Yeni bir yıl başlıyor, bu yeni yıldan da geçen yıllarda olduğu gibi yeni beklentilerimiz var. İyiye, güzele, insanlığa dair, memleketimizin geleceğini şekillendirecek sektörümüze dair umutlarımız, hayallerimiz var… Cumhuriyetimizin 100. Yılı, yani 2023 ülkemiz ve milletimiz için hiçte iç açıcı geçmedi. Yılın başında, 6 Şubat’ta meydana gelen şiddetli depremler 10 ilimizi yerle bir etti. Yılın son ayında terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizden acı haberler geldi. Hain terör örgütünün saldırılarında verdiğimiz şehitler yüreklerimizi yaktı. Ancak dimdik ayaktayız. Hiçbir saldırı milletimizi yıldıramaz, yolundan döndüremez. Tüm olumsuzluklara rağmen ümitlerimizi kaybetmeden geleceğe doğru koşmaya devam edeceğiz.
Bu defa öncelikle bizden yani ICT MEDIA’dan bir haber paylaşmak istiyorum. Sektörümüzün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile yakından ilgilendiğini biliyoruz. Adada henüz büyük bir ICT sektörü olmadığı da hepimizin malumu. Buna karşın ICT Yayın Grubu olarak uzun zamandır planladığımız bir konuyu nihayet hayata geçiriyoruz. www.ictkktc.com internet sitemiz yayın hayatına gi- riyor. Dergimizin İzmir Temsilciliğini de yürüten deneyimli gazeteci Suat KARABIYIK yönetimindeki haber portalımız yeni yılla birlikte KKTC’ye yönelik sektörel gelişmeler başta olmak üzere Türkiye ve Dünya’da olup biteni sizlerle paylaşıyor olacak.
Ülkemiz ve sektörümüzde eksikliğini hissettiğimiz bir mesele var. O da işbirliği içinde hareket etmenin bir kültüre dönüşmemesi... Yani herkesin güçlü olduğu yanlarını ortaya koyarak birlikten güç doğar anlayışıyla davranmaması… Fakat geçen ay bu eksikliği gidermeye yönelik güzel bir örnek gerçekleşti. Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi (TSGK) öncülüğünde küme üyelerinden CyberArts, C-Prot, ArVis ve SaasPass firmaları ellerindeki ürünleri bir araya getirip yani güçlerini birleştirerek ülkemiz finans sektörünün ihtiyacına cevap verecek, değim yerindeyse gerçek anlamda ‘YERLİ VE MİLLÎ! BDDK Uyumluluk Paketi geliştirdi. Böylelikle finans sektörü için güvenli ve etkili bir bilgi sistemi sağlamak adına örnek bir iş birliğine imza atılmış oldu. Özellikle sektörümüzde bu tarz iş birliklerinin daha da yaygınlaşması ve derinleştirilmesi elzem. Burada siber güvenlik kümelenmesi yöneticilerini tebrik etmemiz gerekiyor. Demek ki istenildikten sonra olabiliyormuş. O nedenle firmalarımızın bir araya gelmesi/getirilmesine yönelik özellikle kamu yöneticilerimize sorumluluk ve görevler düşüyor. Ancak sadece kamu yöneticilerine değil, sektör temsilcileri ile patronlara da önemli roller düşüyor. Ülkemiz ve yarınlarımız için, ben değil biz diyebilmemiz şart. O yüzden kimse sorumluluktan kaçmamalı!
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu yani kısaca TÜBİTAK, kurulduğu günden bu yana ülkemizin teknolojik açıdan gelişmesi için canla başla çalışan bir kurumumuz. Türkiye’de teknolojinin gelişmesi, Ar-Ge ve inovasyon kültürünün yerleşmesi için fedakârane bir gayretle çalışıyor. Kurumlarımızı pozitif manada eleştirmek ve onlara ayna tutmak hepimizin görevi. Sonuçta hepsi ülkemizin gururu, önemli bir yapı taşları…
TÜBİTAK yıllardır akademisyenlerin çalışmaları başta olmak üzere, özel sektöre ve takip ettiğimiz kadarıyla ICT sektörünün sunduğu projelere ciddi kaynaklar aktardı. Ve birçok firmamız bu şekilde hayatta kaldı. Lakin ülkemizin temel sorunlarından o da nasibini alıyor. Maddi olarak destekleyip kaynaklar aktardığı projeleri acaba ne kadar takip edebiliyor? Toplamda bir proje havuzu var mı? Bu projelerin ticarileşip, ticarileşmediğini yani ürüne dönüşüp dönüşmediğini takip ediyor mu? Bu konularda neler yapıyor? Biz biliyoruz ki bu projelerin birçoğu ürüne dönüşmüş veya dönüşmekte. TÜBİTAK destekleriyle başta siber güvenlik olmak üzere, KVKK süreçlerine yönelik kıymetli çözümler söz konusu.
Bizim asıl merak ettiğimiz soru ise şu: TÜBİTAK ve özellikle yerli milli ürünleri takip eden Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız kaynak aktarıp desteklediği projelerden ürüne dönüşen ve kamunun ihtiyacını karşılayabilecek ürünlerin açık ihaleye sokularak Çinli ürünlerle yarışa sokulmasına ne diyorlar? Bunu şunun için soruyoruz: TÜBİTAK’ın aktarmış olduğu kaynak bu ülkede vergi veren insanların, yani bizlerin parası. Vatandaşın vergileriyle desteklenen ve ürüne dönüşen projeler neden doğrudan temin veya varsa başka geliştiricilerin de davet edildiği bir süreçle değerlendirilmiyor? Devlet Malzeme Ofisi (DMO) TÜBİTAK’tan ürüne dönüşen projelerle ilgili neden doğrudan bir çalışma yapmaz? Ürüne dönüşen projeleri kurumlara neden tavsiye etmez veya bununla ilgili bir girişimde bulunmaz? İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ihtiyacı olan ürünleri yerlisi varken neden yabancı ürünlerle yarıştırır? Sorulacak soru çok… Ülkemizin Bilgi Ekonomisi üzerinden yükseleceğine inanıyorsak bu ülkenin vergilerinden aktarılan kaynaklarla geliştirilen ürünlerimize de sahip çıkmamız gerekiyor…
Bu sayıda; “2024: Yeni Yıl, Yeni Beklentiler” başlığı altında yeni yılda sektörün durumunu ele aldık. Sektörün önde gelen şirketleri bir yandan geçen yılın muhasebesini yaparken diğer yandan yeni yılla ilgili plan ve beklentilerini okurlarımızla paylaştı. Ayrıca Yandex Search Strateji Başkan Yardımcısı Aleksandr POPOVSKIY ile Yandex ekosistemi ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz YILDIRIM ile de Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu Projesi’ni konuştuk. Yazarlarımızın değerli yorumları ve sektörün gündemini tutan haberlerin yer aldığı yeni yılın ilk sayısını ilgiyle okuyacağınızı umuyorum.