YAŞAM DOYUMUNUN ÖNEMİ

Yaşam doyumu kavramı ilk olarak Neugarten tarafından 1961 yılında dile getirilen bir kavramdır. Bireyin elde etmek için çaba sarf ettiği ve elinde olanı karşılaştırması sonucu ortaya çıkan durum olarak ifade edilmektedir. Bireyin eylemleri sonucunda ulaştığı genel duygu da yaşam doyumu olarak adlandırılmaktadır. Olumlu ve olumsuz gelişmeler çerçevesinde sahip olunan duygusal hislerin bütününü oluşturduğu düşünülmektedir.

Bireyler arasında farklılıklar olması nedeniyle, yaşam doyumunda belirgin bir standart ortaya koymak mümkün değildir. Çünkü hem her insanın eylemleri değişiklik göstermektedir hem de ulaşılan sonuç herkes için farklı anlam ifade etmektedir. Bu noktada bireyin değer yargıları da devreye girmektedir. Çünkü olaylara yaklaşım ve gerçekleştirme aşamasında her birey kendi değerleri çerçevesinde bir eylemde bulunmaktadır. Değer kavramı ise kısaca, gerçekleştirilen eylemlere yüklenen anlamı ifade etmektedir. Buna istinaden de herkesin ideali de farklılık göstermektedir. Belirlenen standartlar doğrultusunda oluşturulmak istenen değer ile birlikte yaşam doyumu hissi desteklenmektedir. Yaşam doyumu içerisinde çalışılan işten duyulan memnuniyet, sahip olunan aileden hissedilen duygu ve elde edilen maddi getiriler gibi hayatın her alanında yaşanan durumlar bulunmaktadır. Bireyin hayatında en fazla yer kaplayan eylemden aldığı haz duygusu ön plandadır. Çünkü en çok vakit ayrılan eylem, gerçekleştirilen diğer eylemlere de sirayet etmektedir. Aynı zamanda yaşam doyumu, içinde bulunulan zaman diliminde sahip olunan koşullar çerçevesinde de değişmektedir. Dönemin koşulları çerçevesinde birey, kendinde en fazla haz duygusu yaşatacak şekilde eylemlerinin planlamasını yapmalıdır. Özellikle geçen zaman ve sürekli değişmekte olan dünya düzeni göz önüne alınacak olursa, bireyin kendini her durumda pozitif duygular hissedecek şekilde değerlendirmesi gerekmektedir. Yaşam doyumu tanımlarını kısaca üç grupta ele alabilmekteyiz. İlk olarak; dış ölçütler ve bunlar kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda bireydeki mutluluk haline vurgu yapılırken, ikinci olarak; günlük yaşamın akışı içerisinde yaşanılan olumlu duyguların çokluğuna vurgu söz konusudur. Son olarak ise; yaşam doyumu, iyi yaşamın nasıl olduğuna ve standartların neler olduğuna yönelik bireylerin kendi yaşamlarına ilişkin yargısal değerlendirmeleri olarak ifade edilmektedir. Bu şekilde değerlendirecek olursak yaşam doyumu; duygu oluşumunun başlamasıyla bireyin hayatına giren, zaman içerisinde kazanılan tecrübelerle birlikte geliştirilen ve sürekli olarak keşfetme ihtiyacı hissedilen bir kavramdır.

Güncel zaman koşulları göz önüne alınarak söz konusu yaşam doyumu kavramında bireysel olarak uyarlama yapılması gerekmektedir. Çünkü hem içinde bulunulan dönem koşulları, hem de bireyin yaşadığı hayat deneyimi gibi unsurlar yaşam doyumu algısında farklılıklar yaratmaktadır. Genel bir standart ortaya koymak güç olsa da, asgari düzeyde pozitif duygulara sahip olmak mümkündür. İçinde bulunulan sosyal çevre dinamikleri çerçevesinde doğru olana ve kişinin kendine uyan unsurlara daha fazla duyarlı olması gereklidir. Çalışma hayatında sahip olunan koşulları değiştirmek ilk etapta mümkün olmasa da sosyal olarak bulunduğumuz ortam daha hızlı hareket edilebilecek bir alanı temsil etmektedir. Bu bağlamda ele alacak olursak; bir şeyleri hızlı ve radikal kararlar doğrultusunda değiştirmeye çalışmaktansa, ufak adımlarla doğru analiz ederek ilerlemek daha sağlıklı olacaktır. Çünkü yeni bir şey yapmak teoride planlandığı gibi hayatımıza sirayet etmeyebilir. Bu nedenle köklü değişimlerin başlangıcını küçük adımlar oluşturmaktadır. İlk adım bu düşünceler çerçevesinde atıldığı takdirde, bir sonraki adım daha sağlam olacaktır.