Empati kelimesi; Türk Dil Kurumu’na göre duygudaşlık, duyumsama ve eş duyum kelimeleri ile ifade edilmekte, anlam olarak ise bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak, onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlayabilme olarak tanımlanmaktadır. Gündelik hayatımızda sıklıkla kullandığımız bir kelime olması nedeniyle öncelikle bu kavramı doğru bir şekilde anlayabilmek gerekmektedir. Temelde gözden kaçırılan husus, karşımızdaki insanın şartlarını hesaba katmadan, yani kendi kimliğimizle empati kurmaya çalışma yanılgısıdır. Esasında sağlıklı ve doğru bir empati kurabilmek için kendimizden uzaklaşarak, karşımızdaki insanın sahip olduğu şart ve duruma göre yaklaşım göstermek gerekmektedir. Bu hususun gözden kaçırılması nedeniyle de hemen herkes yanlış bir yaklaşım ile empati kurmaktadır. Bu şekilde kurulan empatinin de antipatik bir özelliğe dönüşmesi maalesef kaçınılmaz hale gelmektedir.
Özü itibarıyla insana dair bir kavram olan empati, hepimizin karşımızdaki insanda bulunmasını beklediğimiz bir özelliktir. Kendi duygu ve düşüncelerimizin algılanmasını istememiz de empati beklentimizi ortaya koymaktadır. Fakat yine biz insanlara özgü olan bencillik özelliğimiz düşünüldüğünde, öncelikle kendi empati kurma yetimizi sorgulamamız gerekmektedir. Nasıl ki hissettiğimiz duyguların anlaşılamadığını düşündüğümüz anlar varsa, anlayamadığımız da pek çok an bulunmaktadır. Her şey kendimizi doğru tanımakla başlamaktadır. Bu sayede kendimizi daha doğru analiz ederek neyi, neden ve nasıl hissettiğimizi tanımlayabiliriz. Çünkü genel kavramlar üzerinden bazı durumları açıklama gayretimiz günün sonunda bizlere daha büyük üzüntüler yaşatabilmektedir. Kendimizi tanımamızın bir avantajı da karşımızdaki herhangi bir insanın yaklaşımını daha iyi değerlendirmemizi sağlamasıdır. Birçok olay karşısında insanların hissettiği duygular benzerdir. Üzüntü ya da mutluluk eksenli duygularda bu benzerlik daha da artmaktadır. Fakat duyguların süresi başta olmak üzere etkisi, bıraktığı iz gibi pek çok etken insandan insana farklılık gösterebilecektir. O nedenle empatik insan olmanın ilk adımı kendimizi doğru tanımakla başlamaktadır. Sonrasında duyguların ve davranışların hangi şekilde bizi etkilediğini analiz etmek gerekmektedir. Yaşanan olaylardan genel kanıdan farklı şekilde etkilenebiliriz ya da yaşanılan duygu ile farklı bir şekilde baş edebiliriz. Çünkü hepimiz esasında farklı karakterler olarak hayatımızı sürdürmekteyiz. Basit ama anlaşılır olmasına rağmen bu hususları çoğu zaman göz ardı etmekteyiz. Kendi yaşantı ve öğretilerimiz çerçevesinde baktığımız birçok durumda sadece empati kurduğumuza inanabiliriz. Karşılığı olmayan bir empati de hiçbir durumun çözümüne katkı sağlamayacaktır. Ayrıca kendi yanlışımızın farkında olmamamız, kendimizden başka insanın empati özelliğini görmemizi de engelleyecektir. İnsanlar ile kurduğumuz ilişkilerin farklı boyutlarının olması, farklı kültür ve yaşayış tarzına sahip olunması da yanlış kurulan empatinin sadece kelime olarak kullanımını sağlayacaktır. Öğrenmenin merak ile birlikte geliştiği düşünüldüğünde, kendi öğretilerimizi düzelterek çevremize de katkı sağlayan insanlar olmamız gerektiğini unutmamalıyız. Kendimizi doğru tanıma noktasında attığımız her adım aslında karşımızdaki insanlara karşı da atılmaktadır.
Doğru anlamıyla kullandığımız kelimeler, maalesef çoğu zaman doğru bir karşılık almamızı sağlamamaktadır. Bu çerçevede, doğru kelimeleri doğru davranışlar ve doğru duyguları da göz önünde bulundurarak kullanmamız hayatımızı kolaylaştıran önemli bir adım olacaktır.
https://youtu.be/IrwYy-BZN2c?feature=shared