6. NESİL ENERJİ KAYNAKLARINA HAZIR MIYIZ?

Enerji; zaman mefhumundan sonra, insanlık tarihindeki en değerli konudur. Enerji yoksa hiçbir şey yoktur. İnsanoğlu tarihi boyunca hep enerjiye ulaşma ve onu yanında taşımaya çalışmıştır. Uğruna büyük mücadeleler yapılan, birçok savaşın arkasındaki temel gerekçe olan enerji neden bu kadar değerlidir? Çünkü kıt bir kaynaktır. Statikten dinamiğe geçirilmesinin maliyeti yüksektir. Ayrıca daha sonra kullanılmak üzere saklanılması/depolanması mevcut imkanlarla çok kısıtlıdır. Elektrikli araçlar, cep telefonları mobiliteyi arttıran önemli icatlardır. İnsanlığın mobilitesi arttıkça hayatın her aşamasında duyulan enerji ihtiyacı da katlanarak yükselmektedir.

Ateş, buhar, petrol, nükleer, yenilenebilir enerjiler derken dünya 6. nesil enerji kaynaklarının peşinde. Hidrojen ve bor.

1920’de yani bugünden 100 yıl önce 2 milyar olan dünya nüfusu 2023’de 8 milyara ulaştı. 2050 yılında 10 milyarı bulacağı öngörülmektedir. 2014 yılında üretilen cep telefonu sayısı o tarihteki dünya nüfusu olan 7 milyar sayısını aştı. Yıllar geçtikçe bu rakam artmaya devam etti. Türkiye Dı̇jı̇tal 2023 raporuna göre geçtiğimiz yıl dünya genelinde mobil telefon kullanıcısı 8.4, internet kullanıcısı 5 milyarı buldu. Dahası, aktif elektronik cihazların sayısı dünya nüfusuna oranla 5 kat daha hızlı artıyor. Elektrikle çalışan otomobil, beyaz eşya, sağlık sektörü cihazları da dikkate alındığında gelecek yıllarda enerji ihtiyacının katlanarak artacağı kaçınılmaz bir gerçekliktir. Peki insanlığın şimdi ve gelecekte ihtiyaç duyduğu devasa enerji talebini mevcut teknolojiler ve kaynaklar ne kadar karşılayabiliyor?

Dünya ülkeleri gibi Türkiye için de enerji ihtiyacı önemli bir konudur. Ülkemizin ekonomik ve sosyal olarak en önemli sorunu klasik enerji kaynaklarının yetersizliğidir. 100 yıl boyunca petrole ve doğalgaza bağlılığımız ve her yıl enerji yüzünden dış ticaret açığı veren bir ülke olmamız bunun en büyük göstergesidir. Her sorun bir fırsata dönüştürülebilir. Türkiye olarak enerjideki kaynak eksikliğini bir sorun olarak görmekten uzaklaşma ve bunu bir fırsat olarak değerlendirme paradigmasına geçmenin zamanı gelmiştir. Çünkü fosil yakıtların ömrü dolmak üzeredir ve insanlık yeni enerji türleri bulmak için çabalamaktadır. En önemli yeni enerji kaynak ve depolama araştırmaları hidrojen ve bor madenleri üzerinde yapılmaktadır. Bu araştırmalar dünya bor rezervinin %70’ine sahip olan ve etrafı hidrojenle çevrili ülkemiz için çok büyük bir fırsattır.

Türkiye tarihin önüne serdiği bu fırsatın ne kadar farkındadır? Bu fırsatı lehine çevirebilecek midir? Türk bilim insanları, üniversiteler ve diğer bilim kurulları yeni fırsatlar için neler yapmaktalar? Dünyadan farklı bir bilimsel söz ve gerçeklik ortaya koyabiliyorlar mı ya da koyabilecekler midir? Devletimiz bu yeni enerji düzeninde ülkemizi ve Türk bilim alemini nasıl konumlandırmakta, nasıl önlemler almaktadır? Partiler üstü bir devlet politikası oluşturulacak mıdır? Klasik enerji fuarlarından öteye geçebilecek miyiz? Türkiye’nin yeni yüzyılında yeni şeyler söyleyecek miyiz? Yeni bir enerji ekosistemi kurabilecek miyiz? Enerji depolamada Türk teknolojileri dünyaya damga vuracak mı yoksa gelişmelerin edilgen bir takipçisi mi olacağız? Gelecek 50-100 yıllık enerji politikaları ile gelecek nesillere nasıl bir enerji ekosistemi bırakacağız? Kısacası geleceğe hazır mıyız? Hazır olmak için neler yapılmalı veya yapılmamalı?

Neler yapılmalı ve neler yapılmamalının cevaplarını işin uzmanları ve bilim insanları verecektir.

Devletimize düşen bu ortamı hakkıyla hazırlamaktır. 

https://youtu.be/T_DUP6ef0PM?feature=shared