MALİYE’NİN İNTERNETE ERİŞİMİ ENGELLEME YETKİSİ İPTAL EDİLDİ

 

Bülent TAŞ                                                   Nazmi KARYAĞDI

bulent.tas@yeniekonomi.com.tr          nazmi.karyagdi@yeniekonomi.com.tr

 

Bilişim sektöründe vergi ve teşvik uygulamalarını takip edip ICT Vergi köşemizdeki yazılarımızı okuyanlar hatırlayacaklardır. 2019 yılında TBMM’den geçen 7194 sayılı Kanunla, 1 Mart 2020’den geçerli olmak üzere yeni bir vergi yürürlüğe girmişti: Dijital Hizmet Vergisi.

Verginin konusuna Türkiye’de;

  • Dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetlerden,
  • Sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin (bilgisayar programları, uygulamalar, müzik, video, oyunlar, oyun içi uygulamalar ve benzerleri dâhil) dijital ortamda satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına veya elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetlerden,
  • Kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetlerinden(kullanıcılar arasında bir mal veya hizmetin satılmasına veya satılmasının kolaylaştırılmasına yönelik sunulan hizmetler dâhil)

elde edilen hasılat girmekteydi.

Dijital hizmet vergisinin mükellefi de yukarıda saymış olduğumuz hizmetleri sunan dijital hizmet sağlayıcılarıydı.

Ancak bu alanda hizmet sağlayan tüm dijital hizmet sağlayıcıları verginin kapsamına alınmamış, belirli bir büyüklüğü aşanlar (Türkiye’de elde edilen hasılatı 20 milyon Türk lirasından veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon avrodan veya muadili yabancı para karşılığı Türk lirasından fazla olanlar) dijital hizmet vergisinin mükellefi sayılmışlardı.

Yasada dijital hizmet vergisinin oranı hasılat üzerinden %7,5 olarak belirlenmiş ve Cumhurbaşkanı’na bu oranı, hizmet türleri itibarıyla ayrı ayrı veya birlikte %1’e kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya yetki verilmişti.

Bugüne kadar tahsil edilen vergi

Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre Nisan 2020’den Ağustos 2020’ye kadar yaklaşık 15 milyar Türk Lirası Dijital Hizmet Vergisi tahsil edilmiş durumda. Yıllar itibariyle tabloyu incelediğimizde önemli tutarda bir artış gözlemleniyor.

 

YILLAR

2020

2021

2022

Ağustos 2023 Kümülatif

(Bin ₺)

Bütçe Hedefi

Tahsilat

Bütçe Hedefi

Tahsilat

Bütçe Hedefi

Tahsilat

Bütçe Hedefi

Tahsilat

Dijital Hizmet Vergisi

-

1.060.932

1.424.765

2.829.623

4.631.454

5.475.048

9.155.193

5.639.031

(Kaynak: HMB)

Bu rakamlardan hareketle küresel dijital hizmet sağlayıcılarının son 3 yılda ülkemizde yaklaşık 200 milyar 62 milyon TL civarında gelir elde ettiklerini tespit edebiliyoruz.

Peki, gerçekte bu vergiyi kim ödedi?

Dijital hizmet vergisi gündeme gelir gelmez dijital hizmet sağlayıcıları ya hizmetlerinin fiyatlarını vergi kadar artırarak ya da Türkiye’deki içerik üreticilerinden kestikleri komisyonları vergi kadar artırarak vergiyi Türk vatandaşlarının üzerine yüklemişlerdi. Nitekim bu makalenin ortak yazarlarından Nazmi Karyağdı’nın vergialgi.com internet sitesinde yayınlanan yazısının başlığında olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkmıştı: “Spotify’i, Netflix’i vergilendireceğiz dedik; Subutay’ı, Nergis’i vergilendirdik”

Anayasa Mahkemesine giden konu ne idi?

Ancak ilerleyen zaman içinde dijital hizmet vergisine ilişkin Anayasa’ya aykırılık iddiaları gündeme geldi. Bir maddenin iptali için ana muhalefet partisi tarafından Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunuldu.

Dilerseniz kısaca bu madde hakkında bilgi verelim.

7194 sayılı Kanunun 7. maddesiyle, vergi güvenliğini sağlamak amacıyla bu kapsama giren vergi mükellefleri için sadece dijital hizmet vergisinin değil tüm vergilerin güvenliğini sağlayan bir düzenleme getirildi.

Buna göre;

Vergi ve harçlara ilişkin her türlü beyanname verme ve ödeme yükümlülüklerini süresinde yerine getirmeyen dijital hizmet sağlayıcılarına veya Türkiye’deki yetkili temsilcisine, vergi dairesi tarafından tüm iletişim araçları ile ihtarda bulunulacak ve bu durum Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde ilan edilecek.

İlandan itibaren otuz gün içinde beyan ve ödeme yükümlülükleri hâlâ yerine getirilmemişse, Hazine ve Maliye Bakanlığı yükümlülükler yerine getirilinceye kadar şirketlerin sundukları hizmetlere erişimin engellenmesine karar verecek. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu da yirmi dört saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından bu kararın uygulanmasını sağlayacak.

Vergi Usul Kanununda 1986-2004 yılları arasında yer alan ve uygulanan fiziki “işyeri kapama cezası”na benzer mahiyette düzenlenen yeni madde, dijital hizmet sunucularının “sanal işyerlerinin kapatılmasını”getiriyordu.

İnternet erişimini engelleme düzenlemesinin iptali için dava açan Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve itiraz yoluna başvuran Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin taleplerini değerlendiren Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi Anayasanın 13. maddesi (Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması) ve 48. maddesine (Çalışma ve sözleşme hürriyeti) aykırı bularak iptal etti.

Karardaki şu ifade Anayasa Mahkemesinin bakış açısını net bir şekilde ortaya koyuyor:

“213 sayılı Kanun kapsamına giren vergilere ilişkin beyanname verme ve vergi ödeme yükümlülüklerini süresinde yerine getirmeyen dijital hizmet sağlayıcılarının sunduğu hizmetlere erişimin engellenmesi ise en ağır yaptırım olan internet sitesinin bütününün erişime engellenmesi anlamına gelmektedir. Dijital hizmet sağlayıcılarının tüm faaliyetlerini yürüttükleri internet sitesi ile ilgili reklam yasağı, bu kapsamda yeni sözleşme kurulmasının yasaklanması, internet trafiği bant genişliğinin kademeli olarak daraltılması gibi daha hafif kısıtlamaların öncelikle uygulanması, bu kısıtlamalara rağmen vergisel ödevlerin yerine getirilmemesi durumunda daha ağır yaptırımlara başvurulması ve son aşamada dijital hizmet sağlayıcılarının sunduğu hizmetlere internet sitesinin tamamına erişimin engellenmesi yolu öngörülerek kademeli bir vergi güvenlik tedbiri ihdas edilmesi mümkünken doğrudan erişimin engellenmesine karar verilmesinin hükme bağlanması suretiyle hizmet sağlayıcılarına aşırı külfet yüklendiği, teşebbüs özgürlüğü ile kamu yararı arasında bulunması gereken makul dengenin bozulduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralla teşebbüs özgürlüğüne getirilen sınırlamanın orantısız olduğu ve ölçülülük ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.”

Şimdi ne olacak?

Kararın sonuçları, Anayasa Mahkemesi Kararının (E:2020/11, K:2023/98) Resmi Gazetede yayımlanmasından 9 ay sonra yani 12 Haziran 2024 tarihinde yürürlüğe girecek. Bu tarihe kadar TBMM’den yeni bir yasal düzenlemeyi hayata geçirmesini bekleyeceğiz.

Kişisel düşüncemiz; yeni yapılacak yasal düzenlemenin Anayasa Mahkeme’nin yukarıda belirttiği şekilde kademeli bir ceza sürecinin getirileceği yönünde.