METAVERSE VE ÜRETKEN YAPAY ZEKÂ-2

 

 

Günümüzün teknolojik gelişmelerinin heyecan verici manzarasında, 2023'teki üretken yapay zekâ çalışmalarının etkisiyle, artan beklentilerle 2024'e eriştik. AR (Artırılmış Gerçeklik) ve VR'deki (Sanal Gerçeklik) gelişmeler, dünyamızla etkileşim şeklimizde bir dönüşümün habercisi oluyor ve Dördüncü Sanayi Devrimi'nin özünü oluşturuyor. Bilgisayarla görme, üretken yapay zekâ ve karma gerçeklik alanlarındaki en son gelişmeleri harmanlayan bu yapay zekâ odaklı ilerlemeler, yalnızca mevcut gerçekliklerimizi değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda geleceğimizde de devrim yaratmaya hazırlanıyor. Bu güçlü aracın, insanlığa hizmet mi edeceğini, yoksa öngörülemeyen sonuçları mı ortaya çıkaracağını henüz anlamamış olsak da yapay zekanın gerçekten dünyayı değiştireceği konusunda herkes hemfikir gibi gözükmekte.

Yapay zekâ, adım adım ilerledikten sonra 2023'te bir büyüme çağına sıçradı ve evriminde çok önemli bir geçişe işaret etti. Benzer şekilde Artırılmış ve Sanal Gerçeklik, oyun ve eğlence köklerinin ötesine geçerek sağlık, eğitim ve perakende gibi sektörlere doğru genişliyor. Yine de bu teknolojiler yaygın bir şekilde benimsenme konusunda önemli zorluklarla karşı karşıyadırlar ve görsel olarak etkileyici olsalar da birçok Artırılmış ve Sanal Gerçeklik deneyimi genellikle video oyun grafiklerinin dışında daha etkili uygulamalar için gereken derinlik, özgünlük ve etkileşim düzeyinden yoksundur. Örneğin sağlık hizmetlerinde insan anatomisinin sınırlı simülasyonu eğitimin etkinliğini kısıtlarken, eğitimde gerçekçi ortamların olmayışı sürükleyici öğrenme potansiyelini azaltıyor. Mevcut Artırılmış ve Sanal Gerçeklik uygulamalarında kullanıcıların yalnızca %40'ı yüksek düzeyde sürükleyicilik ve gerçeklik deneyimi yaşarken hem gerçekçi hem de son derece etkili, sürükleyici bir deneyim oluşturma konusunda hala bazı sorunlarla karşı karşıyayız.

Sanal alanlarda gerçek bir sürükleyicilik elde etmenin önündeki temel engellerden biri, geleneksel bilgisayar grafiklerinin sınırlamaları ve bilgisayarla görmedeki, özellikle de gerçekçi, ölçeklenebilir grafikler üretme ve 2 boyutlu verilerden 3 boyutlu ortamları tam olarak anlama konusundaki zorluklardır. Endüstri liderlerinin öngördüğü gibi atılım, yapay zekanın salt yakalamadan yaratıcı yaratmaya geçiş için kullanılmasında yatıyor. 

Üretken yapay zekayı kullanan bu yöntem, gerçekçi insan özelliklerini ve ifadelerini yenilikçi bir şekilde yakalayıp kopyalıyor. Bir kişinin farklı görünümünü ve ifadelerini çevrimiçi fotoğraflardan 3D olarak doğru bir şekilde oluşturma kapasitesi, geleneksel tekniklerden önemli bir ayrılığın sinyalini vererek sayısal etkileşimlerde benzersiz bir gerçekçilik sağlayacak yeni bir çağa öncülük ediyor. Teknoloji ilerledikçe, yazılım ve donanımın sinerjik bir evrim geçirerek akıllı telefonlar gibi yaygın olarak kullanılan cihazlar aracılığıyla erişilebilen son derece gerçekçi, ilgi çekici deneyimlerle sonuçlanmasını bekleyebiliriz. Microsoft'un HoloLens gibi ürünler, sanal yüz yüze etkileşimler ve farklı ayarlara "ışınlanma" sunarak, telebulunmada (Telebulunma: iki veya daha çok lokasyonda bulunan kişilerin birbirlerini görerek toplantı yapmalarını sağlayan gelişmiş video konferans sistemidir) Artırılmış Gerçekliğinin olanaklarını sergiliyor. Benzer şekilde, Apple'ın Apple Vision Pro ile yaptığı geliştirme, gerçek telebulunma sınırlarını zorlayarak sayısal avatarların gerçekçiliğini yükseltmeyi amaçlıyor. Fotogerçekçi, sürükleyici ve geniş çapta erişilebilir bir sanal deneyim sunma konusunda gerçekten dönüştürücü bir atılımın tam eşiğindeyiz.

Bilgisayarla Görme Doçenti ve Metaverse Merkezi Direktörü Hao Li ve Bilgisayarla Görme Profesörü Abdulmotaleb El Saddik tarafından yönetilen MBZUAI (Mohamed bin Zayed University of Artificial Intelligence (Abu Dhabi) Metaverse Merkezi, sektörün önde gelen isimleriyle iş birliği yaparak sayısal etkileşimin yeniden keşfedilmesine liderlik ediyor. Profesör Li'nin Pinscreen aracılığıyla Netflix gibi platformlarla olan ortaklığı özellikle görsel dublaj alanına öncülük ediyor; yabancı aktörlerin dudak hareketlerini dublajlı İngilizce ses ile mükemmel bir şekilde uyum sağlamak için gelişmiş yapay zekayı kullanıyor ve ana dili İngilizce olan aktörlerden neredeyse ayırt edilemeyecek sanal bir deneyim yaratıyor.

Etkisini eğlencenin ötesine taşıyan MBZUAI, büyük ölçekli ortamları ve dinamik performansları gerçek zamanlı olarak yakalama konusunda büyük adımlar atıyor; tüm şehirlerin sayısal olarak yeniden canlandırılması gibi iddialı projeler için Google gibi endüstri devlerinin büyük ilgisini çekiyor. Geleneksel 3D taramayı aşan bu yenilikçi yaklaşım, daha doğru gösterimler için derin sinir ağlarından yararlanıyor. Prof. Li'nin Berkeley ile iş birliği içinde sinirsel temsilleri kullanan gerçek zamanlı görüntü oluşturma teknolojisi üzerindeki çalışması, sayısal sahne oluşturmanın sınırlarını zorluyor. Metaverse Center'ın dinamik sahne sayısallaştırması için üretken yapay zekayı kullanması, Google Street View'da bir video oyunu kadar sorunsuz bir şekilde gezinmeye benzer şekilde kullanıcı etkileşimlerinde devrim yaratacak ve böylece gerçek dünyayı sanal olarak keşfetmemizi gerçek zamanlı olarak geliştirecek.

Bu yeni sanal çağın gelişi, kullanıcı dostu tasarım sayesinde sayısal uçurumun daralmasıyla karakterize edilen, akıllı telefonların ilk ortaya çıkan aşamalarını yansıtıyor. Bu, Artırılmış ve Sanal Gerçeklik teknolojilerine yönelik mevcut araştırmalarla paralellik gösteriyor ve yenilikçi özelliklerinin yanı sıra kullanım kolaylığı ve erişilebilirliğinin önemini belirtiyor. Bu yolculuk teknolojik bir aynanın içinden geçip, sayısal ve fiziksel gerçeklik arasındaki çizgilerin giderek yakınlaştığı bir alana adım atmaya benziyor.

Gerçekçi ve çeşitli sanal ortamlar, nesneler, kelimeler ve sesler üreten metaverse, sanal dünyaları uygun ölçekte sunma yeteneği üzerinde muazzam bir etkiye sahiptir. Aslında çeşitli, dinamik dünyalar inşa etmek, yeni bir metaverse tabanı oluşturmanın en zorlu kısımlarından biridir ve üretken yapay zekâ, sanal dünyaların daha sıkıcı ama gerekli yapı taşlarından bazılarını sağlayarak bu işi hızlandırmayı vaat ediyor. 

Her şeyden önce, üretken yapay zekâ geniş ölçekte hızlandırılmış kişiselleştirme sağlayacak. Bu, araçların bir kullanıcının profilini ve geçmiş davranışlarını alabileceği ve ardından gerçek zamanlı olarak özelleştirilmiş bir deneyim oluşturabileceği anlamına gelir: benzersiz görseller, kişiselleştirilmiş ses parçaları, oyuncu olmayan karakterlerle (NPC'ler) kullanıcıya özel etkileşimler ve hatta özel görevler burada tüm olasılıklardır. Bu faydaların çoğu, üretici yapay zekanın prosedürel içerik üretme konusundaki güçlü yeteneğinden kaynaklanmaktadır.

Bu, üretken yapay zekanın metaverse içinde sanal ortamlar, nesneler ve karakterler yarattığı zamandır. Bunlar, arazi ve bitki örtüsünden binalara, mobilyalara ve oyun içi öğelere kadar her şeyi içerebilir. Prosedürel içerik üretimi, geniş ölçekte, daha çeşitli ve gerçekçi sanal dünyalar yaratırken aynı zamanda insan tasarımcıların ve programcıların iş yükünü de azaltır. Bu, oyuncuların metaverse'de inşa edilmiş çevreyi nasıl deneyimleyecekleri konusunda büyük bir değişimdir, çünkü anlatı, oyun ve seviye tasarımında çok büyük yeni olanaklar açılacaktır.

Metaverse’ün üç ana bileşeni vardır: görseller, anlatı ve ses. Bunların her birinde, üretken yapay zekanın kullanıcıların metaverse ile nasıl etkileşimde bulunduğunu, etkileşime girdiğini, keşfettiğini ve oynadığını şekillendirmesi için çok sayıda uygulama vardır. 

Özel oyun içi öğeler kümesine erişmek için avatarları kullanmanın ötesinde üretken yapay zekâ, metaverse’deki kullanıcılar için özel avatarlar oluşturmak için de kullanılabilir. Üretken yapay zekâ modelleri, kullanıcının tercihleri ​​ve fiziksel özellikleri hakkındaki verileri analiz ederek, kullanıcının gerçek dünyadaki görünümü ve kişiliğiyle yakından eşleşen kişiselleştirilmiş avatarlar oluşturabilir.

Açıkça görülüyor ki hem metaverse’de hem de üretken yapay zekanın henüz çok erken aşamalarındayız. Üretken yapay zekayı metaverse’e yerleştirirken, bunun hem çeşitli hem de kullanıcıların karşılaşabileceği nesne ve ortam türlerini temsil eden verilere dayanması gerekiyor. Metaverse için etkili üretken yapay zekâ modellerini eğitmek için henüz yeterli veri yok.

Metaverse’de üretken yapay zekanın kullanılmasıyla ortaya çıkabilecek potansiyel fikri mülkiyet sorunları da vardır. Örneğin, üretken bir yapay zekâ modeli tarafından oluşturulan içeriğin hakları kime ait ve bu haklar nasıl uygulanacak? Her biri teorik olarak sınırsız alana sahip düzinelerce sanal dünyadan bahsettiğimizde, bu, kat edilmesi gereken çok büyük bir alan demektir. Bunların hiçbiri için henüz yasal bir çerçevemiz yok. 

Tüm söylenenlerin yanı sıra, metaverse içinde üretken yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriğin kalitesini ve tutarlılığını sağlamak da bir diğer temel zorluktur. Üretken yapay zekâ, bireysel kullanıcı etkileşimleri için gerçek zamanlı olarak devreye alınırsa teorik olarak yapay zekanın kelimeleri, görselleri ve ses kombinasyonlarını iletebilmesinin sonsuz sayıda yolu vardır. İçeriğin belirli standartları karşıladığından ve kullanıldığı bağlama uygun olduğundan emin olmak amacıyla doğrulamak ve düzenlemek için Open Metaverse  Alliance gibi ortak endüstri standartlarına da ihtiyacımız olacak.

Üretken yapay zekâ, insan tasarımcılara veya programcılara ihtiyaç duymadan metaverse’de yeni nesneler, ortamlar ve deneyimler yaratmayı mümkün kılar. Bu, metaverse’de yeni bir inovasyon ve yaratıcılık dalgasının yanı sıra bu teknolojiden yararlanabilecek şirketler için yeni iş fırsatlarına da yol açabilir.

Ayrıca devasa oynanabilir dünyalar oluşturmada daha verimli olmakla kalmayıp aynı zamanda daha yaratıcı olabilecek bireysel yaratıcılar ve oyun stüdyoları için de büyük bir fırsat var. Şunu düşünün: Her oyun için ayrı ayrı öğeleri yeniden yapmak zorunda kalmak yerine, temel katmanı oluşturmak için üretken yapay zekayı kullanabilir ve ardından oyunun yanı sıra görsel ve işitsel öğeleri geliştirmek için yaratıcılıklarını kullanabilirler. Bu, herkes için yeni olanakların kapısını açıyor ve aynı zamanda küçük stüdyoların ve bireysel yaratıcıların daha köklü, iyi finanse edilen stüdyolar ve ekiplerle rekabet etmesini kolaylaştırıyor. 

Sonuç olarak yapay zekâ, yalnızca Artırılmış ve Sanal Gerçekliğin mevcut sınırlamalarına bir çare olarak değil, aynı zamanda bunların geniş çapta kabul görmesi için önemli bir itici güç olarak da hizmet sağlayacak. Henüz hayal etmeye başladığımız bizim deneyimlerimizi zenginleştiren, geliştiren ve yükselten bu teknolojiler geleceğe giden yolda yönümüzü aydınlatacak yeni bir ışık olacaktır.