Bildiğiniz siyah kuğu kısır döngüsü bizim hikayemiz. Deprem biter, seçim olur. Seçim biter sel olur. Sel biter savaş patlar. Savaş biter barış olmaz…. Bu böyle sürüp gider. Ekonomik istikrarsızlığımıza bahanemiz bitmez. Bazen dış güçler, bazen iç güçler… Dış güç, iç güç velhasıl işimiz çok güç.
Ekonomimizdeki en büyük istikrarımız istikrarsızlığımızdır.
Devamlı surette yarattığımız “sistemdeki siyah kuğulardır” (Olması neredeyse ihtimal dışı olan durumlar ve bu olayların büyük etkileri Siyah Kuğu Olayı olarak adlandırılır.)
Ülkemizde bir siyah kuğu ölür ardından yenisi doğar, hiç ama hiç tükenmez “siyah kuğularımız”. Bu alanda çok istikrarlıyız. Mütemadiyen bir olumsuz olay biter diğeri başlar.
Bildiğiniz siyah kuğu kısır döngüsü bizim hikayemiz.
Deprem biter, seçim olur. Seçim biter sel olur. Sel biter savaş patlar. Savaş biter barış olmaz….
Bu böyle sürüp gider. Ekonomik istikrarsızlığımıza bahanemiz bitmez. Bazen dış güçler, bazen iç güçler… Dış güç, iç güç velhasıl işimiz çok güç.
İşte size bir örnek;
11 Kasım ile 16 Kasım arasındaki beş günde Dolar Endeksi (ABD Dolarının beş büyük ticaret ortağının paralarına karşı endeks değeri) ve Doların Euro karşısındaki değeri düşüş içinde. Bir başka ifadeyle Dolar, son günlerde bütün paralara karşı değer kaybediyor. Bunun birkaç istisnası var. Onlardan birisi olan TL. Türk lirası değer kaybeden Dolara karşı değer kaybetmeye devam ediyor
Dolarda gözlenen gerilemeye karşın TL’nin Dolara karşı değer kaybetmesi tümüyle ekonomi dışı nedenlere dayanıyor. Yeni ekonomi yönetiminin Merkez Bankası’yla birlikte giriştiği rasyonelleşme politikasıyla iyimser bir havaya giren piyasa, sosyal ve siyasal alandaki yanlışlar nedeniyle yeniden tersine dönmeye başladı. Bu dönüşün en önemli nedeni Anayasa Mahkemesi üzerinde yaratılan tartışmalar ve hukukun uygulanmasında her alanda ortaya çıkan müdahaleler. Aslında son günlerde risk artırıcı başka da bir şey olmadı.
Bu örneğimizde dış güçler lehimize çalışırken iç güçler aleyhimize çalışıyor.
Ekonomi yönetimi ve TCMB kanaatimce körler-sağırlar birbirini ağırlar modunda bir politika izliyor. Rasyonelleşme derken kime göre ve neye göre rasyonelleşme? İktisat kitaplarına göreyse bu anlayış yandık demektir. TCMB Para Kurulu her ay toplanıp faiz artışı yapıyor. Ama enflasyonu ve doları dizginleyemiyor. Kendi koyduğu enflasyon hedeflemesini bir ay dolmadan yukarı yönlü revize eden bir yönetim. Bu politikanın temel sonucu “hane halkı ve büyük bir kitle olan dar gelirlilerin” geçimini zorlaştırması. Ortadirek diye bir kavram kalmadığı için ondan bahsetmiyoruz artık. Gelir adaletsizliğini arttıran, AZ kazanandan ÇOK, ÇOK kazanandan AZ alan bir vergi sonucu doğuran bir politikalar silsilesi. Nüfusun %20’si GSMH’nın %48’ine sahipken, nüfusun geri kalan %80’i GSMH’nin %52’sini alıyorken, bu yanlış silsile ne zaman duracak, nasıl hitama erecek öngörebilen yok. Eminim ki kendileri de öngöremiyorlar.
TÜİK gelir dağılımı İstatistikleri 2022 adlı bültendeki verilerden derlenmiştir.
Az kazanandan çok, çok kazanandan az alan bir vergi sonucu doğuran politikalar silsilesi ne demek peki?
Vergi gelir kalemlerinde “dolaylı vergilerin” payının fazla, doğrudan vergilerin payının az olduğu sistemin adıdır. Bir somun ekmeğe ülkenin EN fakir insanının da EN zengin insanının da aynı vergiyi ödediği bir sistemin adıdır. Vergide adalet, gelir adaletinin sağlanması için en önemli aparattır. Ancak bunu bizim köyde ara ki bulasın! Dolaylı vergiler, kayıt dışılığı teşvik eden virüslerdir. Adaletsiz vergi sebep, enflasyon sonuçtur. İlacı ise vergi reformudur. Şiddetli bir yapısal reform gerekmektedir. Faiz reformu geçici bir çözümdür. Çok kazananın çok, az kazananın az ödediği bir sistemin hayata geçirilmesi elzemdir.
Vergide adalet demişken sahi genel adalet politikamız ne durumda?
Yargıtay 3.Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu!
Bu nasıl bir “siyah kuğudur”? Nasıl bir “siyah kuğu” olduğunu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın X hesabından (eski adıyla twitter) 8 Kasım’da paylaştığı mesajdan görelim:
“Öyle olaylar olur ki, analiz yapmak için, konuşsan da konuşmasan da sorun olur. Hiç ve asla olmaması gereken öylesi bir olay yaşıyoruz. Yazık, çok yazık. Devleti oluşturan erkler, sorun çözümler. Asla sorun üretmez, üretemez. Birbirini çelmeleyemez.”
Çelmeledi işte. Al sana siyah bir kuğu! Peki ne yaptı siyaset? Olayı anayasa değişimine taşıdı.
Soruyorum size; bir müdebbir tüccar-yatırımcı olsanız yüksek yargı organları arasındaki sürtüşmeden sonra ne yaparsınız, nasıl hareket edersiniz? Hiç hareket etmem diyenlerin sayısı bir hayli fazladır kanaatimce. Çünkü ekonomi yönetimi yurtdışı yatırımcı turlarına çıktığı halde, gelen yabancı sermaye ortada, dişimizin kovuğuna bile yetmiyor.
O zaman şapkayı önümüze alıp düşünme vakti. Nerede hata yapılıyor? Neden piyasalar TCMB ve ekonomi yönetiminin politikalarına mesafeli yaklaşıyor? Neden biz körfez ülkelerine giderken, körfez bize gelmiyor? Neden Londra’ya çıkartma yapmamıza rağmen Londra sermayesi bize çıkartma yapmıyor? CDS’miz (Kredi Risk Primi) 32 ayın en düşüğüne inmişken halen yabancı sermaye neden gelmiyor? Neden asgari ücreti arttırdığımız halde geçim sıkıntısı bitmiyor? Neden emeklilere zam yapıldığı halde alım güçleri artmıyor? Neden sıkılaştırıcı politikalar devreye koyulmuşken enflasyon artıyor? Yeni OVP yürürlüğe girdiği halde doların ateşi neden düşmüyor? Neden, neden, neden? Sorular bitmez, bahaneler hiç mi hiç bitmez. Ancak sıralayacağımız bahaneler ile kendimizi kandırmaktan, avutmaktan başka bir sonuç elde edemeyiz. Serap görmeye devam ederiz. Gerçek ne peki?
Gerçek bir tane: GÜVEN. Güveni nasıl sağlayacağız? ADALET ile.
Adalet nerde peki? Adalet VİCDANIMIZDA. Vicdan nerde peki? AHLAKIMIZDA. Ahlak nerde peki? O’nu da siz bulacaksınız. Size bir ipucu: Ahlakın bekçisi bireyin erdemidir.
2024 yılının tüm insanlığa barış, huzur ve erdemi getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutlarım.