GELECEK ON YILDA BİLİŞİM SEKTÖRÜ

Günümüzde derinleşen veri uçurumu, kurumsal kazananları ve kaybedenleri belirleyecek. Veri iç görülerinden (veri iç görüsü, bir şirketin müşterilerine ait edinmiş olduğu güçlü farkındalıktır) para kazanmak birçok kuruluş için zor bir hedef olsa da yapay zekâ (AI) teknolojilerinin olgunlaşması nihayet şirketlerin bilgilerini organize etmelerini ve hayata geçirmelerini mümkün kılıyor.

Önümüzdeki beş yıl, bu tür çabaların hızlandığını ve verileri üzerinde başarılı bir şekilde hareket edebilen kuruluşları göreceğiz. Bu kuruluşlardaki bilişim yöneticileri üç faktörlü çözümleri tercih edecektir: düşük kod (düşük kod: uygulamalar ve süreçler oluşturmak için çok az veya hiç kodlama gerektirmeyen bir yazılım geliştirme yaklaşımıdır) genişletilebilirliği, sezgisel kullanıcı deneyimi ve maksimum şekillendirilebilirlik (şekillendirilebilirlik, ürünleri ve sistemleri oluşturmak için bileşenleri birleştirme yeteneğini açıklayan bir yazılım geliştirme kavramıdır) için üretken API'ler (uygulama programlama arayüzleri), hepsi çığır açıcı analitik içgörülerle sonuçlanıyor. Bu yetenekleri benimsemeyi başaramayanlar, olumsuz finansal ve rekabete dayalı sonuçlardan kaçmanın zor olacağı bir bataklığa saplanacaktır.

Bilgi teknolojileri fonksiyonu dışındaki sayısal uzmanlık, tüm kuruluşların temel yazılım geliştirme becerilerine sahip olacağı seviyelere yükselecektir. Bu ilerici kuruluşlar, veri bilimi aracılığıyla diğerlerinden farklılaşacaklardır.

2023'te, ekonomik belirsizliğe rağmen otomasyon bundan pek etkilenmeyecek gibi gözükmekte. Ve önümüzdeki yıllarda, otomasyon ve sistemlerin durumu giderek önem kazanacak. Çalışanlar, daha ödüllendirici ve yaratıcı görevlere odaklanmalarını sağlayan akıllı otomatik sistemlere sahip kuruluşları tercih edecek. Bunun yerine daha çok el becerisine öncelik veren işletmelerin yetenekli personel için rekabet etmesi daha zor olacaktır.

Yazılım geliştirme robotlara geçecek. Sayısal iletişimimizde metin tahminlerine alıştık, ancak insanlar bu yeteneklerin yazılım geliştirmede de var olduğunu öğrenince şaşırabilirler. Bazı ortamlarda kodun nasıl bitirileceğini öneren robotlar var ve bu önümüzdeki yıllarda giderek yaygınlaşacak. 2028 yılına kadar dünyadaki yazılım kodunun yarısından fazlası insanlar yerine robotlar tarafından yazılacak.

Fiziksel ve sanal dünyaların harmanlanması yeni bir verimlilik çağını başlatacak. Bu yıl tahminen sayısal ikizlerin fiziksel sistemlerin üzerine yerleştirilmesi formunda önemli gelişmeler yaşanacak. Bu, sağlıktan üretime ve perakendeye kadar çeşitli sektörlere sayısız fayda sağlayacaktır.

Örneğin, bir cerrahın ayrıntıları hafızasından hatırlamak zorunda kalmak yerine, insan anatomisi ve hasta geçmişi hakkında girdi sağlayan bir yapay zekâ asistanıyla ameliyat yapabildiğini hayal edin. Bu kulağa fütüristtik geliyor, ancak bunu gerçeğe dönüştürmek için çalışmalar zaten devam ediyor. Önümüzdeki yıl fiziksel ve sanal dünyalar arasındaki çizgiyi daha da bulanıklaştırmaya yardımcı olacak daha fazla şirketin ortaya çıkmasını bekleyin.

Kuantum bilişim karmaşık tasarım süreçlerini daha da hızlandıracak. Havayolu endüstrisinde, şirketlerin uçakları daha tasarruflu yakıt, sıcaklığa dayanıklı vb. hale getirecek yeni bir polimer tasarlamak için 25 yıl harcaması alışılmadık bir durum değildir. Kuantum, bu ve diğer malzeme bilimi tasarım zaman çizelgelerini önemli ölçüde hızlandıracaktır. Çalışanlar tüm kariyerlerini tek bir tasarım döngüsü için harcamak yerine, süreci birkaç yıl içinde tamamlayabilecekler.

İklim değişikliği savaşında kuantum bilişimin kullanılması zamanı geldi. Kuantum bir avantaj sağladığında, bu avantaj giderek artan bir şekilde iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olmak için kullanılacak. Örnekler arasında karmaşık modelleme ve tahminler yoluyla karar verme mekanizmasının iyileştirilmesi ve emisyon standartlarına uyumun sağlanmasına yardımcı olması yer almaktadır.

Önümüzdeki on yılın sonundan önce kuantum, meteorologların kasırgaların, kış fırtınalarının ve diğer hava olaylarının gidişatını daha iyi tahmin etmelerini sağlayacak. Bu, insanların tahliyeleri veya yerinde barınakları zorunlu kılıp kılmayacağına karar vermede daha iyi planlama yapmalarına ve herhangi bir tahmin unsurunu kaldırmalarına izin verecektir. Sonuç olarak, kasırgalar ve diğer doğal hava kaynaklı felaketlerle ilişkili can kaybı azaltılacaktır.

Kuantum navigasyon uzak bölgeleri aydınlatacak. Kuantum teknolojisi, uydu kapsamının minimum olduğu kırsal alanlarda navigasyonu kolaylaştırabilir, ancak maliyet şu anda bunun önünde bir engel teşkil etmekte. Kuantum daha yaygın ve uygun fiyatlı hale geldikçe bu durum değişmeye başlayacaktır. Önümüzdeki on yıl içinde acil durum araçlarının kuantum sensörlerle donatıldığını göreceğimize ve tüketici araçlarının da bunu takip edeceğine birçok uzman inanmakta.

ABD şu anda kuantum bilişim endüstrisine liderlik ediyor, ancak on yılın sonunda Avrupa aynı seviyeye ulaşacak. Artan gizlilik düzenlemeleri, Avrupa'nın büyümesinin arkasındaki ana itici güçlerden biridir, çünkü bölgede kuantum bilişim yeteneklerine sahip olmak bu zorunluluklara uymayı önemli ölçüde kolaylaştıracaktır.

Buna ek olarak, Avrupalı kuantum şirketleri en büyük girişim gruplarına tanık oldular ve kıtadaki çok sayıda üniversite, yeni kuantum fırsatlarını ve kullanım imkanlarını ortaya çıkaracak bir yetenek havuzu sağlıyor. Sonuç olarak, ABD kuantum endüstrisi rekabet avantajını korumak için artan bir baskı hissedecektir.

Kuantum bilişim ve kuantum sistemleri etrafında onlarca yıldır süren heyecanın ardından endüstri, siber güvenlik, malzeme üretimi, finansal analiz ve askeri alıcıları kapsayan alanlarda yeni fırsatlar yaratma potansiyelinin farkına varmaya başlayacaktır.

Proaktif şirketler kuantuma yatırım yapmaya başlayacak, üniversite ortaklıkları, yazılım yarışmaları ve diğer projeler aracılığıyla yeni nesil çalışanlar arasında kuantum yeteneğini teşvik edecektir. Bu da ÇEK (çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık) girişimlerine ek bir destek sağlayarak teknoloji işgücünde çok ihtiyaç duyulan çeşitliliğe yol açacaktır.

Yakın zamanda yapılan bir araştırma, şirketlerin %74'ünün kuantumu benimsemedikleri takdirde geride kalacaklarına inandıklarını ortaya koymuştur. Sonuç olarak, kuruluşlar kuantumun fütüristik bir teknoloji olduğu yönündeki düşüncelerini değiştirmeye başlayacak ve finansal kaynaklar ve operasyonlar da dahil olmak üzere temel zorlukları ele almaya ve kuantumun gerçek kurumsal uygulamalarını geliştirmeye 2026 yılına kadar başlayacaklar.

Geleneksel test otomasyonu hala testlerin manuel olarak yazılmasını gerektirmektedir. Model tabanlı yaklaşımlar, testlerin merkezi modelden oluşturulmasına izin verir; otonom test tasarımı bir sonraki adımı atar ve bu modelleri otomatik olarak oluşturur.

Bu, modeli test edilecek sistemin "sayısal ikizi" olarak otomatik olarak üretildiği ve buradan gerçek testlerin otomatik olarak oluşturulduğu ve yürütüldüğü anlamına gelir. Bu, kaliteyi artırmak ve sürüm sürelerini azaltmak için testleri daha da basitleştirir ve optimize eder.

Geleneksel test otomasyonu, belirli dönemlerde (örneğin gece boyunca, hafta sonları ve bir sürüm öncesinde) çok sayıda sabit testlerin yapılması ihtiyacına dayanır. Her testin yürütülmesi önemli miktarda bilgi işlem gücü gerektirir ve bu nedenle hem enerji maliyeti hem de çevresel etkisi vardır.

Enerji fiyatlarındaki artış ve sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığın artmasıyla, bu tür "akıllı olmayan" test otomasyonu yaklaşımının yerini akıllı test optimizasyonu alacaktır. Burada amaç, yalnızca bir sorunu tanımladığı bilinen testleri çalıştırmaktır.

Tedarikçilerin müşterilerle etkileşim kurmak için birden fazla farklı kanala sahip olması gerekir. Web ve mobil en yaygın olanlarıdır, ancak özel mobil uygulamalar, kiosklar, IoT cihazları, ATM'ler, set üstü kutular vb. de vardır.

Yakın gelecekte yapay zekâ, kalite ve davranış güvencesi sağlayacaktır. Sayısallaşmaya öncelik veren bir dünyanın artan karmaşıklığıyla birlikte, sayısal ürünler daha fazla inceleme altına alınacak. 

Ürünler daha akıllı hale geldikçe ve cihazlarda ve sistemlerde yapay zekâ kullanımı çoğaldıkça, ürün davranışları daha çok farklı ve karmaşık hale geliyor. Bu durum sistemlerin test edilmesi, yanıtları anlamak ve kabul edilebilir davranışlara karşı doğrulamak için daha akıllı bir teknolojiye ihtiyaç duymasına, bu da yapay zekayı test etmek için yapay zekayı kullanma ihtiyacını doğuracaktır.

Toplumda giderek artan sayısal anlayış, teknik olmayan geleneksel kitleleri, teknik olarak yetkin ve daha karmaşık sistemleri kullanma konusunda kendinden emin hale getiriyor.

Yapay zekâ, teknoloji geliştiricilerin daha da hızlı çözüm yaratma imkanlarını artıracaktır. Deepfake (mevcut bir görüntü veya videoda yer alan bir kişinin, yapay zekâ kullanarak bir başka kişinin görüntüsü ile değiştirildiği bir medya teknoloji türüdür) bugüne kadar siyasi yanıltmaca, internette çevrimiçi konuşma ve bazı eğlenceli karışık web siteleri videoları ile geldi, ancak bunun yakın vadede değişmesi bekleniyor. Güvenlik uzmanları yıllardır deepfake'lerle sosyal mühendislik saldırıları yapılabileceği konusunda uyarılarda bulunuyordu ve bu teknoloji 2023 yılında bilgisayar korsanlarının başarılı bir şekilde kullanabileceği kadar olgunlaştı.

Tahminen bilgisayar alıcılarının kişisel verilerini veya diğer hassas bilgilerini paylaşmaları için kandırmak üzere tasarlanmış gerçekçi görünen görüntü oluşturma, oluşturulan ses ve konuşmalarda bir artış göreceğiz. Deepfake tehdidi yalnızca tüketicilere yönelik değildir; tehditlerin büyük bir şirketin CEO'sunu dolandırmak ya da kuruma zarar vermek amacıyla taklit ettiğini görmemiz bile muhtemeldir.

Artık evlerimizdeki bilgisayar korsanlarına dikkat etmemiz gerekecek. IoT cihazlarının giderek daha fazla benimsenmesiyle birlikte bilgisayar korsanları artık isimsiz, yüzsüz varlıklar olmaktan çıkıp akıllı evlerimizde somut bir tehdit haline gelecek. Tehdit aktörlerinin web kameralarına, mikrofonlara, akıllı TV'lere ve diğer bağlı cihazlara sızarak para transferleri veya banka hesap bilgileri talep etme ihmalleri giderek artacak. Bu gerçekleştikçe, IoT üreticileri IoT tabanlı bu tür saldırılara karşı yanıtlarını formüle etmek zorunda kalacaklar.

Hacker'ların son oyunu artık fiziksel hasar olacak. Hackerlar geleneksel olarak fiziksel tahribatı sınırlandırmak için yarı etik kurallara uymuş olabilirler, ancak o günler çoktan geride kaldı. Artık yakın gelecekte, nihai amacı insanlara zarar vermek olan, sistem kullanılabilirliğini devre dışı bırakmak veya yok etmek için tasarlanmış daha fazla hedefli işletme teknolojisi saldırısı görmeyi bekleyebiliriz. Örneğin, sağlık sektöründe hayat kurtaran ekipmanlara yönelik fidye yazılımı saldırıları normal bir oyun haline gelebilecektir.

Siber sigorta sektörü gelişmeye devam edecektir. Tarihsel olarak, siber sigortacılar, şirketin olgunluk seviyesine ve kuruluşun karşı karşıya olduğu tehdit türlerine dayalı olarak teminata evet/hayır yaklaşımını benimsemişlerdir. Bu durumun artık değişmesini ve sigorta şirketlerinin daha fazla işletmeyi kapsam altına almayı reddetmesinin yanı sıra dinamik tehdit ortamına yanıt olarak risk temelli fiyatlandırmayı da uygulamaya koyması beklenmekte.

Sonuç olarak önümüzdeki on yıl içinde bilişim sektöründe çok büyük değişimleri göreceğiz, biz de ülke olarak sadece bunları görmek için beklemeyelim. Dileğimiz daha çok çalışıp, daha çok araştırma ve geliştirme yaparak bu değişimlere önemli katkılarda bulunmamızdır.