İnsan olarak da toplum olarak da mutlu olmayı hepimiz çok istiyoruz. Peki insanları neler mutlu ediyor? Bizler bunun için neler yapıyoruz? Bunlar cevabını hepimizin merak ettiği sorular. Harvard Üniversitesi 1930 yılından bu yana devam eden bir araştırmada bu soruların cevabını araştırıyor. Yetişkin yaşamıyla ilgili dünyanın en uzun araştırmalarından biri olan Harvard Yetişkin Gelişimi Çalışması'nın sonuçları 2017 yılında The Harvard Gazette tarafından yayınlanmıştı. Araştırmaya göre; para veya şöhretten çok yakın ilişkiler insanların yaşamları boyunca mutlu olmalarını sağlayan şeylerin başında geliyor. Bu bağlar, insanları yaşamdaki hoşnutsuzluklardan korurken, zihinsel ve fiziksel gerilemeyi geciktirmeye yardımcı oluyor ve uzun ve mutlu yaşamların sosyal sınıftan, IQ'dan ve hatta genlerden daha iyi belirleyici olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre çocukluklarında babaları ile ilişkisi iyi olanlar ilerleyen yaşlarında daha az kaygılı oluyor. Politik görüş ile cinsellik arasında direkt bir ilişki mevcut. Boşanma sebeplerinde alkolün tahrip edici etkisi ise yüksek. İnsan ilişkileri iyi olanların mali konularda daha başarılı olduğu ve bunun samimiyetle doğru orantılı olduğu anlaşılıyor. Veriler, kendini yalnız hisseden kişilerin fiziksel sağlığının erken yaşta bozulmaya başladığını ve bu kişilerin genç yaşta hayatını kaybettiğini gösteriyor. Harvard araştırması mutluluğun resmini çizmenin yolunun sevgiden geçtiğini anlatıyor bize.
***
Türk tarihinde Ağustos ayı zaferler ayı ise, Mayıs ayıda Türkiye Cumhuriyeti’nin hem demokrasiyle hem de darbelerle tanışma ayıdır. 14 Mayıs 1950’de çok partili hayata geçen demokratik sistem, 27 Mayıs 1960’ta ilk askeri müdahale ile tanıştı. Mayıs ayı 13. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile bu yıl yine siyasi tarihte yerini aldı. Seçimler kimin kazandığından çok milletimizin mutluluk ve refahının artması, ekonomimizin her sektörde hak ettiği büyümeyi sağlaması açısından önem arz ediyor. Tarih, edinilen tecrübelerden ders almak için varsa bizlerin de tekrar tekrar dönüp geçmişe dair hamasi söylemleri bırakmamız gerekiyor. Geleceğe dair hayallerimizi güncellememiz, planlarımızı yenilememiz, stratejilerimizi ülkemizi nerede görmek istiyorsak ona göre şekillendirmemiz gerekiyor. Bunun için de siyasetçilerimize çok büyük sorumluluklar düştüğünü hepimiz biliyoruz. Bu toplum çok acı reçete içti. Sonunda iyi sonuçlar elde edeceğini bildiği vakit acı reçeteden imtina etmeyecektir. Her ne kadar siyasilere sorumluluk düşse de en önemli paydaşı kamu yöneticileri yani bürokraside devletin işleyişini temin eden yöneticilerimiz. Esas bu kesime ağır sorumluk düşüyor!
Özellikle sektörlerin düzenleyici otoriteleri olan regülasyon kurumlarının bu konuda daha duyarlı olması ve sektörün gelişimine odaklanması gerekiyor. Hangi sektör olursa olsun ilgili regülasyon kurumu kendi sektörüne yönelik pozitif ayrımcılık yapmalı. Büyümesi yönünde teşvik etmeli ve ona yol göstermeli. Proaktif olmalı. Düzenlediği sektörlere ket vurmamalı. Rasyonel ve sektör oyuncularının önünü görecek düzenlemelerle onların büyümesine yardımcı olmalı… Böylece sektör büyüsün, ülke ekonomisine katkı sunsun. Tabi ki kanuna, yönetmeliklere aykırı faaliyette bulunanların veya bulunacakların gözünü açtırmasın, canlarını okusun! Bu süreçte politika yapıcılarının ve bürokrasinin uyum içerisinde olması kaçınılmazdır. Lakin bu sonucun önündeki en önemli engel kişisel enaniyetler. Sektörleri dizayn edenlerin sektör odaklı olması ülkenin mutluluğu ve refahı ile doğrudan ilgilidir. Sanıyorum demek istediğimiz ilgililer tarafından anlaşılmıştır! Ne demişler: Çok laf deliye söylenir…
Harvard’ın mutluluk araştırması ne diyordu; Sağlıklı yaşlanmanın anahtarı ilişkiler, ilişkiler, ilişkiler…
***
Bu sayıda; Ayın Konusu dosyasında Finans Sektörü ve Siber Güvenlik konusunu ele aldık. Malum olduğu üzere dijitalleşme hayatın bütün alanlarını dönüştürdüğü gibi finans sektörünü de dönüştürdü. Bunun neticesinde sektör siber saldırıların öncelikli hedefi haline geldi. Sektörde siber güvenliğin önemi arttı. Siber güvenlik risklerine karşı alınması gereken tedbirleri ise sektör temsilcileri dergimize anlattı. Yeni sayımızda Angora Networks Genel Müdürü Levent Kılıç ve t-rupt’un Genel Müdürü H. Erdem Karabostan ile yaptığımız röportajlarda yer alıyor. Kılıç’ın “Yerli bir üreticiye verilebilecek en büyük destek, onun ürünlerini kullanmaktır” sözünü kamu ve özel sektörün dikkatine sunuyorum. Yazarlarımızın değerli yorumları ve sektörün gündemini tutan haberlerin yer aldığı Haziran sayımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.