Türkiye’de yayın yapmakta olan RTÜK lisanslı tematik televizyon haber kanal sayısı 12’dir. Bu sayıya majör program kanallarındaki haber kuşak yayını yapan T1 lisanslı HD ve SD yayın yapan 180 adet TV kanalını da dahil etmek mümkün. Ayrıca internet ve internet portallarından yayın yapan 17 adet platform da dahil edildiğin de bu sayı daha da yükselecektir.
Bu kadar çok haber kanalının diğer ülkelerde olmadığını görüyoruz. Bu kanalların finansmanı, giderlerinin karşılanması ise her geçen gün zorlaşmaktadır. Sayı arttıkça haber diliyle birlikte haber içerikleri, sunucular, spikerler, muhabirler, editörler, moderatörler, kameramanlar hülasa haberi oluşturan tüm paydaşların kalitesi her geçen gün azalmaktadır.
Deloitte’in yaptığı araştırmada 2022 yılı son çeyrek verilerine göre televizyon reklamları bir önceki yıla kıyasla yüzde 12,80 artışla yüzde 40,3’e yükselmiştir. Dijital mecralarda ise artış yüzde 15,33 ile yüzde 48,3’ü bulmuştur. Bu rakamlar online reklamların büyüklüğünün televizyon reklam büyüklüğünü geçtiğini gösteriyor.
Reklam pastası sektöre cazip gelirken, yeni yeni haber kanalları ve internet yayın mecraları ortaya çıkıyor. Arzda görülen bu artış yayınların sunumu ve insan kaynakları ile diğer konularda teknik kalite sorunlarını da gündeme taşıyor.
Özellikle sosyal medya ve internet üzerinden iletilen haber kanallarında bunu görüyoruz. “Tıklamayı” arttırmak için sayfaların sürekli kendini yenilemesi, pop-up reklamlar, “clik-bat” denilen tıklama tuzaklarının oluşturulması, haber başlıklarının içeriklerle bağlantısız, yanıltıcı ve yanlış bilgiyle merak uyandırıcı şekilde atılması, regülasyonların eksik takibiyle birleşince izleyici ve okuyucuda isteksizlik yaratmaktadır.
Reklam kuşakları ve süreleri ile ilgili televizyonlarda uygulanan disiplinin internet mecralarında uygulanmadığını görmekteyiz. Özellikle internetten ve sosyal medyadan iletilen haber kanallarında izleyicilerin adeta sabrı test ediliyor.
Tematik haber kanallarında haber sunum dili sorunlu görünüyor. Bu noktada özellikle moderatörlerin yani haberi yönetenlerin eleştirilmesi sanıyorum yerinde olacaktır.
Konuklarından aşağı kalmamak için iddialı yorumlarda bulunmaları, konuşmacıların sözlerini bölerek ya da keserek konu bütünlüğünün kaybolmasına neden olmaları ciddi bir sorun olarak öne çıkıyor. Ayrıca aşırı ve lüzumsuz özgüvenlerini, sözlerini el ve kol hareketleriyle güçlendirmeye çalışmalarını, konuyu bağlamından koparan sorular sormalarını, yeterli derinliğe sahip olmayan konukları ekrana çıkarmalarını da bu sorunlara ilave edebiliriz.
Aslında bu alanda iyi örnekler de hayli çok. İncelendiğinde; David Rubinstein, Walter Cronkite ve diğer benzerlerinde olduğu gibi, konusuna hâkim, doğaçlama yapmaktan kaçınan, sistematik, ufuk açan, analitik düşünen, fiziğinden çok sunumu ile ön planda olmaya çalışan kaliteli isimleri Avrupa ve Amerikalı yayın kuruluşlarında görmek mümkün.
Sunumla ilgili sıkıntıların yanına kullanılan dili de ilave edersek sektördeki sorunun büyüklüğü ortaya çıkıyor. Çünkü tuhaf bir haber dili gün geçtikçe daha fazla ekranlara yerleşiyor. “Şimdi İzmir’e uzanalım – Reklamlara gidelim” gibi tuhaf ifadelerle uydurulmuş yeni bir haber dili ortaya çıkıyor. İşin ilginç yanı ise bu dilin sürekli tekrarı izleyicide kanıksamaya neden oluyor.
Günümüzde televizyon ve radyolarda kullanılan dil’in bin kelimeyi geçmediği görülüyor. Buna rağmen yapılan hatalar çok büyük. 2018 yılı RTÜK Televizyon İzleme Eğilimleri Kamuoyu Araştırması Raporu’na göre, toplam 927 saatlik yayın kesitinde, 6 yayın tipi ve 9 program türünde 17 radyo ve 40 televizyon kanalında 242 saat radyo, 685 saat televizyon yayını incelendiğinde 4 bin 598 adet hata tespit edilmiş. Hatalı Türkçe kullanımının 3 bin 591 adedi ulusal kanallardaki yayınlarda gerçekleştirilmiş. Yani ortalama her saat yaklaşık 14 adet dil yanlışı yapılmış.
Türkiye’de bunlar olurken İngiltere’de dilin doğru kullanımı için televizyon ve radyo yayınlarına büyük önem veriyorlar. İngilizlerde bu konuda hassas davranıyor yayın kuruluşlarını yönlendiriyor. Umarız bizim yayın kuruluşları da dilin kullanımına daha fazla hassasiyet gösterirler.