Yapay Zekâ, 1950’ler den bu yana akademi dünyasında konuşulmakta olsa da yıldızı son yıllarda parladı ve birçok alanda çığır açıcı yeniliklere de kapı araladı. Yapay zekâ alt kollarından biri de dil işleme ve doğal dil anlama alanlarında ortaya çıkan yeni araç ve uygulamalar. Yani Generative AI. Generative AI’nın, "Üretken Yapay Zekâ" veya "Oluşturucu Yapay Zekâ" olarak Türkçemize çevrildiğini çeşitli kaynaklarda görmekteyiz. Bu tanım, yapay zekâ algoritmalarının belirli bir amaca yönelik olarak veri üretme yeteneğini ifade etmekte [1]. Üretken yapay zekâ sistemleri öğrenme tabanlı olduğu için kendisine yüklenen verileri analiz ederek yeni veriler oluşturmak için matematiksel modeller geliştiriyor. Genellikle büyük miktarda eğitim verisi kullanılarak hem insanlar hem diğer yapay zekâ sistemleri tarafından bir anlamda eğitiliyor. Eğitim verisi de tabi ki insan oğlunun bugüne kadar ürettiği ve her yıl katlanan dijital veriler. Üretken yapay zekâ sistemleri işte bu kaynakları sürekli analiz ederek yeni ve en doğru verileri, en hızlı şekilde üretmek için kullanılıyor. Bu yaklaşım, sanat ve tasarım, müzik, film yapımı, oyun geliştirme, eğitim, sağlık, mühendislik, vb. her alanda çığır açıcı, yıkıcı bir teknoloji olarak günlük hayatımıza girdi. Örneğin Dall-E- 2, Midjourney, Canva gibi Generative AI uygulamaları bir fotoğrafı, görseli analiz edip, bu fotoğrafa, görsele benzer ancak tamamen yeni bir fotoğraf, tasarım, eser oluşturabiliyorlar. ChatGPT ve Microsoft Bing Chat AI, Quillbot gibi uygulamalar da metin ve dil bazlı çalışan yeni yazılar üreten üretken yapay modellerine örnekler. Bu sistemler şaşırtıcı bir şekilde bir konu hakkında tamamen yeni bir makale veya içerik yazabiliyorlar. Yazılmış metinleri kontrol edip düzenleyebiliyor, farklı dile çevirebiliyor, yazım kontrolü yapabiliyor.
Ancak kötü niyetli kullanımların nasıl önüne geçilecek bu tartışmalar devam etmekte. Geçenlerde Elon Musk, bir grup yapay zekâ uzmanı ve bazı teknoloji sektörü yöneticileri imzaladıkları açık mektupta, gelişmiş yapay zekânın (AI) topluma ve insanlığa olan risklerine vurgu yaparak, OpenAI’ın yeni piyasaya sürdüğü yapay zekâ sohbet robotu GPT-4’ten daha güçlü bir sistem geliştirmeye altı ay ara verilmesi için çağrı yaptılar. İtalya, Çin gibi ülkeler bu sistemlere birtakım yasaklar getirdiler bile. Siber güvenlik, kişisel verilerin yasa dışı toplanması ve bu sistemlerin kötü niyetle kullanımı engellemek anlamında teknik olarak ve yasal olarak yapılması gerekenlerin olduğu da ortada.
Üretken yapay zekâ sistemleri, ses, metin, video gibi yeni içerikler üretme yeteneğiyle öne çıkıyor. Bu teknolojinin faydalarını aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz [2]:
Bugünlerde adını duyuran üretken yapay zekâ modellerine birkaç örnek vermek gerekirse;
OpenAI tarafından geliştirilen ChatGPT, 2018 yılında duyurulan ve sonraki yıllarda sürekli geliştirilen model üretken yapay zekaların şu sıralarda en meşhuru. Başlangıçta kâr amacı gütmeyen bir araştırma kuruluş olarak ortaya çıkan OpenAI (artık paralı hizmetler de sunuyor), Elon Musk, Sam Altman ve bir dizi diğer bilinen teknoloji lideri tarafından kuruldu ve Microsofttan destek aldı. Sistem chatbotlar, sanal asistanlar ve içerik oluşturma dahil olmak üzere çeşitli uygulamalarda API’lar vasıtası ile şu anda piyasada kullanılmakta. Şirket 2018’den günümüze 3. Nesilden sonra 4. Nesil ürünü olan ChatGPT-4’ü Mart 2023’de çıkardı ve ikisi arasında öyle muazzam bir fark var ki Şekil 1’deki görselde bu durum ifade edilmeye çalışılmış.
Şekil 1. ChatGPT-3 175 milyar parametre işleyebilirken GPT-4 100 trilyon parametre işleyebiliyor.
Microsoft Office Copilot, Onedrive’da bulunan verileriniz, takviminiz, e-postalarınız, sunumlarınız, belgeleriniz, toplantılarınız... vb. bilgilerinizi Microsoft 365 uygulamalarıyla birleştirerek sözcüklerinizi doğal dil yoluyla güçlü bir üretkenlik aracına dönüştürüyor. Sizin için Excel de istatistikler çıkarıyor, Word’de belge yazıyor, Powerpoint’te sunumlar hazırlıyor. Şüphesiz bu yeni üretken yapay zekâ yarışının kazananının şimdilik Microsoft olduğunu söyleyebiliriz. Microsoft hem OpenAI’a yaptığı yatırımlarla hem de Office uygulamaları için duyurduğu bu yeni yaklaşımla NASDAQ’daki hisselerini (NASDAQ global endeksinde kayda değer bir gelişme olmazken ve FED faiz artırırken) son 3 ayda %43 artırmış durumda.
Bard ise Google'ın geliştirdiği bir diğer üretken yapay zekâ modeli ve şimdilik ABD ve Birleşik Krallıktaki sınırlı sayıdaki kullanıcı grubu için kullanıma açıldı. Bard’ın ilk lansmanı yapıldığında bazı yanlış bilgiler vererek talihsizlik yaşansa da arkasında Google gibi bir dev olduğunu unutmamak gerekiyor. Bard’ın piyasaya girişini de heyecanla bekleyenlerden biri olduğumu söyleyebilirim.
Ernie Bot, Baidu tarafından geliştirilen bir başka Üretken yapay zekâ modeli. Özellikle genel bilgi ve mantıksal çıkarımlar konusunda güzel sonuçlar veriyor. Baidu, bildiğiniz gibi Çin'in önde gelen teknoloji şirketlerinden biri. Ancak batı dünyasında son zamanlarda yükselen Çin antipatisi en büyük zaafı olduğunu söyleyebiliriz. Bildiğiniz gibi bir başka Çin devi olan TİKTOK neredeyse tüm Amerika ve Avrupa’da yasaklandı.
Scite.ai, bilimsel makaleleri Akıllı Alıntılar aracılığıyla daha iyi keşfetmenize ve değerlendirmenize yardımcı olan bir diğer Üretken yapay zekâ platformu. Ürettiği metinleri hangi akademik kaynaklardan alıntılandığını göstererek alıntının yapıldığı yayının adı ve linkini bizlere veriyor. Akademisyenlerin bu ürünü çok seveceğinden şüphe yok.
Biraz geri de kalsa da Metaverse dünyasından istediği verimi alamayan Facebook’da bu konuda yatırımlar yapıyor. Geçenlerde Mark Zukerberg’in buna yönelik yaptığı açıklamaları okumakta fayda var.
Son olarak şunu söylemem gerekiyor. Gelecek bu üretken yapay zekâ sistemlerini kullanabilmek, bu konuda okur yazar olmaktan geçiyor. Nasıl ki bilgisayarın ilk çıktığı yıllarda bilgisayar okur yazarlığı, internet okur yazarlığı ülkenin kalkınmasına önemli katkılar sağladıysa üretken yapay zekâ sistemlerini kullanabilmekte o derece ülkenin kalkınmasına katkı sağlayacaktır. Google, Microsoft, Amazon gibi teknoloji devleri ile rekabet etmek çok zor. Yani şunu demek istiyorum milyarlarca dolar yatırım alan ChatGPT’nin benzerini yaratmak için çok büyük efora, paraya ve en önemlisi veriye ihtiyacımız var ancak bu sistemlere entegre olacak, bu sistemleri kullanacak ara yazılımlar için böyle bir şeye ihtiyaç yok. Dünya süratle bir yöne doğru giderken biz de geri kalmamalı ve bu konuda gerekli çalışmaları yapmalıyız.