TEKELLEŞEN, KARTELLEŞEN BİR ACAYİP METAMORFOZ SEKTÖR: OTOMOBİL SEKTÖRÜ!

Öncelikle bazı kavramları açıklayalım:

Kartel, aynı alanda faaliyet gösteren işletmelerin bir araya gelerek tekelleşmeleridir. İstenmeyen bir durumdur, işletmeler arasında yapılır ve bu anlaşmalar rekabeti baltalar.

Metamorfoz kelimesi en kısa ifadeyle başkalaşma ve değişim olarak açıklanabilir. 

Otomobil bireylerin ulaşım-nakil ihtiyacını karşılamak amacıyla icat edilen bir araçtır.

Vergi kamu hizmetlerine harcanmak üzere devletin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya ya da kimi maddelerin, hizmetlerin fiyatları üstüne ekleyerek dolaylı ve dolaysız yoldan yurttaşlardan topladığı paradır.

Özel Tüketim Vergisi, belirli mal veya ürünler üzerinden maktu veya oransal olarak alınan bir harcama vergisidir.

Motorlu Taşıtlar Vergisi, yılda iki kez olmak üzere araç sahiplerinin araçları için devlete ödemiş olduğu vergidir. 

Yatırım araçları: Hisse senedi, gayrimenkul, altın ve döviz gibi varlıklara yatırım aracı denir. Yatırım araçları, gelecekte kar elde etmeye veya zararı önlemeye yönelik kullanılırlar. Belirli oranda birikimi olan kişiler bu birikimleri değerlendirmek için yatırım araçlarına yönelirler.

Peki araba bir yatırım aracı mıdır?

Ocak 2022'de alınan ikinci el bir otomobil Mayıs 2023'e kadar ortalama yüzde 87 değer kazandı. Investing.com sitesine göre bu oran altında yüzde 58, dövizde yüzde 43’tür. Yani otomobil, oransal olarak altın ve dövizden daha fazla değerlendi.

Boşuna bu sektöre metamorfoz demiyorum. Bir ulaşım aracı olan araba, günümüzde ciddi ciddi değer getiren bir finansal yatırım aracına dönüşmüş durumda. Otomobil önceden bizim için sadece binek aracıydı. Ülkemizin “cin fikirli girişimcileri” günümüzde bunu bir finansal yatırım aracına çevirdiler.

Herkese araç satış sitelerinde bir gezinti yapmayı tavsiye ederim! İlginç ilanlar var: “2023 model, 1001 km’de, sıfır ayarında garaj arabası …TL.” Bunun gibi çok sayıda ilan göreceksiniz. Aynı arabaları resmi üretim sitesinde incelediğinizde fiyatlar ikinci elden daha ucuz. Örneğin ikinci el satışı yapan sitede 2 milyon TL’ye ilana çıkan bir arabanın resmî sitesindeki haziran ayı sıfır km satış fiyatı 1.400.000 TL. Bu nasıl bir metamorfozdur? Düşünün aracın fabrika fiyatı ikinci elinden daha ucuz. Peki normalde hangisinin daha pahalı olması gerekir?

Ticaret şeklimizde, tasarruf şeklimizde bir gariplik var. En güvenli tasarruf piyasası neresidir? Tabii ki bankalar, finans sektörü. Bunun yerini Türkiye’de otomobil sektörünün alması ilginç değil mi? Allah korusun yatırım veya tasarruf amaçlı aldığınız ve garajınızda koruduğunuz araba yansa ne olacak? Deprem olsa, bina üstüne çökse, bir gece hırsız götürse ne olacak? Riskler saymakla bitmez! Bütün birikimini bunun gibi riskli bir tasarruf işlemine nasıl yatırır insanımız? Duyar gibiyim “Klasik yatırımcı anlamaz bu işlerden, risk almazsan kar da olmaz” seslerini.

Ticaret Bakanlığı, otomotiv sektöründe “6 ay 6 bin kilometre” düzenlemesinin uygulama süresini 1 Ocak 2024'e kadar uzattı. Ticaret Bakanı Ömer Bolat “İkinci el araç fiyatının sıfır araç fiyatını geçemeyeceğini” açıkladı. Konuyla ilgili tüm online satış siteleri ile görüşüldüğünü bildirdi. Bakalım kararların neticesi ne olacak? Bekleyip göreceğiz!

Ne zaman normalleşecek güzel ülkemin ticareti? Tasarruf sahibi ne yapsın? Dinlediğinizde onlar da kendi perspektiflerinden haklı. Enflasyon, dolarizasyon, yanlış liralaşma politikaları, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ifadesiyle 2018 yılından bu yana faiz ve para politikalarındaki “rasyonel zeminden” kayış bireylerin tasarrufunu eritiyor. Gayrimenkul sektörü desen zaten şişti. Borsa ise uzmanı değilsen tam bir kurt kapanı. Bir gecede sıfırlayabilirsin bütün birikimini.

Peki bu ülkenin makul çoğunluğunu, ortadireğini oluşturan klasik yatırımcıların suçu ne? Herkes matematik dehası, finans uzmanı olmaz zorunda mı? Evet maalesef şartlar adeta buna mecbur ediyor, 24 saat teyakkuzda olmak zorunda kılıyor tasarruf sahiplerini. Çünkü faizler %8,5’lardan bir bakıyorsun %15’lere çıkarılmış. Resmi enflasyon ise %50’nin üzerinde. Döviz desen başka bir hikâye…

Nerden tutsan elinde kalır bu hikâye.

Yok mu bir çaresi? VAR, olmaz mı? Çok basit; güven ve istikrar. Peki bunu nasıl sağlarsın? ŞEFFAFLIK ve kapsayıcı politikalarla. Öngörülebilirlik güven kavramının ikizidir. Öngörülebilir bir ekonomi ve yönetimine ihtiyacı var ülkenin.

Yatırım aracı olarak araba konusuna tekrar dönersek:

Herkesin daha iyi arabalara, daha makul fiyatlara binebileceği bir sistem kurulmalı. Bu sistemi aslına döndürmemiz lazım. Sektördeki mevcut durum sürdürülebilir değil ve insanların birikimi bir süre sonra hızla eriyebilir. En önemlisi de yatırım aracına dönünce gerçekten otomobile ihtiyacı olan vatandaşların araç alamaması…

Konuya bir çözüm bulunmalı. Benim önerim ikici el araç ithalatının belirli şartlar altında serbestleştirilmesidir. Bu şartlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Otomobili olan veya değiştirme niyetinde olan kişiler araçlarını yurtiçi ve dışına satabilmelidir.
  • İkinci el ithalatını sadece bu vatandaşlar yapabilmelidir.
  • İkinci elde de ÖTV olmalı, sıfır km araç ÖTV oranının %30’u uygulanmalıdır.
  • Aracın yaşı 1-5 yaş arasında olmalıdır.
  • Aracın akredite kurumlardan eksper raporu olmalıdır.
  • Her kişini yılda bir kez yurtdışından ikinci el araç ithalat izni olmalıdır.
  • Yurtdışından ithal edilen araç en az bir yıl boyunca satışına izin verilmemelidir.

Tüm bu önerilerin temel hedefi bu serbestiyetin suistimal edilmemesi ve araç ticaretine dönüşmemesidir. Vatandaşlar yurtdışından çok yüksek model 2. el aracı 5.000 ila 20.000 Dolara alabilmekteler. Yurtdışında 2. el araç fiyatları gayet makul. Ayrıca ikinci el araç piyasasında alım satımlardan da daha yüksek vergi toplanmış olacaktır.

Sonrasını otomobil tekelini elinde bulunduranlar düşünsün. Ülkemizdeki otomobil fabrikalarının araç başı karı yaklaşık 100 euro. Evet 100 eurodur. 100 euro için vatandaşımız neden kalitesiz ve kötü arabaya binsin. Bir de çektiği cefa yanına kar kalmaktadır. Fabrikalar teslimleri 6 aya çıkardı. Tüketici aracını hemen alamıyor, bayiler sıfır aracı teslim anındaki kurlardan fiyatlayıp satıyor. Tüm parayı peşin ödeseniz dahi herhangi bir fiyat artış koruması verilmiyor. Böyle bir uygulama olabilir mi? Tüketiciyi korumayan bu tarz uygulamaların Ticaret Bakanlığı tarafından derhal bir yönetmelikle engellenmesi gerekiyor. Devletin yıllardan beri otomobil sektörüne verdiği teşvikler, tüketici aleyhine otomobil fabrikaları lehine yapılan pozitif ayrımcılığa artık bir son verilmelidir.

Amerika’da silah lobisi ne ise ülkemizdeki otomobil lobisi de aynıdır. Her ne hikmetse sektördeki tüm mevzuat onların lehine yazılmıştır. Bu kadar korunan başka bir sektör yok! Fabrika yatırımlarından başlayarak devletten inanılmaz düzeylerde teşvikler alıyorlar. Türk insanı da çağdaş ülkelerdeki tüketiciler gibi kaliteli güvenli, konforlu ucuz arabalara binmeyi haketmiyor mu ki otomobil sektörü lehine sürekli pozitif ayrımcılık yapılıyor. Devletin yetkilileri Gümrük Birliği anlaşması dahil bu sektöre sağlanan avantajları ciddi ciddi masaya yatırmalıdır. Devletimiz “ülke kaynakları ve vatandaş perspektifini” önceleyen yeni bir yaklaşımla sektörü ve mevzuatı en kısa sürede değiştirmelidir.