
İlk kez 1956 yılında bir grup araştırmacı tarafından ortaya atılan, kimileri tarafından “Makine Zekâsı” olarak da tanımlanan “Yapay Zekâ” kavramı, bilgi teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte son günlerde adı daha da öne çıkan bir kavrama dönüştü. “Makinelerin daha yaratıcı davranması ve gerçek bir insan gibi reaksiyonlar vermesi” nitelemesi yapılan ve Nesnelerin İnterneti (IoT) ve Makinelerin İletişimi (M2M) kavramlarıyla beraber tartışılan yapay zekâ bugün üzerinde yoğun tartışmalar yapılan bir alan haline geldi.
Bugün sayısız start-up ve internet devi yapay zekâ teknolojilerine yatırım yapıyor. Araştırmalara göre; 2017 yılında yapay zekâ teknolojileri kullanan kuruluşların sayısı %38 iken, bu rakamın 2018’de %62’ye çıkması bekleniyor. Yine araştırmalar geçen yıl 8 milyar dolar olan yapay zekâ piyasasının 2020 yılında 47 milyar dolara ulaşacağını gösteriyor.
Oxford ve Yale Üniversitelerinin yaptığı bir çalışmaya göre önümüzdeki 50 yılda yapay zekâ milyonlarca işin üstesinden gelecek. 2051 yılında insanların gerçekleştirdiği bütün görevlerin ve 2136 yılında da bütün mesleklerin yapay zekâ ile kontrol edilebileceği öngörülüyor. Makineler arası iletişim ya da bir başka deyişle yapay zekanın, günün birinde insan unsurunu devre dışı bırakarak kontrolü tamamen ele alacağı endişeleri dile getirilirken, yapay zekada “vicdan” ve “insan hakları” kavramları üzerinde de yoğun tartışmalar yapılıyor. Yapay zekâ teknolojilerinde üstünlüğü sağlayan ülkelerin diğer ülkelerin teknolojik altyapısını uzaktan yönetebileceği endişesi bir başka tartışma konusunu oluşturuyor.
ICT MEDIA son sayısında yapay zekâ teknolojilerindeki gelişmeler ve bu gelişmelerin insan yaşamını nasıl şekillendireceğini ve konuyla ilgili tartışmaları ele aldı. Konunun uzmanları, Yapay zekâ teknolojilerindeki gelişmeleri, yapay zekanın daha çok öne çıkması beklenen alanları, bu alandaki teknolojilerin gelişiminin insan yaşamını ve iş yapma süreçlerini nasıl değiştireceğini, Türkiye’nin bu teknolojilere dair ne tür stratejiler izlemesi gerektiğini, yapay zekanın gelişimiyle ortaya çıkan makinelerin vicdanı ve insan hakları konusunu değerlendirdi.
Silikon temelli bir yaşam döngüsü başladı
Fujitsu Türkiye Kurumsal Hizmet ve Çözümler Direktörü Cengiz Yeker, karbon temelli bir yaşam döngüsü içerisinde yer alan dünyaya, gelişen teknoloji ile birlikte silikon temelli bir yaşam döngüsü eklendiğini söyledi. Yeker, “Bugün yapay zekâ artık en dikkat çekici konular arasında yer alıyor ve herkes yapay zekanın bir yerinde olmaya çalışıyor. Yapay zekanın öncelikle finansal teknolojiler, büyük veri analizleri ve siber güvenlik alanlarında öne çıkacağını düşünüyorum.” dedi. Yeker, Türkiye’nin genç nüfusa sahip bir ülke olduğuna dikkat çekerek, “Genç nüfusa sahip bir ülkeyiz, yapay zekâ ile ilgilenen gençleri kendi firmalarını kurması konusunda cesaretlendirebiliriz. Dünyada da görüyoruz ki önemli yapay zekâ şirketlerinin bir çoğu start up’dır. Bu biz de niye olmasın?” diye sordu.
Bilim kurgu filmlerinde anlatılanlar gerçek oldu
Etiya Kurucu Ortağı ve CEO’su Aslan Doğan, günümüzde yazılım ve teknoloji dünyasının en sıcak başlığını “yapay zeka”nın oluşturduğuna dikkat çekti. “Yapay zekâ çocukluğumuzdan beri bilim kurgu filmlerinde geçen bir konuydu. Şimdi realiteye döndü ve ben bunun artık tüm alanlarda hayatımıza gireceğini düşünüyorum” diyen Doğan, hedeflerini kendi alanlarında dünyada ilk üçe girmek olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Gelecekle ilgili kesin öngörülerde bulunmanın ve net kararlar vermenin zor olduğu kanaatindeyim. Teknolojinin iki boyutu var, iyi ve kötü. Adrenalini yüksek bir gelecek bizi bekliyor ve bunun da iyi olacağını düşünüyorum.”
Dijital uygulamalar yaygınlaşacak
İyzico CTO’su Hakan Erdoğan, yapay zekâ teknolojileri, kullanıcı deneyimini iyileştirmek adına bütün dijital uygulamalarda yaygınlaşacağını söyledi. “Karşımıza çıkacak her gelişme, kısa vadede tüketiciler ile doğrudan iletişim kanalları bulunan tüm sektörleri eşit şekilde etkileyecek” diyen Erdoğan, “Türkiye, sanal ortamlarda oluşturulan gruplara ve bağımsız buluşma topluluklarına bakıldığında yapay zekâ alanında hareketlilik yaşıyor gibi görünse de maalesef diğer Avrupa ülkelerine kıyasla geride kalıyor.” dedi. Yapay zekâ teknolojilerinin internetin yaptığı gibi hayatın her alanında etkili olacağını kaydeten İyzico CTO’su Erdoğan Türkiye’deki üreticiler ticari anlamda hayatta kalabilmek için bir zorunluluk olarak, tüketiciler de cihazlarını daha yeni modelleri ile güncelledikçe doğal bir akış içerisinde bu teknolojileri benimseyeceklerini söyledi.
Robotlara vicdan programı eklenir mi?
Formalistech Yönetici Ortağı Tamer Gülce şirket olarak müşteri odaklı dijital dönüşüm üzerine çalışmalar yaptıklarını bildirdi. Yapay zekâ ile ilgili geliştirilen teknolojilerin önemli bir kısmının açık kaynak kodlu olduğun belirten Gülce “Ülkemizden de bu yazılımların geliştirici topluluklarına dahil yazılımcılar var. Teknik olarak bir eksiğimiz yok. Sorunlar, ülkemizdeki yazılım dünyasının genel problemleri ile aynı; yani psikolojik, bürokratik ve finansal.” dedi. Yapay zekâ teknolojilerindeki gelişmelerin insan yaşamına etkileriyle ilgili olarak ise Gülce şu değerlendirme de bulundu: “İnsanları eğitirken ahlak ve vicdan da anlatılır. Makineleri eğitirken de bunu makineye has bir biçimde yapabilirsiniz. Ama silah üreten şirketler, yapay zekâ ile çalışan robot ürettiklerinde "vicdan" için program eklerler mi?”
Bilgi ve zekâ patlaması yaşanıyor
Sinemia Kurucusu Rıfat Oğuz, yapay zekanın, kökleri 20’inci yüzyılın başlarındaki bilimkurgu romanlarına kadar uzanan bir hayal olduğuna dikkat çekti. Bugün, bu hayalin gerçeğe dönüşmesine tanıklık edildiğini belirten Oğuz, “Yapay zekâ ile insan zekasının bir olacağı, yani singularity’ye ulaşacağımız yıl olarak 2045 gösteriliyor. 2100’lü yıllara geldiğimizde robotlarla birlikte yaşayacağımız bir evrende olacağımızı öngörüyoruz. Bu, insan zekâsı tarafından kodlanmış bir makinenin, başka bir makineyi üretebildiği bir düzen demek.” dedi. Bir bilgi ve zekâ patlaması yaşandığını söyleyen Rıfat Oğuz, bu gelişmenin insanların teknolojiyi algılıma biçiminden, hayatı yaşayışına, toplumsal normlardan etik değerlere kadar birçok alanda dönüşüm yaratacağını vurguladı.
Yapay zekâ hayatın her alanına girecek
HAVELSAN yazılım mühendisi Fatih Demir, yapay zekâ alanında son yıllarda yaşanan gelişmelerin herkesi hayretler içinde bıraktığını söyledi. Yapay zekânın dijital verinin çokluğu ve gelişmiş donanımlarla etkili olabildiğini belirten Demir, “Son zamanlarda yapay zekâ modeli oluşturmada ve eğitiminde kullanılan yöntemler (derin öğrenme, pekiştirmeli öğrenme vs.) yüksek bellek ve işlem gücü gerektirmektedir. Bu yöntemlerde kullanılan temel yapılar, örneğin yapay sinir ağları, ilk çıktıkları zamanlarda şimdiki kadar ilgi görmemiştir. Bunda başka nedenlerin yanında o zamanların bellek ve işlem gücü kısıtları da etkili olmuştur.” dedi. Önümüzdeki yıllarda insan zekâsı gerektiren her işte yapay zekâ kullanılabileceğini söyleyen Fatih Demir, ancak insan zekâsının kolaylıkla ve farkında olmadan yaptığı çoğu şeyin (cinsiyet belirleme, insan tanıma, nesne tanıma, vs.) yapay zekâ dünyası için hâlâ uğraşılması gereken konular olduğuna dikkat çekti.
Sektörün önde gelen isimlerinin yapay zaka ile ilgili ayrıntılı değerlendirmelerini ICT MEDIA dergisinin son sayısında okuyabilirsiniz. http://online.fliphtml5.com/kfal/aigi/?1517481062935