BİLGİ EKONOMİSİ…

Cumhuriyetin yüzüncü yılı ülkemiz için çok zor bir yıl oldu. 6 Şubat 2023’te 11 ilimizi vuran deprem ülkemizi derinden sarstı. Asrın depreminden geriye kaybettiğimiz binlerce canla birlikte, yıkılmış haneler ve ağır bir ekonomik fatura kaldı. Peki bu yıkıntılardan nasıl çıkacağız? Tabi ki daha çok çalışarak, daha çok üreterek… Buna gücümüz yeter mi, elbette!

“Bilgi Ekonomisi” olarak da tanımlanan ICT sektörü ekonomik devrimlerin beşinci evresi olarak nitelendirilmekte. Bu süreçleri önceden gören ülkelerin ekonomik gelişmelerini buna göre planladıklarını gözlemliyoruz. Hindistan, İsrail, Brezilya, İrlanda, Çin gibi ülkeleri örnek olarak sayabiliriz. Türkiye olarak biz bu ülkelerin gerisinden geliyoruz ve onları yakalamaya çalışıyoruz. Son yıllarda öne çıkan ülkelerin başarısında ki önemli faktör nedir diye baktığımızda temel bir şey karşımıza çıkıyor. Bilgi ekonomisini stratejik öncelik olarak değerlendirmişler ve planlarını buna göre yapmışlar. Ancak sadece planlama ile yetinmemişler, bu planları hayata geçirme aşamasında da işi son derece sıkı tutmuşlar. Disiplinli bir çalışma beraberinde başarıyı da getirmiş.

Beşinci Kalkınma Planına da bir tanım olarak giren “Bilgi Ekonomisi” alanıyla Türkiye’nin de ciddi bir mesafe aldığını kabul etmemiz gerekiyor. Ancak hala alması gereken uzun bir yol var. Bu sürecin hızlandırılması için kabaca yapılması gerekenler de hepimizin malumu. Rekabet avantajı sağlamak ve sürdürülebilir bir büyüme yakalamak için ICT alanında özellikle dış kaynaklı AR-GE merkezli yatırımların ülkemize çekilmesi şart. Türkiye’nin Ar-Ge Merkezli yatırımları çekebilmek ve sektörün temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için belli başlı tedbirleri alması gerekiyor. Bunları kısaca şu başlıklarda toparlayabiliriz: Sürdürülebilir yeteri sayıda kaliteli insan kaynağının yazılıma yönelik eğitim kurumları ile sağlanması. Yeterli seviyede yabancı dil bilgisi. Bu dil ise malumunuz ki dünyanın ticaret ve iletişim dili İngilizce. İç Pazar dinamikleri ve korsan ürün ve yazılım kullanımın minimize edilmesi. Güçlü bir telekomünikasyon ve internet altyapısı. Ve sanıyorum en önemlisi ekonomik istikrar ve kamunun destekleyici politikaları. İhracatı arttırmak ve dünya ile rekabet edebilmek istiyorsak bu ve benzeri politikaları yürütmemiz gerekiyor.

Türkiye Bilişim Derneğinin geleneksel hale getirdiği KAMU-BİB ve BİMY bütünleşik etkinliği 23 – 26 Kasım 2023 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Sektörü buluşturan etkinliğin açılış konuşmalarında yetkililer önemli konulara değindi.  Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Sayın Zekeriya ÇOŞTU sektörün sürekli gündeme getirdiği yerli üretim konusunda yapılan çalışmalar hakkında bilgiler paylaştı. Sayın Çoştu’nun yaptığı açıklamalar, sektöre kendilerini sahiplendiklerini hissettirdi. Bizlerin de süreci takip etmesi gerekiyor.

Etkinlik kapsamında önemli bir gelişme daha yaşandı. Rusya’da bulunan ICT firmalarının Türkiye’ye olan ilgisi malum. Rusya Federasyonu’nda ki yazılım firmalarının oluşturduğu RUSSOFT ile TBD arasında karşılıklı iş birliği protokolü imzalandı. Bu protokolün etki ve sonuçlarını sanıyorum yakın zamanda görmeye başlarız.

Tüm dünya verimliliği artırmak ve rekabetçi olmak için ICT sektörü ve dijitalleşmeye odaklanmış durumda. Buradan hareketle bu zamana kadar söylediğimiz bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum: Türkiye olarak dijitalleşme ve özellikle e-devlet ve çözümler noktasında çok iyi bir konumdayız... Geçen ayki yazımda ifade etmiştim. Tekrarlamakta bir beis görmüyorum. E-devlet üzerinde ki çözümlerin/uygulamaların artık ticarileşmesi gerekiyor. Bunun içinde özellikle ve öncelikle pazar olarak değerlendireceğimiz coğrafya kendi doğal coğrafyamız yani Türk Dünyası. O nedenle, hangi kurum sahiplenir bilemiyoruz ama birilerinin bu konuyu kendine dert edinmesi gerekiyor. Böylece kamu ve özel sektör tarafından e-devlet merkezli geliştirilen çözümleri yurt dışına ihraç edebiliriz.

2024 yılının ülkemize, tüm dünyaya barış ve esenlikler getirmesini diliyoruz.

Bu sayıda; Ayın Konusu dosyasında “Bilgi Ekonomisi’nin üzerinde yükseleceği temel taşlardan birisi olan Teknoloji Geliştirme Bölgelerini masaya yatırdık. Cumhuriyetin yeni yüzyılını şekillendirmede en önemli görev bilgi iletişim sektörüne düşecek. Sektör temsilcilerinin dergimize yaptığı değerlendirme ve önerilerin teknoparkların geleceği açısından politika yapıcılara yol göstereceğini umuyoruz. Ayrıca Code Academy Kurucu Direktörü Ülvi Aslanov ile şirketin çalışmaları üzerine Azerbaycan’da bir röportaj gerçekleştirdik. Aslanov, yazılıma ilgi duyan gençleri sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak teknik becerilerle donatmayı kendilerine vizyon olarak belirlediklerini söylüyor. Yazarlarımızın değerli yorumları ve sektörün gündemini tutan haberlerin yer aldığı son sayımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyorum.