Apple ekosistemi sadece Apple’ın ürettiği tüm cihazlar anlamına gelmemekle beraber aynı zamanda tüm Apple cihazlarının birbirleri ile uyumu aşamasında kullanıcılarına sunduğu kusursuz kullanıcı deneyimlerini de kapsar. Apple ekosistemini bir yapboz her Apple ürününü de bu yapbozun parçaları olarak düşünebiliriz.
Her bir parça diğeri ile mükemmel bir uyum sağlayacak, birleşecek ve birbirini tamamlayacak şekilde dizayn edilmiştir. Kullanıcıların her bir üründen maksimum verimi alması için bu ürünlerin birleştirilmesi gerekmez ama tüm parçalar birleştiğinde kullanım deneyimi son derece sihirli bir hale gelmektedir.
Örneğin sadece Apple i-Phone kullandığınızı varsayarsak, i-phone başlı başına kullanıcılara tüm ihtiyaçlarını karşılayacak neredeyse kusursuz bir deneyim sağlamaktadır. Peki i-phone’nuzla beraber bir i-watch kullanırsanız neler olur? Birdenbire saatinizden; Arama yapabilir, mesaj gönderebilir, çalışmalarınızı takip edebilir, hava durumu vs. gibi birçok konuyu daha hızlı ve rahat bir şekilde takip edebilirsiniz.
Buradaki kritik nokta bu cihazın bir araya getirilmesine gerek yok ama iki farklı cihazın bir arada kullanılması işlerinizi daha rahat halletmenizi sağlıyor mu?
Apple kurulduğu zamandan beri bu konuya eğilmektedir. İşletim sistemini başka üreticilerle paylaşmayarak tüm cihazlarını tek çatı altında mükemmel çalışacak şekilde bir “Kapalı Devre” sistemi kurdu. Diğer bazı markalar kendi sistemlerini lisans ücretleri karşılığında kullanmak isteyen herkesle paylaşarak pazarı domine etmelerine rağmen Apple bu konuda daha tutucu bir yöntem belirledi. Mükemmel kullanıcı deneyimi yaratmak için donanım ve yazılım üzerinde tam kontrolün olması gerektiği inancı ile hareket etti.
Kapalı devre sistemi ve işin tek noktadan kontrolü bazıları için kişisel özgürlüğün kısıtlanması anlamına gelse de ve bu fikre çok sıcak bakmasa da kendi ürün gamı içindeki farklı cihazlar arası adaptasyon ve iletişimin neredeyse kusursuz olduğu sistem, birçok kullanıcı tarafından sağladığı konfor, kalite ve Apple’ın güvenlik konusundaki hassasiyeti göz önüne alındığında tercih sebebi olmaktadır.
İki farklı yapbozun parçaları ya da 2 farklı üreticinin ürünleri her zaman birbiri ile tam uyumlu olmaz ve optimal kulanım deneyimi getirmez. Apple ürünlerinin kendi içindeki segmentasyonuna baktığımızda ise Mac: yoğun ve ağır işler için rahat kullanım sağlarken i-Pad 3D Render ya da 4K video işleme yapmıyorsanız e-posta yanıtlama, Youtube izleme, internette dolaşma ya da e-kitap okuma aşaması gibi kullanım senaryolarında daha rahat bir kullanım sağlamaktadır.
İ-Phone daha taşınabilir olduğu için resim çekme, müzik dinleme, mesajları cevaplama ya da arama yapma konusunda kullanıcısına daha fazla rahatlık sağlarken, giyilebilir cihazlar egzersiz durumunu takip etme, hava durumunu kontrol etme vb. gibi farklı işleri tamamlama ya da görme açısından daha rahat ve hızlı bir kullanım deneyimi yaşatır.
Aslında genel olarak her ürün diğer üründen bazı görevleri tamamlama konusunda daha fazla konfor sağlamaktadır. Her ne kadar her cihazın yetenekleri, diğer katmanda biraz azalsa da gerçek sihir Apple cihazlarının arasındaki bu boşluklarda gerçekleşiyor.
Duruma ilişkin bazı örneklemelere gidilmesi gerekirse;
Kullanıcıların bir noktada Apple ürünlerine görece pahalı fiyatlarına rağmen yoğun ilgili göstermesinin ana nedenlerinden biri bu rahat ve kolay kullanım deneyiminin ön plana çıkmasındandır. Farklı amaçlarla alınan her cihazın muadilleri ile rahatça rekabet edebilecek özellik ve standartlarda olmasının yanında, aynı markanın farklı ürünlerinde tanıdık bir arayüzün bulunması ve aynı kullanım tecrübesi yaşatması markanın farklılaşma konusunda rakiplerine karşı ön plana çıkmasına neden olmaktadır.