Her nesil geçmiş ile gelecek arasında bir köprü görevi gören zaman dilimi içerisinde hayatını idame ettirmektedir. Birçok insan, öncesinde yaşanan durumları analiz ederek sonrasına yönelik daha iyi durumlar yaşanması adına planlı bir gelişim süreci geçirmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda koşullar ne olursa olsun bir problemin varlığı her zaman söz konusudur. İhtiyacın yoksunlukla birlikte ortaya çıkması gibi problem de istenmeyen bir durum sonrası çözümünü bekleyen bir olaydır.
Problemleri bireysel ve organizasyonel olarak iki kısımda ele almak gerekmektedir. Bireysel problem hepimizin şahsında yaşadığı ve kendi bakış açımıza göre yaptığımız değerlendirmeleri içermesi nedeniyle sübjektiftir. Organizasyonel anlamda ise problemi; ortaya koyulan amaçları zedeleyen, bozan ve istenilen şartlarda ürün ya da hizmet sunumunu engelleyen, ürün ya da hizmetin birbiriyle tutarlı, uyumlu olmasını önleyen olaylar şeklinde daha objektif bir şekilde tanımlamak mümkündür. Daha kısa bir tanım yapacak olursak; hedeflenen sonuçların alınmasını engelleyebilecek ya da aksatabilecek, çözümlenmesi gereken her türlü durumu problem olarak tanımlayabiliriz. Olumsuz bir çağrışım yapan problemin çözüm sürecinde ele alınması gereken bazı aşamalar söz konusudur. Öncelikle problemin tanımlanmasıgerekmektedir. Çünkü doğru teşhis edilmiş bir problemin yarısı onu tanımlayarak çözülür. Elbette ölçülebilir kriterler ve belirgin bir şekilde bu tanımlamanın yapılması gerekmektedir. Sonrasında ise tanımlanan probleme dair verilerin toplanması işlemi yapılmalıdır. Elimizde yeteri kadar bilgi ve veri yoksa şayet bireysel tahmin ve önsezilere göre bir çıkarım yapma durumu söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle de var olan problem üzerine bilgi toplanması büyük önem arz etmektedir. Toplanan bilgi ve verilerin sonrasında yaşanılan problemin nedenlerini belirleme süreci başlar. Tanımlanmış ve gerekli verilerin toplandığı bir problemin ortaya çıkmasına sebep olan faktörler bulunmaya çalışılır. Bu aşamada problemin kaynağı/kaynakları nedir? sorusunun cevabı aranır. Bu süreç, sorunu oluşturan tüm nedenlerin tespit edilme aşaması olup sorunun etkin çözümü için kritik bir rol oynamaktadır. Sonraki aşamada ise tanımlanan ve nedenleri tespit edilen problemin çözümüne yönelik alternatif çözümler üretme süreci başlar. Bu süreçte kilit faktör, tüm çözüm önerilerinin istatistik teknikler kullanılarak mümkün olduğu derecede ölçülebilir hale getirilmesidir. Bu yaklaşım çözüm önerilerinden en uygun olanının seçilmesini de daha genel kabul görür hale getirecektir. Alternatiflerin değerlendirilmeaşaması da burada devreye girmektedir. Bu aşama, üretilen alternatif çözümlerin uygulanabilirliği ve riskleri açısından değerlendirilme safhasını içermektedir. Ardından süreç içerisinde alternatif çözüm önerilerinden problemi destekleyen en optimal seçeneğin tercih edilmesini amaçlayan en iyi alternatifi seçme aşaması gelmektedir. Yaşanılan probleme istinaden yapılan analiz ve değerlendirmeler çerçevesinde en makul olan çözüm önerisi tercih edilerek uygulama aşamasına geçilmelidir. Çünkü çözümün gerçekleştirilmesi uygulama gerektirmektedir. Ayrıca en iyi çözüm bile eğer kâğıt üzerinde kalıyor ve uygulanmıyorsa, hiçbir değer taşımıyor demektir. Etkin bir uygulama için sorumluluklar dağıtılmalı, kimin neyi, nasıl ve ne zaman yapacağı açık bir şekilde ortaya konulmalıdır. Uygulamaya geçirilen çözüm veya çözümlerin sonuçlarını objektif kriterler göz önünde bulundurularak sonuçların değerlendirilme aşamasına geçilir. Ölçümleme sonucuna göre bu süreç bitirilebilir ya da süreç yeniden tasarlanabilir. Elbette organizasyonel anlamda farklı problemler yaşanabildiği gibi sektörel olarak da farklı sorunlar ortaya çıkacaktır. Öncelikle süreç ve insan kaynağı ele alınarak bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Temel olarak problem süreci çözüm aşamaları yukarıda yer aldığı şekilde sırasıyla uygulanabilirse eğer olumlu bir çözümle karşılaşılması kuvvetle muhtemeldir. Bu süreçlerin en büyük özelliği ise objektif bir yaklaşım benimsenmesi gerekliliğidir. Çünkü özellikle ülkemizde çalışma hayatında yaşanılan birçok sorun ve ortaya çıkan pek çok problem kişisel nedenlere dayanabilmektedir. Dolayısıyla kişisel bir yaklaşımla problem çözme süreci de ele alınabilmektedir. Bu da organizasyonel olarak yaşanması istenmeyen pek çok yeni probleme zemin hazırlayacaktır. Bu nedenle bizlerin hiç aklından çıkarmaması gereken en önemli unsur; aynı amaç ve hedefe ulaşmak için çalışan bir işgücünü temsil ettiğimizdir.
Zaman geçip, tecrübemiz artarken; önümüzde yeni kapılar açıldığında arkamızda kapanmayan bir kapı olduğu gerçeğiyle yüzleşmek, keşke kelimesinin hep bizimle yaşamasına sebep olacaktır. Karşılaştığımız ve çözüme ulaştığımız her bir problem ise bizim hayatımızda iyi ki kelimesiyle birlikte var olacaktır.