Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası, yaşadığımız ekonomik türbülanstan, piyasanın ana oyuncuları olan bankaların sorumluluk almaması-alamaması durumunda çıkamayacak.
Her krizde müsebbip gördüğümüz bankacılık sektörü, ekonomik krizlerin sebebi olmadığını, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sorununu çözerek, sorun değil çözüm sektörü olduğunu göstermelidir.
KKM sorununu çözmek özellikle özel bankalar için çok kolaydır. Zaten yıllardır sofistike döviz ürünlerini geliştirip müşterilerine satmaktadırlar. CCS (Cross currency swap), swap, türev ürünler, yapılandırılmış türev ürünler, opsiyon, tam teminatlı opsiyon, future piyasalar, forward ürünler saymakla bitmez. Bunları KKM ürünü çıkmadan önce bankalar uzun süredir yapmaktadır ve onlar için türbülansı çözmek çok kolaydır. Yeter ki, gerekli mevzuat desteği verilsin ve bankacılar istekli olsun. İstekli olmaktan kastımız tamamen duygusal.
Gerçi bu sektör 1994 ve 2001 krizlerinin çıktığı merkezlerdir. Siyasiler fitili ateşlemiş, ormanı bankacılık sektörü yakmıştır. Bu bir bakış açısıdır. Diğer bakış açısı ise, siyasiler ormanı yakmış, bankalar da ormanda yanan ağaçlar olmuştur. Hangisinin doğru olduğuna bu krizler sonrası kazananlara bakarak karar verebiliriz. Sizce krizlerde kimler kazandı? Parası olanlar yine yeniden kazanmışlardır. Her kriz sonrası, dolarizasyon metastazının tetiklediği enflasyon hortlamış, olan KOBİ’lere, küçük esnafa, orta direk ve dar gelirliye olmuştur. Her iki krizde de orta direk dediğimiz kesim erimeye, küçülmeye devam etmiştir. Tüm bunların altında yatan kök sebep GÜVEN’dir.
Günümüzün sorunu olan; KKM dediğimiz sistem de buzdağının görünen kısmıdır. Tüm medya KKM ile yatıp KKM ile kalkmaktadır. Bu bir yanılsamadır. Bu sorun çözüldüğünde yani takke düştüğünde kel görünecek, sorunun KKM olmadığı anlaşılacaktır. KKM’den çıkış için TCMB bombayı bankaların kucağına bırakmıştır. Çözüm önerisi ne peki? Faizlerin arttırılması. Peki faizler artınca ne olacak? Yatırımlar duracak, resesyon hızlanacak. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmaktan başka bir sonuç çıkmaz. KKM’de faiz de geçici çözümlerdir. KKM sorununu faiz sorunu haline getirmektir.
Faizler artsa da gerçek girişimciler-yatırımcılar krediye ulaşmakta bin bir türlü engelle karşılaşacaklar. Sorun daha derinlerdedir. Sorunun sadece KKM olmadığını ve daha büyük ekonomik problemler yaşandığını herkes hissetmekte, özellikle enflasyon denen afyon içten içe herkesi zehirlemeye devam etmektedir.
Gerçek sorun, temel sorun, kök sorun BELİRSİZLİK ve GÜVENSİZLİK’tir.
Güven’i sağlamadığımız sürece KKM gider MKK gelir. Güvensizliğin pan zehiri ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK ve ŞEFFAFLIK’tır. Karar vericiler-otoriteler ne kadar şeffaf olursa, hukuku-liyakatı ne kadar el üstünde tutarlarsa öngörü ve şeffaflık o kadar artacaktır. Şeffaflığa kelebek etkisi sağlayan ise “KAPSAYICILIK ve KATILIMCILIK”tır. Güven tazelemek için öngörülebilirlik, şeffaflık, şeffaflığı sağlamak için kapsayıcılık ve katılımcılık sağlayan bir ekonomik işleyiş ve sistem tesis edilmelidir.
Aklıma takılan sorular;
-TCMB Para Kuruluna neden Bankalar Birliği ve TOBB gibi piyasa oyuncuları dahil edilmez?
-Kuruluş kanununda (11.6.1930-1715 sayılı Kanun) devletten ayrı ve bağımsız olmasına özel önem verilen TCMB’de neden TCMB Başkanı ve kurulun bir üyesi Cumhurbaşkanı tarafından atanır?
ÖngörülebileMEyen bir sistemler manzumesine dönen ülkemizin, öngörülebilen bir ülke olması dileğiyle.