İZLEYİCİ VE DİNLEYİCİLER MEDYA’NIN VELİNİMETTİR

 

Müşteri, ticarethane ve işletmeler için nasıl önemli ve gerekliyse izleyici ve dinleyicilerde rekabetin iyice arttığı klasik medya için aynı değere sahiptir.

İnternetin gelişmesi, bu mecra üzerinde iletilen çok sayıdaki başarılı yayın ile yayıncıların ortaya çıkmasını sağladı. Artan teknolojik imkanlar ve interaktif yöntemlerin etkin kullanımı bu yayınlara izleyicilerin dikkat ve ilgisini daha fazla çekiyor. Bu durum, katılımcı televizyon ve radyo yayıncılığında yeni bir yöntem ve yönelimi gündeme getirdi. İzleyiciler sosyal medyada uzun süredir deneyimledikleri bu tarzı artık geleneksel yayınlarda da talep etmeye başladı.

İnternet ve sosyal medya üzerinden yapılan ve her geçen gün daha çok gördüğümüz katılımcı ve interaktif yayıncılık ana akım medyanın da dikkatini çekiyor. Artık yayın kuruluşlarının sunduğu her içerik kayıtsız şartsız izlenmiyor. Seçeneklerin artması izleyicileri de daha seçici davranmaya itiyor.

Gerçekten, günümüzde insanlar her konuda edilgen kalmayı, sadece izlemeyi, dinlemeyi, seyretmeyi istemiyor. Birey olmanın gereklerini yerine getirerek “ben de buradayım, benim de söyleyeceklerim var” diye sesini yükseltiyor. Bu etken izleyici tavrı sadece ülkemizde değil tüm dünyada kabul gören bir yaklaşım. Bu trendi yükselten ve büyüten, internetin sağladığı geniş imkanlar olduğunu teslim edelim.

Yayıncılık dünyasında gözlenen bu değişim klasik medyanın da radarına girdi. Yakında tüm medyada izleyici ve dinleyiciye dokunan yeni tarz yayıncılığın uygulanmaya başlandığını görebiliriz. Hali hazırda ana akım medyada internet üzerinden yapılan başarılı yayınlar ve içeriklerin taklit ya da kopya edildiğine şahit oluyoruz. Fakat interaktivitenin internet üzerinden yapılan yayınlarda olduğu gibi sağlanamaması bu yayınların başarısını olumsuz etkiliyor.

Basit ve suyuna tirit yapımlar artık devrini kapatıyor. Toplumun eğitim seviyesinin yükselmesi dil eğitiminin ve kullanımının artması, yurtdışı yayınlara erişim imkanının çoğalması ana akım medya da kaliteli yapımların izleyici tarafından daha fazla talep edilmesine yol açtı. Yüksek reyting ise aslanın ağzından daha da aşağılarına inmiştir. Özetle yayınlarda kalite (içerik ve teknik) ve fayda ikilisi ön plana çıktı. Bu kural başarılı yayıncılık, yüksek reyting ve karlılık için vaz geçilmez olacaktır.

Aslında klasik yayıncılıkta başarılı olmanın formülü çok da zor değil. Bunu görmek için internet üzerinden örnekleri yayınlanan programlara bakmak sanıyoruz yeterli olacaktır.

İnteraktiflik, iletim ve erişim kolaylığı interneti klasik tek yönlü yayıncılık ile rekabette öne çıkarıyor. Online reklamcılığın hızla yükselmesi ve reklamların sanal mecralara kaymasıyla birlikte klasik yayıncılığın internet üzerinden yayınlarla rekabeti iyice zorlaşacaktır. Avrupa ülkelerindeki yayınlara ve izleyici tercihlerine bakıldığında gelişmeler bu öngörüyü doğrulamaktadır. Analog / sayısal karasal yayınlar, dijital kablodan iletilen analog ve dijital TV yayınlar ile uydu FTA yayınlar (free to air) yayınların izleyici ve aboneleri gittikçe azalmaktadır.

Yayıncılık sektöründeki gelişmeleri belirleyen ve eğilimleri değiştiren en önemli etken izleyici profilleridir. Genç kuşaklar mobil üzerinden yayınları, kısa ve güncel eğlence temalı içerikleri talep etmeye başlamıştır. Araştırmalar izleyicilerin dram ve benzeri yayınları artık fazla tercih etmediğini gösteriyor. Yakın gelecekte klasik medyanın yayın içerikleri konusunda da internet medyasını örnek alacağını şimdiden söyleyebiliriz.