Sene 2001 yılıydı. Kazakistan’a gitmiştim. Netaş’ın Almatı’da bir ofisi vardı. Ve bu ülkede çok sayıda telefon santral kurulumu gerçekleştirmişti. Kazak Telekom Cable & Wireless’in bir node’u olarak mevcut Network’e bağlanmak istiyordu. Kazakistan ülke müdürümüz bu işi aldığını bildirerek sistemlerin kurulması için bir teknik eleman istemişti. Orta Asya’ya giden THY uçakları hem Özbekistan’a hem Kazakistan’a uğruyordu. Özbekistan’a çok gittiğim için biraz tecrübeli idim. Uçağa bindiğimde en ön sırada bir dönem bakanlık yapan Namık Kemal Zeybek’ de vardı. Merak edip sorduğumda Kazakistan’da Türkistan şehrine Ahmet Yesevi Üniversitesi’ne gidiyormuş. Kendisi üniversitenin mütevelli heyetindeymiş.
Şubat ayı idi. Hava güneşli olsa da soğuktu. Bizi Netaş’ın ülke müdürü olan arkadaşımız karşıladı. Almatı’nın merkezinde sayılabilecek Ambassador oteline yerleştirdi. Ertesi gün gelip alacağını söyleyerek yanımızdan ayrıldı.
Sabah erken saatlerde bizi almak için otelimize Lada otomobille bir genç geldi. Türkiye Türkçesi’ni güzel konuşuyor, Kazak’tan daha çok bize benziyordu. Yolda biraz muhabbet ettik. İsmi Hacı Murat imiş. “Ahıska Türk’üyüm” dedi. II. Dünya savaşı sonrası Aras nehrinin karşı kıyısındaki köylerinden Stalin tarafından dedesi, ailesiyle birlikte Orta Asya’ya sürgün edilmiş. Ofiste Ülke müdürü arkadaş beni karşıladı. Çay-kahve içerken işi genel hatlarıyla anlattı. Kuracağımız Passport cihazları 2 hafta önce Almaatı’ya gelmiş. O da Kazak Telekom binasına götürüp kurdurmuş. Bana ise NMS konfigürasyonu ve mevcut network’e bağlantı kurma işi kalmış.
Hacı Murat’ın arabası ile Kazak Telekom binasına geçtik. Çalışanların çoğunluğu Rus kökenli mühendislerdi. Hepsi ile tanıştık. İçlerinden en tecrübeli ve bilgili olanı bana mevcut durumu tahta üzerinde anlattı. Ben de o gün NMS kurulumunu yapmaya çalıştım. 15 Şubat Perşembe günü gelip Cuma günü işe başlamıştım. Hafta sonu ne yapayım diye düşünüyordum, Hacı Murat beni Telekom binasından almaya geldiğinde… Hacı Murat beni otele bırakırken Cumartesi için beni evlerine davet etti. Bu tür teklifleri kırmazdım. Bunun en büyük nedenlerinin başında o ülkedeki yaşam ve kültürü gözlemleme düşüncesi geliyordu.
Cumartesi sabahı kahvaltımı daha henüz yapmıştım ki Hacı Murat otelin kapısına dayandı. Şehrin biraz dışında bir yerdeki evlerine geçtik. Anne ve babasının yanısıra kardeşleriyle de tanıştırdı. Hepsi de çok güzel Türkçe konuşuyordu. Babası da Netaş Almatı ofisinde çalışıyormuş. Hacı Muratların çok sayıda atları da vardı. Beni hayatımda ilk kez Ata bindirdi ve bahçelerinin çevresini dolaştırdı. Öğlen yemeğinde nerede ise bir düğün yemeğini aratmayacak şekilde donatılmış sofraya davet ettiler. Babası Aras nehrinin karşısındaki köyden nasıl sürgün geldiklerini hüzünlü bir şekilde anlattı.
Bir ülkeye gitmeden önce mutlaka o ülkenin ilginç yerlerini belirler fırsatım olursa da ziyaret ederim. Hacı Murat beni evlerine davet etmeseydi Almatı’ya nispeten yakın olan Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e geçecektim ama olmadı. Pazar günü ise kahvaltının ardından Şinbulak kayak merkezine geçmek istedim. Nasıl gideceğimi bilmediğim için resepsiyonda güzel Türkçe konuşan memura sordum. Şinbulak’ın otele yaklaşık 15-20 km mesafede olduğunu ve saat başı otobüslerin gittiğini söyledi. Durakta biraz bekledim ne gelen var ne giden. Ben de başladım yürümeye. Hava soğuktu ama yürüdükçe ısındım. Yaklaşık 2-3 saatlik bir yürüyüşün ardından Şimbulak’a ulaştım. Görkemli bir dağdı ve üzeri bembeyaz karla kaplıydı. Burada biraz kayakla kayanları izledim. Sonra sıcak bir şeyler içtim ve otobüse binip kaldığım otele döndüm.
Pazartesi yine Kazak Telekom ofisine geçtim. Sistemleri kurmaya başladıktan sonra bağlantıları kontrol etmeye başladım. Karşı merkezin bir kısmı henüz bağlantı yapmamıştı. O nedenle biraz erken çıkıp Netaş’ın ofisine uğradım. Ülke müdürü bana ofisi gezdirdi. Depolarında çok sayıda güç cihazı ve santral yedek parçaları vardı. Neden bu kadar cihaz depoladıklarını sorduğumda Özal döneminde ihracata verilen destekten istifade etmek istediklerini söylediler.
Arkadaşla birlikte otele döndük. Oteldeki televizyonda Türk TV kanalları da yer alıyordu. Haberlerde son dakika bilgisi paylaşılıyor, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Başbakan Bülent Ecevit’e Anayasa kitapçığı fırlattığı anlatılıyordu. Döviz bir hayli fırlamıştı. Uzakta da olsak ülkemizin sorunları bitmiyor ta Almatı’ya kadar taşınmıştı, adeta.