
2021’in ilk haftasında Türksat 5A uzaya gönderildi. Yörüngeye başarıyla yerleştirilen uydu, Türkiye’nin uzay teknolojilerindeki yeni ve önemli bir adımını oluşturdu. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, gelecek yıl uzay yolculuğuna çıkması beklenen Türksat 6A’nın Türkiye’nin ilk yerli haberleşme uydusu olacağını belirtti. Günümüzde gittikçe yaygınlaşan uydu haberleşmesinin stratejik bir önem kazandığını vurgulayan Koç, dijital teknolojilerin uzay sektöründe inovasyonu körükleyerek taşları yerinden oynattığını kaydetti. Koç, “Türkiye'nin uydu haberleşme alanındaki kapasitesini artırmak ve yörünge haklarını korumak amacıyla başlatılan çalışmaların ara vermeden devam ediyoruz” dedi. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Koç, Türkiye’nin uydu ve uzay çalışmalarını ICT MEDIA’ya anlattı.
ICT MEDIA: Uzay teknolojileri neleri içermektedir? Dünya ve Türkiye’de uzay çalışmaları ile uydu ve uzay teknolojileriyle ilgili yeni gelişme ve trendler hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Ali Taha KOÇ: Geçtiğimiz günlerde tarihi bir ana tanıklık ettik. Türksat 3A, 4A ve 4B’den sonra milli imkânlarla ülkemizde birleştirilen Türksat 5A’nın 08 Ocak 2021 tarihinde fırlatılışı gerçekleştirilmiş bulunuyor. Pandemi nedeniyle sokağa çıkma kısıtlamalarının devam ettiği ve haberleşmenin öneminin daha da arttığı günümüzde, Türkiye'nin uydu haberleşme alanındaki kapasitesini artırmak ve yörünge haklarını korumak amacıyla başlatılan çalışmaların ara vermeden devam etmesi ve nihayetinde Türksat 5A’nın başarıyla yörüngeye fırlatılması ayrı bir önem taşımaktadır.
Kurumlar arası güven ve iş birliğinin güzel bir örneği olan Türksat 5A uydumuz, 31 derece Doğu yörüngesinde Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Batı Afrika, Güney Afrika, Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz’i içine alan geniş bir bölgeye TV yayıncılığı ve veri haberleşmesi hizmetleri sunacaktır. Ülkemizin uzayda biz de varız demesinin üzerinden tam 26 yıl geçti. 1994 yılında Türksat 1B’nin uzaya fırlatılmasından sonra günümüzde Türksat 5A’nın yolculu başladı.
Bugün stratejik bir önem kazanan ve gittikçe yaygınlaşan uydu haberleşmesinde sabit yörünge uydularını yerleştirebilecek pozisyonlara sahip olmak büyük önem arz etmekte olup, ülkeler yeni pozisyonlara sahip olmak ve mevcut haklarını korumak için büyük gayret sarf etmektedir. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) ülkemizin de aralarında bulunduğu 20 kurucu üye ile 1865 tarihinde kurulmuştur. Her çeşit telekomünikasyon aracının rasyonel kullanımına yönelik olarak üyeleri arasında iş birliğini sağlayan ITU, uzay sistemleri ve yer istasyonlarının detaylı koordinasyonu ve kayıtlanması işlemlerini yönetmekte, uzay ile ilgili tahsis ve bölüştürme planlarını geliştirmekte ve yeni uydu hizmetleri için yörünge aralığını belirlemektedir.
Dünyada sadece 30 ülkenin yörünge hakkına sahip olduğu günümüzde, artık hiçbir ülke yeni bir uydu yörüngesi hakkı alamıyor ancak bu hakkı diğer ülkelerden kiralayabiliyor. Dünyanın yörüngesindeki uydu sayısının son dört yıl içerisinde yüzde 57 arttığını biliyor muydunuz? 2016 ve öncesinde fırlatılan toplam uydu sayısı 1.194’ken, 2017 ve devamında toplam 1.593 uydu atılmıştır. Toplam uyduların 561 adedi yani %20’si 2020 yılında atılmıştır.
Yıl |
Toplam Uydu Sayısı |
2020 |
561 |
2019 |
386 |
2018 |
363 |
2017 |
283 |
2016 ve Öncesi Fırlatılan |
1194 |
Toplam |
2787 |
Kaynak: https://www.ucsusa.org/media/11492
Önümüzdeki on yıl içinde, Euroconsult tarafından her yıl 990 uydunun fırlatılacağı tahmin ediliyor. 2028 yılına kadar yörüngede 15.000 uydu olabileceği anlamına geliyor. Bu sayının hızla artmasının altında yatan temel etken Dijital Dönüşüm ve bu dönüşümü oluşturan yenilikçi teknolojilerdir.
Artık insanlarımız her yerden ve her zaman internete bağlanmak istiyorlar. Bunu yalnızca karasal altyapılarla sağlayamıyorsunuz. Karasal altyapıların yanı sıra uyduları kullanmanız gerekiyor. Dünyanın hedefinde artık uzay var. Amerikan Havacılık ve Uzay Ajansı NASA, veri kullanımını dijital olarak dönüştürmek ve yapay zekâ ile daha değerli hale getirmek için 2019 yılı sonunda dijital dönüşüm girişimini başlattı.
Bu kapsamda;
Ø İş süreçlerinin verimliliğini artırmak,
Ø Gerçek zamanlı veri odaklı karar alma süreçlerini iyileştirmek,
Ø Çevik iş gücü ve etkin BT altyapısını oluşturmak ve
Ø Dijital işbirliğini artırmaya yönelik
Dijital Dönüşüm Stratejisini yayınladı. NASA'nın dijital dönüşüm vizyonu, verimliliği artırmak ve inovasyon kültürünü teşvik etmek amacıyla dönüşüm yolculuğunda gelişen dijital teknolojilerden tam olarak yararlanmak şeklinde tanımlanmıştır.
Bu hedefler ulaşabilmek için;
Ø Bulut Bilişim,
Ø Robot Teknolojileri,
Ø Büyük Veri
Ø Yapay Zekâ
Ø Nesnelerin İnterneti ve
Ø Artırılmış Gerçeklik
alanlarından faydalanarak çalışmalarını hızlandırmıştır.
NASA, Mars 2020 keşif görevini Temmuz ayında başlattı ve şu anda hedefinin yarısını katetmiş durumda. 21’inci yüzyılın çığır açan dijital teknolojileri her alanda olduğu gibi uzay sektöründe de inovasyonu körükleyerek taşları yerinden oynatmıştır. Geçmiş dönem teknolojiler kullanılarak Ay’a kadar gidilebilirken, bugün dijital dönüşüm ve yenilikçi teknolojiler sayesinde Mars ve ötesine gitmeyi konuşuyoruz.
Uzay endüstrisi kitleler için giderek daha erişilebilir hale geldikçe, yenilikçi teknolojilerin entegrasyonu, uzay sektöründeki heyecan verici yeni beklentileri keşfetmek için gerekli hale geliyor. Dijital Dönüşüm Ofisimizin görev alanına giren büyük veri, yapay zekâ, bulut bilişim ve nesnelerin interneti gibi yenilikçi teknolojiler, yer gözlem verilerinin işlenme, analiz edilme ve kullanılma şeklini dönüştürmenin yanı sıra, yeni iş modelleriyle dünya gözlem endüstrisinde radikal bir dönüşümü de beraberinde getiriyor. Türkiye olarak uzaydaki yerimizi sağlamlaştırmak amacıyla tüm paydaşlarla iş birliği içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
ICT MEDIA: Türkiye’nin uzay ve uydu teknolojileri konusunda bulunduğu konumu ve yaptığı çalışmaları değerlendirir misiniz? Türkiye Uzay Ajansı’nın kurulması uzay çalışmaları ve uzay teknolojilerinin geliştirilmesine ne tür katkılar sağlayacaktır?
Ali Taha KOÇ: Ülkemizin 4'ü haberleşme ve 3'ü gözlem olmak üzere toplam 7 adet aktif uydusu bulunmaktadır. Türksat 3A, 4A, 4B ve Türksat 5A uyduları haberleşme ihtiyacını karşılarken, Rasat, Göktürk-1 ve Göktürk-2 uyduları gözlem amacıyla kullanılmaktadır.
Bildiğiniz üzere, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun 2005 yılında gerçekleştirilen 11. Toplantısında, “Ulusal Uzay Araştırmaları Programının uzun vadeli ve sürdürülebilir yapıda bir devlet politikası olarak bütçesi ve yol haritası ile birlikte gerçekleştirilmesi için gereken tüm tedbirlerin alınmasına” yönelik 2005/9 No’lu karar alınmıştır.
Nitekim bu kararı takip eden çalışmalar neticesinde, 2008 yılında Türksat 3A uydusu ve 2011 yılında Türksat 4A uydusu yörüngeye fırlatılmıştır. Benzer şekilde, Türkiye’de tasarlanarak üretilen ilk yer gözlem uydusu olan Rasat, 2011 yılında fırlatıldı. Çekmiş olduğu görüntüler haritacılıktan afet izlemeye, akıllı tarımdan çevre ve şehircilik uygulamalarına kadar birçok alanda kullanılmakta.
Nitekim 2012 yılında fırlatılan ve Rasat uydusuna göre üç kat daha yüksek görüntü çözünürlüğüne sahip olan Göktürk-2 uydusu Türkiye’nin savunma alanında ki ihtiyaçlarına da yanıt verirken, 2015 yılında fırlatılan Türksat 4B uydusu ve 2016 yılında fırlatılan Göktürk-1 ile birlikte ülkemiz uydu teknolojilerinde söz sahibi bir konuma gelmeye başladı.
Küresel rekabet ve ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedefleri, tüm paydaşların işbirliği içerisinde daha etkin çalışmalarını gerektirmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş ile birlikte etkin bir yönetim şekline kavuşan ülkemizde, farklı kurumlar bünyesinde sürdürülen çalışmalar, Dijital Dönüşüm alanında olduğu gibi uzay alanında da tek çatı altına toplanmıştır.
Ülkemizin havacılık ve uzay alanında rekabet gücünün artırılması için havacılık ve uzay teknolojilerine yönelik bilimsel ve teknolojik altyapıların ve insan kaynağının geliştirilmesi, kapasite ve yeteneklerinin artırılması, havacılık ve uzay sanayinin geliştirilmesi görevlerini yürütmek üzere Aralık 2018’de Türkiye Uzay Ajansı kurulmuştur.
Türkiye’nin uzaya yönelik hak ve menfaatlerinin korunması ve güvence altına alınması için ulusal ve uluslararası kuruluşlarla koordinasyonu yürütecek olan Türkiye Uzay Ajansı, Türkiye'nin uzay bilimleri programı ile genel havacılık ve uzay araştırmalarından sorumlu devlet kurumudur.
Görevleri arasında;
Ø “Milli Uzay Programı” çalışmalarını hayata geçirmek,
Ø Rekabetçi bir uzay ve havacılık sanayinin geliştirilmesi,
Ø Toplumun refahı ve milli menfaatler doğrultusunda uzay ve havacılık teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması,
Ø Uzay ve havacılık teknolojileri alanında bilimsel ve teknolojik altyapıların ve insan kaynaklarının geliştirilmesi,
Ø Kapasite ve yeteneklerin artırılması,
Ø Uzay ve havacılık bilimi ve teknolojileri alanındaki uzmanlık ve bilgi birikiminden milli sanayinin diğer sektörlerinin de yararlanabilmesi için gerekli çalışmaları yapmak ve yaptırmak
Yer almaktadır.
Bu çalışmalar sonucunda, uydu ve alt sistem tasarım, üretim, test, entegrasyon ve fırlatma hizmeti alanlarında elde edilen tecrübeler neticesinde, daha yüksek yörüngelerde çalışarak TV yayıncılığı ve veri haberleşmesi hizmeti verecek olan Türksat 5B uydusunun bu yıl içerisinde, ülkemizin ilk yerli haberleşme uydusu olacak olan Türksat 6A’nın ise 2022 yılında yörüngeye fırlatılması beklenmektedir.
Tasarımı tamamen ülkemiz tarafından yapılan, alt yapısı ve insan kaynağı milli olarak geliştirilecek Türksat 6A uydusu Avrupa'dan Hindistan'a çok geniş bir coğrafyada hizmet verecektir. Ayrıca, Tübitak Uzay Enstitüsü tarafından geliştirilen ve Türkiye’de tasarlanıp üretilen yüksek çözünürlüklü gözlem uydusu olan İmece’nin de 2022 yılında fırlatılması beklenmektedir. Türkiye artık dünyanın en gelişmiş teknolojilerini koşar adımlarla takip ediyor.
ICT MEDIA: Yüksek teknolojilerin ön planda olduğu uzay çalışmalarında dışa bağımlılığı azaltmak ve yerli ve milliliği arttırmak için neler yapılmalıdır?
Ali Taha KOÇ: Dijitalleşme politikaları geçtiğimiz dönemlerde daha ziyade teknolojik altyapı odaklı ele alınırken, günümüzde geliştirilen yeni teknolojiler ile alt yapının kullanımı ve mekândan bağımsız verinin yenilikçi teknolojiler ile işlenmesi, küresel değer zincirlerinin yeniden şekillenmesine neden olmaktadır. Otomasyon ve dijitalleşmeden kaynaklı bazı işlerin kaybolma potansiyeli olsa da verimlilik kazanımları, yatırım artışı ve hizmet ekonomisinin büyümesi ile birlikte yeni iş alanlarının oluşacağını bekliyoruz. En büyük yetkinlik gelişiminin de teknoloji yetkinliklerinde gerçekleşmesini bekliyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız her fırsatta, Türkiye’nin dijital dünyada çok önemli bir yere sahip olduğunu dile getirerek, “yüksek teknolojiye dayalı ürünleri tasarlayan, geliştiren, üreten ve tüm dünyaya satan bir Türkiye için hep birlikte daha çok çalışmamız gerektiğinin” altını çizmektedir. Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan 2019 Yılı Küresel Rekabetçilik Endeksi’nde ülkemiz 141 ülke arasında 61. sırada yer almıştır. Ekonomik sıçrama yapabilmek için teknolojiyi bir kaldıraç olarak kullanabilme kabiliyetinin çok sayıda ülkede sınırlı kaldığı, bunun temel nedeninin ise kurumlar, altyapı ve becerilerdeki yetersizlikler olduğunu görüyoruz.
Endeksin sonuçları, işgücü ve eğitim politikalarının, en büyük ve en yenilikçi ekonomilerin bazıları da dâhil olmak üzere çoğu ülkede yeniliğin hızına yetişmediğini göstermektedir. Her sanayi devriminde olduğu gibi yenilikler istihdam üzerinde bir baskı oluştursa da dijital dönüşümün başarıyla uygulandığı durumda büyümenin getirdiği ek fırsatlar sayesinde yeni iş ve istihdam olanakları da gündeme gelmektedir.
Çalışma şeklimizde köklü bir dönüşüm yaşıyoruz. Günümüz itibariyle bu dönüşümü mümkün kılan şey; Dijital Dönüşüm Ofisimizin de görev alanına giren, dijital teknolojiler, büyük veri, yapay zekâ ve siber güvenlik temelindeki teknolojik gelişmelerdir. Dijital dönüşümün gerektirdiği becerilerin işgücüne kazandırılması, mesleki eğitimin ve yükseköğretimin iş dünyası ile entegre edilmesi ve nitelikli insan kaynağının öncelikli sektörlerde istihdam edilmesi temel amaçtır. Bu kapsamda, meslekler, istihdam piyasası ve işgücü niteliklerinin dijital ekonominin gerektirdiği şekilde dönüştürülmesine yönelik çalışmaları sürdürmekteyiz. Toplumun dijitalleşmesi bireyde başlıyor. Ülkeler, dijitalleşme ve dijital becerileri dikkate alan yeni müfredatlar geliştiriyor.
Nitekim dijitalleşmenin öneminin farkında olan Avrupa Komisyonu, bireylerin dijitalleşmesine yönelik hazırlamış olduğu 2021-2027 Dijital Eğitim Eylem Planı’nda, dijital eğitim vizyonunun ana hatlarını çizerek, iki stratejik önceliğe vurgu yapıyor.
Ø Birincisi, yüksek performanslı bir dijital eğitim ekosisteminin gelişimini teşvik etmek,
Ø İkincisi ise dijital dönüşüm için dijital becerilerin ve yetkinliklerin geliştirilmesini sağlamak.
Ülkemizde eğitim alanında son dönemde yapılan çalışmaların da benzer nitelikte olduğunu görmekteyiz. Bireylerden gelen talepler doğrultusunda, dijital bir toplumun ihtiyaçlarına yönelik olarak kamu kurum ve kuruluşlarımızın dijitalleşmesi ve bunun sürekliliğini sağlaması çok önemlidir. İnsan kaynağı her dönemde olduğu gibi günümüzde de en kıymetli değerdir. Ancak 21. Yüzyılın Dijitalleşen dünyasında, gelişen teknoloji ile birlikte insan kaynağı da değişmekte ve dönüşmektedir.
Çok disiplinli düşünerek, yenilikçi çözüm üretme kapasitesi, geleceğin insan kaynağı modelinin merkezinde yer almaktadır. Bu durum teknolojik gelişim ile birlikte günümüzdeki mesleklerin bir kısmının yakın bir gelecekte yerini yeni mesleklere bırakacağının habercisidir. Bu itibarla temel eğitimden başlayarak, eğitim sitemimizin yeniden yapılandırılması ve mevcut insan kaynağımızın günün şartlarına adapte edilebilmesi için ihtiyaç duyulan eğitim ve sertifika programlarının hazırlanması oldukça önem arz etmektedir.
İnsan kaynağının dönüşümünü tetikleyen yenilikçi teknolojiler, aynı zamanda iş süreçlerinin de yeniden şekillenmesine neden olmaktadır. Öyle ki, büyük veri ve yapay zekâ teknolojileri ile tedarik, üretim, lojistik, pazarlama, tüketim ve servis destek süreçleri otonomlaşarak iş süreçlerini temelden değiştirmektedir. Artık veri kaynağından alınarak yorumlanabilmekte ve bu sayede adına veri ekonomisi dediğimiz yeni bir ekonomik model ortaya çıkmaktadır.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı olan 2023 yılına doğru ilerlerken kritik teknolojilerin yerlileştirilmesi ile beraber dışa bağımlılığı azaltacak ve toplumsal refahı artıracak dijital hizmetlerin yaygınlaştırılması ülkemizin önemli öncelikleri hâline gelmiştir. Havacılık ve uzay sektörünün odak sektörler arasında yer aldığı 11. Kalkınma Planında; Bilim, Teknoloji ve Yenilik başlığı altında, etkin işleyen bir araştırma ve yenilik ekosisteminin oluşturularak bilgi üretme ve kullanma kapasitesinin geliştirilmesi ile yüksek katma değerli ürün ve hizmetleri destekleyecek nitelikte Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin artırılması temel amaç olarak belirlenmiştir.
Bu doğrultuda belirlenen politika ve tedbirler arasında
Ø Ülkemizin havacılık ve uzay alanında küresel rekabette konumunun güçlendirilmesi,
Ø Milli Uzay Programının hazırlanarak uygulamaya konulması ve
Ø Türkiye Uzay Ajansının kurumsal kapasitesinin geliştirilerek etkinliğinin artırılması
hedeflenmiştir.
Nitekim 11. Kalkınma Planı doğrultusunda hazırlanan 2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında, 447.1 ve 447.2 No’lu Tedbirlerde, Milli Uzay Programının uygulamaya konularak uzay insanı yetiştirilmesi etüt çalışmasının başlatılacağı belirtilerek, Türkiye Uzay Ajansının idari ve kurumsal kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmalara devam edileceği belirtilmektedir.
Dijital teknolojilerin kullanımı yoluyla ülkemizin dünya sahnesinde rekabet gücünü artırmak ve yenilikçi Ar-Ge yaklaşımını destekleyerek geliştireceğimiz yerli ve millî teknolojilerinin başta kamu olacak şekilde kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmaları sürdürmekteyiz.
ICT MEDIA: Uzay sanayinin güçlendirilmesi, uzay ve uydu teknolojileri alanında bilimsel altyapı ve insan kaynağının geliştirilmesi, kapasite ve yeteneklerin artırılması için kamu ve özel sektöre düşen görevler nelerdir?
Ali Taha KOÇ: Teknolojiyi sadece tüketen değil üreten bir Türkiye olmak için, “Millî Teknoloji Hamlesi” ruhu ile çıktığımız yolda, geliştirilmesini desteklediğimiz yerli ve millî teknolojilerin, başta kamu olacak şekilde tüm sektörlerde yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
Ülkemizin haberleşme alanındaki dışa bağımlılığını azaltmak, 5G’ye giden süreçte mobil işletmecilerin şebekeye ilişkin yapacağı donanım ve yazılım ihtiyaçlarını karşılamak ve elektronik haberleşme sektöründe yerli ve millî bir üretim ekosisteminin hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla “Yerli ve Millî 5G Haberleşme Şebekesi Projesi” geliştirilmiştir. Bu projenin somut bir çıktısı olan, Türkiye'nin ilk yerli ve millî baz istasyonu ULAK'ın Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde kurulum ve kullanımına öncülük ederek, ULAK’ın tüm operatörlerimizin tercihi haline gelmesine vesile olduk.
Firmaların üretkenliği artırmaları için dijital araçların potansiyelini açığa çıkarmak, başarılı bir yayılımı gerektirir. İletişim altyapıları ve hizmetleri, dijital teknolojilerin kullanımının temelini oluşturur. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin mobil iletişim altyapısının ULAK baz istasyonlarıyla karşılanmaya başlanması, Sayın Cumhurbaşkanımızın, dijital dönüşüm ve bu dönüşümü destekleyecek iletişim altyapılarında yerlileşme ve millileşme gayretlerine verdiği desteğin önemli bir göstergesidir.
Geldiğimiz noktada, 25 Ocak 2021 tarihi itibariyle, aktivasyon sürecinde olan 182 adet baz istasyonu dâhil, toplam 1.568 adet yerli ULAK baz istasyonu faaliyet göstermektedir. Bu tür teknolojilerde bilgi birikimi hep bir önceki teknolojinin üstüne koyarak gelişir. 4G’yi yapmadan 5G yapamayacağımız gibi 5G yapmadan da gelecek nesil iletişim altyapılarında söz sahibi olamayız.
4G insanlar için yapılmış son teknoloji iken, 5G’nin odağında nesneler olacak. Bütün nesnelerin konuşabildiği bir döneme doğru gidiyoruz. 2020 Yılı Kasım ayında Deutsche Telekom, yer tabanlı ağların ulaşamadığı uzak bölgelere mobil kapsama alanı getirmek amacıyla, dünyanın stratosferinde bir hava baz istasyonunu başarıyla test etti.
14.000 metrede (45.000 fit) uçan uzaktan kumandalı bir uçağın karasal 4G ağına yerleşik bir antenden başarıyla bağlandığını söyledi. "Stratosferik bir ağ, şimdiye kadar tedarik edilmesi zor olan bölgelere ulaşmaya yardımcı olabilir." Bizlerde yaptığımız çalışmalarla “Herkes bağlanana kadar durmayacağız”.
Hatırlayacağınız üzere, yarışmacıların bir uzay/uydu sisteminin tasarımından göreve başlamasına kadar geçen süreci deneyimledikleri Türksat Model Uydu Yarışması 16 Eylül 2020 tarihinde Aksaray’da düzenlendi. Tasarımdan üretime ve görev sonrası gözden geçirilmesine kadar bir uzay/uydu projesinin tüm yönlerini içeren yarışmadaki amacımız, 500 metreden aşağı inen model uyduların kontrol noktasıyla iletişimi koparmadan düzgün bir şekilde yere inmesiydi.
İlk defa 2016 yılında 3 takım 18 kişi ile başlayan süreç, 2020 yılında 149 takım yaklaşık 900 kişiye ulaşan bir yarışmaya dönüştü. Şartlar ne olursa olsun milli teknoloji atılımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Teknolojimiz yetenekli gençlerimiz sayesinde globalleşecek milli ürünlerimiz ile yükselişe geçecektir. Tıpkı Grizu 263’te olduğu gibi. Grizu-263 takımı, Türkiye tarihinin en büyük teknoloji yarışmalarına ev sahipliği yapan TEKNOFEST kapsamında 2019 yılında düzenlenen 4. Türksat Model Uydu Yarışmasında 95 takım arasında Türkiye birincisi olmuştu.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ve Zonguldak'ın gururu Grizu-263 Uzay Takımı bununla yetinmeyip, Amerika Birleşik Devletleri'nde düzenlenen "CanSat Competition" Model Uydu Yarışmasında da dünya ikinciliği elde etti. Bu başarılar ülkemizi gururlandırmakta olup, bu gençlerimizin arkasından gelen gençlerimizi de cesaretlendirmektedir.
Nitekim dünyanın en önemli uydu yarışmalarından CanSat Yarışması’na 2020 yılında Türkler damga vurdu. İlk beşte üç Türk takımı yer aldı. Yarışmada yer alan 4 Türk takımından üçü ilk beş arasına girdi, birinci ve ikinci de Türkiye’den çıktı. Bu takımlardan İTÜ Apis Arge Dünya birincisi, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Grizu-263 Dünya ikincisi ve Çankaya Üniversitesi CanBee takımı Dünya beşincisi oldu.
Bütün takımlarımızı kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum. Geldiğimiz noktada, Türkiye'nin en küçük, ilk cep uydusu Grizu-263A, SpaceX Falcon 9 roketi ile yakında yörüngeye gönderilecek. Grizu-263A uydusunun 500 km. Alçak Dünya Yörüngesine (LEO) yerleştirilmesi ve uzayda en az 3 yıl görev yapması hedefleniyor. Bu gurur hepimizin.
Malumlarınız olduğu üzere, Dijital Dönüşüm Ofisi olarak çocuklarımızın Türksat 5A’nın uzaydaki yolculuğuna dair hayallerini yansıttıkları dijital bir resim sergisi düzenledik. Sınır tanımayan özgür hayal güçleri bu kez Türksat 5A’nın serüvenini resmetmek için boya kalemlerini ellerine aldı. Birbirinden güzel 6000’e yakın resmin yer aldığı sergiye turksat5aninyolculugu.cbddo.gov.tr web adresinden erişebilirsiniz. 4-12 yaş arası çocuklarımızın katılım sağladığı etkinlikteki amacımız, çocukların uzaya ilgisini artırmak ve sürekliliğini sağlamaktır.
Şunu belirtmeliyim ki, çocuklarımızın uzaya ilgisi muhteşem, umarım bu ilgileri asla kaybolmaz. Çocuklarımızın ilgisini artırmak ve sürekliliği sağlamak hepimizin elinde. Biz bu konuda farkındalığı artırmak ve destek olmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Hatırlayacağınız üzere, hem Türksat 5A’nın fırlatılışına dikkat çekmek hem de uzay bilimine olan merakın artmasına destek olmak için Twitter hesabımdan 10 soruluk bir yarışma da düzenlemiştik.
25 Ağustos’ta ilk sorunun sorulduğu 10 soruluk seride Türksat ve Göktürk uydularına dair bilgilendirici soru ve cevap videoları yayınladık. Video klipler yoluyla takipçilere sorduğumuz her soru için 24 saatlik bir cevap süresi verdik. Soruların cevapları ise ilgi çekici animasyon filmler aracılığıyla açıklandı.
Özellikle teknik konulara merakı olan kullanıcıların ilgi gösterdiği yarışmada kullanıcıları araştırmaya ve bilgilenmeye yöneltmesi amaçlanan sorular sorduk. Gelen cevaplar incelendiğinde yarışmanın amacına ulaştığı, pek çok kullanıcının ise cevabın dışında konu ile ilgili araştırdıkları bilgileri sorunun altına yorum olarak yazması dikkat çekiciydi. Teknolojinin yayılması ve etkili kullanım, büyük ölçüde becerilere bağlıdır. Bu becerileri geliştirmek için özel sektör işbirliğinde var gücümüzle çalışıyoruz.
Dijital Ofis Başkanı Ali Taha Koç'la yapılan röportajı ICT MEDIA'nın Şubat sayısında okuyabilirsiniz.
ICT Media Dergisi'nin Şubat 2021 sayısını okumak için
https://online.fliphtml5.com/kfal/sejy/#p=1
ICT Media Dergisi'nin Şubat 2021 sayısını indirmek için
https://das3.divvydrive.com/app/tr-TR/Dosya/Paylas/DivvyDrive/40823d5e-4f42-4165-8e0a-1a3031f1cadb