*Bu yazıda verilen bilgilerin tamam Rusya dışındaki kaynaklardan edinilmiştir. Dolayısıyla tek yanlı bir bakış açısı görünümü verebilir.
Geçtiğimiz yıl (24 Mart 2022) the Washington Post’ta Ellen Nakashima imzalı, Amerikalı istihbarat analistlerine dayandırılan bir makale yayınladı. Analistler Rus askeri casuslarının uydu üzerinden genişbant internet hizmeti altyapılarını kullanarak Ukrayna askeri haberleşme sistemlerine Şubat ayında, daha savaş başlamadan siber saldırı düzenlediklerini iddia ediyorlardı. Bu saldırıların neticesinde birçok askeri bilgisayar çalışamaz hale gelmişti.
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Saloni Sharma ile aynı makale içerisinde yapılan mülakatta, bu saldırıların yalnızca Ukrayna ile sınırlı olmadığını, bazı AB üyesi ülkelerde de görüldüğünü öğreniyoruz. Aslında söz konusu makale yayınlanmadan üç gün önce, Amerika Başkanı Joe Biden Amerikalı şirketlere hitaben bir uyarıda bulunmuş, Rusya’nın siber saldırılarına karşı uyanık olmalarını istemişti. Dikkati çeken bu uyarıdan sonra devletin elinde olan imkanları kullanmak isteyen şirketlerin güvenlik zafiyetlerinin ölçülüp, değerlendirilebileceğini ve gerekirse bu zafiyetlerin giderilmesi için her türlü yardımın yapılacağını sözlerine eklemişti.
Rus askeri istihbarat teşkilatı GRU’nun (Glavnoye Razvedyvatelnoye Upravlenie) Ukrayna’ya siber saldırı düzenlemesine yeni tanık olmuyoruz. Yine Washington Post’ta 9 Kasım 2015’te yayınlanan ‘Siber Savaşın En Sıcak Cephesi: Ukrayna’ başlıklı makaleyi yazan Margaret Coker, bir buçuk yıl önce 2014’te Ukrayna Merkezi Seçim Komisyonunun bilgisayarlarının çökertildiğini yazıyordu. Washington Üniversitesine bağlı Henry M. Jackson Uluslararası İlişkiler Okulu’nun resmi İnternet sitesinde (jsis.washington.edu) 11 Ekim 2017’de Donghui Park ve Michael Walstrom tarafından kaleme alınan yazıda, 2015 ve 2016 yıllarında ise iki kez ülkenin enerji şebekesinin çalışamaz hale getirildiği söyleniyordu. Enerji şebekesi çalışamaz hale geldi demişken, ilginçtir, 2015’te 31 Mart sabahı saat tam 10:36’da Türkiye’de de enerji kesintisi oldu ve ülkenin büyük bir coğrafyasına elektrik verilemedi. Neredeyse 6,5 saat süren bu kesintiye ilişkin olarak dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ‘Terör saldırısı ihtimalini araştırıyoruz’ demişti (haberturk.com).
Yeniden Ukrayna’ya dönersek; Şubat ayında Beyaz Saray’dan yapılan bir açıklamada, Rusya’nın resmi ‘hacker’lerinin Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, enerji sistemleri ve başka kritik kurumların bilgisayarlarına sızmış olabilecekleri bilgisi satır aralarında kalmış, pek dikkat çekmemişti. Wired Dergisi’nin (wired.com) 23 Mart 2022’de Matt Burgess imzasıyla yayınladığı haberde, gerçekten de uydu üzerinden internet hizmeti veren Amerikalı Viasat Şirketi’nin tespitlerinde, 24 Şubat’ta Rusya’nın, Ukrayna ve AB ülkelerindeki on binlerce modemi hack’lediği bilgisinin şirketin elinde olduğu yazıldı. Bunu Viasat’ın tespit etmesi anlaşılır bir şey. Çünkü modemler Avrupa ve Ukrayna’da internet hizmeti sağlamak için Viasat’ın KA-SAT uydusunu kullanıyordu. Cihazlar hack’lenmekten o kadar etkilendiler ki; Viasat her birini temizlemek yerine müşterilerine yeni ve temiz modemler dağıtmak zorunda kaldı.
Öte yandan, NATO, aldığı bir kararla üyelerinden birine karşı yapılacak herhangi bir siber saldırının NATO İttifak Anlaşmasındaki 5. Maddeyi tetikleyeceğini ve böyle bir durumda NATO’nun elindeki mevcut tüm araçlarla karşılık vermeye hazır olduğunu duyurdu.
Belfer Center’ın 2022’de yenilediği Ulusların Siber Güç Endeksleri (belfercenter.org) sıralamasına göre Rusya’nın siber güç yeteneği ABD, Çin’den daha zayıf.
Birleşmiş Milletler’de (BM) hem Rusya'nın hem de Ukrayna'nın onayladığı ve siber uzayda sorumlu devlet davranışının (gönüllülük esasına dayanarak) uluslararası bir çerçevesini oluşturan birkaç anlaşma vardır. Anlaşmalar kapsam olarak, uluslararası hukukun siber uzay için geçerli olduğunu onaylıyor. Uluslararası insancıl hukukun geçerli olduğunu teyit ediyor. Ancak geçerlilik için yalnızca silahlı çatışma durumunun gerçekleşmesi koşulu var.
Siber savaşın her iki cephesine de katılan devlet dışı aktörlerin olduğu biliniyor. Söz konusu aktörler bir anda tırmanışı tetikleyebilir. Conti adlı bir Rus hacker grubu, Rus hükümetine yönelik gerçekleşen siber tehditlere karşı misilleme yapacağını söyledi. Bu arada, uluslararası hacker topluluğu Anonymous ve sivillerden oluşan bir "BT ordusu" Rus hedeflerini takip ettiklerini söylüyorlar. Belki de en ilginci, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Rusya’yı destekleyen Belarus’ta, kendilerine Belarus Siber Partizanları adını veren Ukrayna yanlısı bir grup, Rus birliklerinin Ukrayna’ya intikalini önlemek için demiryolu şebekesini hack’lediğini iddia etti. Ancak, bu iddia kesin olarak doğrulanamadı.
Siverado Policy Accelarator adlı düşünce kuruluşunun kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olan siber güvenlik uzmanı Dmitri Alperowitch Christopher Lochead’a bu yıl 6 Şubat’ta verdiği mülakatta (lochhead.com) uydu üzerinden haberleşmenin önemine vurgu yapıyor. Ukrayna’da uydu haberleşmesi silahlı kuvvetlerin yalnızca komuta kontrol merkezlerinde işe yaramıyor, aynı zamanda taktiksel operasyon merkezlerinde de kullanılıyor. Örneğin bazı İHA’ların operasyonları Rusya’nın siber saldırıları nedeniyle hareket kabiliyetleri sınırlı olarak gerçekleşebildi.
Siber güvenlik uzmanları bilirler ki; modern dünyada bir savaş artık siber saldırılarla başlatılıyor. Hibrit Savaş adı verilen bu yeni savaş türünde İnternete erişimi ve haberleşmeyi durdurabiliyorsanız, daha ilk adımda büyük bir kaos yaratarak avantaj elde etmiş oluyorsunuz. Rusya-Ukrayna savaşında internet altyapısı her ne kadar saldırıya uğramışsa, Ukrtelecom ve Kyivstar gibi ulusal Telekom operatörleri ve internet hizmeti sağlayıcılar bundan zarar görmüşse de, tam anlamıyla haberleşmenin tümüyle durmadığını görüyoruz (dörtte üçü halâayakta). Çünkü Ruslar şehirleri ele geçirdiklerinde mevcut internet altyapısına ve haberleşme sistemlerine kendilerinin de ihtiyaçları olacağını hesapladılar. O nedenle yok etmek yerine korku salmak için kısmen saldırıp, yine de ayakta kalmalarını sağladılar. 2014’te Kırım Yarımadası’na girdiklerinde yaptıkları hatayı tekrarlamak istemedikleri anlaşılıyor. Ukrayna’nın e-devlet sitesi www.kmu.gov.ua, Rus kuvvetlerinin yarımadanın kontrolünü o tarihte ele geçirmesinden hemen sonra çevrimdışı bırakıldı ve yaklaşık 72 saat sonra tekrar açıldı. Bu üç gün süren arada e-devlete yalnız Ukraynalılar değil, Kırım’ı işgal eden Ruslar da erişemedi. Ukrayna haberleşme altyapısını Ruslar çok iyi tanıyor. Çünkü halâ Sovyetler Birliği zamanında kurulan iletişim hatları üzerinden haberleşme gerçekleştiriliyor. Trafiğin önemli bir kısmı, özellikle yurtdışı ile haberleşme olduğunda Rusya üzerinden geçiyor.
Birçok ulusal güvenlik ve siber güvenlik uzmanı yeni Ukrayna-Rusya Savaşı’nda Rusların haberleşme ve internet altyapısını belirli ölçüde muhafaza etme niyetlerini üç nedene bağlıyorlar:
Rus ordu mensuplarının ticari hatları kullanmaya yeltenmelerinin ardında devletin ürettiği ‘Era Kriptolu Haberleşme Sistemine’ güvenmeleri yatıyordu. Ancak bu konuda yanlış adım attılar. Ukrayna’ya girer girmez baz istasyonlarını da tahrip etmeye başladılar. Özellikle Kharkiv’de görüldü ki; Rusya Savunma Bakanlığı tarafından çok da uzak bir tarihte değil, geçen yıl, büyük bir tanıtım kampanyası ile duyurulan ve çok pahalı olan bu sistemin her koşulda görüşmeleri kriptolayarak güvenli haberleşmeyi sağlaması baz istasyonları olmadan mümkün değildi. O zaman baz istasyonlarına dokunmamaya başladılar. Bu kez de, (muhtemeldir ki; Batı’nın da desteğini alarak) Ukrayna kendi alt yapısını kullanan bu sistemin kullandığı kriptoları kısa sürede kırmayı başardı. Başarısız kriptolama Rusya’ya pahalıya mal oldu. Ukrayna istihbaratı Rusya’nın 41. Ordu Başkomutanı General Vitaly Gerasimov’un öldürüldüğünü kriptosu kırılmış telefon görüşmelerinden öğrenerek dünyaya duyurdu.
Hemen her ülkedeki şebekelerde benzer teknolojiler ve standartlar kullanıldığından Rusya'nın Ukrayna haberleşme şebekelerine sızma girişimleri başarılı oldu. 2012'de Wired'da yazılan bir makaleye bakılırsa, her iki ülkede (Rusya ve Ukrayna) ‘Legal Interception’ denilen ve kamu istihbarat ya da güvenlik güçlerinin yasaya uygun şekilde araya girip tüm operatörlerin altyapısını kullanarak herhangi bir görüşmeyi dinleme ve kaydetme teknolojisi kurmalarını şart koşuyor. Bu arada Ukrayna’da Telekom hizmeti veren kurum ve kuruluşların çalışanlarının insan üstü gayretleriyle tahrip olan altyapıyı tamir etmeye çabaladıklarına da tanık olduk.
İşgalden önce bile, Rusya'nın Ukrayna telefon şebekelerini gözetlediği kuşkusu zaten yaygındı. Buna dayanak olacak şekilde, ABD'li yetkililer birçok kez Rusya'yı Ukraynalı siyasi figürler ve Batılı yetkililer arasındaki telefon görüşmelerinin sızdırılmasıyla ilişkilendirdi. Eski KGB binası, Kiev'in merkezinde halâ duruyor ve Moskova'nın Ukrayna'daki erişiminin kalıcı bir hatırlatıcısı olarak hizmet ediyor. CNN’in bildirdiğine göre Zelensky, ABD yetkilileriyle iletişim kurmak için kriptolu bir uydu telefonu kullanıyor.
Ülkenin siber operasyonlarını koordine eden Ukrayna Devlet Özel İletişim ve Bilgi Koruma Ofisi geçtiğimiz yıl, telefon şirketlerinin Rus numaralarına sahip telefonlar için şebeke erişimini kesmesinin ardından Rus askeri personelinin Ukraynalılardan cep telefonları çalmaya başladıklarını açıkladı. Ofisin Telegram’da yayınladığı bir mesajında, Rusya’da temin ettikleri kendi numaralarından arama/aranma yapılabilme kabiliyetleri ellerinden alınan işgal güçlerinin, Ukraynalıların telefonlarını ya çaldıkları ya da zorla gasp ettikleri yazılıydı. Bu nedenle, telefonlarını kaptıran Ukraynalıların bir an önce operatörlerini arayarak hatlarını kapattırmaları istendi.
Ukrayna’nın Elon Musk’tan yardım istemesi üzerine SpaceX buna kayıtsız kalmadı. Binlerce terminal (anten ve modem) gönderdi. StarLink Düşük Yörünge Uyduları’na (LEO) bağlanan bu cihazlar internete yüksek hızda kesintisiz bağlantı sağlıyor.
İnternete bağlanabilmek Ukraynalılar için büyük önem arz ediyor. Devlet hızla bir uygulama programı geliştirtti. Bu uygulama sayesinde Ukraynalılar birçok kamu hizmetine ulaşabiliyorlar. Bunun yanı sıra, Rus tanklarının konumlarını an itibariyle görebiliyor ve ona göre tedbir alabiliyorlar. Rus tanklarının konumlarının gerçek zamanlı olarak Amerikan uydu sistemlerinden elde edilen istihbaratla sağlandığını bilmeyen yok gibi. Aynı uygulama içinde vatandaşların savunma için nasıl koordine olmaları gerektiği de an-be-an bildiriliyor. İnternetin bir başka yararını da Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky’nin moral veren güncel videolarını sıklıkla izleyen Ukraynalıların kaygılarını azaltmalarında görüyoruz. Sosyal medyada başlarına gelenleri yazan, videolarını paylaşan Ukraynalılar dünyanın ilgisinin bir an bile üzerlerinden eksilmesine izin vermiyorlar. Kahramanlıklarını anlatarak takdir topluyorlar, kendilerine olan güveni pekiştiriyorlar. Başka ülkelerin vatandaşları üzerinde baskı oluşturup, onlar üzerinden diğer hükümetlere talebin şiddetini artırarak Ukrayna’ya daha fazla askeri ve insani yardım göndermelerini sağlıyorlar. Daha fazla yaptırımın uygulanmasına neden oluyorlar.
Savaşın başlamasıyla birlikte Ukraynalıların önemli bir kesimi bombalardan korunmak için ya metro istasyonlarına ya da sığınaklara yerleştiler. Ukrayna'nın başkenti Kiev'de yerel yönetim, Kievlilerin bu mekanlarda Internete bağlantı talep edebilecekleri bir web sitesi kurdu. Sığınanlar bu özel web sitesine girerek yiyecek ve ilaç gibi şeyleri alabilecekleri yerlerin haritalarını görebildiler. Uygulamanın daha da iyileştirilmesi için kullanıcılardan sürekli olarak geri bildirim isteniyordu. Ukrayna’da olup biteni tüm dünyada evlerimize getiren tv muhabirleri ve gazeteciler ise ayakta kalan karasal şebeke yoksa bile, uydu haberleşme araçlarını kullanarak merkezlerine bağlanabiliyor.
Ukrayna’da güvenlik birimleri, Rus birliklerinin hareketlerine ilişkin raporlar almak ve uluslararası hukuka göre savaş suçlarına ilişkin kanıt toplayarak bir kovuşturma başlatmak için bilinen cep telefonu uygulamalarından yararlanıyor. Daha çok WhatsApp, Telegram ve Signal uygulamalarının güvenli mesajlaşma opsiyonunu kullanıyorlar.
Rusya-Ukrayna savaşı sırasında gerek Rusya’nın, gerekse Ukrayna’nın (ona destek veren batı dünyasının) siber savaş ve dezenformasyon stratejilerinin de bir mücadele içerisinde olduklarını görüyoruz. Bu mücadele sosyal medya platformları, televizyon ve radyo yayınları, gazete haberleri ve internet üzerinden gerçekleşiyor. Amaç insanlar üzerinde kendi lehlerine algı oluşturmak ve propaganda yapmak.
Tekrar edersek; Ukrayna'nın dört bir yanından gelen korkunç yıkım görüntüleri ile sarsılıyoruz. Ama bu kinetik savaşın yanı sıra bilgisayar ağlarına yapılan saldırılarla siber savaşın da sürdüğünü biliyoruz. Ayrıca internet tabanlı dezenformasyon kampanyalarıyla siber savaş daha etkin hale getiriliyor. Ukrayna’nın kinetik ve siber savaş karışımından oluşan hibrit savaş neticesi maruz kaldığı siber saldırılar ve algı operasyonlarına karşı durabilmesi için Avrupa Birliği (AB) acil, pratik ve sonuçları ölçülebilir bir dizi önlemi hayata geçirdi. Söz konusu önlemler sayesinde Ukrayna’nın haberleşme ve internet altyapısının dayanıklılığı (resilience) artırıldı. Kendileri de karşı-dezenformasyon becerisi kazandılar.
Amerika’nın yalnızca resmi kurumlarıyla değil, küresel şirketlerle de Ukrayna’nın yanında yer aldığını bir örnek ile açıklamak gerekirse; dünyanın pek çok ülkesinde yaygın biçimde ürünleri kullanılan Microsoft’tan söz edebiliriz. Microsoft'un Tehdit İstihbaratı Merkezi’nin (MSTIC), yeni ve yıkıcı siber saldırı yapılarak Ukrayna'nın dijital altyapısına yönelik bir saldırı olduğunu 24 Şubat'ta füzelerin fırlatılmasından ve tankların Ukrayna içinde hareketinden birkaç saat önce saptadığını olaydan dört gün sonra Brat Smith imzasıyla tüm dünyaya duyurdu (blogs.microsoft.com). Microsoft FoxBlade adını verdiği bu yeni kötücül yazılım (malware) paketinin kullanımına ilişkin bilgileri zaman yitirmeden Ukrayna hükümetiyle paylaştı ve nasıl baş edileceğine ilişkin teknik önerilerde bulundu. Microsoft yazılım ürünlerini de tüm dünyada FoxBlade’ten koruyacak şekilde güncelledi.
Ukrayna-Rusya Savaşı’ndaki siber saldırılarda hedefler nokta atışıyla ve şaşmaz bir hassasiyetle yapıldı. Oysa 2017’deki NotPetya adlı kötücül yazılımla yapılan saldırıda Ukrayna ekonomisini doğrudan hedefe alınmasına rağmen zararlı yazılımın Ukrayna sınırlarının ötesine de geeçtiği görülmüştü. Dünyada çok hızlı bir şekilde yayılan ve kurumlara milyarlarca dolara mal olan NotPetya bir Ukrayna muhasebe yazılımı kullanılarak bulaştırıldı. Geçmişte Kiev metrosu, Odesa havaalanı da dahil olmak üzere Ukrayna hedeflerini hedef alan diğer birçok Rus siber saldırıların da olduğu biliniyor. Artık Ukrayna’ya yapılan siber saldırıların hedefinde finans sektörü, tarım sektörü, acil müdahale hizmetleri, insani yardım çabaları ve enerji sektörü içerisinde yer alan kurum ve kuruluşlar var. Söz konusu sektörlere yapılanlar Cenevre Sözleşmesi kapsamında ciddi endişeler uyandırıyor. Edinilen bilgilere göre siber saldırılar bununla kalmıyor. Ukrayna hükümetinde saklanan sağlık, sigorta ve ulaşımla ilgili kişisel bilgiler (PII) ve diğer devlet veri setleri çalınmaya çalışıldı. Başarılı olup olmadıkları bilinmiyor.
Beri yanda biliyoruz ki; Ukrayna, Rusya’nın dezenformasyon saldırılarına Şubat ayından itibaren maruz kalmaya başlamadı. 2014 yılından 2022 yılının başlarına kadar Rusya doğrudan Ukrayna’yı hedef alarak 3500’ün üzerinde dezenformasyon girişiminde bulunmuştu. Aslında toplam miktar içerisinde bunun %40’ına tekabül ettiğini söyleyen East Stratcom Task Force adlı bir kuruluş. Siber saldırılar konusunda Rusya’nın ne zaman kimi hedef tahtasına koyacağı bilinmediğinden, Avrupa Merkez Bankası Avrupa’daki finans kuruluşlarına uyarı mesajı göndererek oluşan riske karşı tetikte olmalarını önerdi.
24 Şubat’tan bir hafta önce Kremlin'in propaganda aygıtı, çatışmayla ilgili iki anahtar sözcük için sürekli olarak Google’da arama sonuçlarında birinci sırada yer alıyordu. Bu sözcükler iki ayrı kısaltmadan ibaretti ve Ukrayna'nın doğusundaki ayrılıkçı bölgeleri temsil ediyordu. “DPR”, Donetsk Halk Cumhuriyeti ve “LPR”, Luhansk Halk Cumhuriyeti’nin baş harflerinden oluşuyordu. Savaştan önceki son yedi günün beşinde, Google Haberler'de "DPR" ve "LPR" aramalarında hep Rus devlet medyasının (örneğin TASS) en üstte yer aldığı görüldü.
AB ülkelerine dört milyonun üzerinde Ukraynalı zorunlu olarak giriş yaptı. Bir kısmı mülteci kamplarına yerleştirildi. Bu insanlara sığındıkları ülkeler ücretsiz SIM kartı veriyor. Ücretsiz WiFi hizmeti sunuyor ve sığındıkları ülkeden Ukrayna’ya yaptıkları telefon görüşmelerinden ya da mobil şebekelerden IPTV platformunu kullanarak Ukrayna TV kanallarını izlediklerinde ücret alınmıyor. Avrupa Konseyi’nde Fransa’yı temsil eden delegasyon bir inisiyatif başlatarak Ukrayna’da kalanlara Avrupalı IT şirketlerinden cihaz bağışı yapılmasına çalışıyor. AB ile Ukrayna arasında 2020’de imzalanan Dijital Dönüşüm Destek Paketi anlaşması gereği ödenecek 25 milyon Avroluk hibe daha da yukarılara çıkarılacak. Dahası, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi’ne rakip olarak çıkarılan ve 2027’ye dek 300 milyar Avro harcanarak bitirilmesi planlanan Global Gateway Karadeniz’in altına döşenecek fiber kablolarla Ukrayna’ya kadar uzatılacak.
Bilindiği gibi daha savaşın başlarında Avrupa Konseyi’nin aldığı kararla Sputnik ve Russia Today adlı resmi yayın kuruluşlarının faaliyetleri AB ülkelerinde durduruldu. Avrupa’da yayıncılığı düzenleyen (bizdeki (RTÜK ve BTK gibi) kuruluşlar dezenformasyon konusunda, bundan böyle ortak karar alma konusunda anlaşmaya vardılar. 8 Mart 2022 günü AB bakanları ortak bir duyuru ile Youtube, Twitter, Facebook, LinkedIn gibi sosyal medya platformlarının sahibi olan şirketleri ve internet servis sağlayıcıları dezenformasyon ve algı operasyonlarıyla mücadeleye çağırdılar.
2022’nin 3. Çeyreğinde Demokrasi Eylem Planı ve Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası göz önünde bulundurularak, sosyal medya ile ilgili yasaların çerçevesi gözden geçirildi ve dijital servislerle ilgili bekleyen yasalar ivedilikle yürürlüğe konulmaya çalışıldı.
Rusya’nın Ukrayna’ya gireceğinin işaretleri alınınca 2021’in Haziran ayında AB ile Ukrayna arasında Siber Diyalog adıyla bir ortak çalışma başlatılmıştı. 21 Şubat 2022’de AB Dış İlişkiler Konseyi Ukrayna’ya siber saldırı olursa yardım edeceğini bildirmişti. Bu konuda siber güvenlik uzmanlarından oluşan Hızlı Siber Tepki Ekibi kuruldu. Dört gün sonra 25 Şubat’ta Rusya’nın AB’de üretilen ve hem barış hem de savaşta kullanılabilen yüksek teknoloji ürünlerini Avrupa’dan temin etmesi yasaklandı. Söz konusu yaptırım kablosuz (radyo) haberleşme sistemleri, kripto cihazları ve yarı iletken gibi ürünleri kapsıyor.
Bu arada Ukrayna Güvenlik Servisi (СБУ-Служба безпеки України), Ukrayna topraklarındaki Rus birliklerine istihbarat hizmetleri sağlamaya yardımcı olan bir bilgisayar korsanını yakaladığını iddia etti. CБУ'nun haberinin yer aldığı The Record adlı İnternet sitesinde 17 Mart 2022’de Adam Janofsky’nin yazdıklarına bakılırsa; bilgisayar korsanı Rusya'dan gelen aramaları Ukrayna'daki Rus birliklerinin cep telefonlarına yönlendirmeye yardımcı oluyor ve ayrıca Ukraynalı güvenlik görevlilerine ve memurlara teslim olmalarını öneren kısa mesajlar gönderiyordu. CБУ tarafından paylaşılan görüntülerde, korsanın bu faaliyetler için kullandığını tespit ettikleri donanım ve yazılım gösteriliyordu. Bağımsız uzmanlar tarafından değerlendirildiğinde görüntüdekilerin ses ve SMS iletişimi için bir aktarma sistemi ile tutarlı olduğu anlaşıldı. Adaptive Mobile Security adlı siber güvenlik şirketinin CTO'su Cathal Mc Daid, kullanılan cihazları ve bunların önemini belirtirken sistemin 128 farklı SIM kart arasında geçiş yapabilen, sesli aramaları ve SMS mesajlarını yerel bir mobil ağa bağlamak için GSM ağ geçitleriyle eşleştirilmiş bir SIM kutusu sunucusundan ve mesajlaşma ve çağrı yönlendirmeyi işlemek için bilinmeyen bir yazılımdan oluştuğunu söyledi. Mc Daid ayrıca bu tür sistemlerin güvenilmez olduğunu ve askeri iletişim için kullanılmaması gerektiğini vurguladı. Nitekim, Ukrayna güvenlik güçlerinin ele geçirdiği ve Rus askeri birimleri arasında gönderilip alınan mesajlarda şifreleme olmaması yapılan korsanlığı açığa çıkardı.
Siber güvenlik elbette savaş ortamında kritik bir öneme sahip. Ancak barış ortamında da ihmal edilemeyecek bir sorun. Hele ki; gelecekte cephede yalnızca otonom savaş araçlarının, robot askerlerin ve uzaktan kumanda edilebilen silahların var olacağı göz önünde bulundurulursa, tüm bu araç ve gereçlerin iletişimini bozmak için barış zamanında yapılan hazırlıklar savaşın ve barışın seyrini bir anda değiştirebilecektir.