek bizim için bir sorumluluktur. Arkadaşlarımızın kalbini kırmamak, yürütmekte ya da yapmakta olduğumuz işlerimizi doğru bir şekilde yerine getirmek, her canlıya kendimizmiş gibi davranmak bizler için çok büyük bir sorumluluktur. Mutluluğu paylaşabilmek, üzüntüye ve acıya ortak olabilmek birlikte yaşadığımız bu dünyada herkes için büyük önem taşıyan bir sorumluluktur. Doğru ve yanlış arasındaki farkı bilmek, dahası kendimiz için en büyük yanlış olacaksa bile en doğru olanın her zaman arkasında durmak ve onun uygulayıcısı olmak bizim için en büyük sorumluluktur. İçine doğduğumuz aileye karşı yapmamız gerekenler ve yaşadığımız ülkeye karşı gerçekleştirmemiz beklenen görevler bizim için bir sorumluluktur. Borç olarak değil, sorumluluk olarak herkese ve her şeye karşı doğru olanı yapmak bizlerin bu hayata karşı en büyük sorumluluğudur. İlk olarak yapmamız gereken bütün taşıdığımız duygu ve sahip olduğumuz durumları bir kenara bırakarak sorumluluk bilinci ile hayatımızı yaşamamız gerektiğidir. Sonrasında ise her üstlenilen sorumluluk ile birlikte gerçekleşecek olanın iyi ve güzel bir sonucu olacağını umut etmektir. Benliğimizin farkına vardığımız o ilk andan sonra yaşanacak olan her şeyin güzellikler getireceğine inandığımız o umut… Elbette umut soyut bir anlam ifade etmesi nedeniyle çoğu insan için bir mana ifade etmeyebilir. Bazen de öyle bir şey yaşanır ki umut kelimesi daha ağızdan çıkarken en büyük ayıpmış gibi karşılanabilir. Önemli olan nasıl algılandığından ziyade bizim hangi düşünceyle o kelimeye anlam yüklediğimizdir. Çünkü ortak kelimelerimizin bizlere ifade ettiği anlamlar her zaman aynı değildir. İyinin ardından kötü her zaman gelmeyecektir ya da her kötü şey sonsuza kadar sürmeyecektir. Bu açıdan bakıldığında kelime olarak kullanmasak dahi düşüncelerimizin hemen hepsinde bir umut söz konusu olmaktadır. Bize umut aşılayan ya da pozitif düşüncelere sahip olmamızı sağlayan insanlar kadar tam tersi şekilde umutsuzluğu tetikleyen ve bundan beslenen birçok insan da bulunmaktadır. İşte burada sorumluluk ve umut kelimesinin ilk önceliği olan kişisel yaklaşımlarımız ve hislerimiz önem kazanmaktadır. Sorumluluğu önce kendi adımıza başkaları için almaktayken, umudumuzu başkaları adına kendimiz için her zaman ele almamız gerekmektedir. İyi ve kötünün zıt anlamlar içermesi tamamen bizim bakış açımıza bağlıdır. Ortak iyi ve aynı derecede kötü durumlarda da sorumluluk ve umut kavramları da zıt kavramlar gibi değerlendirilebilmektedir.
Yaşanan her şey insan için ve insanlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Dünya üzerindeki hemen her şeyin iyisi de insandır, kötüsü de insandır. Misafiri olduğumuz dünyanın içinde yaşayan her insan için kazanılması en kolay olan insanlık, kaybedilmesi en zor olmasına rağmen en çok kaybettiğimiz de yine insanlık. Yaşadığımız büyük bir doğal afet bizlere yine gösterdi ki kaybımız birçok insanımız, canımız; en büyük kaybımız ise belki de insanlığımız…