Toplumu oluşturan bireylerin duygu, düşünce ve ortak değerlerinde birbirlerine karşılıklı bağlanması dayanışma olarak nitelendiriliyor. Grup içindeki kişilerin diğer bireylerle uyumlu ilişkilere girmesi ile ortaya çıkan duruma da sosyal dayanışma deniliyor. Bu dayanışma duygularının zirveye çıkacağı İslam alemi için önemli bir aya giriyoruz. Ramazan’da oruçlar tutulacak, teravihler kılınacak, ibadetler yapılacak... Ama en önemlisi sosyal dayanışma daha da artacak. Ülke genelinde bu yılın çok zor geçeceğine dair öngörü ve beklentiler yüksek. Buradan hareketle Ramazan ayını fırsat bilerek yardımlaşmalarımızı bu doğrultuda değerlendirmemiz faydalı olacaktır.
Türkiye, 31 Mart’ta önemli bir seçim yapacak. Halk sandığa giderek beldelerini yönetecek yeni başkanları belirleyecek. Ülkemizde Belediyecilik deyince topluma daha yakından temas akla geliyor. Tabi bir de imar mevzuu var. İmar deyince ise akla ilk gelen rant oluyor. Ama alanımız olmadığı için o konuya girmiyoruz. Konumuz şehirlerin daha güvenli ve yaşanılır hale getirilmesi. Bu süreçte ise Akıllı Şehir Uygulama ve çözümleri ön plana çıkıyor. Ülkemizde Akıllı Şehir çözümleri konusunda ziyadesiyle yetkin firma bulunuyor. Umarız ki seçilecek olan başkanlar teknolojiyle belediyeleri buluşturma noktasında daha fazla gayret sergiler ve en önemlisi de yerli çözümler konusunda gerekli hassasiyeti gösterirler. Şehirleri ekonomik olarak cazip hale getirme, şehre yapılacak yatırımları arttırma noktasında belediye başkanlarına önemli görevler düşüyor. Yine umarız ki belediyeler reel sektör için bilgi ekonomisini esas kabul edecek uygulamaları hayata geçirirler. Ankara Büyükşehir Belediyesi her ne kadar geçen dönemde Teknokentlerle çalışmalar yapmak istese de kurduğu iş birliklerinin arzu edilen seviyede olduğunu söylemek mümkün değil. Biz yerel yönetimlerde hangi partiden seçilirse seçilsin belediye başkanlarının ICT sektörünü şehrin ekonomisinde etkin bir şekilde değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bir ülkede en büyük girişimci devletin kendisidir. Devlet sektörlerin gelişmesi için öncülük eder ve bu alanı sonrasında özel sektöre doğru evirir. Doğru olanda budur. Türkiye’de bunun cumhuriyetin ilk yıllarında ciddi manada hayata geçirildiğini görürüz. Şeker fabrikaları, demir çelik fabrikaları, savunma sanayi ile ilgili tesisler… Örnekleri daha da arttırmak mümkün. Ama en önemli girişimlerden birisi hepimizin malumu Devrim arabası ve Kara Kurt lokomotifleridir. Şimdi bunlar sadece müzede sergileniyor. Bir devlet bu ve benzeri girişimleri müzede sergilensin diye yapmaz. Keşke bunların akamete uğratılmasının arkasındaki sır perdesi aralansa da bu millet, kendisine garezi olanları görse. Son dönemde devletin birçok alanda hayata geçirmeye çalıştığı birçok girişim söz konusu. Bunlardan birisi TOGG elektrikli arabalar, diğeri İHA’lar. Devletin en önemli girişimlerinden birisi de haberleşme sistemleri. TOGG belli bir sürece girdi, İnsansız Hava Araçları da. Bu çabaların öncekiler gibi akim kalmaması için özel sektörün eko sistemde geliştirici oyuncu olması gerekiyor. Örneğin, akıllı arabalarda ülkemizde uluslararası düzeyde sayısal haritalama yapan firmalarımız var. Basit bir soru; acaba yerli üretilen TOGG arabalarında kullanılan haritalar ülkemiz firmalarından mı temin ediliyor? Anlatmak istediğimiz de tam olarak bu…
Tam da buradan hareketle bizim sektöre, yani haberleşme sektörüne değinmek istiyorum. Bila istisnasız irili ufaklı firmalarımızın bir konuda ülkemizde üretilen çözüm veya ürün varsa öncelikli olarak onu tercih etmesi gerekiyor. Yerli firmalara sahip çıkmak aynı zamanda ülkemizin geleceğine de sahip çıkmaktır. Düne kadar kamuda önemli görevler üstlenmiş kişiler, bugün özel sektörde yönetici pozisyonunda olabilir, bunu yadırgamamak gerekiyor. Lakin dün kamuda çalışırken sorumluluğu alanında bulunan konumdan, özel sektöre geçip ilgili alana hizmet eden firmaya geçince dünü unutmaması gerekiyor. Yani dün kendisine yapıldığında kabul etmediği itirazları bugün kendisinin de yapmaması gerekiyor. Tüm yöneticilerin öncelikli sorumluluğu ülkesinin çıkarlarına dikkat etmesi. Çünkü görev başında kim olursa olsun bu sorumluluktan kaçamaz.
Bu sayıda; 31 Mart seçimleri vesilesiyle “Akıllı Şehirler ve Akıllı Belediyecilik Uygulamaları”nı masaya yatırdık. Başta Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi olmak üzere alanla ilgili kafa yoran kurum ve kuruluşlar, proje geliştiren önemli firmalar değerlendirmelerde bulundu. Mart sayımız için ayrıca girişimcilik ekosisteminde yeni bir sayfa açan Fonbulucu’nun CEO’su Hakan YILDIZ ile konuştuk. Yıldız, kitle fonlaması modelleri ile Fonbulucu’nun çalışma sistemini ve şirketin gelecek hedeflerini anlattı. Yazarlarımızın değerli yorumları ile sektörün gündemini tutan haberlerin yer aldığı yeni sayımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyorum.