SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM

Sürdürülebilir turizm kavramı; yoğun bir talep sonucu turizm hareketliliğinin yaşandığı bölgelerin ve bölgeye ait ürünlerin gelecekte de aynı şekilde tüketilmesine imkan sağlayacak şekilde kullanımını ifade etmektedir. Sürdürülebilir turizm anlayışı, çevreye verilen zararı en aza indirmeyi amaçlamakla birlikte, ekonomik ve kültürel katkıların öne çıkmasına da olanak sağlamaktadır. Turizmin yıldan yıla gelişmesi, turizm hareketlerine katılan turist sayısının yükselmesi ve ülkeler açısından büyük bir ekonomik kazanç elde edilmesini sağlaması nedeniyle sürdürülebilir turizmin önemi günümüzde daha da artmaktadır. Bu etkenler bağlamında Birleşmiş Milletler tarafından 2017 yılı ‘’Sürdürülebilir Turizmi Geliştirme Yılı’’ olarak ilan edilmiş olup turizm sektöründe sürdürülebilirliğin önemi ortaya konulmuştur. Ayrıca insan hareketliliğinin ve kaynak kullanımının artması nedeniyle son yıllarda öne çıkan iklim değişikliği çerçevesinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 2020 yılında Tek Gezegen Vizyonu (One Planet Vision) adı kapsamında tavsiye niteliğinde çeşitli kararlar açıklanmıştır.

Şekil: BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, https://www.unwto.org/tourism-in-2030- agenda.

Yukarıda yer alan sürdürülebilir kalkınma amaçlarının küresel ölçekte atılması gereken adımları işaret etmesinin yanı sıra söz konusu hususların uygulanması için ciddi bir yatırım yapılması gerekmektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde ortaya konulan hedeflere bakıldığında;

  • Yoksulluğa son; dünya üzerinde herkesin asgari refah düzeyinde buluşması hedeflenmektedir.
  • Sıfır açlık; tarım ve gıdaya erişim noktasında sürdürülebilirliğin sağlanarak açlık problemi ortadan kaldırılmalıdır.
  • Sağlık ve esenlik; büyük bir ekonomik hacim içeren turizm faaliyetlerinden elde edilen gelirin öncelikle bu hareketlere katılma noktasında teşvik edici olan çeşitli sektörlerin gelişiminde kullanılması amaçlanmaktadır.
  • Kaliteli eğitim; turizmin insan odaklı ve temelinde insan olması nedeniyle bütünleştirilmiş bir eğitim politikası çerçevesinde ele alınması gerekmektedir.
  • Cinsiyet eşitliği; yerel turizmin teşvik edilmesinde öncül etkenlerden biri, kadınların sektöre dahil olmasıyla gerçekleştirilmektedir. Fırsat eşitliği çerçevesinde en yüksek kadın işgücü katılımı sağlanan sektörlerden birinin turizm olmasından dolayı kadın girişimcilerin sayısı artış göstermektedir.
  • Temiz su ve hijyenik; yaşanılan COVID-19 pandemi döneminde de önemi anlaşılan hususlardan olan hijyen ve sanitasyon, aynı zamanda destinasyon tercihlerinde de önem verilen ilk etkenlerin başında gelmektedir.
  • Uygun fiyatlı ve temiz enerji; önemli miktarda enerji kullanımı yapılması nedeniyle turizmde yenilenebilir enerjiye geçiş ile birlikte uygun bir fiyat politikası da ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır.
  • İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme; gelişen teknoloji ile birlikte hizmet yoğun bir sektör olan turizmde gerçekleştirilen işlerin standardında da bir yükselme planlaması ve çalışan ücretlerinde bir artışa gidilmesi önem arz etmektedir.
  • Sanayi, inovasyon ve altyapı; turizm faaliyetleri özü itibarıyla ülkeleri ve insanları birbirine yakınlaştıran bir hareketliliği temsil etmektedir. Bu kapsamda turizm gelişimi için gerek ülkelerin kendi içinde kamu ve özel sektör ortaklığıyla, gerekse de yabancı yatırımcılar için ciddi bir yatırım potansiyeli barındırdığı için teşvik edilmesi ve güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
  • Eşitsizlikleri azaltmak; coğrafi konum ve insan kaynağı olarak hızlı bir dengeleme politikası uygulamak mümkün olmasa da özellikle gelişmeye aday ülkeler açısından turizm sektörü küresel ekonomide yer alınması açısından önem arz etmektedir.
  • Sürdürülebilir şehirler ve topluluklar; öncelikle içinde yaşayan toplum için elverişli koşulların sağlanması ile birlikte turizme ev sahipliği yapacak her bölgede sürdürülebilirlik anlayışının hakim olması gerekmektedir.
  • Sorumlu tüketim ve üretim; bölgelerin sahip olduğu maksimum taşıma kapasitesi gibi turizm sektörünün her bir paydaşının da aynı ölçüde istek ve ihtiyaçlarını bilinçli bir şekilde eyleme dönüştürmeleri gerekmektedir.
  • İklim hareketi; turizm nasıl ki sadece günümüzde gerçekleştirilmeye başlanılan bir sektör olmadıysa, geçmiş öğretileri ve gelecek önlemleri göz önünde bulundurularak kullanılan kaynaklar iklime duyarlı bir şekilde tüketilmelidir.
  • Su altındaki yaşam; dünyada en çok tercih edilen turizm çeşitlerinden biri olan deniz turizminin temelini oluşturması ile birlikte su altında yaşayan canlı biyoçeşitliliğini de korumak için sağlıklı deniz ekosistemi korunmalıdır.
  • Karasal yaşam; yer altında olduğu gibi yüzeyde de sürdürülebilir turizm çerçevesinde doğaya verilen zarar en aza indirilerek çevre kirliliğine duyarlı bir yapı kurulması gerekmektedir.
  • Barış ve adalet; somut bir kavram olmamakla birlikte her insanın bulunduğu yerde huzurlu zaman geçireceği ve kendisine yaklaşılmasını istediği gibi bir yaklaşım benimsenmesi elzemdir.
  • Hedefler için ortaklıklar; ulusal olarak devler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları uyumu olması, ayrıca uluslararası uyulması gereken kurallar çerçevesinde hareket edilerek sorumluluk ve görev paylaşımlarının yapılması önem arz etmektedir.

Bu kapsamda turizm sektörünün de birçok sektör ile doğrudan veya dolaylı bir şekilde bağının bulunması nedeniyle sürdürülebilir kalkınma amaçlarına istinaden yapılandırılması gerekmektedir. Türkiye’nin turizm potansiyeli göz önüne alındığında turizm gelirleri ve turist sayıları çerçevesinde önemli bir yere sahiptir. Sürdürülebilirlik kavramının hemen her sektörde öne çıkması nedeniyle turizm sektöründe de gerekli adımların atılarak iklime duyarlı ve çevre dostu faaliyetlerin göz önüne alınarak artırılması ve uygulanması elzemdir.